1.
2025 başlarında vizyona giren bağımsız slasher/korku filmidir. önce 7/10 verdiğimi belirtip bunun gerekçelerini söyleyeyim. sözlükte 1-2 istisna haricinde, hatırladığım kadarıyla 7'den aşağı not verdiğim filmlerin/dizilerin/kitapların kritiğini yazmadım burada. yani belki günün birinde yapımlara gömesim gelir ve bunu yaparım ama şimdiye kadar bunu istisnalar dışında yapmadım. peter pan'in neverland kabusu da işte normalde kritiğini yazmaya uygun gördüğüm minimum notu aldı benden. ama sonuçta geçer bir not da aldı. bu da demek oluyor ki beğendiğim bir film oldu bu. ama hayran kaldığım bir yapım olmadığı da aşikar. işin özü, bu film bana göre hiçbir bakımda zirvesel nitelikler barındırmıyor ama hiçbir bakımdan vasata da düşmüyor. salt korku olarak the texas chain saw massacre varken, rahatsız edici korku olarak işkence odası varken, gore sahneler babında premutos - der gefallene engel, necronos, braindead gibi yapımlar varken, tuhaf ve grotesklik içeren korkular söz konusu olduğunda the texas chainsaw massacre 2, evil dead ii, habis (film), funny man (1994) varken... yani bunlar ilgili bakımlardan zirvede olan korku yapımlarıdır, benim kitabımda. peter pan's neverland nightmare'de de bunların hepsi var ve tüm bu bakımlardan tatmin eden bir korku filmi bu ama işte 7/10 veriyorum ben buna zira yapım öyle çığır falan açmadığı gibi, böylesi korku nitelikleri kapsam(lar)ında zirveye oynamaktan da çok uzak. buna rağmen old school bir iş olması nazarımda bir artıdır. yine bu sene çıkan ve geçenlerde izlediğim until dawn gibi bir çöp değil en azından. yani old school tarzda olmayan korku filmleri de bana hitap edebiliyor yeri geldiğinde ama o film hakikaten çöptü kanımca. time loop temalı film ve dizilere büyük bir ilgim olsa da o film beni harbiden hayal kırıklığına uğrattı...
neyse, başlığın konusu olan filme dönelim. öncelikle filmin adı kesinlikle güzel bir ticari hamle ve gören karanlık korku filmi tutkunlarında merak uyandırıcı bir unsur. yalnız, filmi çok da uyguntemsil eden bir isim olduğunu düşünmüyorum peter pan's neverland nightmare'in zira karşımızda tipik bir psikopat katil üzerinden dönen bir yapım var. evet, filmde peter pan ve o evrendeki tinker bell, captain hook gibi karakterlerin çarpık versiyonlarına rastlıyoruz ama ben nasıl ki lich bir karakter olan count dahlvier değilsem gerçek hayatta, buradaki böylesi karakterler de öyle değiller zira majik boyutu olan bir iş değil bu birleşik krallık yapımı film. psikopat seri katil filminden fazlası... yani bence yok burada ya. sonuçta baş kötü kendisini splinter usta olarak görüp etrafına da michelangelo'yu, donatello'yu, april'ı falan da dizebilirdi. gene de sadece birer mahlastan biraz daha fazlası var aslında burada ama bunu yazının sonraki paragraflarında detaylandıracağım zira buralarda önemli bir spoiler vermek istemiyorum. işin garibi, filmin imdb'deki yorumlarına baktım da birçok kişi bunu peter pan'a fokuslanarak değerlendirmiş/eleştirmiş. belki de perspektif farkı deyip geçmeliyim, bilemedim. ben, buradaki peter pan referansının olmasa da özellikle esere adı verilmesiyle bilhassa vurgulanmasının ilgi çekme tabanlı, kurnazca bir hamle olarak görüyorum. sonuçta işe yarar mı? yarar. yani herhangi bir slasher filmi sansam filmi oturup izlemezdim belki. pişman da değilim elbette, beni tavladılar ama vasatın üstündeki bir yapım izlememe de vesile oldular sonuçta.
evet, yazının bundan sonrasında ciddi spoiler'lar olacak...
filmin en başında peter pan temalı kısa bir animasyon izliyoruz ki bence bunu yapay zeka ile hazırlamışlardır zira bu senenin filmi ve artık bu işler böyle kolayca halledilebiliyor, artı bana stilistik olarak da yapay zeka ürünü gibi geldi orası. burasından sonra bir şekilde tabiatüstü bir şeyler olabilir demiştim ben filmde ama yazının gerilerinde de söylediğim gibi tipik, old-school bur psikopat seri katil filminden başka bir şey izlemiyoruz burada ki akabinde izleyiciyi baştan kıllandıran bir tipin bir çocuğa bu masalı okuduğu sahnesine geliyoruz. sonra bir sirk sahnesi geliyor... sirk, lunapark, kabare... böyle insanları neşelendirme amaçlı şeylerin korku filmlerinde kullanılması dikotomik bir klişedir ve bence güzel bir numaradır. bu yapımda da bu kullanılmış. öyle aman aman doyurucu bir derinlikle kotarılmış diyemesem de gene de güzel bir açılış diyebilirim. the crow (1994)'daki baş karaktere benzeyen bir tiplemenin biraz daha "abartılarak" the joker'a benzetildiği bir versiyonunu, onu gören çocukların keyifle gülümsediğini falan görüyoruz ki zaten olay burada başlıyor. bu adamımız, kendini peter pan olarak tanıtan o seri katilmiş, bunu çok geçmeden anlamış oluyoruz. kurban olarak çocukları seçip "sen özel bir çocuksun" falan diyor ve onlara pek hoş şeyler yapmıyor sonrasında bu tipleme. onu o sirkte izleyen "seçilmiş" çocuk, bir bakıyor ki bu palyaço evindeki zemine açılan bir bölümden kendisini gösteriyor. ben burada bile, it (film) adlı yapımdaki gibi doğaüstü bir şeyler bekliyordum ki bu bahsettiğim sahnede de o filmin meşhur kanalizasyona açılan bölümdeki sahnesinden esinlenilmiş kanımca. bu arada ben bu "yeni" it filmlerindeki pennywise'ı ve cgi kullanımını hiç sevemediğimden ilk filmin yarım saatinden sonra kapatmıştım. 1990 yapımı mini dizisi, bir yapım olarak çok iyi olmasa da oradaki pennywise tiplemesine hastayım.
yani işte tipik bir psikopat seri katil filmi bu. çocukları böyle kimsenin bulamadığı, izbe bir yere getiriyor. orada tinker bell diye birine de rastlıyoruz ve kendisi kadın elbiselerine, hal ve tavırlarına sahip kocaman bir erkek. onun hikayesini sonradan öğreniyoruz ve bu çok trajik, acıklı bir hikayeymiş aslında ama film böyle konularda hiçbir zaman dramatizasyon bağlamında derinleşmiyor. peter pan'in de neden/nasıl böyle bir psikopat katil olduğu konusu da öyle çok detaylandırılmıyor. kendi söyledikleri doğruysa annesi buna çok kötü davranıyormuş. yani bu da işte çocukları sizi neverland'e götüreceğim diyor ama yaptığı şey onların canlarını almak. onları acılardan, kederden ibaret olan yaşamdan kurtararak bir iyilik yaptığını düşünüyor gibi görünüyor bu psikopat manyağımız ama aslında tinker bell ile olan bir diyaloğunda bunun hiç de öyle olmadığını anlıyoruz lakin bu filmin epey ilerilerinde oluyor. ya da işte iki türlü düşünüyor da olabilir kendisi. psikopat işte, ne beklersin başka. tinker bell, sonunda bir şekilde peter pan'in onu yalanlarla büyüttüğüne uyanıyor ve ben neverland'e inanmıyorum diyor. peter pan de, "ben de perilere hiçbir zaman inanmamıştım zaten" diyor. işte burada, bu karakterin manipülatör bir piç olduğunu anlıyoruz. ama kendisine de çok kötü davranıyor aslında. damardan uyuşturucu alıyor sürekli ve şırıngalara da pixie dust (peri tozu) yazmış. kendisi sadece çocukları öldürse iyi, onların ailelerine de musallat oluyor ve film boyunca kan gövdeyi götürüyor. yapımdaki birçok sahne çoğu izleyici açısından bayağı rahatsız edici olabilse de en uç gore sahnelerde yetişkinleri kurban olarak seçmiş filmciler. yani örneğin katilimiz 11 tane okul çocuğunu bir arada katlediyor ama o cinayet sahnelerini görmüyoruz. katil, çocuklara da yetişkinlere de acımıyor ama işte filmciler çocuklara acımış ve onların başına gelen bu dehşetleri izleyiciye yansıtmamış. gerçi o sahneleri de isteselerdi de çekemezlerdi zaten veya teknoloji yardımıyla bunu yapabilirdiniz en fazla zira yetişkin olmayan oyuncuları böyle sahnelere meze edemezsiniz... çocuklar demişken... captain hook, tinker bell... belki de bunlar ölselermiş daha iyiymiş ya. yani peter pan'in, seçtiği ve katletmediği çocuklara yaptığı şeyleri ölmekten beter etmek diye özetleyebilirim sanırım. bilhassa da o kolunda kanca ile gördüğümüz kişiye...
