meditasyon yapıp öz benliğe ulaşmak üzereyken dışarıdan gelen hanımların dikkatine anonsu

bütün meditasyonun içine s*çan muhteşem olay. her sabah aynı terane. tam böyle detoks suyumu koyup yere matımı atmışım. meditasyona başlıyorum şak 10 dk sonra bu ses. kardeşim artık overlok çeken mi kaldı lan. allah aşkına git bi artık ya..

doğaya git keşiş doğaya, işte özbenliğini bulacağın yere..

günümüzde o ses belediyenin “daha temiz bir memleket için kağıt, plastik, cam için dağıtılan mavi geri dönüşüm poşetlerinizi lütfen görevlilere teslim edin” diye değişmiştir.

ayrıca arada belediyenin, maske mesafe üzerine bildirim yapan anons araçları da bulunmakta.

sevişirken, ezanın başlamasına eş değer hadise

(bkz: tam aydınlanıcam bir gülme geliyor)
t: meditasyon yapmaya engel olan, aydınlanmaya fırsat vermeyen gürültü.

hanımların dikkatine. halı, kilim, yolluk, paspas kenarına, halıfleks kenarına overlok çekilir. 5 dakikada yapılır, hemen teslim edilir *. çocukluğumdan zihnime çiviyle kazınmış anons. hala unutmamışım.

sinir bozucudur.

odada aşk acısı çekerken oturma odasından gelen hadi lan yemek yiyoz sesi kadar rahatsız edici bir sestir.

not: başlık sahibini yine kendi başlığıyla başbaşa bırakıyorum.

başlık açarken yazı karakteri sınırı olmadığını öğrendiğim başlık.

karakter sınırına takılmadan nasıl açıldığını merak ettiğim başlıktır. öyle bir şey yok mu yoksa?

hanım değilseniz yüksek meditasyon seviyesine ulaşıp dikkate almamanız gereken anonstur

benzerini kuş gözlemcileri yaşar, sen kuşu ürkütmemek için sessiz sedasız kuşu çekmeye çalışırken , dayının biri gelir ve
- ''yeğenim ne çekiyon'' diye gür bir sesle seslenir.
o sırada kuş uçar gider tabi. sen dayının gırtlağına sarılmak istersin ama, ''heç dayı sağı solu çekiyom işte'' dersin. buradaki amaç, muhabbeti kısa kesip dayının uzaklaşmasını sağlamaktır.
o zaman dayı;
- ''e yeğenim beni çek'' der. '' ''şöyle yakışıklı cinsinden''

bu başlık nasıl bu kadar uzun anlam veremiyorum. hayır yani 60 karakter sınırı yok muydu ?

sen kendini bunlarla kandırırken dışarıdan gerçekleri sesi gelir dediğim durum. şimdi geçen günlerde ruh esimi bulmak için kalbimi açan bir meditasyon yaptım bir boka yaramadı.

(bkz: dediğini anlıyor ve yapısal olarak parçalanıyorum)

şimdi efenim beyin meditatif duruma ulaştığında o anonsu zaten duymaz. "duymaz" diyorum ama duyar ve duymasının konuyla alakası olmadığı değerlendirmesini yapıp etkilenmez.

dünyada bu kafaya gelebilen kaç medit var bilmiyorum. suyun içine hıyar doğrayıp 45 dakikalık seanslarda yoga taytıyla "omm" çekenlerin pek ilgisi olduğunu da sanmıyorum.

diğer yandan hapishanelerde hücre cezalarından aklını oynatma noktasına gelip, sakinleştirici verilemediği için delirecekken meditasyonla manga kahramanına dönmüş mahkumlar da var. kanser acısı ve depresyonunu aşan var.

bu işin endüstri tarafından, daha fazla çalışabil diye desteklenmesi de var.

galiba en temizi anonscununki. kafa en rahat o. aldığı belli verdiği belli.

annemin meditasyon yaptığımı görmesine rağmen ismimi karşılık alıncaya kadar tekrarlamasıyla yarışır

evrenin kötü bir şakasıdır.
bu yüzden meditasyon yaparken geceleri seçmek lazım.
çünkü hanımların dikkatine anonsunun ardından her zaman ucuz şeyler çıkıyor. kendimizi tutamıyoruz.

barış manço'nun domates biber patlıcan adlı şarkısından araklanmış senaryo.

daha yaratıcı olunuz efendiler!

(hanımların dikkatine)

neden hanımların dikkatine sunulan şeylerin bu kadar önemsiz olduğunu düşünmenize yarar.

benim dikkatime olmayan bir şeyin benim dikkatimi dağıtması durumudur.
eldeki kitabı şiddetle masaya vurup, camdan kafayı çıkarıp,
şu anonsu kapatın, yoksa hepinizin dikkatine s.kacağım ha! şeklinde tehdit savurmak gerekir. ama ne fayda. söz konudu hanımların dikkatidir.

ne dikkat ama...