muz cumhuriyeti

görünürde bir devleti olmasına rağmen bu devletin yeterince devlet ciddiyeti sergileyemedikleri ülkeler için yapılan yakıştırma.

türkiye'nin olmadığı cumhuriyet.

kapitalizmin babası amerikadan çıkma bir tanımlamadır.
sürekli darbelerle boğuşan, demokrasi ve hukukun olmadığı latin amerika ülkeleri için kullanılmıştır.

7 milyon sığınmacıyı bünyesinde bulundurmaktadır.

cüzi bir miktara vatandaşlığına sahip olunabilmektedir.

siyasal islam ve arap seviciliği sentezi ile oluşabilecek hadise.

muz cumhuriyeti, uluslararası politikada siyasi açıdan istikrarsız, ekonomik açıdan bir ya da birkaç tarımsal ürünün üretimine ve ihracatına bağımlı ve genellikle yolsuzluklarla iç içe küçük bir seçkin grubu tarafından yönetilen ülkeleri küçümseyici anlamda kullanılan siyasi bir terimdir.
muz cumhuriyeti terimini ilk kez kullanan yazar abd'li willam sydney porter'dır

(bkz: bir ekonomik tetikçinin itirafları)
(bkz: john perkins)

birleşik devletlerin muz firmaları zamanında çokuluslu şirketlere dönüşüp united fruit company şemsiyesi altına girdikten sonra, küçük orta amerika ülkelerinden üstün olduğunu düşünerek, ekonomik güç sahipliği yapmaları ve bu ülkeleri ''muz cumhuriyetlerine'' dönüştürmeleri sonucu oluşan söylemdir. tabi buralardaki yöneticiler de şirketten cukkaladıkları için muz cumhuriyeti tabirinin hangi durum ve ortamlarda kullanıldığını tahmin edersiniz.

amerika'nın yanıbaşındaki, demokrasinin yerleşmediği, diktatörlük rejiminin hüküm sürdüğü, darbeden darbeye geçiş yapan, muz ekonomisi ve muz politikası ile varlığını sürdüren, halkı yoksul latin amerika ülkelerine verilmiş isim.
bu söz, türkiye'ye de yabancı bir söz değil aslında. türkiye bir latin amerika ülkesi değil ama her darbe mevzusu patlak verdiğinde kendini biz muz cumhuriyeti değiliz diye de yatıştırır.

amerikan ithalatı muhalif tabiri. yerli ve milli muhalifler mevsimine göre zeytin, hıyar, erik, elma vb. cumhuriyeti tabirini kullanırsa daha cana yakın olur.

(bkz: banana republic)

(bkz: yakında kurulacak cumhuriyet)

(bkz: türkiye)
hukuk yok.
polis çok.
dayak, işkence ve cinayet var.
hayvana ve doğaya düşman bir topluluk.
rüşvet, torpil gırla.
hamaset diz boyu.
biat sonuna kadar.
bunun adı muz cumhuriyeti işte.

united fruit company adlı amerikan şirketinin orta ve güney amerika ülkelerini bilhassa muz yüzünden talan etmesi yüzünden ortaya çıkmış bir tabir. bu şirket güney amerika halklarını baya bildiğin köle gibi çalıştırmış ve hatta işçilere maaş bile ödememişti. maaş yerine bir nevi şirket bonosu veriyordu. bazı ülkelerde tarım arazilerinin neredeyse yarısına, altyapının ise tamamına sahip olmuştu.

o kadar güçlüydü ki bu şirket, düzeni azıcık değiştirmek isteyen biri devlet başkanı olursa anında indiriyor, işçiler grev yapınca kanlı bir şekilde bastırıyordu. bazen de amerikan hükümetinin kulağına "bunlar komünist galiba" diye fısıldıyor, gerisini abd hükümeti hallediyordu. gabriel garcia marquez'in romanlarında geçen meyve şirketi, muz katliamı, iç savaş konuları, emekli askerler falan hep bununla ilintilidir. güney amerika ülkelerinde bugün bile görülen çok derin yaralar açmış, toplum çok fazla kutuplaştırılmıştır. literatüre politik istikrarı olmayan ülkeleri tanımlamak üzere girmiştir.

toplu taşımada, parkta, yolda, trafikte, meydanda, kafede, sokakta herhangi bir yerde x rakamı kadar suçtan sabıkası olan bir dangalağın bıçağına, silahına, muştasına, çakısına kurban gidebileceğiniz güvensiz bir yer. yaşamanızı pek tavsiye etmem ama galiba yaşamak zorundayız...

muz, çok önemli bir gıda; bakın arkadaşlar..
içinde bulunduğumuz 20'ler itibarıyla, bir yıl içerisinde;
dünya genelinde üretilen muz, 116.781.658 ton seviyelerinde... tane tane baktığımızda 1 trilyon adet muzdan bahsediyoruz.

*hindistan, 30.460.000 ton üretimle dünyanın en büyük muz üreticisi.
*çin, 11.998.329 ton üretimle ikinci sırada.
*endonezya, 7.280.659 ton üretimle üçüncü.
*hemen arkasından da; ekvador, guatemala, brezilya, filipinler gibi ülkeler sıralanıyor. 5-6 milyon seviyesinde üretiyor her biri.
*türkiye ise 548.323 ton üretimle 29. sırada.
*abd, listede ilk 100'de bile değil. 4 bin ton falan, yıllık üretimleri.
*fakat aynı abd, belki de en çok muz tüketen ülke. en büyük muz firmaları da ne hikmetse komple abd'de!

hiçbir şey üretmeden, devasa bir sektörü yönetiyorlar.

çünkü bu muz..
müthiş bir meyve! herkes sever muzu...
satılması en garanti şeylerden biri muzdur dünyada. herkes ona ulaşmaya çalışır..
bakın aşağıya bir harita bırakıyorum, yine aynı kaynaktan;

ha kaynak demişken, oraya buradan

görüyorsunuz değil mi haritadaki vaziyeti?
nereler üretiyor, nereler tüketiyor...
aslında herkes tüketiyor.. herkes sever muzu..
dünyadaki herhangi bir yerde, herhangi bir insan...
herkes ulaşmak ister...

1 trilyon muz!
sadece 1 yılda!
tüketiliyor da hemen hepsi bu muzların..
en az ziyan olan meyvelerden biridir muz.
elma armut ya da diğer meyveler...
hiçbiri muzun yanına yaklaşamaz!

düşünün bakın, bundan 120 yıl önce ortaya çıkmış, bu "muz cumhuriyeti" ifadesi... sonrasında içi öyle bir doldurulmuş ki yıllar boyunca, bir "kavram" haline gelmiş.
muz cumhuriyeti!

ilk çıktığı hâlinden bu zamana kadar sürekli değişti, gelişti, yontuldu...
şimdi enteresan bir hal aldı ama..
son derece profesyonel!
çünkü devletler çıktı artık devreden...
firmalar, şirketler, ortaklıklar, oluşumlar...
bunlar devleti altına aldılar son dönemde..

muz aynı muz ama cumhuriyeti çok değişti...
değişmeye de devam ediyor..

eskiden dalga geçilendi... şimdi kıskanılan..
herkes muz üretmenin peşinde!
üretildikçe de işte, rekabet artmakta, fiyatı da lokal olarak düşmekte...

(bkz: şöyle koyayım böyle koyayım)

bir tane muz var, bir tane de düğme. muz düğmeye basınca her şey kapanıyor, bir daha basınca da her şey açılıyor.