piknikte akan çaya soğusun diye bırakılan karpuz

soğumaz da he. amaçsız saçma sapan iş.

o günleri özledim. çocukken gördüğüm de "oha nasıl yani hava ile aynı sıcaklıkta değil mi su?" diye tepki vermiştim. sonuç sonrasında daha da hayretler içersin de kalmıştım.

tabi şimdi akan su mu kaldı gençlik nereden bilsin. *

bizim köyde bir dere vardı. o derenin adı karpuz çatlatan idi. hâlâ öyledir büyük ihtimal. o kadar soğuk olurdu ki beş saniye elini suya tutunca kıpkırmızı bir el çıkardı sudan. karpuzlar içinde çatlardı. mahalleye de karpuz dere mahallesi derdik. hey gidi günler.

edremit pınarbaşında alasini yapabileceginiz güzel faaliyet. cok karpuz catladi o bölgede :)

of dur bak. işe yaramaz enişte ya da kayınço bunun ekmeğini çok yer biliyor musunuz?

her ailede lüzumsuz garanti 2 kişi vardır genelde, biri enişte diğeri kayınçodur. bazan bu sayı 3 olur diğer kişi de bacanaktır.

şimdi bunlar boş boş övünmeyi çok severler, karpuzu bunlar alır. atılır suya karpuz, akan soğuk suda bekleyen karpuz buz gibi olur, sıra karpuzun kesilmesine gelir, karpuz doğal haliyle cart diye daha bıçağı vurur vurmaz ortadan ayrılır.

"hele bak bak yov ne güzal karpiz almışam ha, hele hele mağşallah."

ulan hıyar, seni de o suya koysam 10 dakika, sen de ortadan ikiye yarılırsın cart diye.

ya abicim önümüze gelene akrabalık vermişiz sonra uğraşıp duruyoruz.

enişte rica ediyorum doblo'nu al ve git.

70 lerde kalan bir piknik ritüeli.
diğer ritüeller: piknik alanında güreşmek ve maç yapma, pijamalarla uyumak ...

içine şırıngayla vodka enjekte eden dayılar sizi de unutmadık

o pikniğin verdiği huzur >>>>>>

mevzilendirildiği yerde imrendiğim yegane meyvedir. beni de bıraksalar ya hayatın akışına karşılık! götümün üzerinde devinimsizce stabil kalabilmeyi ne çok isterdim sonsuza değin. nefes almak bile bir efor gerektiriyor. sürekli bir şeyler yapmak zorundasın. artık yaşamaktan ziyade hayatta kalmaya çalışan varlıklar olarak sarf edilen her çaba, beni her geçen an biraz daha tepkisizliğe gark ediyor.
"siyah, simsiyah bir karpuzsun sen; içindeki çekirdeklerin pusu kurduğu" demişti "underground otopark" da iskender. oturup siyah portakallar yemenin vakti gelmeli, oturup biraz da korkunç kitaplar okumalı. insan hiç tanrı affeder diye bazı günahları işlemekten korkar mı?!