daha da ne yazabilirim bilemedim. yani işte 7/10'lik, cinayet filmleri masasına çok yeni, orijinal bir şeyler getirmeyen ama old school slasher filmlerini sevenleri gayet tatmin edebilecek bir film olduğunu düşünüyorum peter pan's neverland nightmare'in. pratik efektleri, plastik makyajları, kan fışkırma sahneleri falan da gayet iyi yapımın. düşük bütçeli bir yapım olduğu da unutulmamalı bunun elbette. yine de prodüksiyonu bir hayli iyi kotarılmış diyebilirim. oyunculukları da yeterli seviyede iyi bence. çocuklar da sırıtmıyor. başta sırıtıyorlar da işte sonra o psikopatın eline düşünce ve onun gerçek yüzünü görünce gülümsemeleri soluveriyor. öhm. yani onların oyunculukları da sırıtmıyor diyecektim. filmin gerilim dozajı da bayağı iyi bence. gore sahneleri de öyle çok süper olmasa da yeterince inandırıcı ve dehşet verici diyebilirim. yani bu bağlamda çok daha manyak filmler izlediğim için beni dehşete düşürmedi elbette de işte gene de birçok izleyiciyi düşürebilir. bir yandan konusunun tinker bell olarak adlandırılan ama asıl adı timmy carter olan karakteri kapsayan kısmında ağır bir dramatizasyon yaratsalardı iyi olabilirdi diyorum ama diğer yönden de birçok kişiyi dehşete düşürebilecek bir filmin bir de o kadar çarpıcı bir boyutu olsaydı fazla mı kaçardı diye düşünmedim de değil. yine de en azından filmi, bazı karakterlerin (ki bunlara peter pan da dahil) geçmişte yaşadıklarını daha iyi kavrayabilmemiz için orta seviyede ya da bol bol flashback sahnelerle destekleselerdi old-school'luğu daha da iyi yakalayabilirlerdi bence. ama bunu tercih etmemelerini de bariz bir handikap olarak değerlendiremem. sonuçta her filmde depderin, izleyiciyi detaylara boğan mahiyette bir karakterizasyon olacak diye bir kaide yok. tercih meselesi olarak da bakabiliriz. neyse... filmin sıkıcılaştığı bir an da yoktu benim açımdan. hikayesi zaten türün standartlarının içinde kalıyor ama bu bir yandan da filmin tempo ve geriliminin iyi ayarlanmasında bir avantaj ve kurguyu akıcılaştıran bir unsur. sonunda da klişe bir "devam filmlerini talep edin" numarası var yapımın. yani bu da tamamen ticari bir hareket bence. ben bu numarayı %95 oranla falan ucuz bulsam da (bazı filmlerde iyi becerebiliyorlar, nadiren de olsa) yapımcıları da anlayabiliyorum. sonuçta daha fazla para kazanmak kim istemez?..
ezcümle; bence iyi bir filmdi, süper olmasa da. türün meraklıları bir şans verebilir.
neyse, başlığın konusu olan filme dönelim. öncelikle filmin adı kesinlikle güzel bir ticari hamle ve gören karanlık korku filmi tutkunlarında merak uyandırıcı bir unsur. yalnız, filmi çok da uyguntemsil eden bir isim olduğunu düşünmüyorum peter pan's neverland nightmare'in zira karşımızda tipik bir psikopat katil üzerinden dönen bir yapım var. evet, filmde peter pan ve o evrendeki tinker bell, captain hook gibi karakterlerin çarpık versiyonlarına rastlıyoruz ama ben nasıl ki lich bir karakter olan count dahlvier değilsem gerçek hayatta, buradaki böylesi karakterler de öyle değiller zira majik boyutu olan bir iş değil bu birleşik krallık yapımı film. psikopat seri katil filminden fazlası... yani bence yok burada ya. sonuçta baş kötü kendisini splinter usta olarak görüp etrafına da michelangelo'yu, donatello'yu, april'ı falan da dizebilirdi. gene de sadece birer mahlastan biraz daha fazlası var aslında burada ama bunu yazının sonraki paragraflarında detaylandıracağım zira buralarda önemli bir spoiler vermek istemiyorum. işin garibi, filmin imdb'deki yorumlarına baktım da birçok kişi bunu peter pan'a fokuslanarak değerlendirmiş/eleştirmiş. belki de perspektif farkı deyip geçmeliyim, bilemedim. ben, buradaki peter pan referansının olmasa da özellikle esere adı verilmesiyle bilhassa vurgulanmasının ilgi çekme tabanlı, kurnazca bir hamle olarak görüyorum. sonuçta işe yarar mı? yarar. yani herhangi bir slasher filmi sansam filmi oturup izlemezdim belki. pişman da değilim elbette, beni tavladılar ama vasatın üstündeki bir yapım izlememe de vesile oldular sonuçta.
