1.
nili casusları, osmanlı vatandaşlarıydı. romanya’dan, rusya’dan, polonya’dan kovulmuş ve sürülmüşlerdi; oralarda yaşama şansları kalmadığı için osmanlı’nın acıyarak vatandaşlık hakkı verdiği kimselerdi. işte, türklüğün, en zor zamanlarında acıyarak yardım ettiği bu insanların ihanetleri çok acıdır.
nili örgütü’nü kuran aaronson ailesi, romanya’daki yahudi soykırımından kaçmış ve 1882 yılında osmanlı’ya sığınmıştı. aaronsonlar, daha sonra gizli yollardan filistin’e geçtiler ve bir araptan yüksek fiyatla satın alarak “zihron ya’akov” adını verdikleri topraklara yerleştiler. bu arada sadık vatandaşlar gibi davranarak osmanlı’nın merhametinden de istifade ettiler. canlarını osmanlı askerleri koruyordu ve ne zaman araplar veya bedeviler tarafından bir saldırıya uğrasalar osmanlı zaptiyesine başvuruyorlardı.
filistin’de osmanlı’nın koruması altında bir botanik mühendisi olarak çalışan aharon aaronson, israil devletinin kurulması için osmanlı’nın yıkılması gerektiğine inananlardandı. amerikan ve ingiliz makamlarıyla ilişkiye geçmiş ve filistin’i işgal etmeleri için onlara yardımcı olabileceklerini söylemişti. aynı dönemde, sonradan siyonist hareketin önderi olacak haim weizmann ise, ingiltere ordusu için patlayıcılar üretiyordu. aharon aaronson, weizmann sayesinde üst düzey ingiliz yöneticilerine ulaştı ve onları meşhur balfour deklerasyonu’nu yayınlamaya ikna etti. bu deklerasyon otuz yıl sonra israil devletinin kurulmasının yolunu açmıştır.
aaronsonlar ve feinbergler, nili öncesinde, gideonim adında bir haberalma örgütü kurmuşlardı. 1914’ten sonra, gideonim’in uzantısı niteliğinde faaliyete başlayan nili, aharon aaronson’un adamlarından avshalom feinberg ve kız kardeşi sarah aaronson tarafından, 400 kişilik bir istihbarat örgütü olarak filistin içinde kuruldu. bu tarihten sonra aharon aaronson ise, ingilizlerin mısır’daki karargâhında istihbarat subayı olarak görev aldı.
daha sonra israil cumhurbaşkanı olan haim herzog, aaronson ailesi’nin hikayesini anlatırken, “osmanlı topraklarında gezen sarah aaronson’un sözde ermeni soykırımına şahit olduğunu ve türklerin bir gün kendilerini de böyle katledeceklerine emin olduğu için ihanet şebekesi nili’yi kurmaya karar verdiğini” kaydeder. atasözümüzde de söylendiği gibi, “bozacının şahidi şıracıdır”. damarlarındaki türk düşmanlığı o seviyeye gelmiştir ki, tarihi gerçeklerin yalan olduğunu ispat ettiği sözde ermeni soykırımı iftirasını dahi, kendi emelleri için propaganda malzemesi yapmaya utanmamışlardır.
1915 yılının mart ayından ekim ayına kadar filistin’i bir çekirge baskını vurmuştu. hasat yapılamıyordu. osmanlı devleti, çekirgelerle mücadele için botanik mühendisi aharon aaronson’un bilgisine başvurdu. o da, bunun karşılığında casusluk suçlamasıyla tutuklanmış olan avshalom feinberg’in serbest bırakılmasını ve laboratuarında çalışanların bütün filistin’de serbest seyahat hakkına sahip olmasını istedi. elde ettiği ayrıcalıklar vasıtasıyla topladığı bilgiler ingilizler’in filistin’i işgalinde kullanıldı. aharon’un filistin’in hayfa şehri yakınlarında bulunan atlit köyü’nde kurduğu botanik laboratuarı göstermelik olarak amerikalılara satıldı ve böylece illegal çalışmalar için amerikan koruması da sağlanmış oldu. bu laboratuar nili’nin karargâhı olarak kullanılıyordu.
nili casuslarının hiçbiri dindar yahudi değildi. onlar bağımsız bir israil hayali için her türlü günahı işlemeye hazır insanlardı. sarah aaronson’un istihbarat örgütü, türk ordusu’ndaki bazı karaktersiz askerlerden ve gizli dönmelerden bilgi sızdırmak için çalışan büyük bir kadın ağına sahipti. kendisi de üst düzey askerlerle birlikte oluyor ve onlardan bilgi sızdırıyordu. dördüncü ordu kumandanı cemal paşa’ya kadar yaklaşan bu kadın, sözde istanbullu bir yahudi ile evliydi. hatta bu göstermelik evlilik bahanesiyle istanbul’da bir buçuk yıl kalmış, casusluk faaliyetleri için ihtiyaç duyduğu türkçe’yi öğrenmiş ve üst düzey yönetim erkânının zaaflarını araştırmıştı.
