içimde depreşen o saklı gizli yareyi, artık sizlerle paylaşmam gerektiğine karar verdim ki bu hem benim için büyük bir itiraftır, hem de her ilişkimde terk eden taraf ben oluşuma karşın karmanın biçtiği bir cezadır efenim.

bu erkekler, genellikle fırıncı babalarının paralarını yiyen, serseri, sorumsuz erkeklerdir ve telegram, whatsapp gibi applerin kullanılmadığı dönemlerde bunu yapmışlardır.

sizlere önce o melun, o bedbaht aşk hikayemi anlatacağım ki gezegenlerin 30943 yılda bir aynı hizaya gelmesi gibi nadir rastlanacak olan bu efsanevi aşkın bitişi, böyle olmamalıydı, efenim bu aşk böyle bir bitişi hak etmiyordu. ben gibi nadide bir çiçek, allahın siz erkek kullarına bir lütfu olan bu kadını terk etmek de, her babayiğidin harcı değildir, buna da değinmeden edemeyeceğim.

sene, üniversite ikiyi okuduğum seneler, günler aynı monotonlukla geçerken, son ayrıldığım ayak fetişi çocuktan sonra nihayet siyah fileli çoraplarımı rahatlıkla çıkarıp, anneannemin ördüğü kahverengi kilim desenli patiklerimi giyebilir olmuştum. siz güzel hanımlara tavsiyemdir ki; ayaklar konusunda takıntılı bir erkek arkadaş edinmeye karar veriyorsanız, onunla en başında örme patikler konusunda anlaşın. kış zamanı narin ayacıklarınızı ince file çoraplar içerisinde üşütüp sık sık motoru bozmayın. tanrım, o'ndan ayrıldıktan sonra boşaltım sistemim eski aydınlık günlerine geri dönmüştü nihayet.

neyse, bu ayak fetişisti oğlanı kendisine çektiğim "yeter artık, kalın yün çoraplar giymek istiyorum, defol hayatımdan!" kısa mesajı ile gayet haklı bir şekilde dehledikten yaklaşık bir üç ay kadar sonra, o'nunla karşılaştım. buram buram ekmek ve simit kokan o fırında, köşeye iliştirilmiş tahta bir sandalye üzerinde, bacaklarını çaprazlama uzatmış, umursamaz bir tavırla oturuyor ve muhtemelen telefonunda yılan oyunu oynuyordu.

deri ceketi içinde nasıl da cool görünüyordu öyle. üzerine bir beden büyük gelen kotuna uyumlu olarak seçtiği ayakkabıları hele, dahiyane bir kombin... ah yüce nike air jordanlar aşkına, körle yatan şaşı kalkar misali, eski ayak faşizişti erkek arkadaşımın huyundan mı kapmıştım?

çocuk cooldu, görünüşü, arkaya doğru taradığı açık kumral saçlarının telinin ucundan, ayak baş parmağı tırnağı ucuna kadar "ben seni üzerim kızım" diye bağırıyordu.

kendisinin, babasının meşhur ekmek fırınına, kasadan bilmem kaç yüz bin lira alıp cep harçlığı yapmak için geldiğini ve biraz dinlenmekte olduğunu öğrenmem uzun sürmedi. güzel kızdım, muhabbeti nasıl açacağımı bilirdim, türlü ortamlardan geçmiş, çeşit çeşit avları tanımıştım. bu beyi düşürmem de nasıl olsa uzun sürmezdi.

-yaa ceketine bayıldım. ay söylemeden edemedim, çok yakışmış size.
-teşekkür ederim. hakkıı, hak.. neyse, ben hazırlayayım siparişinizi, ne istiyordunuz?
-ehi ehi iki zeytinli poğaça alabilirim. burada mı çalışıyorsunuz?
-yok ya, bizimkilerin fırın bu.
-daha önce sizi görmemiştim, ben hep buradan alırım ekmeği filan.
-pek sık uğramam, ben de sizi görmemişim, görsem kesinlikle hatırlardım.
-ehi ehi (yavşıyo bana evet)

aldığım yok zeytinli poğaçaları poşetime koyarken hala daha sohbet etmekteydik. belliydi, o da bana kıyın kıyın yürümekteydi ve artık oracıkta telefon numaralarımızı takas edivermiştik bile.

gel zaman git zaman, fırıncının oğlu, serseri piç ile takılmaya başladık. kendisinin işi gücü yoktu, herhangi bir gelecek kaygısı da. nitekim babasının dükkanlarının başına geçecekti işte, hayata tutunabilmek için niye çabalasındı? ağzına gümüş kaşıkla doğan oğlanlarla da daha önce muhabbetlerim olmuştu, kendini beğenmiş olan ve marka eşyalarını göstererek göz boyamaya çalışan o tiki tayfadan biri olmadığı çok belliydi kendisinin ve fakat, ancak para yemesini bilen, başka da bir halta yaramayan bu cool çocuğun, hiç bonkör biri olmadığını da yazmadan edemeyeceğim.