evet, yazının bundan sonrasında ciddi spoiler'lar olacak...
filmin en başında peter pan temalı kısa bir animasyon izliyoruz ki bence bunu yapay zeka ile hazırlamışlardır zira bu senenin filmi ve artık bu işler böyle kolayca halledilebiliyor, artı bana stilistik olarak da yapay zeka ürünü gibi geldi orası. burasından sonra bir şekilde tabiatüstü bir şeyler olabilir demiştim ben filmde ama yazının gerilerinde de söylediğim gibi tipik, old-school bur psikopat seri katil filminden başka bir şey izlemiyoruz burada ki akabinde izleyiciyi baştan kıllandıran bir tipin bir çocuğa bu masalı okuduğu sahnesine geliyoruz. sonra bir sirk sahnesi geliyor... sirk, lunapark, kabare... böyle insanları neşelendirme amaçlı şeylerin korku filmlerinde kullanılması dikotomik bir klişedir ve bence güzel bir numaradır. bu yapımda da bu kullanılmış. öyle aman aman doyurucu bir derinlikle kotarılmış diyemesem de gene de güzel bir açılış diyebilirim. the crow (1994)'daki baş karaktere benzeyen bir tiplemenin biraz daha "abartılarak" the joker'a benzetildiği bir versiyonunu, onu gören çocukların keyifle gülümsediğini falan görüyoruz ki zaten olay burada başlıyor. bu adamımız, kendini peter pan olarak tanıtan o seri katilmiş, bunu çok geçmeden anlamış oluyoruz. kurban olarak çocukları seçip "sen özel bir çocuksun" falan diyor ve onlara pek hoş şeyler yapmıyor sonrasında bu tipleme. onu o sirkte izleyen "seçilmiş" çocuk, bir bakıyor ki bu palyaço evindeki zemine açılan bir bölümden kendisini gösteriyor. ben burada bile, it (film) adlı yapımdaki gibi doğaüstü bir şeyler bekliyordum ki bu bahsettiğim sahnede de o filmin meşhur kanalizasyona açılan bölümdeki sahnesinden esinlenilmiş kanımca. bu arada ben bu "yeni" it filmlerindeki pennywise'ı ve cgi kullanımını hiç sevemediğimden ilk filmin yarım saatinden sonra kapatmıştım. 1990 yapımı mini dizisi, bir yapım olarak çok iyi olmasa da oradaki pennywise tiplemesine hastayım.
yani işte tipik bir psikopat seri katil filmi bu. çocukları böyle kimsenin bulamadığı, izbe bir yere getiriyor. orada tinker bell diye birine de rastlıyoruz ve kendisi kadın elbiselerine, hal ve tavırlarına sahip kocaman bir erkek. onun hikayesini sonradan öğreniyoruz ve bu çok trajik, acıklı bir hikayeymiş aslında ama film böyle konularda hiçbir zaman dramatizasyon bağlamında derinleşmiyor. peter pan'in de neden/nasıl böyle bir psikopat katil olduğu konusu da öyle çok detaylandırılmıyor. kendi söyledikleri doğruysa annesi buna çok kötü davranıyormuş. yani bu da işte çocukları sizi neverland'e götüreceğim diyor ama yaptığı şey onların canlarını almak. onları acılardan, kederden ibaret olan yaşamdan kurtararak bir iyilik yaptığını düşünüyor gibi görünüyor bu psikopat manyağımız ama aslında tinker bell ile olan bir diyaloğunda bunun hiç de öyle olmadığını anlıyoruz lakin bu filmin epey ilerilerinde oluyor. ya da işte iki türlü düşünüyor da olabilir kendisi. psikopat işte, ne beklersin başka. tinker bell, sonunda bir şekilde peter pan'in onu yalanlarla büyüttüğüne uyanıyor ve ben neverland'e inanmıyorum diyor. peter pan de, "ben de perilere hiçbir zaman inanmamıştım zaten" diyor. işte burada, bu karakterin manipülatör bir piç olduğunu anlıyoruz. ama kendisine de çok kötü davranıyor aslında. damardan uyuşturucu alıyor sürekli ve şırıngalara da pixie dust (peri tozu) yazmış. kendisi sadece çocukları