banucabirhayat yazar profili

banucabirhayat kapak fotoğrafı
banucabirhayat profil fotoğrafı
rozet
karma: 28817 tanım: 1171 başlık: 40 apolet: 4 takipçi: 219
'Kendine feylesof' gibi..

son tanımları | başucu eserleri


normal sözlük yazarlarının karalama defteri

insanı insana bağlayan aşk mıdır yoksa varlığını dahi bilmediği zanlar ya da korkular mı?..
insanı insana bağlayan aşksa kutludur o insan.. yok başka bir benlik algısıysa ya o insan imtihanı olur ya da o, o insana imtihan..

peki ya insan aşksa ve aşklar, aşıklar zaten bir birine bağlıysa ve diğerleri (hangi diğer?) sadece o aşkı pekiştiren o aşka götüren bir araçsa? insan insanda bulur kendini ve kaybeder ve kaybolur.. insan insanda yok olur, yoldaş olur, yol olur, insan insanla aşk olur, bir olur...

insanı insana bağlayan aşktır? adını dahi bilmediği bir insana hissettiği duygun seni aşka götüren klavuzdur. ya da yanıp tutuştuğun geceleri seni uyutmayan hücrelerine kadar tanıdığın ama elini dahi tutamadığın uğrunda delireceğini hissettiğin o insana duyduğun his seni sana hatırlatandır? sana aşkı hatırlatandır? sana yoldur? sana klavuzdur? hem o insan hem o duygu sana rehberdir seni aşka taşıyan?

neden kavuşulduğunda aşkın ortadan kalktığına ya da 'sevgi' ye dönüştüğüne dair bir inanç var hiç düşündün mü?
düşünme, düşünmeyle anlayamazsın zaten. akıl çıkacak ki aradan yalnızca aşk kalsın. akılla kavuştuğun o sevgili zaten sana fersah fersah uzaktır.
işte o vakit aşk biter yahut sevgiye dönüşür. tamahkarlar aşkı bitirir, belki yeni rota oluşturur. kanaatkarlar bir liman bulmuştur.

aşk o limanı yakar, aşk o şehri yakar, aşk içinde ne sen bırakır ne ben.. aşk olma halidir derler, aşık olma değil. aşık olmayla başlar lakin aşk olmayla bitirir. kimini veli eder kimini deli kimini yolsuz yönsüz bırakır. kimini yol eder, yön eder..

yolda olanlara selam olsun. ve dahi yol olanlara..
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

yaşamda en büyük korkumun 'yalnız kalmak' olduğunu en yakınlarımın yanında öğrendim.
kimseyi kaybetmeden ya da uzak dahi kalmadan dip dibeyken o serinliği yüreğimde hissettim.

çok sonraları anladım asıl meseleyi. sana nasıl anlatırım bilmiyorum. anladım dediğime bakma hala yanılsamalar yaşıyorum.

derin bir ıssızlık, yanında en sevdiklerin bile varken sarıp sarmalamış seni. elleri var yahu tutuyor yakandan ve çekiştiriyor.. konuşuyor biliyor musun? sürekli anlatıyor..
kimseyi duyamıyor ve dahi konuşamıyorsun.
sesi sessizliğine karışıyor.
.....
bu arkadaşla geçen karşılaştık yolun sonunda. 'sen beni çok yanlış anladın' dedi. 'evet' dedim.
'beni bırakmayan, yakama yapışan, benim nefesime bağımlı olan sensin' dedi. 'evet' dedim.
hayretle baktı. 'demek anladın' diye ekledi. 'peki ne yapacaksın şimdi?' diye sordu.