insan bir çay, çorba bir şeyler ısmarlamaz mı sevgilisine? o kadar paran var!!1111

hayır arkadaşlar, aksine ben fakir öğrenci halimle memur babamın yolladığı harçlıklardan bu oğlana yedirmeye başladım. o zamanlar için, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez diye mi düşünüyordum, bilmiyorum ama üçün birini almak üzere olduğumdan habersiz, minik buluşmalarımızı gerçekleştirdiğimiz ve sürekli takıldığımız o kafede, hesapları sürekli ben kapatmaya devam ediyor, bir yandan da adamın sigara parasını cebine iliştiriveriyordum. lanet olasıca zenginlerin cimri olanları hiç çekilmiyor ama çocuk her bakışında kalbimi güm güm attırmayı başarıyordu. nesine bu kadar sevdalandığımı hala daha anlayamadığım ve belki de sadece yokluktan, boşluktan kendisine sardığım bu serseri zengin gence para yetirmek için, merkez camii önünde kör, sağır, dilsiz bir dilenci taklidi yaparak dilenme düşüncesinden, kötü yollara düşme fikrine kadar içimden geçirmiştim.

nihayetinde o terk ediliş olayına gelelim efenim:

mevsim yaz, terli, nemli, kokulu ve pis bir yaz günü, güneşin adeta bizlere orta parmağını çektiği o temmuz sıcağının altında, yaz okuluna kaldığım okulumdan evime doğru geri dönmekteyim efenim. bindiğim otobüste solumakta olduğum kokuyla birlikte dimağım bir miktar bulanmış, terli bedenlere sıkılmış ucuz parfüm kokularından baygınlık geçirecek hale gelmişim. lanet olasıca pis fakirler, kokuyorlar!!!1111 bir kalıp zeytinyağlı yeşil sabun ve bir kova suya erişmek bu kadar mı lüks??!!!111

her ne ise, bu melun otobüs yolculuğunun ardından varacağım evime geçmeden önce, mis kokulu zengin serseri fırıncı boyfrendimi görmek için, üniversite gençleri arasında da popüler olan, birlikte ve onun hemen hemen her boş vaktinde takıldığı kafeye uğramaya karar verdim. zaten yolumun üstü sayılırdı, emindim onu orada bulacağımdan, ikinci adresi gibi bir yerdi.

gittim ki ne göreyim efenim, fettan, sarışın, barbie bir kız ile birlikte oturmuyorlar mı?

ah dedim morticia, yapma, yapma bunu. kötü düşünmeye ne kadar meyillisin, yapma. kuzenidir.

hemen uzaktan adını çağırarak selam ettim ve yanlarına gittim. işte masadaki kızla tanıştırdı efenim, tam da tahmin ettiğim gibi kuzeni çıktı. az daha günahını alıyordum çocuğun. neyse, biraz sohbet ettik, kuzeni benden pek hoşlanmadı niye bilmiyorum, sonrasında ikisine de "hadi size güzel sohbetler" dedim ve masadan kalkarak evimin yolunu tuttum. nitekim boşa geçirecek pek vaktim yoktu, kalan derslerimi temizlemeliydim.

aynı gün içerisinde zengin serseriden bir kısa mesaj aldım efenim.
tanrım, insan bir kısa mesajla terk eder mi? bu ne bedbaht bir terk ediliştir. işte karmaya o gün inandım arkadaşlar ki, demek kısa mesajla terk edilmek böyle hissettiriyormuş dedim.

ah, gelecekteki çocuklarımın babası olacak o zengin, cool, serseri adam, benden şöyle bir mesajla ayrılmıştı:

morticia, bunu uzun zamandır düşünüyordum ama söyleyecek cesareti ancak buldum. habersizce gitmeyi düşünüyordum hayatından ama bu kadarını bilmeye hakkın var. senden ayrılıyorum.

hemen gerisin gerisi aradım ve telefonu açtığı an "neden ya, noluyoruz, neden?1!!" diyerek bir hışımla sormaya başladım.

"bir sebebi yok" dedi.

evet. sebep yokmuş.
ayrılmak için hiçbir sebep yokken insan neden ayrılır arkadaşlar sorarım size?
bundan daha saçma bir şey olabilir mi?!!!1111

neyse... sonrasında birkaç kez daha sürekli takıldığı kafede gördüm onu uzaktan. sarışın kuzeniyle takılıyorlardı ve çok mutlu görünüyordu. hayır hayatına başkası girdi de öylece terk etti desem o da değil ki... sebepsiz terk edildim, hem de bir kısa mesajla arkadaşlar.
ama görünmeyen bir sebebi kesinlikle vardı bunun: ayak fetişi ex sevgilinin, tutan bedduası.

bu da böyle bir anımdır.
devamını gör...
daha fazla zamanını harcamak istemeyen erkektir. değecek biri olsaydı biraz olsun uzun yazar öyle terk ederdi.
devamını gör...
kısa mesajla terk etmesinin sebebi tanımın uzunluğu ile ilintilidir.*
devamını gör...
sen ne yazdın öyle ya.

