ölümün yaşamın varlığına bağlı olması
başlık "bay panda" tarafından 07.11.2024 01:04 tarihinde açılmıştır.
1.
ölümün gerçekleşmesi için yaşamın varlığı zorunludur. dolayısıyla yaşamın olmadığı bir durumda ölümden bahsedilemez.
peki bu durumda ölüme yıktığımız suçlamalar ne denli haklı?
ölümün var olmasına neden olan ana kaynak yaşamın kendisi değil midir şayet?
ölümsüz bir yaşam var olsaydı yaşama yaşam der miydik? yaşamın bir anlamı olur muydu ? yani en başta yaşam denen olgu tanımlanır mıydı?
peki bu durumda ölüme yıktığımız suçlamalar ne denli haklı?
ölümün var olmasına neden olan ana kaynak yaşamın kendisi değil midir şayet?
ölümsüz bir yaşam var olsaydı yaşama yaşam der miydik? yaşamın bir anlamı olur muydu ? yani en başta yaşam denen olgu tanımlanır mıydı?
devamını gör...
2.
ölüme kızarız çünkü sevdiğimiz insanlar için (bizce) daima erken gelmiştir.
bu bir yakıştıramama durumudur. insanın gönül verip sevdiği ve hayatının merkezine aldığı başka insanların artık olmayışını bünyemiz asla kabul etmez çünkü.
istediği kadar gerçek olsun - ki bence tek ve yegane gerçekliktir ölüm, bunu asla kabul etmeyiz.
ayrıca yine tek ve gerçek korkudur ölüm. korku nedir sorusunun (bana kalırsa)asıl anlamı ölmek düşüncesidir. en zayıfından en kuvvetlisine karşısında titrememiş hiç kimse yoktur.
ölüm, yaşam devam ettiği sürece vardır ve elbette o'da bir gün gelecek son bulacaktır.
yani muhterem ölümün ölümü, buna şahit olacak hiç kimse kalmadığında gerçekleşecektir.
velhasılı asıl mesele ve korku, bunu bilmek ve varlığından haberdar olmaktır.
bu bir yakıştıramama durumudur. insanın gönül verip sevdiği ve hayatının merkezine aldığı başka insanların artık olmayışını bünyemiz asla kabul etmez çünkü.
istediği kadar gerçek olsun - ki bence tek ve yegane gerçekliktir ölüm, bunu asla kabul etmeyiz.
ayrıca yine tek ve gerçek korkudur ölüm. korku nedir sorusunun (bana kalırsa)asıl anlamı ölmek düşüncesidir. en zayıfından en kuvvetlisine karşısında titrememiş hiç kimse yoktur.
ölüm, yaşam devam ettiği sürece vardır ve elbette o'da bir gün gelecek son bulacaktır.
yani muhterem ölümün ölümü, buna şahit olacak hiç kimse kalmadığında gerçekleşecektir.
velhasılı asıl mesele ve korku, bunu bilmek ve varlığından haberdar olmaktır.
devamını gör...
3.
iyilikle kötülük kavramının göreceliliği gibidir.
ölümü suçlamak, anne karnından bir bebeğin doğumuna ağlamak gibidir. bebeğin yaşam alanından koparılışını suçlamak gibi.
bir anlamda doğrudur. evet, bebek yaşam alanından kopmuş, kendi dünyasından koparılmıştır ancak her iki dünyayı da gözlemleyen, görebilenler bu durumu asla suçlamayacak ve dahi bebeğin yeni dünyasında yaşam boyu, doğuş anı/günü mutlulukla kutlanacaktır.
ölüm ve yaşam, bizim taktığımız isimlerdir. zaman gibi, sabah, akşam vb gibi.
hangisi ölüm, hangisi yaşam?
hangisi, hangisinin ardından koşan?
hangisine bağlı olduğu, idrakin kadar.
idrak de yetmez, tadana kadar.
ölümü suçlamak, anne karnından bir bebeğin doğumuna ağlamak gibidir. bebeğin yaşam alanından koparılışını suçlamak gibi.
bir anlamda doğrudur. evet, bebek yaşam alanından kopmuş, kendi dünyasından koparılmıştır ancak her iki dünyayı da gözlemleyen, görebilenler bu durumu asla suçlamayacak ve dahi bebeğin yeni dünyasında yaşam boyu, doğuş anı/günü mutlulukla kutlanacaktır.
ölüm ve yaşam, bizim taktığımız isimlerdir. zaman gibi, sabah, akşam vb gibi.
hangisi ölüm, hangisi yaşam?
hangisi, hangisinin ardından koşan?
hangisine bağlı olduğu, idrakin kadar.
idrak de yetmez, tadana kadar.
devamını gör...