'yalnız kalacağım. o kadar yalnız kalacağım ki sen bile kalabalık kalacaksın benim yanımda' dedim.

dual bir kişilik hikayesidir. çoktan seçmeli, çoklu kişilik delirmecesi. bir ardaşım deli misin veli mi anlayamıyorum demişti. buradan açıklıyorum.
deliyim.
devamını gör...

hayattan kopulan zaman dilimi

zaman diliminden çıkılan 'an' diyebiliriz. aslında belki de hayatla tam bir bağlantı lakin hangi hayat? ifade edilesi bir durum değil. nadir yaşanan (en azından şuan için ve en azından banu için) tam bir dinginlik hali..
devamını gör...

evony

yıllar önce denk gelip bir süre oynamıştım. içeride süreklilik gösteremeyen bir kişilik de barındırdığımdan bırakmıştım. bir kaç ay önce tekrar başladım. tabi benle başlayanlar almış yürümüş ohoo. neysem ben yeniden başladım diyelim. bazen yeniden başlamak gerekir. aynı mekan aynı insan ve belki aynı avatarla.. buna rağmen farklı ihtimaller her zaman mevcuttur. aynı insanla 2. hatta 5. kere tanışırsın bazen. hepsi farklı ihtimaller doğurur. hepsi farklı senaryo ve farklı gelişim süreçleri. sanki bir simülasyonun farklı versiyonları gibi.
not: evet, konu oyun değil. belkide konu oyun ama o oyun bu oyun değil. oyun içinde oyun hadi bakalım.. *
yeni not: kralın dönüşü mü? dönüşümü mü?
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

dünsüz, bugünsüz, yarınsız seviyorum seni.. kimliksiz, benliksiz hatta senliksiz..
zamansız ve boyutsuz..
varlıkta(!) ve yokluğun ışığında..
varlıkta sen, yoklukta...
hatta ben..
'bir ben var benden içeri' demişti, yunus emre..
bir 'ben' yok, bir sen var benden içeri.. bir sen var tüm benlik duvarlarımı yıkan.
ve bir sen var, bir sen..
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

deneyimlemediğim bir yaşamın ve dahi yaşamların yargıcı olmuşum yıllarca. şartlarını, koşullarını bilmediğim bir çok insanın baş kınayıcısı..
hayat bu bir bakıyorsun en unuttuğun anda seni aynı düzenin içine yerleştirip hadi sen oyna o zaman diyor. sen daha iyisini oyna.

bilmiyormuşum, ben bu yaşamda hiç bir şey bilmiyormuşum. bildiğimi sandıklarım hatta en emin olduklarım bile yanılsamalar, kendi bakış açım, dar görüşlülüğüm ve belki sadece kendime kadar doğruymuş. kendim?

şimdi o kendimi aldım karşıma en baştan giydiriyorum. en baştan şekillendiriyor ve en baştan fısıldıyorum kulağına 'bilmiyorsun'..
sen hiç bir şey bilmiyorsun. aç gözünü, uyan...
devamını gör...

yazarların yarın için yaptıkları planları

uyanmak
devamını gör...

paranoyak deli ile delisin delisin

ben kullanmıyorum mesajları arkadaşlar özelden ulaşan olursa benimkileri vereyim.
devamını gör...

paranoyak deli ile delisin delisin

bilinç astrolojisi benim alanım. bilinç terapisinde yan dal. böyle bir anda detaya girmeyeyim.

ben sanki bana değil sonkullanmatarihçisine sordu sandım zaten. ateş grubu tahminini o yaptığı için.

yay enerjisini çok dağıtmak istemiyorum. çok keyifli gidiyor. çünkü benim alanım biraz keyif dağıtan cinsten. (bir süreliğinede olsa)
devamını gör...

paranoyak deli ile delisin delisin

şarkı için teşekkür ederim. cuk oldu.
devamını gör...

paranoyak deli ile delisin delisin

hiçbir şey tesadüf değil diyelim ozaman. bu yayın, yayın yapıyor olman, eğlenmen, eğlendirmen, hoş kahkahaların.. yay anla ilgilidir birazda. anda keyif alabilmekle ilgili. bunun için biçilmiş bir enerji.. boşuna burada değiliz hep birlikte. benimde yayda gezegenlerim var bu arada. yay olmayı öğreniyorum, öğretiyor bana yaşam. * )
devamını gör...

paranoyak deli ile delisin delisin

retrolar.. (yarı zamanlı astrologum) *
geçmişlere gidip gidip geliyoruz. neyse ki bilet kesmiyorlar.
devamını gör...

paranoyak deli ile delisin delisin

'an'da yaşamak. muazzam bir özellik. hep uçuş modu diyorum ben ona. keyifli.
devamını gör...

paranoyak deli ile delisin delisin

buralardayım.. evin kedilerine de iyi geldi yayın, yayıldık dinliyoruz. *
devamını gör...

paranoyak deli ile delisin delisin

geç oldu neşeli oldu diyelim, olsundu.
merhaba frante *
merhaba arkadaşlar.. *
devamını gör...

paranoyak deli ile delisin delisin

dinliyorum efem..
iyi yayınlar, sevgiler.
devamını gör...

shrinking

3 psikoloğun hayatları üzerinde dönüp dolaşan bir dizi. dram kategorisinde görünüyor. fakat hayatın sert gerçekleri içinde eğlenceli bir yapım sayılabilir.

şimdiden söyleyeyim spoiler içerebilir. çünkü biraz karakter analizi ve karakterlerle kendimdeki yakınlık arasındaki yerlere değindim.

psikoloji, bilinç terapisi, çeşitli terapiler, kişisel gelişim alanlarıyla ilgiden öteye bir bağım olduğundan benim dizi için puanım yüksek. ayrıca bana bir çalışma alanı oldu bile diyebiliriz bu diziyi izlemek. içinde kendimden çokça parçalar buldum.

jimmy'nin eşinin vefatı üzerine başlar dizi. derin yas süreci, ayrılık travması, baba-kız kuşak çatışması, görülmeme, yok sayılma, yitirilen ebeveyn rolüne bürünme, kaçış, donma gibi gibi bir çokça rol, maske halinde buluruz sevgili jason segel'i jimmy'i oynarken.

evre evre anlatır bize dizi bir yas, kayıp sürecini nasıl yaşadığımızı ya da yaşayamadığımızı.. jimmy düşer kalkar hem anne hem baba olmak yolunda ilerler ilerlerde bir türlü kendi olamaz. içindeki yas tutmaya, ayrılığı idrak etmeye çalışan jimmy'i öteler beriler.. belki güçlü olmak belki de o kadar güçlü olmadığını görmemek içindir kim bilir?

ben bilmem. bu dualite çukuruna düşüp düşüp çıkmış ya da kaçmış, kaçmaya çalışmış bir şahıs olarak yasın bir şekilde içeride hep devam ettiğini, onun orada kalmasına izin vermemiz, yok saymadan fakat içinde de boğulmadan öylece o boşluğu içime çekmem gerekliliğini ben çok zor yollarla öğrendim. bu yüzden her insanın yas sürecinin bir şekilde farklı olduğunu ve bir zamanının olmadığını herkesin kendine has yaşadığını bir şekilde gözlemledim. yaşadım. her yas için başka bir banu yla tanıştım diyebilirim.

gaby rolüyle jessica williams sahnelerdedir. ve bence efsanedir. ben bayıldım kendisine. muazzam dizi yorumlarım 'ben bayıldım işte izleyin be!' *

efem gaby de bir psikologtur lakin gel gelelim o da kendisini aramaktadır. çeşitli aile sorunları, kardeş çatışmaları, onaylanma ve sevilme arzusunun etkisiyle ilişkilerinde sınır belirleyememe.. kurban, bitik model eş seçimleri sebebiyle kurtarıcı ya da destekleyici eş rolü, maskesi... neden bayıldım neden şimdi anladınız mı hee? illa söyleteceksiniz insanı. *
kendisi bir eş bir arkadaş bir evlattan daha fazlası olmak istemektedir. çünküm anca öyle sevileceğini sanmaktadır. sevilmek için bir sebep olmalı değil mi? kim kimi öyle dümdüz sever ki? delilik..


