portakal suyundan bir yudum alıp işe gitmek

yerli dizilerdeki zenginlerin sabah sporu. kahvaltıya zaten hep geç kalır bunlar. dubleks evin merdivenlerinden inerken eyvah geç kaldım şeklinde hayıflanıp özenle hazırlanmış kahvaltıdan sadece portakal suyunu tadıp yüzbinlerce liralık arabalarıyla holdinge giderler. müsrif köpekler sizi.

sahtekar samimiyetsiz bir sahne...
bu yüzden yedi numara ve sıdıkagibi dizileri kaçıncı tekrarı bilmesem de, keyifle izliyorum.

buram buram zenginlik kokan bir başlık.*
zengin olmadığım için mantığını da anlamıyorum ben. nasıl oluyor mesela cok mu acelesi var da bir yudum alarak işe gidiyor? beni masada bekleyen bir portakal suyum varsa gec kalmami dert etmeyecek bir isim de olmalı sonucta dimi?

patron adamsın sana kim karışabilir, adam gibi kahvaltını yap da gitsene diye içimden geçirirdim. zenginliği hissetmek için bir gün bunu deneyecem de annemden azar işitirim kesin.

gösteriş merakının bir sonucudur.
sabah sabah boş mideye o şeker ve asit dolu portakal suyunu nasıl dolduruyorsunuz, ben de onu anlamıyorum.

zenginlerin aktivitesi olarak bilinir ancak işin aslı öyle değildir.

portakal suyu aşırı şekerlidir.
zengin ihtiyarlar bol para içinde yaşarlar ama 50 tane de hastalıkları vardır.
bir çoğunda gut hastalığı, mide ve bağırsak rahatsızlıkları, diyabet, tansiyon ve böbrek sorunları vardır.
pankreasları rahatça işemelerine bile müsade etmez.
o yüzden o portakal suyunu içerlerse mideleri ekşir, gastrit yüzünden ağızlarından zehirli mide suyu gelir. kan şekerleri aşırı yükselir. 1 bardak taze sıkılmış portakal suyu, 2 dakikada kan şekerini 500 mg/lt'ye çıkarabilir. üst sınır 120'dir.
ayrıca portakal suyu içtiklerinde bağırsakları bozulur, hemoroidleri azar ve tansiyonları düşer.
o yüzden portakal suyuna sadece dudaklarını değdirip bırakırlar. biz ise bu durumu görüp;
"ulan zenginliğe bak! adam portakal suyunu içmedi, tadına bakıp bıraktı" deriz.
halbuki tamamını içmeye g.tleri yemez. hemoroid ne kadar müsade ediyorsa ancak o kadar içebilirler.

1 bardak portakal suyu öbür tarafa yollama potansiyeline sahiptir ihtiyar amcamızı.
onlar da bu dezavantajı avantaja çevirmek için portakal suyunu az içmeyi bir elitlik göstergesi olarak sunmuşlardır. halbuki tüm zenginler bilir ki; onun tamamını içersek, altımıza işeye işeye, sıça sıça eve döneceğiz.

hayatının her adımı planlı olan bu adamların nası' her gün işe geç kaldığı da ayrı bir ironi. ve her zaman ilk bölümdedir.

adamlar boşuna zengin olmamış. bir bardak portakal suyunu bile içmeye vakitleri yok.

ekmek banmadan karnin doymaz, sıkılan portakalın posası içine katıktır, kabukları da soba üzerine konur*, şifa olur deyip çekirdeğini çiğneyen var. baslikla alakası yok yazdıklarımın doğru çünkü başlık reklam filmi,jenerik ya da basiretsiz dizilerde olur. gerçek yaşamda hiç bir şey ziyan olmaz. babaannem gibi * yorumu yaptirtmayin insana.

portakal ve mandalinanın mideme yaptığını kediler farelere yapmamıştır. benden uzak olsun.

ev bahçeli ve kapıda suv olmadığı sürece anlamı yoktur.
biz anca otobüsü kaçırmamak için bir yudum alır çıkarız.
o da sıkma değil bim'de satılanlardan.

o kadar yoğunum ki 1 bardak portakal suyu içmeye zamanım bile yok vurgusudur. insan 1 bardak portakal suyu bile içecek zamanı bulamayacak kadar erken işe gidiyorsa zengin bile olsa yanlış işte çalışıyordur.

baba dizisinde kasabalı aileye holding miras kalıyor ve bunlar da birbirini eziyor. benim o kadar param olsa yurtdışından böyle imf dünya bankası vs referanslı bir yönetici atar düzenli bağımsız denetim yaptırır sonra da tropik adada mohito içerdim. ne işim var her gün şirkette deli gibi.

her şeyin olduğu gibi portakalın da suyunu çıkardılar. yerli dizi yersiz uzun diyoruz ama anlatamıyoruz. insanlar yaptığı iş nasıl içlerine sinmeden sunmaya geçiyorlar. koy ekmeğin arasına peynir domat mis gibi kahvaltı çek işte bunu.

bir yudum alıp "ay tıkandım beğn" diyorsa gayet normaldir.

benim halkım sıcak çayı fondiplemeye çalışıyor. portakal suyunu bulunca bir yudum alıp bırakır mı hiç?

fakirsen çay bardağını yudumlar anneni, zenginsen portakal suyunu yudumlar eşini öpersin.

ne acaip bir yerli dizi klişesi. haa bi de çay bardağında değil porselen fincanda icer zenginler hep çayı. bak bu klişeler yüzünden ancak bir gıdım ilerdeyiz hint dizilerinden. natgeo izleyip bira içen bir behzat ç var dizi tarihimizde çok şükür.

neyse cay demleyip yargı izleyeyip bari.

babadan zengin değilsen ulaşamayacağın zenginlik seviyesinin klişe bir göstergesi

(bkz: yersiz diziler)

amerikan filmlerinde olurdu bu. sonrasında aç da kalmazdı bunlar. full aksiyon devam ederdi.

portakal suyundan bir yudum alınca o son yudumum oluyor zaten.

köşe başında ki börekçiye kadar yetiyor havası...