2011 yılı abd yapımı animasyon filmi olup ,2006 'da yayınlanan filmin devamı niteliğindedir. ilk filmin kahramanı mumble ,artık aile sahibi olmuştur. kolonileri tehdit altına düşünce, koloniyi organize etmek de ona düşecektir.
yönetmeni: george miller
*avustralya görüntü yönetmenleri derneği 2013
altın tripod sanal sinematografi
altın tripod sanal sinematografi
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "banucabirhayat" tarafından 29.07.2021 15:43 tarihinde açılmıştır.
1.
komedi, çocuk, müzikal türlerinde bir animasyon filmidir.
yönetmen kadrosu; george miller, david peers, gary eck'ten oluşuyor. yine kalabalık bir senarist ekibi mevcut filmin; george miller, warren coleman, gary erck, paul livingston. hem yazıyor hem yönetiyorlar muazzam değil mi?
devam filmi tabi doğal olarak 1. filmden gelen mesajlar bu filmdede daha güçlü bir şekilde devam ediyor. küresel ısınmaya işaret edip doğanın bekçisi olmamız gerektiğini eğer bir şeyler yapmazsak gelecek nesile kaostan başka bir miras bırakmayacağımızı söylüyor bize.
sadece eğlendirme ya da gişe hasılatı kaygısı dışında çocuklarımıza ve bizlere bir uyarı mahiyeti taşıyor iki film de.
bunun dışında 40 fırın ekmek... pardon 40 kişisel gelişim kitabı okusak alamayacağımız kadar ders almamızı ve öğreti çıkarmamızı sağlıyor fark edebilenlere.
karakterler aslında o kadar bizden ki. o kadar içimizden ki belki biz belki yanı başımızdakinin iç çekişmeleri, yanılmaları, korkuları, hayatı yaşarken ki bocalamaları...
mumble, ilk filmde farklı olan, baş kaldıran herkese inat aramaya devam eden. bu filmde kendi arayışını oğlu eric'i dizginlemeye çalışarak görmeyen görmezden gelen onun hayallerini ve umudunu yıkmaya çalışan. belki kıskanan, oğlunun bir başkasını idol görmesini hazmedemeyen. iç fırtınalarını dışarıya öfkeyle yansıtan, kendini dizginleyemeyen. iyi baba olamadığına kanaat gelen. ama her zaman zeki diğerlerinden farklı, farklı bakan, farklı gören ve sorunları çözmek için kendini zorlayan, kabul etmeyen, direnen. belki de ebeveyn olmak buydu. kendi ailemizden pay biçelim bir sürü yollardan geçip hata yapıp aynı hataları bizim yapıp üzülmemiz için yani sırf bizi korumak için bir sürü kısıtlamalar getirmeleri, eskiyi unutmaları vs vs. mumble bile düştü bu tuzağa.
kuşak çatışmasını en derinlemesine işlediler bu filmde. dersler verdiler her yönden.
gloria, örnek anne. hem eşini hem oğlunu büyütmeye çalışan. denge kuran, köprü olan. hep destek tam destek kadını. zorluklara gögüs geren ve aynı zamanda hala daha destek olmaya çalışan. kılavuz.
ramon, aşkı bulan. bu uğurda arkadaşlarını bile satan, geride bırakan. zaten roman'ın karakterini ilk filmden bilenler vardır. deli bozuk, uçuk kaçık hep çocuk. aşkla değişen bir nebzede olsun olgunlaşan. aşkla korkularını yenen. ramon bile değişiyor yahu sen hala aynı sen misin? hiç sanmam.
dayanışma, dostluk, aile yine ön planda. mumble eşsiz zekasını farklı bakış açısıyla tüm evreni yine kendini dinletmeye kullanıyor. hem bu sefer eric'te var. farklarını kabul edip birbirlerini anlamak için çabalayınca nasılda güzel bir ekip oluyorlar değil mi?
eric, şarkı söyleyemiyor ve neşeli ayakları da yok. o uçmak istiyor. uçan penguen sven'i kendine idol belirliyor. aslında bilmiyor bilmedikleri var. azıcık bilgisi ve kendini bulma çabasıyla gözlerini boyayan sven'e kapılıyor. çıktığı kabuğu beğenmemek deriz hani. insan da öyle taptığı, uğruna öleceği ailesini öyle bir zaman gelir ki beğenmez. onlarla yarışır, bazen hor görür bazen küçümser bazen sırf kendisini anlamıyor diye nefret bile eder. azıcık hayat bilgisiyle yargılar, infaz eder. ailesini nasıl şartlarda büyüdüğünü sırf onun için nelerden vazgeçip nelere gögüs gerdiğini bilmez. hepimiz ucundan kıyısından yaşadık değil mi bunları?
sven, okyanus papağanı. lovelace'nin ekibe dahil ettiği. herkesi etkileyen hayran bırakan. korkularını şişirilmiş bir öz güvenle gizlemeye çalışan. egoyu, ben tutkusunu en tatlı şekilde bize sunmuşlar svenle bu filmde. o da dersler çıkarıyor. o da yol kat ediyor hepsi gibi.
bill ve will, will'in kendini yaşam amacını bulma çabası. en yakınından ailesinden bile uzaklaşması. bill'in istenmese bile vazgeçmeyişi. dostu için her daim hazır bekleyişi. bir amaçları olmalı değil mi? bu hayatta varsak bir amacımız olmalı? bazen bizde will gibi hep daha çoğunu istemiyor muyuz? elimizdekilerin kıymetini bilmeyip gözümüzü hep yükseklere dikiyoruz. ve o yüksekten kafa üstü çakılıyoruz. yanımızda bir bill varsa ne mutlu bize. billlerin kıymetini bilin efem.
animasyon deyince akan sular duruyor bende. yeğenler bahane ben kendimde pek seviyorum. tekrar tekrar izleyip vay be diyorum. en sevdiklerimden neşeli ayaklar serisi umarım 3 çekilir diyeceğim ama çok zaman oldu ama belli mi olur bakarsın eser?
bu arada animasyonda pıt olmak nedir yahu? gözü yaşalrur mı insanın animasyon izlerken. ben mi çok duygusalım yoksa bu animasyonu benim gibi izleyip ağlayan oldu mu? özellikle bir sahne ah ah... gerçi bana bakmayın ben belgesel izlerken de ağlıyorum. çok duygulanıyorum. yükselen balık efem bende. fazlaca duygusalım ama yine de merak ediyor insan benim gibi biri daha var mı bu filmi izleyip duygulanan?
keyifle izleyin efem. iyi seyirler...
yönetmen kadrosu; george miller, david peers, gary eck'ten oluşuyor. yine kalabalık bir senarist ekibi mevcut filmin; george miller, warren coleman, gary erck, paul livingston. hem yazıyor hem yönetiyorlar muazzam değil mi?
devam filmi tabi doğal olarak 1. filmden gelen mesajlar bu filmdede daha güçlü bir şekilde devam ediyor. küresel ısınmaya işaret edip doğanın bekçisi olmamız gerektiğini eğer bir şeyler yapmazsak gelecek nesile kaostan başka bir miras bırakmayacağımızı söylüyor bize.
sadece eğlendirme ya da gişe hasılatı kaygısı dışında çocuklarımıza ve bizlere bir uyarı mahiyeti taşıyor iki film de.
bunun dışında 40 fırın ekmek... pardon 40 kişisel gelişim kitabı okusak alamayacağımız kadar ders almamızı ve öğreti çıkarmamızı sağlıyor fark edebilenlere.
karakterler aslında o kadar bizden ki. o kadar içimizden ki belki biz belki yanı başımızdakinin iç çekişmeleri, yanılmaları, korkuları, hayatı yaşarken ki bocalamaları...
mumble, ilk filmde farklı olan, baş kaldıran herkese inat aramaya devam eden. bu filmde kendi arayışını oğlu eric'i dizginlemeye çalışarak görmeyen görmezden gelen onun hayallerini ve umudunu yıkmaya çalışan. belki kıskanan, oğlunun bir başkasını idol görmesini hazmedemeyen. iç fırtınalarını dışarıya öfkeyle yansıtan, kendini dizginleyemeyen. iyi baba olamadığına kanaat gelen. ama her zaman zeki diğerlerinden farklı, farklı bakan, farklı gören ve sorunları çözmek için kendini zorlayan, kabul etmeyen, direnen. belki de ebeveyn olmak buydu. kendi ailemizden pay biçelim bir sürü yollardan geçip hata yapıp aynı hataları bizim yapıp üzülmemiz için yani sırf bizi korumak için bir sürü kısıtlamalar getirmeleri, eskiyi unutmaları vs vs. mumble bile düştü bu tuzağa.
