masallarda prenseslerin adı olup prenslerin adı olmaması

evet. masallarda prenseslerin ismi vardır ama hiçbir masalda beyaz atlı prensin adı yoktur.

evet.
çünkü masallar erkekler için yazılmıştır ve herkes kendini prenslerin yerine koyacaktır.
mesela hiçbir masal dinleyisici kendini yedi cücelerden biriyle özdeşleştirmemiştir.

tam olarak geçen gün oğluma masal okurken fark ettiğim şey.
masallar da erkek egosunu tatmin etmek için olabilir. zira prensesler hep çok güzel çok iyi ve üstün özelliklerle donatılmasına rağmen bir prensin onu kurtarmasına ihtiyaç duyacak kadar da aciz. ve her prensesin mutlaka adı varken prensler sadece prens olarak anılıyor.

bir aydınlanma geldi sanki.*

eril düzen mi hahaha, çünkü erkekler kişiye aşık olurlar. kadınlar ise erkeklerin kendilerinde yaşattığı duygulara. o sebeple o duyguları kadında kim yaşatırsa o prens olur onun için. kim olduğunun bir önemi yoktur.

bir de derler ki ataerkil masal dünyası. beyaz atlı prens diye prens mi olur ya? adı yok mu kardeşim bu herifin?

günümüzde olsa, metrobüsle gelen yakışıklı filan derlerdi yine isim vermezlerdi.

allah kadınların eline düşürmesim.

(bkz: prens) dizisinde de o yüzden adamın adı yok, çok ince düşünülen bir espiri *

prenseslerin ne zaman adı oldu ki? hiç prenses adı hatırlamıyorum ben. var mı gerçekten? neremle dinledim acaba masalları.

prensin adı niye olsundur ki zaten. en bilinen prens kül kedisinin prensi. bu adam bildiğin ayak fetişisti. manyak gibi ayakkabı denetiyor falan kadınlara. bu manyağın adını bilsen ne bilmesen ne?

bilemiyorum belki de anlatı içinde hep yan eleman olduklarındandır. konu prensesin çektikleri genelde. mutlu sona bağlamayı da uydurdukları bir prensle sağlamış hikayeler. o yüzden adları değil makamları var sadece.

oysa belle moda tasarım okuyup defileler düzenlese , snow white cüce çalışanları olan milyon dolarlık orman ürünleri şirketi kurup patroniçe olsa, cindrella üvey anası ve kardeşlerine istismar davası açıp, kazandıkları ile dünyayı gezse. rapunzel saç kozmetiği işine girip dünyaca marka olsa olmazmıydı?

ama hayır, bunca zorluğa yenilmeyen kızların, hikayenin sonunda mutlu olması için nedense bir prense gerek duyması gerek. hikaye böyle bitmez ise küçük kızların beynine nasıl işleyecekler kadınlığın bir erkeğe bağlı olduğunu. feminizm bir günde ortaya çıkmadı hepsi yaratılan çocukluk travmaları aslında.

olm bazi prenseslerin de yok ki.

pamuk prenses. adi pamuk mu bu ne olm. pamuk prenses ne yani.

nurtopu gibi bir sorunsalımız daa oldu mu şimdi.. hadi buyur..! güllük gülistanlık bir ülkede yaşarsak olacağı da bu.. ( biz de zavallı norveçli balıkçıların elleri için geliştirilen krem o mu olsun bu muyu tartışıyorduk halbusem.)

bu bile yeni masallar yazmak gerektiğinin göstergesi. prensleri tarafından kurtarılmayı beklemeyen güçlü prensesler.

masallarda prenseslerin bir prensin hayalini kurduğunu ve onu aşırı derecede idealize ettiğini gördüğümüzden kaynaklandığını düşündüğüm durum.

kadınlarda bir erkeği idealize etme eğilimi, oldukça yaygın. masalda veya gerçek hayatta bir kadın, hayalindeki erkekle karşılaşmış olsa bile o adam, onun için hep "beyaz atlı prens"tir. ona aşırı derecede anlam yükler ama bir gün hayalindeki erkek ile yanındaki erkeğin bambaşka kişiler olduğunu fark ettiğinde de büyük bir ruhsal yıkım yaşar. farkındalığı yüksek biriyse, "kendim ettim kendim buldum" şarkısını mırıldanırken, gerçeğin ağır yükü ile öylece kalakalır..

işte bunlar maalesef ki hep aşk denilen illetten kaynaklanıyor. aşk, insanın gözüne binbir filtre koyar ama bir gün o filtreler ortadan kalkınca gerçekler, gün gibi ortaya çıkar. tevekkeli boşuna "aşıkken evlenmeyin." demiyorlar.*

farkındaysanız masalları da hep "evlenip bir ömür boyu mutlu yaşamışlar." diye bitirirler çünkü prensesi hep prense çok aşıkken evlendiriyorlar.*