nili casusları dindar olmamakla birlikte, ihanet örgütünün ismi eski ahit’ten alınmıştı. nili’nin adı, eski ahit’teki “israil’in kurtarıcısı yalan söylemez” anlamına gelen bir ayetin baş harflerinden oluşuyordu. fakat nili casusları, bu ayetin aksine, hayatlarını yalan üzerine kurmuşlardı. sarah aaronson, cemal paşa’nın karargâhına kadar girip çıkarken sadık bir osmanlı vatandaşı rolü oynuyordu. avshalom feinberg, kendisini arap ve müslümanların bir dostu gibi gösteriyordu. o kadar ki, saf araplar ona “şeyh selim” lakabını takmışlardı. bir diğer nili casusu naaman belkind, türk ordusu’nda bir müddet teknisyen olarak çalışmıştı ve bazı subaylarla ahbap olabilecek kadar samimi olmuştu.
osmanlı devleti için çanakkale neyi ifade ediyorsa, gazze de onu ifade ediyordu; bundan dolayı ordumuz var gücüyle direniyordu. ingiliz ordusu, osmanlı’nın gazze’de kurduğu savunma hattını geçmeyi iki defa denemiş ve ikisinde de başarısız olmuştu. aharon aaronson, “botanik araştırmalar” kılıfı altında filistin’in su kuyularının haritasını çıkarmıştı. eğer aaronson’un sağladığı su kuyuları haritası olmasaydı, ingiliz generali allenby, gazze cephesini atlayarak, çölden direk birüssebi’ye geçmeyi asla göze alamazdı. allenby, savaşı bu kritik bilgiler sayesinde kazandığını çok iyi biliyordu. bu sebeple savaş sonrasında yaptığı konuşmasında, nili ve aaronson ailesi’nin katkılarını unutmayacak ve onlar olmasaydı bu kadar cesur bir savaşın verilemeyeceğini anlatacaktı.
monegan adında küçük bir istihbarat gemisi iskenderiye ile atlit sahilleri arasında mekik dokuyor; nili’nin topladığı bilgiler ingilizlere verilirken, ingilizlerin ve diaspora yahudilerinin gönderdiği altınlar nili ajanları aracılığıyla filistin’deki yahudilere dağıtılıyordu. alman denizaltıları devreye girince, ingilizler posta güvercini kullanmaya karar verdiler. ancak, güvercinlerle kurulan haberleşme sistemi, kısa zamanda hainlerin yer aldığı bu casus şebekesini ele verdi.
osmanlı’ya ihanet eden yahudilerin ve yahudilerin elinde uçkur kuklası olan hainlerin sonları hiç iyi olmadı. 1917 eylülü’nde nili’nin casusluk faaliyetlerinin farkına varan osmanlı ordu istihbaratı, bu ihanet şebekesini deşifre etti. yakalanan sarah aaronson sorgulamasında hiçbir bilgi vermedi ve sonunda intihar ederek ihanetinin bedelini ödedi. yosef lishansky ve naaman belkind 16 aralık 1917 günü idam edildiler. aharon aaronson 1919 yılında bir uçak kazasında hayatını kaybetti. avshalom feinberg ise, o hep aldatıp durduğu bedeviler tarafından çölde layık olduğu şekilde öldürüldü. osmanlı devleti yıkıldıktan sonra da, geride kalan sadık türk evlatları, arap dünyasının dört bir yanında iz sürerek bu hainlerin birçoğunu avladılar.
tarih hainlerden intikamını alsa da, ihanetler üzerine kurulmuş israil devleti, kurucu hainlerini hiçbir zaman unutmadı. israilli araştırmacılar tarafından, nili casuslarının mezarları birer birer bulundu ve kutsandı. israil gazze’ye 1967 yılında girerken, hedefinde çölde öldüğü bilinen avshalom feinberg’in mezarını bulmak da vardı; buldular ve mezarını kudüs’teki askeri hertzl mezarlığı’na askeri törenle aktardılar. bugün nili ismi, israil’de kız çocuklarına halen verilen kutsal bir isme dönüşmüştür. gideonim ise, mossad’ın altında bir yapı olarak faaliyetlerine devam etti. gideonim, aaronsonlara yakışır şekilde, arapların da içine sızdı. kendilerini müslüman arap olarak tanıtan yahudi erkekleri, arap kızlarıyla evlendiler, çoluk çocuk sahibi oldular ve filistin’in sırlarını israil’e sızdırmaya devam ettiler. ihanet, adeta genetik olarak, nesilden nesile aktarılarak bugüne kadar devam ettirildi.