dr. paul rhoades, adamın önünde olmayan ceketini iliklersin. onun sahnelerini izlerken uzanıyorsam oturdum, oturuyorsam ayağa kalktım hihih o denli etkili otoriter bir karakter. harrison ford hayat vermiş bu role. öyle böyle vermemiş ama. yalnızlığın yıkılmaz , sert kalesi. çok şükür ondada kendime has haller buldum.

kırmaktan ve dolaylı yollarla kırılmaktan o kadar korkmuş ki benim diyen bir adım atamaz onun kalkanlı dünyasına. sert rüzgarı iliklerimi dondurdu, o umarsız ve aşağılayıcı bakışları hahah muazzam. evet, içimde baskıcı bir rejim var kabul. efsane bir dönüşüm geçiriyor o ayrı ki potansiyeli o zaman parıl parıl parlıyor.

tüm dizi oyuncuları aynı dönüşümü farklı şekillerde yaşıyorlar. hayatın bizleri şekilden şekile soktuğu gibi senarist onları şekilden şekile sokarak 'en mükemmel versiyonlarına' yaklaştırıyor.


alice'i lukita maxwell canlandırıyor ve jimmy'nin kızı rolünde. kayıp acısıyla ergenliğini bile yaşayamayan bir profil çiziyor bize. o yaşıyla gögüslediği sorumluluk ve acı... burada yaşadığım derin acının etkisiyle çok fazla cümle kuramadığımı fark ettim. erken yaşlarda insan belki ölüme daha dirençli oluyor bilemiyorum.

15 yaşında yakın arkadaşımı, 19 yaşında abimi kaybetmenin verdiği acıyı çok fazla derinlere itip, yaşamın içinde yerlerine başkalarını koyma ve hiç olmamışlar gibi umarsız hallerim geçti gözlerimin önünden. ve özellikle kaybettiğim kişilere karşı öfkem. sanki kendi ellerinde gitmek...

ölmek bir seçim mi? bilmiyorum. en azından şu bilinçle bunu idrak edemiyorum. bu planda bu biliçle.. dur kız naptın? psikoloji üzerine iki lafın belini kırarken az kalsın metafiziğe, spiritüel alemlere dalıyorduk. iyi oldu uyardığın aferin banu. * )


sean üzümlü kekim. belkide kendisinden beklenmeyecek kadar yüksek performan gösteren ve evrilen şahsiyet diyebilirim. luke tennie bu rolü baya iyi oynamış.

kendisi jimmy'nin danışanı normalde fakat bir şekilde farklı bir bağ geliştirip ötesine geçiyorlar. kontrolsüz öfke sean'ın olayı. hoş bunun kontrollüsü nasıl olur?

jimmy için farklı bir terapi modeli geliştirdiği ilk danışanı diyebiliriz. psikolog odasının dışına çıkarak danışanlarıyla hayatın içinde birebir ve beraber kucaklıyorlar durumlarını. travmaları, korkuları, kaçtıkları... her neyse onları kucaklamalarında üstüne düşenden fazlası oluyor jimmy. bunu dengelerken hatalar yapıyor tabi. hayat zaten dengeye gelirken hata diye nitelendirdiğimiz aslında deneyim olan o hikayeleri deşifre etme sahası değil mi?

evet evet, lütfen tabi ki sean da var banu haznemde.* bir dönem (ki dönem dönem yine takip ederim kendimde) öfkeyle yakın iliişkim oldu. buranın üzerinde hala çalışıyorum. kodlarımda öfke (+ - ve dengeleme) şeklinde çalışıyor. burada yoğun çalışan bir travmatik geçmişim var. demek geçmemiş? geçmiş geçer mi yoksa bir yerlerde tekrar eder mi? döngüyü kapatmadıysak ara bellekte çalışıyor tabi. bilinçaltı verileri evet evet. derin konu çok girmiyorum. buradan sonrası hem ücretliye giriyor bedava sean ss oh. * *

liz'i christa miller canlandırmaktadır. jimyy nin komşusu ve yokluğunda alice'nin analığını üstlenmiştir. tam bir anne diye tanımlanır ve bu tanımdan hiç hoşlanmaz. çünkü ben sadece sıkıcı bir anne değilim başka başka liz'lerde var bende der. iyi bir eş ve anne değilimi kanıtlamaya çalışırcasına kendiyle çelişir. başka bir amacı olmalı değil mi insanın hayatta? bilemeyiz..