kuşak çatışmasını en derinlemesine işlediler bu filmde. dersler verdiler her yönden.
gloria, örnek anne. hem eşini hem oğlunu büyütmeye çalışan. denge kuran, köprü olan. hep destek tam destek kadını. zorluklara gögüs geren ve aynı zamanda hala daha destek olmaya çalışan. kılavuz.
ramon, aşkı bulan. bu uğurda arkadaşlarını bile satan, geride bırakan. zaten roman'ın karakterini ilk filmden bilenler vardır. deli bozuk, uçuk kaçık hep çocuk. aşkla değişen bir nebzede olsun olgunlaşan. aşkla korkularını yenen. ramon bile değişiyor yahu sen hala aynı sen misin? hiç sanmam.
dayanışma, dostluk, aile yine ön planda. mumble eşsiz zekasını farklı bakış açısıyla tüm evreni yine kendini dinletmeye kullanıyor. hem bu sefer eric'te var. farklarını kabul edip birbirlerini anlamak için çabalayınca nasılda güzel bir ekip oluyorlar değil mi?
eric, şarkı söyleyemiyor ve neşeli ayakları da yok. o uçmak istiyor. uçan penguen sven'i kendine idol belirliyor. aslında bilmiyor bilmedikleri var. azıcık bilgisi ve kendini bulma çabasıyla gözlerini boyayan sven'e kapılıyor. çıktığı kabuğu beğenmemek deriz hani. insan da öyle taptığı, uğruna öleceği ailesini öyle bir zaman gelir ki beğenmez. onlarla yarışır, bazen hor görür bazen küçümser bazen sırf kendisini anlamıyor diye nefret bile eder. azıcık hayat bilgisiyle yargılar, infaz eder. ailesini nasıl şartlarda büyüdüğünü sırf onun için nelerden vazgeçip nelere gögüs gerdiğini bilmez. hepimiz ucundan kıyısından yaşadık değil mi bunları?
sven, okyanus papağanı. lovelace'nin ekibe dahil ettiği. herkesi etkileyen hayran bırakan. korkularını şişirilmiş bir öz güvenle gizlemeye çalışan. egoyu, ben tutkusunu en tatlı şekilde bize sunmuşlar svenle bu filmde. o da dersler çıkarıyor. o da yol kat ediyor hepsi gibi.
bill ve will, will'in kendini yaşam amacını bulma çabası. en yakınından ailesinden bile uzaklaşması. bill'in istenmese bile vazgeçmeyişi. dostu için her daim hazır bekleyişi. bir amaçları olmalı değil mi? bu hayatta varsak bir amacımız olmalı? bazen bizde will gibi hep daha çoğunu istemiyor muyuz? elimizdekilerin kıymetini bilmeyip gözümüzü hep yükseklere dikiyoruz. ve o yüksekten kafa üstü çakılıyoruz. yanımızda bir bill varsa ne mutlu bize. billlerin kıymetini bilin efem.
animasyon deyince akan sular duruyor bende. yeğenler bahane ben kendimde pek seviyorum. tekrar tekrar izleyip vay be diyorum. en sevdiklerimden neşeli ayaklar serisi umarım 3 çekilir diyeceğim ama çok zaman oldu ama belli mi olur bakarsın eser?
bu arada animasyonda pıt olmak nedir yahu? gözü yaşalrur mı insanın animasyon izlerken. ben mi çok duygusalım yoksa bu animasyonu benim gibi izleyip ağlayan oldu mu? özellikle bir sahne ah ah... gerçi bana bakmayın ben belgesel izlerken de ağlıyorum. çok duygulanıyorum. yükselen balık efem bende. fazlaca duygusalım ama yine de merak ediyor insan benim gibi biri daha var mı bu filmi izleyip duygulanan?
keyifle izleyin efem. iyi seyirler...
devamını gör...