öldürse iyi, onların ailelerine de musallat oluyor ve film boyunca kan gövdeyi götürüyor. yapımdaki birçok sahne çoğu izleyici açısından bayağı rahatsız edici olabilse de en uç gore sahnelerde yetişkinleri kurban olarak seçmiş filmciler. yani örneğin katilimiz 11 tane okul çocuğunu bir arada katlediyor ama o cinayet sahnelerini görmüyoruz. katil, çocuklara da yetişkinlere de acımıyor ama işte filmciler çocuklara acımış ve onların başına gelen bu dehşetleri izleyiciye yansıtmamış. gerçi o sahneleri de isteselerdi de çekemezlerdi zaten veya teknoloji yardımıyla bunu yapabilirdiniz en fazla zira yetişkin olmayan oyuncuları böyle sahnelere meze edemezsiniz... çocuklar demişken... captain hook, tinker bell... belki de bunlar ölselermiş daha iyiymiş ya. yani peter pan'in, seçtiği ve katletmediği çocuklara yaptığı şeyleri ölmekten beter etmek diye özetleyebilirim sanırım. bilhassa da o kolunda kanca ile gördüğümüz kişiye...
daha da ne yazabilirim bilemedim. yani işte 7/10'lik, cinayet filmleri masasına çok yeni, orijinal bir şeyler getirmeyen ama old school slasher filmlerini sevenleri gayet tatmin edebilecek bir film olduğunu düşünüyorum peter pan's neverland nightmare'in. pratik efektleri, plastik makyajları, kan fışkırma sahneleri falan da gayet iyi yapımın. düşük bütçeli bir yapım olduğu da unutulmamalı bunun elbette. yine de prodüksiyonu bir hayli iyi kotarılmış diyebilirim. oyunculukları da yeterli seviyede iyi bence. çocuklar da sırıtmıyor. başta sırıtıyorlar da işte sonra o psikopatın eline düşünce ve onun gerçek yüzünü görünce gülümsemeleri soluveriyor. öhm. yani onların oyunculukları da sırıtmıyor diyecektim. filmin gerilim dozajı da bayağı iyi bence. gore sahneleri de öyle çok süper olmasa da yeterince inandırıcı ve dehşet verici diyebilirim. yani bu bağlamda çok daha manyak filmler izlediğim için beni dehşete düşürmedi elbette de işte gene de birçok izleyiciyi düşürebilir. bir yandan konusunun tinker bell olarak adlandırılan ama asıl adı timmy carter olan karakteri kapsayan kısmında ağır bir dramatizasyon yaratsalardı iyi olabilirdi diyorum ama diğer yönden de birçok kişiyi dehşete düşürebilecek bir filmin bir de o kadar çarpıcı bir boyutu olsaydı fazla mı kaçardı diye düşünmedim de değil. yine de en azından filmi, bazı karakterlerin (ki bunlara peter pan da dahil) geçmişte yaşadıklarını daha iyi kavrayabilmemiz için orta seviyede ya da bol bol flashback sahnelerle destekleselerdi old-school'luğu daha da iyi yakalayabilirlerdi bence. ama bunu tercih etmemelerini de bariz bir handikap olarak değerlendiremem. sonuçta her filmde depderin, izleyiciyi detaylara boğan mahiyette bir karakterizasyon olacak diye bir kaide yok. tercih meselesi olarak da bakabiliriz. neyse... filmin sıkıcılaştığı bir an da yoktu benim açımdan. hikayesi zaten türün standartlarının içinde kalıyor ama bu bir yandan da filmin tempo ve geriliminin iyi ayarlanmasında bir avantaj ve kurguyu akıcılaştıran bir unsur. sonunda da klişe bir "devam filmlerini talep edin" numarası var yapımın. yani bu da tamamen ticari bir hareket bence. ben bu numarayı %95 oranla falan ucuz bulsam da (bazı filmlerde iyi becerebiliyorlar, nadiren de olsa) yapımcıları da anlayabiliyorum. sonuçta daha fazla para kazanmak kim istemez?..
ezcümle; bence iyi bir filmdi, süper olmasa da. türün meraklıları bir şans verebilir.

devamını gör...