mehmedo

otobüsteyim bugün. su sıra her şey nasıl iğrenç nasıl berbat gidiyor bilsen. neyse her şeyden es zamanlı kaçasım var ama o kadar kacamayacagım bir haldeyim ki. bekliyorum kendiliğinden bitsin. neyse otobüsteyim. elim telefonuma gitti mehmeti arayacağım aloo bu ne olum yine bok gibi her şey, vay vay vay prenses sen ne zaman öleceksin )) yahu de hele ne zaman bitecek bu boktan pusturukten şeyler, bitmeyecek gülüm bitmeyecek canim benim.. ne vardı ki soyle konuşsak çünkü neden biliyor musun mehmet olsaydın da kanka yine s.k gibi gitseydi bu hayat. kolum yok bacağım yok şimdi anlıyor musun..


şeyi bilmek iğrenç bir şey. her şey ne kadar zor olursa olsun etin gibi kemiğin gibi sevdiğin bir insan olsaydı yanında bir tık daha kolay olurdu her şey. sen gittin ben kaldım. doktora gideni s.ksinler. insallah kanser olurum da hemen gelirim yanına.

bugün daha iyiyim. evden çıkmadım belki ondan. uzun uzun uyudum belki ondan. sabah iş yeri toplantıya aldi kovulmak üzeresin dedi belki ondan. buldum deli hapimi değiştirdik artik daha sakinim. deprem baş dönmesiyle ilişkimi resmilestirdi sağlam temeller atılmış bir ilişkim var. sanırım ölmekten korkuyorum mehmet. öyle kimsesiz hain bi ölümden korkuyorum sor peki bu riski en aza nasıl dusuruyorsun? bugün tavuk yedim, tansiyon ilacımı da içtim. çalan telefonların çoğunu açmadım. actigimi kısa kestim. birde seni özledim. en çok bu sesini hayal etmek, sakince bağırmadan kırmadan saçlarımı yolmadan gülerken parlayan gözlerini dusundum yanaginin kenarindaki iki gamzeyi :) icindeki vicdan merhamet duygusu yüzüne sesine dolu dolu nasil yerleşmiş senin öyle. bir tane daha yok senden. hala korkuyorum mehmet geceleri uyurken sallandığımizi zannedip kalkıyorum. ölümü hatirlatmiyor allah insanın belasını veriyor.

kızgınım biraz herkese mehmet. sasirdin mi zannetmiyorum)) her zaman ki ben iste. nefret ede ede yaşamaya çalışıyorum. çok zor mehmet herkesin ki gibi bir hayata ayak uydurmak, şaşırmadan yaşamaya çalışmak. o kadar yoruldum ki, artık gerçekten bitse. geçen bir adamın sesini duydum, hayata kırgın bir insanın sesi sadece onu mutlu edecek bir şeyi sorarken bile ne kadar belli oluyor. nerede olsa tanırım o sesi. o sesin içine doğmuşum ben, ne yapsam geçmeyecek. az önce odanın ışığı söndü kendiliğinden belki lamba patladı belki de yoruldu çalışmaktan. ben korktum ama. açacağını bilsem seni arardım, gectim diğer odaya lambayı açtım. bu da sonerse tuvalete giderim. yok mehmet bu saatte arayıp şey ampul kapandı da korktum ben diyebileceğim kimse yok. bende yokum aslında. var gibi yapıyorum sadece.. keşke ben gitseydim mehmet, sen hep daha güçlüydün..

