yılmaz erdoğan'ın ve cem yılmaz'ın bu hafta dijital ortamda yayınlanan gösterileri.
ikisi de aynı anda sahnelendi aynı anda dijital ortama verildi. tek kişilik gösteri. hayattan edildiği izlenimlerini hikayeleştirerek anlattılar. amaçları güldürmekti. birlikte vakit geçirdikleri için benzer hikayeleri vardı. biri bir haftadır konuşuluyor diğeri yokmuş gibi davranılıyor.

önce diamond elite platinum plus izledim. hayattan soğudum. beğenenleri de görünce gülmeyi unutmuşum heralde dedim. yapılan yorumlara bakınca cem de yaşlandı, biz de büyüdük. rakipler çoğaldı, tüketim hastalığı var. cem, halktan kopuk bir hayat yaşıyor. esprileri çok üst düzey.. gibi yorumları okuyunca hak vermek istedim ama cem'in gösterisini izlerken hakkaten çok sıkıldım. oynatım hızını arttırdım, aha şimdi espri gelecek derken bazı yerlerde hafif gülümsetebilmişti sadece. yaşlandım atrık la deyip, on üzerinden 2 verip kapattım.

sonra münaşaka'yı izledim. daha gösteri başlamadan yılmaz erdoğan'ın hazırlanışını görüp, işte seyirciye nasıl değer veriyor deyip başladım. gösteriyi abartısız on yerde durdurup gülmemin geçmesini bekledim. bir çok yerde sahneyi geri aldım, tekrar tekrar izledim. o da cem gibi başından geçen hikayeleri anlatmasına rağmen müthiş keyif verdi. sonra anladım ki yok la ben gülmeyi falan unutmamışım. bak güldürebilen nasıl da güldürüyor. bu gösteriye de 10 üzerinden 9 verdim. o bir puanı da önündeki prompterden dolayı kırdım.

anlatıcının yaşının bahane olduğunu anladım. çünkü yılmaz erdoğan, cem yılmaz'dan büyük. seyircinin yaşının, kuşağının, bahane olduğunu anladım. çünkü ikisini de gelişme döneminden beri takip ediyorum. rakiplerin çoğalmasının, seyircinin tüketim hastalığının bahane olduğunu anladım. sen seyirciye değer verip onu kendine bağlayabilirsen seyirci sana bağlanmaya dünden hazır.

cem yılmaz, önünde prompter olmamasına rağmen sahneye çıktığı andan itibaren gösterinin tüm metnini ezberlemiş gibi öyle dümdüz okuyor. seyirciye hiç bulaşmıyor. sanki onlar yokmuş gibi. yılmaz erdoğan ise önündeki notlara rağmen, bunlara hiç gerek duymuyor, arkadaşlarıyla sohbet eder gibi, o hikaye o an aklına gelmiş gibi anlatıyor.

cem yılmaz vurucu cümleye gelene kadar hikayeyi bir saat uzatıyor. hikaye içine bir şeyler sıkıştırmaya çalışsa da başarısız oluyor. gelsin artık vurucu cümle derken o da fos çıkıyor. yılmaz erdoğan hikayeye başladığı andan itibaren her cümlesinde voleyi çakıyor, artık hikaye sonundaki vurucu cümle alkışlarla perdenin kapanmasını hakediyor.


aynı espriyi cem yılmaz, teknesinde arkadaşlarıyla eğlenirken anlatıyor. yanlarına iskandinav ülkelerinden turistler yaklaşıyor.
yılmaz erdoğan anlatırken, küçük bir ip parçası ile anlatıyor. köyde arkadaşının tepkisi ile karşılaşıyor.

cem yılmaz oğlunun harcamalarını anlatıyor. yılmaz erdoğan balık restoranındaki küçük bir hikayesini anlatıyor.

cem yılmaz, russell crowe ve şener şen'le oynayan tek oyuncu benim, diye böbürleniyor. yılmaz erdoğan, ''russell crowe seni aramış'' dediklerinde s.ktir lan, dalga mı geçiyorsunuz benle diyor.

cem yılmaz bildiği ingilizce ile övünüyor. yılmaz erdoğan anlamadığı ingilizceyle ya da kendi anladığı biçimde davranınca karşılaştığı zorlukları anlatıyor. hatta cem'in ingilizcesinin çok daha iyi olduğunu söylemekten çekinmiyor.

ikisi de alkol aldığını söylüyor. biri bununla övünürken, diğeri yan etkilerini ve kendine verdiği zararları anlatıyor.

cem yılmaz kendi hayatını, başarısını oğlundan bile kıskanırken, yılmaz erdoğan yabancı ve gerçekten çok başarılı oyuncuları (ve kendisi de aslında bunlardan hiç geri kalmıyorken) el üstünde tutmayı biliyor.

cem yılmaz hala osuruk hikayeleri anlatırken (buna kesin gülerler, atlamayayım bu hikayeyi diye düşünüyor heralde), yılmaz erdoğan basit flört girişimlerini başarılı bir şekilde anlatıyor.

cem yılmaz yeni trendin küfür olduğunu düşünüp son gösterisinde küfürü arttırmışken. yılmaz erdoğan'ın ağzındaki en kaba söz g.t olarak duyuluyor. bu ifadeden de özür dileyip yeni bir espri malzemesi yapıyor.

cem yılmaz hastalanırken bile zengin hastalarının verdiği isimler ile hasta olurken, psikosomatik reflü gibi gibi hastalıklar ismi verirken, yılmaz erdoğan'da damar tıkanıklığı olur.

cem yılmaz seyircinin verdiği parayı hesaplarken, yılmaz erdoğan, seyircisine bilet iadesi öneriyor.

cem yılmaz karadeniz türkülerini eleştirirken aşağılarken, yılmaz erdoğan karadenizli balıkçılardan aldığı dersleri hayat felsefesi gibi karşımıza koyuyor.

önce spoiler li anlatacaktım. sonra bundan vazgeçtim. mümkün oldukça spoilerden kaçındım. hayattan soğumak istiyorsanız önce cem yılmaz'ı izleyin. keyfiniz yerine gelsin istiyorsanız, münaşaka'yı açın.
devamını gör...
ya bugün gözlerim ciddi anlamda ağrıyo şimdi bu kıyas halis mi??
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"münaşaka vs diamond elite platinum plus" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim