maskülenitenin toksik kırılganlığını aşmış erkek

medeni erkektir.

siz yine de onun içindeki şeytan'a çok güvenmeyin derim.

ne diyon abi gecenin bi vakti gözünü seviyim dediğimdir...

ideal insana birkaç adım daha yaklaşmış erkektir

bir şeyleri aşmış ama tam olarak neyi aşmış olduğunu anlamadığım erkektir.

burda yazılan manüpülatif söylemleri görmemezlikten gelin. zaten yıllarca aşk çocuğu görselleriyle, tutkulu, yıkık, ama aşık adam senaryoları ile bilinçaltınıza her şey kodlandı.

etrafta sızlanmak dışında, en ufak başarısı olmayan erkekler dolanıyor. maskülenite sadece duygusal ilişki profili değil, hayata karşı duruşunuzdur. mücadele ruhu körelmiş erkek pasifize olmuş demektir.

kendini kapsamlı gelişime adayıp ardında kalanları geleceği için görmezden gelebiliyorsa bir insan, güçlüdür. bu işin kadını, erkeği yok.

hepimiz yalnız mezara giriyoruz. bir kere gelinen şu hayatta, devam çizginizi, toksik vb cümlelerle bastırmaya çalışan insanları görmezden gelin. yokmuş gibi davranın.

maskülenitenin hala kadına şiddet, hakaret , kaba davranmak olduğunu sananlar var. bambaşka bir frekanstasınız.

insanlar ikiye ayrılır. başaramadığında içine kapananlar yani düştüğü yerde kalanlar ve içine kapanmayıp yola devam edenler. içine kapananlar neden içine kapanır çünkü kendi değeri ile başarıyı eşitlemiş ve başaramadıysam değerli değilim adam mıyım ben noktasına gelmiştir. işte toksik olan bu.

kadınlar yaptığı her şeye ''napiyym tabiatım böyle iç güdüsel yağneee'' diye kılıf uydurup içinden geldiği gibi özgürce yaşayabilir ama erkek özüne karşı çıkmak, doğasıyla savaşmak, rol yapmak, kendini bastırmak zorunda.

sözlüklerde feminist erkek başlıklarına yazar, sevgilisinden ayrılan kız arkadaşlarına onlar omzunda ağlarken dinleyip tavsiye verir ve kendini güldürebilen erkeklerden hoşlanır.

gay yani..

olması gereken erkektir. eski sevgilimdir kendisi. özledim yahu gideyim de bir yazayım bari.

açık ilişki isteyen kadın tamlaması.

aklı başında olan hiç bir kadın tarafından rağbet görmeyecek erkektir.

(bkz: dediğini anlıyor ve yapısal olarak parçalanıyorum)

işin ilginç kısmı, bunu kötü gören kişilerin şikayeti bu erkeklerin "güçsüz", "zayıf" olması. burada büyük bir çelişki var.
maskülenitenin toksik kırılganlığını aşmış diyoruz. toksik bir kırılganlık tabiri doğru ve bunu aşmanın "güçsüzlük" olarak nitelendirilmesi akıllara zarar bir yaklaşım.
bu yüzyılda bilgi en büyük güçtür, kavramlara yüklediğiniz anlamlara biraz dikkat edin. 20. yy kafasından çıkıp kendinizi bir güncelleyin, utanılacak bir şey yok.

feminenliğin toksik bıçkınlığına yakalanmıştır..

anlamadım ama bi bok yemiş erkektir. inşallah kaskosu vardır.