petibör bisküvi

milli bisküvimiz olur kendisi. hasta ziyaretine giderken götürülmesiyle, annelerin pudingle hazırladığı şipşak pastaya koyulmasıyla ve çaya bandırılarak yenmesiyle hepimizin gönlünde taht kurmuştur.

bir ara arasında çikolata olan vardı hemde çifte kavrulmuş oluyordu. ne yaptınız ona tekrar satışını yapın çok güzeldi

eti finger'ın tokatladığı bisküvidir.

fransızca ‘petit beurre’ kelimesinden gelir. kelime anlamı (yanlışım varsa düzeltin lütfen), petit küçük, beurre tereyağı. gevrekliğini veren tereyağı olduğu için küçük bu tereyağlı bisküvilere bu adı vermişlerdir.
ayrıca,çevresindeki 52 kıvrımın yılın 52 haftasını,4 köşede bulunan yuvarlakların yılın 4 mevsimini,kenardaki 10+2 topuzla birlikte yılın 12 ayını,7 cm olan uzunluğu haftanın gün sayısını ,üzerindeki 24 delik ise günün saat sayısını gösterdiği söylenmektedir.ölçmedim , en kısa zamanda ölçeceğim.

çocukken, bayatlamış (yumuşamış) olarak sevdiğim bisküvi.

sadeliğin güzelliğidir.
hafifliği ve mis kokusuyla sizi karşılar ve hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmaz.

kremalı, kakaolu, yulaflı, tam buğdaylı, çilekli, joleli türlerini her daim tokatlar.
ama bunu yalnızca zevk sahipleri bilir, anlar.

probis seven nesillere aşina değiliz.
muzu ve kakaoyu bir arada yiyen insanlardan bir şey beklememek gerekir zaten.

iki tanesinin arasına lokum koyup yemesi çok güzeldir

petit-beurre'den gelir. üstteki entryde doğru yazılmış.
bir de son zamanlar daha da ufağı çıkarılmış. sanırım onun da adını petit petit beurre koyacaklar*
pötibör diye okunuyor hâlbuse ama siz bilirsiniz.
iki tanesinin arasında çikolata sürüp süt eşliğinde yemek çokgüzeldir

deprem sonrası her odaya bir tane bıraktığım bisküvi.
yıllar önce kutuplarda geçen filmler olurdu. orda kutuplarda mahsur kalan araştırmacılar aç kalmamak için her gün az az bisküvi yerdi.
o mantıkla şu bisküvi bir insana bir hafta yeter bence.

petibör dediğin çifte kavrulmuş olacak dedi bana. e o ben işte dedim. yanaklarımı sıktı.