nişadır sürmek

nişadır amonyak tuzudur. bazı volkan bacalarının etrafında bulunur.nişadır sürmek, deli dana gibi gezinip duranlar için kullanılan bir tabirdir.
nasreddin hoca’ya atfedilen bir fıkrada hoca, eşeğin koşması için kıçına nişadır sürer, koşan eşeğe yetişemeyince bu sefer kendisi de kıçına nişadır sürer. eşeğe yetişmek şöyle dursun acısından eşeği geçer. şimdilerde melih gökçek ile turan çömez arasındaki tartışma bu deyim üzerinden yürümekte.

denenmemiştir.
çünkü büyük cesaret ve aptallık gerektirir.

sadece şehir efsanesidir.

not= deneyen varsa bizi de bilgilendirsin lütfen.

veterinerlik fakültesini yeni kazanmış bir arkadaş vardı mahallemizde. büyük bir cesaretle ben denerim dedi. mahllemizin deney hayvanı yakup'u çağırdı. yakup bir yaşını az geçmiş, beyaz, yakışıklı bir erkek kediydi. bir keresinde bir başka arkadaşımız buna rakı içirmiş, hayvan o korkuyla kaçarak park etmiş bir arabanın altına saklanmış, yarım saat sonra da hieyyt diyerek yanımıza geri gelmişti. (rakıyı içiren de tıp fakültesini yeni kazanmıştı) neyse yakup sonra tüm içki seanslarımıza katılır oldu. akşamları bakkal önündeki bahçeye kurulan çilingir sofrasındaki rakı masasının yanına kurulur rakıdan ve mezeden pay alırdı. ya da bahçe demirinin üstüne dizilmiş biralayan bizlerin yanına gelir bira otlanırdı. efendi içiciydi. içtikten sonra karıya kıza sarkmaz, bakkalın tentesinin üstüne çıkıp orada uyurdu.
işte veteriner arkadaş kendisini çağırınca yakup içki var diye koşarak geldi. baktı içki falan yok ama eleman hainimsi gülüşler atıyor. işkillendi. veteriner en sonunda bunun kuyruğuna el atıp havaya kaldırınca şimşek gibi geri dönüp bir pençe attı herife. o zaman nışadırın etkisini gördük. yandııım diye eczaneye mi koşsun eve mi koşsun bilemeden ok gibi fırlayıp gitti.
evet: nişadır koşturur.

not: biraz abartı olmakla anlattıklarım gerçekten olmuş olaylardır.