okuyacağım ama şuan bu yazıyı kaldıracak kafam yok.
devamını gör...
geleceğini düşünmeyen erkektir. öyle bir beddua alır ki, ömür boyu altından kalkamaz.
bizim gençliğimizde yoktu tabi mesaj falan. ama not kağıdı vardı. mektup yerine not kağıdı kullanmak gibi birşey zaten bu.
devamını gör...
sizin yerinize hayatına aldığı kişiye uzun mesaj atan erkektir.*
devamını gör...
değer vermemiştir. kendisini tanımam etmem fakat bu haraketin benim bakış açımda yumuşatılır bir tarafı yok. karşısındaki insana adam gibi bir vedayı bile çok gören biri için yapabileceğim tek çıkarım bu.
devamını gör...
ilişki mesaj yolu ile başladı ise caizdir. suçlu hissetme.
devamını gör...
"bir kısa mesajla bitti sanırsın rap vakti canım dinle yanarsın...."
devamını gör...
sms ile terk etmek...
+35s liked it.
devamını gör...
(bkz: norm ender'in sevgilisi)
devamını gör...
karaktersizdir.

benim 100 karakterden daha kısa bir mesajla terk etmişliğim yoktur.
devamını gör...
en sevdiğim ayrılık tipi yormadan zorlamadan tırmalamadan iz bırakmadan merasim geçidi misali miss.
devamını gör...
karaktersiz değildir.

toplaşın, anlatıyorum.

bir erkek arkadaşım vardı ve aynı şehirde değildik. bunun bir yurt dışı işi vardı o dönem. gidemediği gibi bir de parasının bir kısmını kaptırdı falan derken ilişkiyi falan iyice saldı, kendi derdine düştü. epey sancılı bir süreçten sonra, baktım ki görüştüğümüz konuştuğumuz falan yok, ayrılmaya karar verdim.

ayrılık konuşmasını tasarladım kafamda. arıyorum arıyorum açmıyor adam. yani belli ki o da o kafaya girmiş ama olayı netleştirmek lazım sonuçta.

mesaj atıyorum, abisine eşine dostuna haber salıyorum beni bi' arasın diye ama yok. akıllı, herhalde niye aramıyorsun sormuyorsun diye hesap soracağım zannediyor ama benim derdim o değil. iyice de kötü hissetmeye başladım, sanki bu beni istemiyor da ben ona yapışıyorum gibi. 2 haftaya yakın zaman bu şekilde geçince sonunda mesaj attım "ayrılmaya çalışıyorum da telefonlara bakmıyorsun" benzeri bir içerikle... yani karaktersizliği yapan ben değildim efendim.

sonra ne mi oldu? 1 sene sonra "mesajla" özür diledi benden. daha sonra 2 kez "ankara'ya gelsem görüşür müyüz?" gibisinden mesaj attı. en son evlenmişti. hâlâ benimle konuşmaya çalışıyordu.

bazen sadece mecbur kalırsınız yani bunu yapmaya. altında herhangi bir şerefsizlik aramaya her zaman gerek yok.
devamını gör...
en azından mesaj yazma nezaketini göstermiş kişidir.
bunun bir level üstü mesaj atmadığı gibi atılan mesajlara da cevap vermemektir.
devamını gör...
kafa karıştıran tanım.kısa mesaj derken mesaj ın kısa yazılmasımı? yoksa ingilizce short message service kısaltması yani sms le terk etmek mi? anladığım mesajla terk etmek. ergenlik te yaşanan durum bu.
devamını gör...
bir kısa mesajla bitti sanırsın rap vakti canım dinle yanarsın.

(bkz: norm ender)
devamını gör...
böyle okuyunca kötü ama allah affetsin çok yaptım. o da , olumsuz durumla yüzleşmekten korktuğumdan; yani tamamen korkaklığımdan. yeminlen yatacak yerim yok.
devamını gör...
benim eski sevgilim bu.
kan ter icinde calisiyorum. haftalardir ugrasini verdigim isin sonuna dogru geliyorum cihazi baglayacam. cihazi baglayacagim pano da yuksek yerde alanim dar zor calisiyorum kollarim falan hep cizilmis cihazi yerlestirirken falan nasil zor durumdayim sabrimin da som demleri yani. o an telefon caldi bakmadim tabi ki nasil bakayim uc dort defa daha caldi. acamadim tabi ki. sonra bir mesaj. cihazi yerlestirdim daha baglanrilari yapmadim bakayim kim mesaj atmis dedim teli aldim eline "darius bitti buraya kadarmis!" bi sure baktim mesaja sonra teli cebime koyup isime devam ettim.
devamını gör...
muhtemelen o ilişkiye kısa mesaj ile başlayan kişinin yaptığı iş, eylem.

şöyle minik bir teorim var. insanlarla olan ilişkilerimiz düz bir çizgide ilerlemiyor, dairesel hareketler ile büyüyor, zayıflıyor ya da sabit kalıyor. bu nedenle ilişki bitme noktasına geldiğinde bir daire tamamlanmış oluyor ve nasıl, nerede, ne şekilde başladıysa öyle bitiyor. mesajla başladıysa mesajla bitiyor. yüz yüze başladıysa yüz yüze bitiyor vs.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sevgilisini kısa mesajla terk eden kişi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim