61.
kendisi bir zamanlar yeni türkiye'nin yeni kahramanlarındandı...
bilmediği dil yoktu.
bilmediği dövüş türü yoktu.
bilmediği ülke ve şehir hatteee sokak bile yoktu.
devletçiydi bazen. zaman zaman islamcı. bazen de ulusalcı. bazen hepisü.
bütün ama bütün siyasi fikirleri eeennnn doğru ve en yüce görüşlerden oluşurdu.
hiç yanılmazdı.
kendisine kurşun işlemezdi. ayrıca ölümsüzdü.
marvel'in süper kahramanlarının bile o kadar kurşuna en azından kostümleri falan delinirdi
ama... ama.... polat'ın o jiletttt gibi takım elbisesinde sadece biraz(cık) kırmızı leke olurdu.
hafif bir fenalık geçirir bayılırdı...
bütün istihbarat örgütleri onu ve adamlarını transfer etmek ister ama bir türlü alamazlardı.
ayrıca kendisine bazuka ve bıçahta işlemezdi. veya sopa ne bileyim köprü ayağı falan.
bir bakardınız ki ertesi bölümde zıppkınnnn gibi ayaklanır ve yine hariga çözümlemeler yapardı.
yenilmezdi. tüm dünyayı dize getirmişti. ve artık evrenin diğer alemlerine açılacaktı.
kendisine rekip düşmenleri heeeppp abdülhey (acaba buradaki hey! nidası ne alakaydı) tanıtırdı.
'' abi bu kara var ya... karahanlı'dan bile üstte'' sonra kara'nın yerine başka düşmen gelince bu sefer de yine o kısık ve esrarengiz sesiyle ''abi bu kara filan da hikaye. bu meto en büyük....'' falan derdi.
böyle böyle seneler geçti işte... ilk 96 bölüm ve iskender'in polat ile rekabetinin olduğu bölümler gerçekten efsaneydi. ama sonrası... sonrası keşke olmasaydı diyor insan.
bilmediği dil yoktu.
bilmediği dövüş türü yoktu.
bilmediği ülke ve şehir hatteee sokak bile yoktu.
devletçiydi bazen. zaman zaman islamcı. bazen de ulusalcı. bazen hepisü.
bütün ama bütün siyasi fikirleri eeennnn doğru ve en yüce görüşlerden oluşurdu.
hiç yanılmazdı.
kendisine kurşun işlemezdi. ayrıca ölümsüzdü.
marvel'in süper kahramanlarının bile o kadar kurşuna en azından kostümleri falan delinirdi
ama... ama.... polat'ın o jiletttt gibi takım elbisesinde sadece biraz(cık) kırmızı leke olurdu.
hafif bir fenalık geçirir bayılırdı...
bütün istihbarat örgütleri onu ve adamlarını transfer etmek ister ama bir türlü alamazlardı.
ayrıca kendisine bazuka ve bıçahta işlemezdi. veya sopa ne bileyim köprü ayağı falan.
bir bakardınız ki ertesi bölümde zıppkınnnn gibi ayaklanır ve yine hariga çözümlemeler yapardı.
yenilmezdi. tüm dünyayı dize getirmişti. ve artık evrenin diğer alemlerine açılacaktı.
kendisine rekip düşmenleri heeeppp abdülhey (acaba buradaki hey! nidası ne alakaydı) tanıtırdı.
'' abi bu kara var ya... karahanlı'dan bile üstte'' sonra kara'nın yerine başka düşmen gelince bu sefer de yine o kısık ve esrarengiz sesiyle ''abi bu kara filan da hikaye. bu meto en büyük....'' falan derdi.
böyle böyle seneler geçti işte... ilk 96 bölüm ve iskender'in polat ile rekabetinin olduğu bölümler gerçekten efsaneydi. ama sonrası... sonrası keşke olmasaydı diyor insan.
devamını gör...