o kadar da acıklı bir hikayesi olmayan türküler

her slow türküye acıklı bir hikayesi varmışçasına yaklaşmak çoğumuzun düştüğü bir hata. gelin birlik olalım ve hatalarımızdan ders çıkaralım. her türküye ahlanıp vahlanmayalım. hikayelerine mantık penceresinden bakalım. gelinin yatağında başkası var sanıp sabah namazına kalkarken oğlunun katili olan bir kadının yaktığı ağıt neden acıklı olsun bir kere. ya da sevdiği kıza çirkin dediği için lal olmayı dileyen bir adamın söylediği cümleler neden bizi buhranlara sürüklesin. bunlar gibi birçok örnek var türkülerimizde. gelin bu dolandırıcılığa bir dur diyelim. duygusal anlarımızdan sinsi ve kalleşçe faydalanmaya çalışan bu anlamsız bu mantıksız bu berduş türkülere gereken dersi verelim. onları protesto edip geleceğimizi bu yersiz duygusallıktan koruyalım.

benim için 'bir kız bana emmi dedi' türküsü.
dert mi lan bu
benim yaptığımı yap, engelle geç!
aşk olsun sana niğdeli ramazan yıldız!!

çekiç ali çubuğuna lüleyim. öyle derin bir manası ya da hikayesi falan da yokmuş sözlerinin, bir ara bakmıştım. sanki kafiye olsun diye yazılmış gibi bir tık. söyleyen ağır söylediği için acıklı bir şeyden bahsediyormuş gibi geliyor.

örneğin, neşet babanın hapishane türküleri. bildiğim kadarıyla büyük usta, ehliyetsiz araba kullanmaktan için yalnızca 3 ay ceza almıştır. o tarihte yatarı ne kadardı bilmiyorum. ancak yaktığı türkülerle ciğerimizi de delmiştir. nasıl mı: