peugeot citroen sorunsalı

ilk iki otomobilim. ilki peugeot 307 ikincisi ise citroen c3 idi. ilk göz ağrım 307den bahsedecek olursak donanımsal ve konfor açısından harikulade bir arabaydı. yıllar geçse de eskimeyecek bir kasaya sahip. geniş olması da büyük bir artıydı. sürüş konforunun yanı sıra 2005 model bir arabaya göre elektronik bir çok özelliği (otomatik kararan dikiz aynası, dijital klima, sunroof, elektrikli aynalar, 4 adet airbag, kaliteli ses sistemi, 4.5 porsche şanzıman, sport ve kış modu gibi) vardır.
gel gelelim ki peugeot citroen grubu bu kadar özen göstermelerini rağmen 307nin kronikleşmiş elektriksel sorunları bitmiyordu. tabiri caizse elini veren kolunu kaptırıyor. araç elektronik olarak dolu bir araç olmasından mı kaynaklanıyor bilmiyorum fakat sürekli beyin arızası veriyordu. bir yerini yaptırıp maksimum 2 gün sanayiye gitmeden gezebiliyordum, ardından başka bir yeri bozuluyordu.
2018 yılında 25 bin tl karşılığında zor bela sattığım araçtır kendisi. bir daha peugeot almayacağıma yemin ettim.

ardından iş yerimde citroen c3 ile sağa sola koşturuyordum. iş arabasıydı fakat çok hoşuma gitmişti. ardından gidip ben de bir tane citroen c3 almaya karar verdim ve aldım da. ilk başlarda kendisiyle çok iyi anlaşırdık. ta ki arıza vermeye başlayana kadar.

citroën c3 küçük, kibar ve kullanışlı bir araçtır. fakat onun da 307 gibi sorunları bitmiyor. benim arabamdan kaynaklı mı bilemiyorum fakat sürekli motor soğutma sistemleri patlak veriyor. akü boşaltıyor. elektrik kesiyor. radyatör yedek su deposu sürekli su eksiltiyor ve vites geçişleri azımsanmayacak kadar sert.

bu iki aracı kullanmış biri olarak sizlere tavsiyem, peugeot citroen araçlarının diğer araçlara kıyasla ucuz olmasına aldanmayın. ucuz etin yahnisi olmazmış. aman ha sakın bulaşmayın 2 yıl eski bir arabaya binin ama japon araçlarından şaşmayın. sonra benim gibi sözlükte dert yanarsınız.

aynı kasaya sahip araçları farklı isimlerle kullanan iki fransız otomobil markasıdır.

peugeot bipper

citroen nemo

peugeot 301

citroen c-elysee

günümüzde birbirlerinin aynısı markalar gibi görülseler de, 20. yüzyılda bambaşka algılara sahip markalardır. peugeot modelleri 70'ler ile 90 arasında muhafazakar tasarımlı, sade ama dayanıklılık odaklı (ve oturaklı) arabalar olarak bilinirdi. kendini biraz alman arabalarına rakip gören etli butlu, maskülen arabalar yapardı. hatta daha doğrusu, kendini renault'ya premium bir alternatif olarak görürdü, örneğin renault 18'in karşısına 505'i, renault 12'nin karşısında 504'ü konumlandırırdı. peugeot'lar tasarım anlamında olduğu kadar donanım anlamında da citroen'e göre daha muhafazakar olduğu için yürütme maliyeti anlamında mantıklıydı. ve citroen'den bir diğer en büyük farkı, sportiflik üzerine daha çok yoğunlaşmasıydı. citroen ise sıradışı tasarımlarıyla ve yenilikçi özellikleriyle tanınan, her şeyden önemlisi kendine ait süspansiyon teknolojisiyle peugeot'dan ayrışan kendine özgü bir markaydı. ds, sm, cx, bx, xm ve xantia'ya özgü hydropneumatic süspansiyonuyla 20. yüzyılda ciddi bir kült oluşturmuştu. eski fransız filmlerini izlediğinizde, entelektüel ve farklı tiplerin daha çok citroen modellerine bindiğini görürsünüz. yürütme maliyetini umursamadan kullanan özel bir kitlesi vardı. hatta bir amerikalının renault ve peugeot'ya bindiğini, hatta modellerini tanıyabildiğini zor görürsünüz ama ds gibi modelleri koleksiyonluk olarak görürler. 2010'lara doğru ne olduysa citroen'deki özel süspansiyon sisteminin sonuna gelindi. hatta günümüzde öyle peugeot'nun gerisine düştü ki, stellantis'te konumlandırma olarak fiat'ın yakınında bir yere konumlandırıldı. böyle bir markayı nasıl sıradan bir budget markaya düşürdüler, anlamak zor.







ikisi arasındaki tasarım farkını çok iyi özetleyen video:
www.facebook.com/watch/?v=5...

birbirinden bambaşka karakterler... günümüzde bu farkın neredeyse kaybolması üzücü.

fransıza fransızim. japondan şaşmam. yağına suyuna bakarım sanayi yolunu bilmem.