nili örgütü’nü kuran aaronson ailesi, romanya’daki yahudi soykırımından kaçmış ve 1882 yılında osmanlı’ya sığınmıştı. aaronsonlar, daha sonra gizli yollardan filistin’e geçtiler ve bir araptan yüksek fiyatla satın alarak “zihron ya’akov” adını verdikleri topraklara yerleştiler. bu arada sadık vatandaşlar gibi davranarak osmanlı’nın merhametinden de istifade ettiler. canlarını osmanlı askerleri koruyordu ve ne zaman araplar veya bedeviler tarafından bir saldırıya uğrasalar osmanlı zaptiyesine başvuruyorlardı.
filistin’de osmanlı’nın koruması altında bir botanik mühendisi olarak çalışan aharon aaronson, israil devletinin kurulması için osmanlı’nın yıkılması gerektiğine inananlardandı. amerikan ve ingiliz makamlarıyla ilişkiye geçmiş ve filistin’i işgal etmeleri için onlara yardımcı olabileceklerini söylemişti. aynı dönemde, sonradan siyonist hareketin önderi olacak haim weizmann ise, ingiltere ordusu için patlayıcılar üretiyordu. aharon aaronson, weizmann sayesinde üst düzey ingiliz yöneticilerine ulaştı ve onları meşhur balfour deklerasyonu’nu yayınlamaya ikna etti. bu deklerasyon otuz yıl sonra israil devletinin kurulmasının yolunu açmıştır.
aaronsonlar ve feinbergler, nili öncesinde, gideonim adında bir haberalma örgütü kurmuşlardı. 1914’ten sonra, gideonim’in uzantısı niteliğinde faaliyete başlayan nili, aharon aaronson’un adamlarından avshalom feinberg ve kız kardeşi sarah aaronson tarafından, 400 kişilik bir istihbarat örgütü olarak filistin içinde kuruldu. bu tarihten sonra aharon aaronson ise, ingilizlerin mısır’daki karargâhında istihbarat subayı olarak görev aldı.
daha sonra israil cumhurbaşkanı olan haim herzog, aaronson ailesi’nin hikayesini anlatırken, “osmanlı topraklarında gezen sarah aaronson’un sözde ermeni soykırımına şahit olduğunu ve türklerin bir gün kendilerini de böyle katledeceklerine emin olduğu için ihanet şebekesi nili’yi kurmaya karar verdiğini” kaydeder. atasözümüzde de söylendiği gibi, “bozacının şahidi şıracıdır”. damarlarındaki türk düşmanlığı o seviyeye gelmiştir ki, tarihi gerçeklerin yalan olduğunu ispat ettiği sözde ermeni soykırımı iftirasını dahi, kendi emelleri için propaganda malzemesi yapmaya utanmamışlardır.
1915 yılının mart ayından ekim ayına kadar filistin’i bir çekirge baskını vurmuştu. hasat yapılamıyordu. osmanlı devleti, çekirgelerle mücadele için botanik mühendisi aharon aaronson’un bilgisine başvurdu. o da, bunun karşılığında casusluk suçlamasıyla tutuklanmış olan avshalom feinberg’in serbest bırakılmasını ve laboratuarında çalışanların bütün filistin’de serbest seyahat hakkına sahip olmasını istedi. elde ettiği ayrıcalıklar vasıtasıyla topladığı bilgiler ingilizler’in filistin’i işgalinde kullanıldı. aharon’un filistin’in hayfa şehri yakınlarında bulunan atlit köyü’nde kurduğu botanik laboratuarı göstermelik olarak amerikalılara satıldı ve böylece illegal çalışmalar için amerikan koruması da sağlanmış oldu. bu laboratuar nili’nin karargâhı olarak kullanılıyordu.
nili casuslarının hiçbiri dindar yahudi değildi. onlar bağımsız bir israil hayali için her türlü günahı işlemeye hazır insanlardı. sarah aaronson’un istihbarat örgütü, türk ordusu’ndaki bazı karaktersiz askerlerden ve gizli dönmelerden bilgi sızdırmak için çalışan büyük bir kadın ağına sahipti. kendisi de üst düzey askerlerle birlikte oluyor ve onlardan bilgi sızdırıyordu. dördüncü ordu kumandanı cemal paşa’ya kadar yaklaşan bu kadın, sözde istanbullu bir yahudi ile evliydi. hatta bu göstermelik evlilik bahanesiyle istanbul’da bir buçuk yıl kalmış, casusluk faaliyetleri için ihtiyaç duyduğu türkçe’yi öğrenmiş ve üst düzey yönetim erkânının zaaflarını araştırmıştı.
