new amsterdam (dizi)

an itibariyle arka arkaya 5 bölümünü izlediğim ve 4 ünde ağladığım dizi. ben mi fazla duygusalım bugün bilmiyorum ama* diziyi beğendim.
konusu kısaca dr. max gooodwin'in new amsterdam hastanesinde direktörlüğe getirilmesiyle başlıyor. sonrası bildiğimiz her bölüm birkaç hasta üzerinde dönen klasik hastane dizilerinden. pek sever miyim hastane - doktor - hasta dizisi izlemeyi.. aslında sevmem ama akıcı ve kolay izlenebilecek türden bir dizi, sığ demiyorum ama buraya dikkat.
ilk izlenimlerim dayanarak tavsiye ederim.

sezon sonuna doğru editi: dizinin vakalar üzerinden amerikan sağlık sistemindeki sorunları eleştirdiğine değinmemek haksızlık olur.

dizinin en güzel yanı bir bölümde bütün duyguları hissediyor olmanız. çok açık bir şekilde belli ki house ve new amsterdam arasında bölüm boyunca olay örgüsünün tıpatıp aynı. işler ne kadar kötü giderse gitsin bölüm sonunda olumlu ya da olumsuz çözülmeler oluyor ve biriktirdiğiniz o bütün duygular farklı bir şekilde dışa vuruluyor. oyunculuklar ve oyuncuların temsil ettiği karakterler çok titiz oluşturulmuş. senarist ve yönetmeni tebrik ederim.

dr kapoor'un hüznünü görmek için izlediğim dizi. bir de eşcinsel psikiyatristi ile bizi bir kaç bölüm sonra ters köşe yapması var ki evlere şenlik. amerika hakkında dusuncelerimizi tekrar sorgulatmaktadir. her bölümde kamu hastanesi olduğu tekrarlanmasına rağmen hastaların sigorta sorunlarına dem vurulması da bunun en büyük kanıtı. hem eğlenmek hem düşünmek hem duygulanmasi için birebir.

5 sezondan oluşan bir medikal drama dizisi. açıkçası kendim de sağlık alanında olduğum için hastane dizisi sıkar diye düşünmüştüm ama çok severek izledim. dizimiz hastadan ziyade paraya odaklanmış new amsterdam isimli hastanemize idealist ve yenilikçi tıbbi direktor max goodwin'in gelmesiyle başlar. geldiği ilk günden itibaren tüm hastaneyi bir değişime zorlar. dizi boyunca para yerine hasta odaklı yaklaşımın benimsendiği, doktorluğun kutsallığının hatırlandığı, insan hayatının ne kadar kıymetli olduğunun unutulmadığı, ne şartlarda gelirse gelsin insanlara yardım etmenin esas olduğu ve onların her anlamda hayatını kurtarmak için her sınırın zorlandığı bir düzen oturtulmaya çalışılır. bölümler, hastanedeki vakalar öylesine hastane dizisi çekmek için yazılmamış. dizide neredeyse her bölüm verilmeye çalışılan toplumsal bir mesaj var. ve bu mesajlar öyle güzel bir şekilde verilmiş ki hiç zorlama olmadığı gibi didaktik bir tarzdan da uzak. başta amerika olmak üzere tüm dünyadaki ırkçılık, sigortasiz hastalar, sağlık hizmetine ulaşımı kısıtlı olan kitleler, azınlıklar, göçmenler, lgbt bireyleri gibi toplumsal eşitsizlikler ile bu insanlara yardım etmekle kalmayıp haklarını arayan bir tıbbi direktör ve ekip arkadaşlarını izliyoruz. benim için medikal drama türünde draması ağır basıyor. ama yine de medikal kısmında da ne kadar başarılı olduğunu görmezden gelemem. vakalar, kullanılan tıbbi terimler, hastalara yapılan müdahaleler, uygulanan tedaviler gerçeğe o kadar uygun ki izlerken hayret ettim* zaten gerçek bir hikayeden kurgulanmış.

sırf pandemi döneminde sağlık çalışanlarının ne şartlarda çalıştığını anlatan gerçekçi kısa bir kesit var, sadece bu kesit bile benim gözümde diziyi türünün en başarılı dizisi yapmaya yeter. karakterlerin hepsi kendi hikayeleri olan çok güçlü ve çok iyi doktorlar. dizide de bolca karakterlerin doktorluğu dışında kendi özel hayatlarıyla beraber insani yönlerini de izliyoruz. her insan gibi kendi hayatlarında yaşadığı zorluklar, o zorluklarla başa çıkma şekilleri ya da bazen başa çıkamamalarını izlemek onlara kendinizi daha yakın hissettiriyor. hele işitme engeli olan idealist güçlü bir doktoru canlandıran wilder karakterini oynayan kadının gerçekte de işitme engelinin olması o kadar özel ki. sadece oynadığı karakter değil kendisi de eminim ki birçok insana ilham olmuştur.
her yönüyle bağ kurduğum ve benim için her zaman özel olacak diziler arasında yerini aldı.