öğretmenlerin birçok çocuğun travma sebebi olması
başlık "kafa'yı yedim" tarafından 29.12.2024 22:40 tarihinde açılmıştır.
1.
çocukla iletişim kurmayı bilmeyen, sırf okumak için anadolu’nun ücra bir köşesinden mezun olmuş öğretmenlerimiz bırakın çocuklara yön vermeyi daha isimlerini bile bilmiyorlar.
her öğretmenin psikoloji bilmesi gerek, yok abi bizdekiler evde kocasıyla kavga eder hıncını öğrencisinden çıkarır…
gelecek inşa ediyorlar bir de sözde, ne geleceği… müzik öğretmeniniz hanginizin elinden tuttu mesela? sende yetenek var müzik üzerine yoğunlaş diye? bizdekiler valla ellerinde telefon akşama kadar oturduğu masadan kalkmazdı. bu ülkeden ne sanatçı çıkar, ne önemli bir sporcu, ne de bir bilim insanı.
her öğretmenin psikoloji bilmesi gerek, yok abi bizdekiler evde kocasıyla kavga eder hıncını öğrencisinden çıkarır…
gelecek inşa ediyorlar bir de sözde, ne geleceği… müzik öğretmeniniz hanginizin elinden tuttu mesela? sende yetenek var müzik üzerine yoğunlaş diye? bizdekiler valla ellerinde telefon akşama kadar oturduğu masadan kalkmazdı. bu ülkeden ne sanatçı çıkar, ne önemli bir sporcu, ne de bir bilim insanı.
devamını gör...
2.
insanlıktan nasibini alamayan insanlara insan yetiştirme görevi verilirse bu kadar olur
devamını gör...
3.
dogru, ben dahil. evet.
devamını gör...
4.
bi öğretmenim daha minnak iken uçan tekme atmıştı bana. seni tutacam olm bittin sen jddhdh
devamını gör...
5.
bir öğretmen olarak katıldığım tespittir.
hayatımızın öğrenci olarak geçirdiğimiz dönemlerinde anne babamızdan fazla gördüğümüz kişiler öğretmenlerimizdir çoğu zaman. onların üzerimizde yadsınamaz bir etkisi vardır. çok acı bir gerçek olsa da iyi bir öğretmene denk gelmek büyük bir şanstır.
ben yaptığım meslek üzerinde çok büyük etkileri olan çok sayıda öğretmenden ders aldım. bazıları bu işi nasıl yapmam gerektiğini, bazıları da öğretmenlik yaparken yapmamam gerekenleri öğretti bana bilerek ya da bilmeden.
dayak yediğimiz öğretmenlerimiz oldu. bunlar benim ilkokul, ortaokul dönemlerimde sıradan olaylardı. ama bazı öğretmenlerin mesleğe ihanet eden hareketlerini hiç unutmadım. unutmuyorum da çünkü benim öğrencilerim de aynısını yaşasınlar istemem.
bir seferinde jilet osman nam bir ingilizce öğretmenimiz hazırlık sınıfında iken ödevleri kontrol ediyordu ilk ders. hayatım boyunca en sevdiğim ders ingilizce oldu. zaten sonunda ingilizce öğretmeni oldum. o gün de ödevimi saatler harcayıp yapmış ve sıramın gelmesini bekliyordum. jilet osman yanımdaki arkadaşın defterine baktı. ödev falan yoktu. ben defteri hazırladım. yaklaşık on sayfa yazmıştım. bana baktı ve dedi ki;
- sen de zaten yapmamışsındır.
ve geçti gitti. defter elimde kalakaldım. on bir yaşında ve ingilizceyi çok seven bir çocuğu hayal kırıklığına uğratan jilet osman ile bir daha konuşmadım. bir daha ödev de yapmadım. zaten sonraki sene de okuldan ayrıldı.
lisede ise bir keresinde oyuncakçı adem diye bir edebiyat öğretmenimiz vardı. ismi yeliz olan bir kız öğrenciye sınıfa girip "naber kız yelloz" dediğinde o arkadaşımın yüz ifadesini hala hatırlıyorum. dangalakça bir söz ettiğinin farkında bile olmayan bu adam iki yıl kadar dersimize girdi. en son hakkında yapılan bir şikayetle okuldan uzaklaştırıldı.
benim anlattıklarım basit olaylar elbette ama bir öğretmenin gerekli yeteneklere sahip olmadığında küçücük bir salaklık yaparak bile öğrencileri ne kadar olumsuz etkilediğini göstermek için yazdım bunları.
daha büyük salaklıkları ise yazmaya elim varmıyor. öğretmenlik mesleğine en büyük zararı verenler vasıfsız öğretmenlerdir. umarım sayıları giderek azalır. ve sonunda canım mesleğim bu vasıfsız güruhtan kurtulur.
hayatımızın öğrenci olarak geçirdiğimiz dönemlerinde anne babamızdan fazla gördüğümüz kişiler öğretmenlerimizdir çoğu zaman. onların üzerimizde yadsınamaz bir etkisi vardır. çok acı bir gerçek olsa da iyi bir öğretmene denk gelmek büyük bir şanstır.
ben yaptığım meslek üzerinde çok büyük etkileri olan çok sayıda öğretmenden ders aldım. bazıları bu işi nasıl yapmam gerektiğini, bazıları da öğretmenlik yaparken yapmamam gerekenleri öğretti bana bilerek ya da bilmeden.
dayak yediğimiz öğretmenlerimiz oldu. bunlar benim ilkokul, ortaokul dönemlerimde sıradan olaylardı. ama bazı öğretmenlerin mesleğe ihanet eden hareketlerini hiç unutmadım. unutmuyorum da çünkü benim öğrencilerim de aynısını yaşasınlar istemem.
bir seferinde jilet osman nam bir ingilizce öğretmenimiz hazırlık sınıfında iken ödevleri kontrol ediyordu ilk ders. hayatım boyunca en sevdiğim ders ingilizce oldu. zaten sonunda ingilizce öğretmeni oldum. o gün de ödevimi saatler harcayıp yapmış ve sıramın gelmesini bekliyordum. jilet osman yanımdaki arkadaşın defterine baktı. ödev falan yoktu. ben defteri hazırladım. yaklaşık on sayfa yazmıştım. bana baktı ve dedi ki;
- sen de zaten yapmamışsındır.
ve geçti gitti. defter elimde kalakaldım. on bir yaşında ve ingilizceyi çok seven bir çocuğu hayal kırıklığına uğratan jilet osman ile bir daha konuşmadım. bir daha ödev de yapmadım. zaten sonraki sene de okuldan ayrıldı.
lisede ise bir keresinde oyuncakçı adem diye bir edebiyat öğretmenimiz vardı. ismi yeliz olan bir kız öğrenciye sınıfa girip "naber kız yelloz" dediğinde o arkadaşımın yüz ifadesini hala hatırlıyorum. dangalakça bir söz ettiğinin farkında bile olmayan bu adam iki yıl kadar dersimize girdi. en son hakkında yapılan bir şikayetle okuldan uzaklaştırıldı.
benim anlattıklarım basit olaylar elbette ama bir öğretmenin gerekli yeteneklere sahip olmadığında küçücük bir salaklık yaparak bile öğrencileri ne kadar olumsuz etkilediğini göstermek için yazdım bunları.
daha büyük salaklıkları ise yazmaya elim varmıyor. öğretmenlik mesleğine en büyük zararı verenler vasıfsız öğretmenlerdir. umarım sayıları giderek azalır. ve sonunda canım mesleğim bu vasıfsız güruhtan kurtulur.
devamını gör...
6.
travma değil de matematikten nefret etme sebebimdi ali hoca. o kadar nefret edilen biriydi ki adına arkadaşım çocukken anti-ali hoca diye facebook grubu kurmuştu ve yüzlerce kişi takip ediyordu xd
devamını gör...
7.
doğrudur.
ben orta okuldayken babamın çalıştığı firma galatasaray ile bir ticaret yapmıştı, hediye olarak kulüp rozetler, formalar vs vermiş.
neyse, rozetlerden birini taktım gittim okula, dinci gördü, vermek istemediğimi açıkca belirttiğim halde tabiri caizse zorla aldı, sırıta sırıta taktı kendi ceketine.
geçenlerde aklıma geldi, bi bakayım dedim napmış ne etmiş diye, okul müdürü olmuş. şaşırmadım elbet.
ben orta okuldayken babamın çalıştığı firma galatasaray ile bir ticaret yapmıştı, hediye olarak kulüp rozetler, formalar vs vermiş.
neyse, rozetlerden birini taktım gittim okula, dinci gördü, vermek istemediğimi açıkca belirttiğim halde tabiri caizse zorla aldı, sırıta sırıta taktı kendi ceketine.
geçenlerde aklıma geldi, bi bakayım dedim napmış ne etmiş diye, okul müdürü olmuş. şaşırmadım elbet.
devamını gör...
8.
bir atanamayan öğretmen ve kendi öğrencilik hayatımda gözlemlediğim kadarıyla. öğrenci gözünde yüksek bir noktada oluyorsun onaylanması senle göz teması kurması senin söylediğin bir cümle ile gelecekteki mesleğini seçmesine yaşamına etki ediyorsun. bu yüzden hiç kimsenin içindeki umudu ve gelecek planları hakkında umursamazca küçümsemek doğru değil . öğretmenliğin altın kuralı öğrenci ile bağ kurmaktır.
devamını gör...
9.
acı ama gerçektir. öğretmenler anne baba gibidirler ama zalimleşebilen bilmem ne çocuğuna dönüşebilen yaratıklar aynı zamanda. insanlar sonuçta, kusurlular, mükemmel değiller.
yapay zeka olsaydı öğretmenler yerine böyle olmazdı. yapay zekaya bağlı robotlara izin verilseydi konteynerlerden çöp toplayan tekinsiz insanlar olmazdı, çöpleri robotlar toplardı. sokak köpeklerinin yerini çoktan biyonik kediler almış olurdu. biyonik kediler sokak köpeklerini uyutup onların yerine sokaklara hakim olabilir ve insanları her türlü tehlikeden koruyabilir.
köpeklerin kovaladığı, kedilerin çırmaladığı küçük çocuklarımız travmaları nedeniyle birer psikopata dönüşüyor. ( sonra çıksın mussoliniler, çıksın hitlerler, çıksın stalinler )
elon musk ve donald trump'ın yerine yapay zekalı bir robotun geçtiğini düşünün! gökten cemre düşer!
yapay zeka olsaydı öğretmenler yerine böyle olmazdı. yapay zekaya bağlı robotlara izin verilseydi konteynerlerden çöp toplayan tekinsiz insanlar olmazdı, çöpleri robotlar toplardı. sokak köpeklerinin yerini çoktan biyonik kediler almış olurdu. biyonik kediler sokak köpeklerini uyutup onların yerine sokaklara hakim olabilir ve insanları her türlü tehlikeden koruyabilir.
köpeklerin kovaladığı, kedilerin çırmaladığı küçük çocuklarımız travmaları nedeniyle birer psikopata dönüşüyor. ( sonra çıksın mussoliniler, çıksın hitlerler, çıksın stalinler )
elon musk ve donald trump'ın yerine yapay zekalı bir robotun geçtiğini düşünün! gökten cemre düşer!
devamını gör...