1.
divan şiirinin olmazsa olmazıdır. önce divan şiiri için çok kısaca:
birkaçı dışında çoğu divan şairimizin sadece bir divanı vardır. koskoca nedim, dasdaracık bir cildin içinde başlar ve biter. eğer bu divan’ın da sık sık tekrarlanan bölümlerini, padişah ya da vezire yaranmak için sulandırılmış kısımlarını çıkarırsanız ya da sırf biçime uygun gelsin diye şişirilmiş bölümlerini saymazsanız, geriye birkaç beyit, birkaç dize kaldığını görürsünüz. bu durum çoğu divan şairi için aynıdır.
'divan şiiri'ne adını veren divanlar, kasidelerle (-->padişah ya da vezire yaranmak için sulandırılmış kısımlarla) başlar. bu kasidelerin de çeşitleri ve divana konulma sıraları vardır. bir divan şairinin iyi bir şair olup olmadığı ise kendisinin de en çok önemsediği 'gazel'lerine bakarak anlaşılır. sözlük yazarlarının divan şiirini örneklemek için seçtiği beyitlerin neredeyse tamamı 'gazel' beyitleridir.
şimdi bu ön açıklamalardan sonra, 'mazmun'a yeniden dönecek olursak; ortak islam kültürü içinde, kalıp ölçülerle ((gbkz: aruz)), kalıp nazım şekilleri ile ve ortak hayal dünyası içinde 'özgün' şiire rastlamak cidden zordur.
kurallar, yüzlerce yıl öncesinden belirlenmiş, sınırlar çizilmiştir.
yukarıda sözünü ettiğimiz 'gazel'ler divan şiirinde şairlerin, özgünlüklerini, yaratıcılıklarını, yeteneklerini konuşturacakları, gösterecekleri tek alandır diyebiliriz. gazellerin ana teması bilindiği gibi 'aşk'tır. bu aşk, dünyevi bir aşk da olabilir, ilahi bir aşk da. her ne olursa olsun, 'aşk' anlatılacağı zaman, anlatılacak bir sevgili de var demektir. öyleyse 'sevgili' divan şiirinde nasıl anlatılır?
mazmunlarla. evet, mazmun dediğimiz, her hayali önceden belirlenmiş benzetmelerin oluşturduğu mazmunlarla.
-namık kemal'in tanzimat şiiri'nde yenilik yaparken eleştirdiği ve belirttiği gibi- eğer şairlerin anlattıkları kağıda resim olarak çizilse, karşılaşılacak 'sevgili' bir 'gulyabani' gibidir: çirkin ve korkunç, kesinlikle gerçek olmayan.
nedir en çok kullanılan mazmunlar; kaş, yay gibidir, kirpik oktur, gözler ateş saçar, boy öyle uzundur ki, selvi ağacı yanında halt etsin, bel kopacak kadar incedir, saçlar ya yılandır ya hristiyan keşişlerinin cübbelerine bağladıkları kuşaktır, dinden çıkarır, ağız zaten yoktur........bu böyle devam eder.
konu çok uzun ve kapsamlı. oysa amacım bilimsel bir makale oluşturmak değil, yalnızca bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak, ey sevgili okur. bu nedenle, bu konuya ilişkin, 'namık kemal'in divan şiiri üzerine düşüncelerini irdeleyen bir yüksek lisans makalesi'ni de şuraya bırakayım ve aradan çekileyim.
buradan
birkaçı dışında çoğu divan şairimizin sadece bir divanı vardır. koskoca nedim, dasdaracık bir cildin içinde başlar ve biter. eğer bu divan’ın da sık sık tekrarlanan bölümlerini, padişah ya da vezire yaranmak için sulandırılmış kısımlarını çıkarırsanız ya da sırf biçime uygun gelsin diye şişirilmiş bölümlerini saymazsanız, geriye birkaç beyit, birkaç dize kaldığını görürsünüz. bu durum çoğu divan şairi için aynıdır.
'divan şiiri'ne adını veren divanlar, kasidelerle (-->padişah ya da vezire yaranmak için sulandırılmış kısımlarla) başlar. bu kasidelerin de çeşitleri ve divana konulma sıraları vardır. bir divan şairinin iyi bir şair olup olmadığı ise kendisinin de en çok önemsediği 'gazel'lerine bakarak anlaşılır. sözlük yazarlarının divan şiirini örneklemek için seçtiği beyitlerin neredeyse tamamı 'gazel' beyitleridir.
şimdi bu ön açıklamalardan sonra, 'mazmun'a yeniden dönecek olursak; ortak islam kültürü içinde, kalıp ölçülerle ((gbkz: aruz)), kalıp nazım şekilleri ile ve ortak hayal dünyası içinde 'özgün' şiire rastlamak cidden zordur.
kurallar, yüzlerce yıl öncesinden belirlenmiş, sınırlar çizilmiştir.
yukarıda sözünü ettiğimiz 'gazel'ler divan şiirinde şairlerin, özgünlüklerini, yaratıcılıklarını, yeteneklerini konuşturacakları, gösterecekleri tek alandır diyebiliriz. gazellerin ana teması bilindiği gibi 'aşk'tır. bu aşk, dünyevi bir aşk da olabilir, ilahi bir aşk da. her ne olursa olsun, 'aşk' anlatılacağı zaman, anlatılacak bir sevgili de var demektir. öyleyse 'sevgili' divan şiirinde nasıl anlatılır?
mazmunlarla. evet, mazmun dediğimiz, her hayali önceden belirlenmiş benzetmelerin oluşturduğu mazmunlarla.
-namık kemal'in tanzimat şiiri'nde yenilik yaparken eleştirdiği ve belirttiği gibi- eğer şairlerin anlattıkları kağıda resim olarak çizilse, karşılaşılacak 'sevgili' bir 'gulyabani' gibidir: çirkin ve korkunç, kesinlikle gerçek olmayan.
nedir en çok kullanılan mazmunlar; kaş, yay gibidir, kirpik oktur, gözler ateş saçar, boy öyle uzundur ki, selvi ağacı yanında halt etsin, bel kopacak kadar incedir, saçlar ya yılandır ya hristiyan keşişlerinin cübbelerine bağladıkları kuşaktır, dinden çıkarır, ağız zaten yoktur........bu böyle devam eder.
konu çok uzun ve kapsamlı. oysa amacım bilimsel bir makale oluşturmak değil, yalnızca bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak, ey sevgili okur. bu nedenle, bu konuya ilişkin, 'namık kemal'in divan şiiri üzerine düşüncelerini irdeleyen bir yüksek lisans makalesi'ni de şuraya bırakayım ve aradan çekileyim.
buradan
devamını gör...
2.
en basit tabiri ile divan şiirindeki kalıplaşmış sözlerdir.
şairler şiirlerini bu ortak mazmunlar ile oluşturduklarından şiirde anlatılan sevgili de tabiat da ortaktır.
şiirlerdeki farklılık ise bir mazmunun yeni bir biçimde kullanılması ile olmuştur. bu anlayış da söz ve anlam sanatlarına dayalı söyleyiş ustalığını sağlamıştır.
batı etkisindeki türk edebiyatı ile bu klişeleşmiş şiir anlayışı zamanla yıkılmış, kullanılmaz olmuştur.
tutî: papağan ya da sevgilinin sözleri
leb, dehan, dehen: dudak
yâr: sevgili
şairler şiirlerini bu ortak mazmunlar ile oluşturduklarından şiirde anlatılan sevgili de tabiat da ortaktır.
şiirlerdeki farklılık ise bir mazmunun yeni bir biçimde kullanılması ile olmuştur. bu anlayış da söz ve anlam sanatlarına dayalı söyleyiş ustalığını sağlamıştır.
batı etkisindeki türk edebiyatı ile bu klişeleşmiş şiir anlayışı zamanla yıkılmış, kullanılmaz olmuştur.
tutî: papağan ya da sevgilinin sözleri
leb, dehan, dehen: dudak
yâr: sevgili
devamını gör...
3.
t: asıl anlamı "kastedilen şey, söylenmek istenen söz" olsa da klasik türk edebiyatı özelinde bir terim olarak "klişe sözler veya kavramlar"dır. bikr-i mazmun ise "ilk kez olan, daha önceki şairlerde görülmeyen" anlamına gelir ve ustalık olarak görülür. örneğin, hepimizin bildiği gibi sevgilinin kirpiği yerine ok mazmunu kullanılır, oku kullanmayıp mesela zımba denilirse muhtemelen taze bir bikr-i mazmun elde etmiş olunur.
devamını gör...