matcha

yeşil çayın öğütülmüş, toz hale getirilmiş şeklidir.

demlenip çayının yapılmasının yanı sıra bir de pirinç keki*, dondurma, kurabiye ve çikolata gibi gıdalara hem aroma hem de renk vermesi için kullanılıyor.

bunun çayının çokça faydası olduğu söyleniyor. hanımefendiler özellikle metabolizma hızlandırıcı ve kalori yaktırıcı etkisinden dolayı tercih ediyor çayını. bir de kahve gibi enerji veriyormuş ama insanın kalbini pır pır çarptırmadığı için de daha çok tercih edilebiliyormuş. bağışıklık sistemine de olumlu yönde etkileri varmış.

özellikle konsantrasyon artırıcı etkisi ilgi çekici. demlerken dozunu çok iyi tutturmak lazımmış, yoksa acılaşabiliyormuş. zaten yeşil çayı da çok demlersek ya da gereğinden fazla eklersek acı oluyor, şaşırtmadı.

japonların pek bir sevdiği toz haline getirilmiş gyokuro bitkisinden üretilen çay.

beni kahveden daha kolay ayıltan şey. tadı ilk başlarda zorlasa da alıştıkça sevilen içecek.

sağlıklı yaşam tutkunu bir birey olarak sabahları aç karnına yoga pratiğime başlamadan önce bir bardak içtiğim yeşil renkli çamur. kendimi iyi hissettiriyor.

bana aşırı kokan bir içecek bitkisel çayları severim. ama bu hamsi gibi kokuyor.

bağımlısı oldum bu içeceğin. artık güne kahve yerine matcha çayı ile başlıyorum. tadını şuna benzetebilirim, azcık yeşil çay, azcık siyah çay az da yosun tadı gibi. garip bir şekilde böyle sağlıklı şeyleri sevebilme yeteneğim var. kafein oranı gerçekten çok başarılı kahveden daha güzel ayıltıyor. ayrıca yeşil çay bana çarpıntı yapıyordu matchada öyle bir şey olmadı.

(bkz: silkimsonik çay) (bkz: popüler kültür)

arkadaşla denemek için içelim demiştik de o kadar kötüydü ki içemedik. bomboş abartılan bir çay çeşidi bence. kına gibi. tadı da berbat bir şey. herkesin damak tadına uyacak bir şey değil gibi. *

ödem atma olayına böbreklerden olacaklar.