nili casusları dindar olmamakla birlikte, ihanet örgütünün ismi eski ahit’ten alınmıştı. nili’nin adı, eski ahit’teki “israil’in kurtarıcısı yalan söylemez” anlamına gelen bir ayetin baş harflerinden oluşuyordu. fakat nili casusları, bu ayetin aksine, hayatlarını yalan üzerine kurmuşlardı. sarah aaronson, cemal paşa’nın karargâhına kadar girip çıkarken sadık bir osmanlı vatandaşı rolü oynuyordu. avshalom feinberg, kendisini arap ve müslümanların bir dostu gibi gösteriyordu. o kadar ki, saf araplar ona “şeyh selim” lakabını takmışlardı. bir diğer nili casusu naaman belkind, türk ordusu’nda bir müddet teknisyen olarak çalışmıştı ve bazı subaylarla ahbap olabilecek kadar samimi olmuştu.
osmanlı devleti için çanakkale neyi ifade ediyorsa, gazze de onu ifade ediyordu; bundan dolayı ordumuz var gücüyle direniyordu. ingiliz ordusu, osmanlı’nın gazze’de kurduğu savunma hattını geçmeyi iki defa denemiş ve ikisinde de başarısız olmuştu. aharon aaronson, “botanik araştırmalar” kılıfı altında filistin’in su kuyularının haritasını çıkarmıştı. eğer aaronson’un sağladığı su kuyuları haritası olmasaydı, ingiliz generali allenby, gazze cephesini atlayarak, çölden direk birüssebi’ye geçmeyi asla göze alamazdı. allenby, savaşı bu kritik bilgiler sayesinde kazandığını çok iyi biliyordu. bu sebeple savaş sonrasında yaptığı konuşmasında, nili ve aaronson ailesi’nin katkılarını unutmayacak ve onlar olmasaydı bu kadar cesur bir savaşın verilemeyeceğini anlatacaktı.
monegan adında küçük bir istihbarat gemisi iskenderiye ile atlit sahilleri arasında mekik dokuyor; nili’nin topladığı bilgiler ingilizlere verilirken, ingilizlerin ve diaspora yahudilerinin gönderdiği altınlar nili ajanları aracılığıyla filistin’deki yahudilere dağıtılıyordu. alman denizaltıları devreye girince, ingilizler posta güvercini kullanmaya karar verdiler. ancak, güvercinlerle kurulan haberleşme sistemi, kısa zamanda hainlerin yer aldığı bu casus şebekesini ele verdi.
osmanlı’ya ihanet eden yahudilerin ve yahudilerin elinde uçkur kuklası olan hainlerin sonları hiç iyi olmadı. 1917 eylülü’nde nili’nin casusluk faaliyetlerinin farkına varan osmanlı ordu istihbaratı, bu ihanet şebekesini deşifre etti. yakalanan sarah aaronson sorgulamasında hiçbir bilgi vermedi ve sonunda intihar ederek ihanetinin bedelini ödedi. yosef lishansky ve naaman belkind 16 aralık 1917 günü idam edildiler. aharon aaronson 1919 yılında bir uçak kazasında hayatını kaybetti. avshalom feinberg ise, o hep aldatıp durduğu bedeviler tarafından çölde layık olduğu şekilde öldürüldü. osmanlı devleti yıkıldıktan sonra da, geride kalan sadık türk evlatları, arap dünyasının dört bir yanında iz sürerek bu hainlerin birçoğunu avladılar.
tarih hainlerden intikamını alsa da, ihanetler üzerine kurulmuş israil devleti, kurucu hainlerini hiçbir zaman unutmadı. israilli araştırmacılar tarafından, nili casuslarının mezarları birer birer bulundu ve kutsandı. israil gazze’ye 1967 yılında girerken, hedefinde çölde öldüğü bilinen avshalom feinberg’in mezarını bulmak da vardı; buldular ve mezarını kudüs’teki askeri hertzl mezarlığı’na askeri törenle aktardılar. bugün nili ismi, israil’de kız çocuklarına halen verilen kutsal bir isme dönüşmüştür. gideonim ise, mossad’ın altında bir yapı olarak faaliyetlerine devam etti. gideonim, aaronsonlara yakışır şekilde, arapların da içine sızdı. kendilerini müslüman arap olarak tanıtan yahudi erkekleri, arap kızlarıyla evlendiler, çoluk çocuk sahibi oldular ve filistin’in sırlarını israil’e sızdırmaya devam ettiler. ihanet, adeta genetik olarak, nesilden nesile aktarılarak bugüne kadar devam ettirildi.
devamını gör...
2.
enişte önemli enişte.. yok yok, bayram seyran değilken öpen, doblosu olandan filan değil.. enişte gibi enişte yav.. maabbeti saran işe yarayan cinsten...
(laann.. başlığı şaşırmışık ya la...)
(laann.. başlığı şaşırmışık ya la...)
devamını gör...