mehmedoo, caniminici. görüyor musun ne kadar az kaldi. evleniyorum. ben kanka? aynen ben bile inanmıyorum buna. hiçbir şeye gıkını çıkartmıyor adam. biriktiriyor herhalde ileri de patlar bi ara ya da huyu böyle. huyu böyle gibi mehmet bana hiç çığlık çığlıga bağırmadı. bağırır herhalde. dur bakalım. taş olsa çatlar. iki kez nişan atmaya çalıştım kanka adam bırakmıyor. canına susadi herhalde. mehmet ben ne salak bir şehirde ne saçma şeyler yaşıyorum. tek doğru bu çocuk o da olabilecek en yanlış zamanda. hadi bitsin her şey. ya da sen gel toparla. böyle arkadaşlık olmaz. sustun kaldın. ezoza bile geliyor. evet. sabah burada olacak onu alacağım havalimanindan yemek yiyip evi temizleyeceğiz son bir kaç boyası kaldi oralarla uğraşacağız. ezoza nikah şahidim olacak, gelinin kankasi olacak. el kol olacak. sen olsaydın gelinin bacağı beyni canı olarak. şimdi ezozanin elinden kim tutacak kim koluna girip bunu varya alana allah sabır versin diyecek. ben hala olmayacak miyim gerçekten? minik bi tane mehmetle gelin kızımızla oturup seni çekiştiremeyecegim. sacmalik baştan aşağı. şimdi ezoza geliyor yarın akşam oturup ona saatlerce ağlasam? ezoza mehmeti çok özlüyorum desem, toplayamıyorum bir yanım darma dağın, gidip mehmeti getirir misin desem? ağlasam bağıra bağıra gelir misin? sabah gitmek seydi burhanetine gitsek. orada ağlasam saatlerce yalvarsam allahim mehmeti geri ver desem, düğünde bana hayatımın en güzel sürprizini yapmaz misin? mehmet beni duyuyor musun? bu hayatta olmamanın yakışmadığı, çevremde onca gereksiz insan türemişken, halbuki en güzel koltuğu sana vermem gerekirken bir sen yoksun. ayıp bu, asalikca. hayatimin en büyük oyunlarından biri. hadi boz şu saçma oyunu canımınici. ben çok sıkıldım yabanotu, ayrık otu gibi dolanmaya. içime içime ağlamaktan sıkıldım. bağırmak istiyorum şuan yaşadığım hiçbir şey bana ait değil anne, abi, sen siz ne yaptiginizin farkında mısınız? hadi gel bizimkilere soyle bu kız iyi değil uzunun upuzun bir uykuya ihtiyacı var. hadi gidin ben ona bakarım eskisi gibi. saatlerce konuşurum, salak salak yer bulamamalarini dinlerim, güleriz biz, kahve içeriz. toparlarım gidin biraz. de kanka nolursunnn. esilaya köpek saldırdı. partilerinden birisi artık yok, şila doğum yapmak üzere yavrulari olacak. sanırım onunda canı yanıyor. şakiri aşağı bıraktık abimin orası daha güvenli. evi topladım eşyaların büyük kısmı hazır. ben değilim ama şimdi kadınlar kalkacak börek yiyip kendi evliliklerini anlatacak, bana tavsiye filan verecekler, goruyorsun başladılar bile. bunu yaşamak zorunda mıyım gercekten? bugün köye gittim karşı komşunun eşi ölmüş. iste annem gidince beni sormuşlar git bir başsağlığı dile kızım ayıp. cemile teyzen orada oturuyor. gittiği yerde bütün kadınlar birbirine benziyordu, gözü en kızarmış olan cemile teyzedir diye düşündüm 393047 yılda bir gördüğüm bir insan çıkartamadım haliyle. mehmet hepsi gülüyordu teyzelerin. bende çok üzülmedim haliyle zaten rahmetli amcayı sanirim hiç görmedim. gördüysem bile fark etmedim. ortaya başsağlığı diledim iki tane bisküvi alıp kalktim. petibör yiyorlardı teyzenin birisi bisküvilerin arasına lokum koyup sandviç yapma ustası galiba herkes ondan istiyordu. oda bismillah çekip başladı diğer teyzelerin karnını doyurmaya. kadınlar çok enteresan. her şey olabilecek en saçma haliyle ilerliyor. kaynanam ayılıp bayılmayı bıraktı 3 gün önce sagolsun. bendeydi galiba sıra 3 gün hasta yattim iki kez serum taktılar ama bak kalktim ben. mehmet, mehmet sana bir şey söyleyeceğim. seni çok seviyorum. her zaman seni çok seveceğim.

arkadaşım bıraktığımdan daha sinirlisin, daha mutsuzsun dedi. evet, depremden sonra oldu dedim. neden evin mi yıkıldı dedi. evet "evim" yıkıldı dedim. dün fark ettim yazmakta rahatlatmiyor. beni hiçbir şey rahatlatmiyor. sonsuza dek uyusam, uyusam, uyusam... gözümü açsam her şey 4 yıl öncesinde. bir tık daha iyiydi değil mi mehmet. biraz inancımız vardı hayata karşı. hep beraberdik guluyorduk. ben kötüyüm.

evlendik mehmedo. herkes vardı sen yoktun. olman gereken en özel anlardan birisiydi. buruktu. sanırım böyle olacak artık güzelolan bütün anlar buruk gececek.

hayattaki her şey geçiyor mehmedo. o telaşlar bitti, girdiğim evlenmesem mi tripleri falan filan hep geçti. bu hafta iş başı bile yaptım. artık evli çalışan okuyan bir insanım. eşim güzel adam sakin komik mülayim bir insan. allah beni ceza olarak vermiş ona fark eder kısa bir zamanda bence. neyse değişmeyen bir şey söyleyeyim mi? bağıra bağıra boğazın yırtılana kadar bağırarak nolur gel deme hissi asla bitmiyor. düşünsene ben nişanlandım anlatamadım sana, anneme kızdım annesine kızdım anlatamadım, evet dedim anlatamadım, halının rengine karar veremedim anlatamadım, eşime kızdım iki dedikodu yapamadım seninle, düğüne gelemedin, şahidim olmadın. ya ben eşim seni kıskanır mı ya kızarsa falan filan gibi korkular bile yaşayamadım. efsane gibi anlatıyorum seni millet ah vah tüh. nerdesin lan. nerdesin olum. ben sıkıldım mehmet. ben sıkıldım ben şikayetlerimi, kararsızlıklarımı, öfkemi, sevgimi, nefretimi, fark edişimi anlatacak bir dostumu, kardeşimi, parçamı toprağın altında selamlamaktan yoruldum. anlıyor musun? s.kerim böyle trajediyi. geçen bir çift anlatıyor kocam izin vermediği için en yakın arkadaşımla küstük. dedim yapma. yapma lanet olsun. yapma bir daha göremezsin belki bırak geçirebildiğin kadar vakit geçir. ben tanıştıramadım bile. b.k gibi bir his. seni özledim ve bu duygudan da tiksindim.