sessiz istila

az önce izledim. sığınmacı, mülteci, kaçak göçmen işte adı nasılsa ülkemize yasadışı yollardan gelmiş ya da yasal yollarla gelip yasadışı şekilde bambaşka yerlere yerleşmiş tüm istilacıların gün gelip başımıza nasıl bir bela olacağına fokus yapmış kısa bir film. şuraya link bıraktım, izleyebilirsiniz.

bu film değil türkiye'nin gerçeğidir. bu çöl bedevileri savaştan kaçıp geldikleri halde bu ülkeye ve insanlarına vefa duymuyor. biraz güç elde ettikleri zaman bu ülkenin başına nasıl bela olacaklarını bir geri zekalı bile anlayabilir. bu saatten sonra bu arap çöplüklerinin bu ülkede kalmasını, entegre olmasını savunan her kim varsa haindir, bölücüdür.

zamanında insanların uyarılarını dinlemeyip, iş işten geçtikten sonra "böyle olacağını nereden bilebilirdik?" deme dangalaklığının ne kadar boş olduğunu tokat gibi yüze çarpan kısa film.

emin olun böyle diyecekler. bunca insan uyardığı hâlde "inadına bilmem kim" diyenler, zamanı gelip gerçeklerle yüzleşince "nereden bilebilirdik" diyerek sıyrılmaya çalışacaklar.

iki elim yakanızda olsun.

ülkem ile ilgili gerçekleri tokat gibi yüze çarpan kısa film.
güzel ve yalnız ülkemin temel gerçeklerinden birisi "geçici" olanın "kalıcı"ya dönüşmesidir.
gecekondular bunlardan sadece bir örnektir. geçici vergisinden, geçici önlemine, geçici yönetmeliğinden, geçici tesisine kadar onlarca başka örnek de bulursunuz eğer bakmayı bilirseniz.
geçici sığınmacı adı altında ülkeyi resmen istila eden bu virüsler için de korkumuz budur.
ikinci bir konu ise, tane tane yazalım;
ergenekon kumpası,
balyoz kumpası,
yetmez ama evet,
çözüm süreci v.d.
meselelere karşı çıkanlara resmen kudurmuş gibi ağzından salyalar saçarak saldıran güruh, bu filme de saldıracak, çünkü dertleri memleket değil.
çünkü bunlar bu ülkeye düşman.
çünkü insanları sindirmek gibi bir dertleri, bir tasaları var.
çünkü yukarıda saydığım olayların sonucunda yüzlerce kişi yaralanmış, sakat kalmış, şehit olmuş, kaç aileye ateş düşmüş umurlarında değil.
pkklısı, said kürdicisi, onun uzantısı fettöşçüsü, pembe götlüsü, cihangir solcusu, arapçısı, ümmetçisi, bezirganı, dinbazı,falanı filanı el ele verip "ırkçılar da ırkçılar" diye bir türkü tutturdular ya,
bu filme de bu şekilde saldıran kim olursa biliniz ki bu sessiz işgale ortak olanlardır ve onlar kansız, tıynetsiz, akıl yoksunu birer köpektir.

/beğeni amacı gütmeyen tanım.

türkiyede yaşanan demografik devrim veya demografik istilanın içler acısı yüzüdür. enseyi çok karartmayın, bunlar senaryo böyle bir şey olmaz diyenlerin, din kardeşliğinden, mazlumun yanında olmaktan dem vuranların artık şapkayı önlerine alıp düşünmeleri gerekmektedir. bu işin çığırından çıktığı senelerdir aşikar değil mi? evet coğrafyalarında savaş var. evet kadın çocuk yaşlı sığınsın. ama elini kolunu sallayan iti kopuğu serserisi gelmesin. üzülerek söylüyorum ki * ben kadınlar rahatsız olmasın diye toplu taşımada yanına oturmuyorken, aynı asansöre müsaade almadan binmiyorken elin vatanını savunmaktan aciz iti kopuğu benim sokakta yürüyen bacılarımın videosunu çekip internette yayınlıyor, ben olmasam üretiminiz durur, sanayiniz çöker, inşaatlarınız bitmez, hatta ve hatta hatay zaten bizimdi diyecek kadar yüzleşebiliyorlar. arpası çok geldi bunların.
hümanistlik, ümmetçilik adı her neyse her şey bir kenara bırakılmalıdır. ortada bir beka sorunu vardır ve acilen çözüme kavuşturulması lazımdır.
bastığımız yerleri toprak diyerek geçmemeli, altında yatan binlerce kefensiz atayı, ecdadı tanımalıyız.
devletler için gri alanlar, demografik yapısı bozuk şehirler, eyaletlere, bölgeler her zaman risk oluşturmuş ve suistimal edilmeye, kirli oyunlara alet edilmeye müsait olmuştur.
ütopik geliyorsa *tarihte self determinasyon adı altında yaşananların nelere mâl olduğunu bir araştırmanızı öneririm.
okuduysanız eğer saygılarımı sunuyorum.

ben hakkarili bir türkmenim
her nekadar kürtcede konussamda türk oğlu turküm(!)
afkan suri paki kardeşlerime imkan verin
balkan ya da kirim göcmeninden daha türk olacaklarina yemin ederim.

belgesel kısa filmdir. olacak olayları şimdiden göstermektedir. bu pisliklerin acilen ülkeden çıkarılması gerekiyor. bunlar insan değil potansiyel katil ve tecavüzcüler. bedeninize giren virüslere, mikroplara bakterilere ama onların da canı var diyerek yaklaşabilir misiniz ? aynı muamele bunlar için de geçerli.

sessiz istila falan yok. gayet açık bağıra bağıra yapılıyor istila. sokaklarda yapılan taciz gibi eylemler çekilen videolar bas bas bağırıyor istilayı. din kardeşimiz gibi söylemlerde bulunanlara da selamlarımı iletiyorum. anneniz hanımefendiler nasıllar

bu aralar pek bakamadığım twitter'a baktığımda akışta haberlerde önce türkiye'de doğan suriyeli bebek sayısı * ardından hande karacasu'nun gozaltına alındığı yazılıydı ki filmin ne kadar haklı olduğu zaten sonunda verilen rakamlarla ortada.

film aslında hiç abartı değil gayet olabilecek bir şeyi gösteriyor.
hatta ben chp belediyeleri yerinde olsam bu filmi sahip olduğum tüm belediyelerde toplu taşıma araçlarında sürekli döndürürdüm.

gerçekleri basitce herkesin anlayabileceği bir şekilde ortaya koyan bir kısa film. filmi yapan kişi göz altina alındığı halde filmin neden kaldırılmadığı merak konusu. hatta bayağı kafa kurcalıyor. nacizane yorumum ise; filmin çok vasat, sıradan, hatta kötü yapılması gerçekliğini ve etkisini azaltmıyor.

gerçekleri herkesin gayet de basit anlayabileceği bir şekilde ortaya koyan hande karacasunun yaptığı film serisi. yıllar önce 2011 suriye iç savaşının kötü olasılıkları ve mülteci istilasıyla ilgili uyardılar, bu ümmetçi araptapar çomarlar dinlemedi. şimdi maalesef yaşayarak öğreniyoruz bazı acı gerçekleri. böylesi kötü durumlarda kurunun yanında bizim gibi yaşlar da yanıyor maalesef :(
bu kısa filmin en son 'sessiz istila 5' adlı bir versiyonu çıktı. sırasıyla sessiz istila'nın film serileri:
1) sessiz istila-1
2) sessiz istila 2
3) sessiz istila 3
4) sessiz istila 4
5) sessiz istila 5