aslında başka başka rolleride vardır. ve zaten onları kendiside fark ederek kendini kendine kanıtlar. ve yeni liz'i böylece özgür bırakır. istiyorsa anne olsun istiyorsa eş istiyorsa arkadaş istiyorsa 'hiç'bir şey... sadece olur. kendi olur.

benim ilgilendiğim alanla ilgili olduğundan ben diziyi çok beğendim tabi. beğendiğim bir şeyleri bazen abartma eğilimim vardır. yani kısaca beğenilmeyen diziden müessesemiz sorumlu değildir. * )
iyi seyirler... sevgiler.
devamını gör...

meja (yazar)

uuu bir derinlik hasıl oldu nickaltımda... o bir zeka bir kalite bir asillik...
beyazın konuk karşılama girişi geldi aklıma şimdi sisisi* o bir asalet o bir adalet o bir mükemmel şahsiyet... *
benimkini de olmuş kabul edelim lütfen çok heveslendim çünkü.
uzun lafın kısasa 'hoşbuldum' *
devamını gör...

köylü yazardan ironiler

iade-i ziyaret *
heheh efenim hoşbuldum. sizleri (seni) görmek ne hoş. yazalım, yazılalım dünya kimseye kalmaz dedim ve yine yeni yeniden geldim. sevgiyle..
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

aklımda hep bir şeyler var. bak, dilimin ucunda sanki söylesem ya da sadece duysam tüm yaşamım azat olacak gibi...

hiç beklemediğim bir anda gelen 6 yaş korkuları, 17 yaş kaygıları, 25 yaş fütursuz konuşmaları ya da 3 sene öncenin söylenmemiş, söylenememişleri...

kıyıda köşede bekleşen sanrılar, gel gitler, kafa karışıklıkları veya böyle olsaydılar, keşkeler falanlar filanlar..

birinin çıkıp gözlerinin içine bakıp 'sende şu konuyu bir çözemedin' ya da 'neden bu konu hala gündeminde çoktan aşmalıydın?’ demesi... en güzeli yol, yordam gösterme çabası ve bunu yaparken sesindeki, bakışlarındaki yargı, kibir, egolar... tanıdık geldi mi?

bir anda hortlayan gençlik hayalleri, yapılan planlar, kendini gördüğün ve konumlandırdığın yerler, beklentiler... ulaşıldı ya da ulaşılmadı, yapıldı ya da yapılmadı...
'ben bunu mu istiyordum?' 'beni mutlu edecek olan bu muydu?' 'evet ulaştım ama mutlu muyum?' sahiden diye çok anlık girilen sorgu odaları...

yetişmeliyim telaşı aman yetişsem ne olacak umarsızlığı.. yetersizlikler ve başarı odakları arasındaki mekik.. dönüp dolaşıp ben yine aynı yere geldim farkındalığı lakin oradan çıkamamanın suçluluğu.. sorumluluklarını alamama, çok aldıysan (!) altında preslenme bocalaması.. sahi neydi sorumluluk?

işte bunlar hep bir yerde biriktirdiklerimiz. varlıklarını bile unuttuklarımız. biz unuttuk ama unutmayan oralarda tutunup kalan birileri var demek ki içeride? duymamızı, görmemizi belki hoş sohbet etmemizi bekleyen can kırıntıları. sevgiyle şöyle bir sarıp sarmalanmak, hatırlanmak, kabul görmek isteyen ruh parçaları...

ah benim cancağızlarım hoşgeldiniz..
sevgi ve farlındalıkla..
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim