#televizyon dizileri
#final yapan diziler
başarılı kariyerleri olan dört kadının hayatlarını anlatmaktadır.
2004 emmy ödülleri;
sarah jessica parker-en iyi kadın oyuncu
cynthia nixon -en iyi yardımcı kadın oyuncu
sarah jessica parker-en iyi kadın oyuncu
cynthia nixon -en iyi yardımcı kadın oyuncu
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "salmoane" tarafından 27.12.2020 14:37 tarihinde açılmıştır.
1.
abd yapımı bir televizyon dizisidir.
newyork'ta geçen dizi kariyerlerinde iyi yerlerde bulunan dört kadının hayatını anlatmaktadır. sarah jessica parker, kim cattrall, cynthia nixon ve kristin davis başrolde bulunmaktadır.
samantha jones hayranı olmama sebep olmuştur.
newyork'ta geçen dizi kariyerlerinde iyi yerlerde bulunan dört kadının hayatını anlatmaktadır. sarah jessica parker, kim cattrall, cynthia nixon ve kristin davis başrolde bulunmaktadır.
samantha jones hayranı olmama sebep olmuştur.
devamını gör...
2.
1998 yılında başlayıp, 2004 yılında final yapan amerikan dizisidir. 6 yıl boyunca ekranlarda olmayı 6 sezon ile başarmış ve harika new york ortamına ek, diyalogları + odaklandığı eğlenceli ikili ilişki anlayışı ile bence hala bir çok diziye çığ yağdıracak düzeyde olan bir yapımdır.
baş rollerden birisi olan sarah jessica parker’a 2 ödül aldırmıştır. yanlış hatırlamıyorsam, şu an new york’ta, dizide hayat verdiği karakterin hep kıyafetlerini aldığı mağazayı satın almış ve orayı işletmektedir.
dizinin karakterleri öylesine sevildi ki dizinin bitiminden yıllar sonra sinema filmleri çekildi.
kısa bir süre önce yeniden ekrana dönecekleri ile alakalı paylaşım yapıldı oyuncuların instagram hesapları üzerinden.. kısa kesit halinde sex and the city’e ait video paylaşıldı fakat gelen duyumlara göre ekipte 2 kişi eksik gözüküyor.
1) samantha..
2) mr. big
onlar olmadan nasıl olur bilemiyorum ama umarım güzel olur.
baş rollerden birisi olan sarah jessica parker’a 2 ödül aldırmıştır. yanlış hatırlamıyorsam, şu an new york’ta, dizide hayat verdiği karakterin hep kıyafetlerini aldığı mağazayı satın almış ve orayı işletmektedir.
dizinin karakterleri öylesine sevildi ki dizinin bitiminden yıllar sonra sinema filmleri çekildi.
kısa bir süre önce yeniden ekrana dönecekleri ile alakalı paylaşım yapıldı oyuncuların instagram hesapları üzerinden.. kısa kesit halinde sex and the city’e ait video paylaşıldı fakat gelen duyumlara göre ekipte 2 kişi eksik gözüküyor.
1) samantha..
2) mr. big
onlar olmadan nasıl olur bilemiyorum ama umarım güzel olur.
devamını gör...
3.
1998-2004 yılları arasında çekilmiş, 6 sezonluk american white women dizisi. dizi sürekli espirili bir şekilde ikili ilişkiler üzerine konuşan 4 tane kadın üzerinden dönüyor. her bölüm maksimum 30 dakikalık olduğundan ve dizi aşırı akıcı olduğundan ne zaman bitirdiğinizi anlamayabilirsiniz. başrolde sarah jessica parker var, kendisini her ne kadar sevmesem de carrie karakteri sayesinde gözüme girdi. her kadının izlemesi gereken bir dizi olduğunu düşünüyorum zira ilişkiler konusunda çok güzel tespitler yakalayabilirsiniz.
devamını gör...
4.
iki kez baştan sona izlediğim dizidir. her ne kadar çerezlik bir dizi olsa da izlerken arkadaşlık, ilişkiler, duygular konusunda durup düşünmeme, kendimi sorgulama da sebep olmuştur kendisi. her izlediğim de kendimi o arkadaş grubunda hissederim
devamını gör...
5.
2 kere bitirdiğim ve carrie gibi bir karakter ile arkadaş olmak istemediğimi hatta hayatımda dahi öyle birisini bulundurmak istemediğimi anlamamı sağlayan dizidir. diğer karakterler çok şirindir. carrie'nin bu kadar toxic bir arkadaş olmasından bağımsız ilişkilerindeki hataları asla eleştirmiyorum o tamamen farklı bir konu fakat arkadaşlarını her fırsatta eleştiren kendini hep mağdur edebiyatı yaparken izleyiciyi bıktıran bir karakterdir kendisi. onun dışında ilişkiler hakkında belki bir nebze size bilgi verebilir. çerezlik dizidir kötü de değildir.
devamını gör...
6.
yeniden çekilecek ve samantha olmayacak. olacak iş mi bu. çözün artık şu kırgınlığı. bu dizi benim gözümde 1998 2004 arasını hatırlatır. yeniden çevrimi kaliteli olmazsa küserim. the carrie diaries zaten bir nevi hayal kırıklığıydı. hayır kötü dizi değildi ama sex and the city'i izledikten sonra ne alaka diyorsun. the carrie diaries ve diziden sonra çıkan iki film dizideki komedi havasını çok yansıtmıyordu. daha duygusal yapımlardı.
devamını gör...
7.
sürekli kadınları ve erkekleri kategorize etmesine, dört akıllı kadını bir araya getirip sürekli erkeklerden bahsettirmesene bir noktadan sonra dayanamayıp bıraktığım dizidir. böyle ‘privileged straight white’ dizileri sıkıyor beni. dönemine göre normal aslında sadece seksistliği diğer dizilere göre daha ön plana çıkmış bence ana konusu ilişkiler olduğu için. arkadaşımın en sevdiği dizi, evine gittiğimde yemek yerken rastgele bir bölüm açmıştı. carrie biseksüel bir erkekle çıkmaya başlıyordu ve carrie-gayet açık fikirli bir kadın olarak- birlikte olduğu erkeğin daha önce başka bir erkekle olmasını kabullenemiyordu, bölüm sonunda da biseksüelliğe genç hippilerde görülen ‘just a phase’ muamelesi yapılmıştı. seks ve ilişkiler üzerine dizi yapıp biseksüellik kadar yaygın bir cinsel eğilime bu şekilde yaklaşmak o döneme göre bile büyük aptallık bence. o bölümden sonra bir daha izleme girişiminde bulunmadım zaten.
devamını gör...
8.
bir dönemin üniversite gençliğinin aklını karıştıran ve hatta iddialı konuşursak cinsel özgürlük, mahalle baskısı, bekaret gibi gibi konuları tartışmaya açan, vakti zamanında cnbc-e kanalında yayınlanan güzide dizi. benim izlediğim dönemden tam 10 yıl sonra adı lazım olmayan bir üniversitede iç mimarlık bölümünde bir öğrenci karakterlerden birine yat tasarlamıştı. çok garipsemiştim durumu. demek ki kavramlar geçmiş gitmiş tüketimin başka bir çılgınlığına gitmişti dizi. oysa karakterler önemliydi. diyaloglar önemliydi.
devamını gör...
9.
bu dizinin en büyük özelliği 90' ların başında madonna ile başlayan cinsel özgürlük hareketinin devamı ve aynı zamanda yeni bir feminizm akının başlangıcıydı (her ne kadar şimdiki sjw sıçmığına evrilmiş olsa da o dönem için kadın cinselliğini ön plana çıkartmak cidden efsane işti.)
çıktığı dönemlde kadınların seksten bahsetmesi falan kısmen yeni şeylerdi (aslında porno da 90 ların başında patlamıştı. o apayrı bir yazı konusu yazarsam da hanım beni eve alır mı bilemem.... ) dönemi için kadınların sesli söyleyemedikleri şeyleri söyleyen bir dizi olduğu gerçeği ile yüzleşebiliriz sanırım.
aslında bir şekilde madonnanın yaktığı ateşin devamı olduğunu söyleyebiliriz kadın cinselliğinden, cinsel özgürlükten, kadının güçlenmesinden bahseden ve bunu yaparken hem mizahi hem gerçekçi ögelerden yararlanan bir diziydi.
çıktığı dönemlde kadınların seksten bahsetmesi falan kısmen yeni şeylerdi (aslında porno da 90 ların başında patlamıştı. o apayrı bir yazı konusu yazarsam da hanım beni eve alır mı bilemem.... ) dönemi için kadınların sesli söyleyemedikleri şeyleri söyleyen bir dizi olduğu gerçeği ile yüzleşebiliriz sanırım.
aslında bir şekilde madonnanın yaktığı ateşin devamı olduğunu söyleyebiliriz kadın cinselliğinden, cinsel özgürlükten, kadının güçlenmesinden bahseden ve bunu yaparken hem mizahi hem gerçekçi ögelerden yararlanan bir diziydi.
devamını gör...
10.
modum düştüğünde açıp izlediğim tek dizi. özel birkaç bölüm var beni havaya sokan, direkt onları açıyorum hatta. bu dizinin özet kelimesi abartıdır, ilişkiler, seks, arkadaşlıklar, erkekler, kadınlar, moda hepsi abartı bu dizide. hayal etmesi güzel ama gerçekleşmesi imkansız bir kurguya sahip kaliteli kült bir dizi. lise dönemimde digitürkte yayınlanırken her gece aşkla izlerdim. özgür, güçlü, kendi hayatını yaşamaya çalışan 4 kadının hikayesi ekseninde sürüyor dizi. maalesef ki dizide ki tek güçlü kadın samantha’dır. miranda bile son yaptığı seçimlerle zayıflığını göstermiştir. carrie’ye zaten yazıklar olsun, en toksik karakterdi dizi boyunca. üçü de kadar özgür gözükse de kalıplara sıkışıp kalmış ve hayatta mutlu olmanın tek yolunun bir erkekle birlikte olmaktan geçtiğini düşünüyor. bu sebeple samantha dizi tarihinin en top kadın karakteridir benim için. hem arkadaşlarının derdine koşuyor hem de kendi hayatını krallar gibi yaşıyor. samantha gibi kankam olsa dert tasam kalmaz yeminle. kraliçenin best sözlerinden biriyle tanımımı bitiriyorum. “fuck me badly once, shame on you. fuck me badly twice shame on me.”
devamını gör...
11.
eskiden, izlediğim dönemin uç dizisi.
bir bölümde, kızlardan biri
erkek arkadaşının donlarını yıkayacak.
saçma ama dizi işte.
türk kızları bile sevgili donu yıkamıyorken,
elin kızı sevgili donu yıkıyor.
neyse
bu kız bi bakıyor donlara
donlar b..b..
kız şok oluyor.
arada çamaşır ayıklarken o sahne aklıma geliyor.
bir de bay big vardı.
her kızın bir bay big'i oluyor muhakkak.
dünya aynı ya,
bunu cinsellik teması etrafından anlatan komik
dizi.
bir bölümde, kızlardan biri
erkek arkadaşının donlarını yıkayacak.
saçma ama dizi işte.
türk kızları bile sevgili donu yıkamıyorken,
elin kızı sevgili donu yıkıyor.
neyse
bu kız bi bakıyor donlara
donlar b..b..
kız şok oluyor.
arada çamaşır ayıklarken o sahne aklıma geliyor.
bir de bay big vardı.
her kızın bir bay big'i oluyor muhakkak.
dünya aynı ya,
bunu cinsellik teması etrafından anlatan komik
dizi.
devamını gör...
12.
tanım: başrollerinde sarah jessica parker, kim cattrall, kristin davis ve cynthia nixon'ın yer aldığı; 1998 - 2004 yıllarında hbo'da yayınlanan bol altın küre ödüllü dizidir.
satc, 90'lı yıllarda sadece abd insanını değil küresel olarak başta kadınları olmak üzere bütün dünyayı etkilemiştir. yayınlandığı yıllarda new york'u turistik açıdan oldukça etkilemiş, moda ve eğlence sektörünü yön vermiştir.
benim için de çok farklı bir yere sahiptir satc. kariyerimde, özel hayatımda çok etkisi olmuş bir dizidir. hala daha arada bir bölüm açar, ezbere bilsem dahi, izlerim. görünüşte kadınlara hitap eden bir dizi olsa da erkeklerin de izlemesi gerektiğini düşünüyorum. çünkü sadece 4 farklı kadının hikayesini değil, aynı zamanda mr big, aidan, richard, trey, harry gibi birçok farklı erkek karakterini de güzel bir şekilde izleyiciye sunar.
satc, 90'lı yıllarda sadece abd insanını değil küresel olarak başta kadınları olmak üzere bütün dünyayı etkilemiştir. yayınlandığı yıllarda new york'u turistik açıdan oldukça etkilemiş, moda ve eğlence sektörünü yön vermiştir.
benim için de çok farklı bir yere sahiptir satc. kariyerimde, özel hayatımda çok etkisi olmuş bir dizidir. hala daha arada bir bölüm açar, ezbere bilsem dahi, izlerim. görünüşte kadınlara hitap eden bir dizi olsa da erkeklerin de izlemesi gerektiğini düşünüyorum. çünkü sadece 4 farklı kadının hikayesini değil, aynı zamanda mr big, aidan, richard, trey, harry gibi birçok farklı erkek karakterini de güzel bir şekilde izleyiciye sunar.
devamını gör...
13.
1998-2004 yılları arasında çekilen, 4 başarılı kadının hayatlarını ve daha çok ikili ilişkilerini anlatan dizi. konusu, değindiği noktalar, diyaloglar, ilişkiler ile dönemine damga vurduğu söylenebilir. 6 sezon olmasına rağmen bölümler yarım saatten bile az olduğu için başlamanızla bitirmeniz bir oluyor. sonraki yıllarda dizi çok sevildiği için filmleri, yeni sezonu gelmiş ama samantha karakteri olmadığı için izlemedim açıkçası. ilerleyen zamanlarda bu karakterler şu an ne yapıyor diye çok merak edersem belki izleyebilirim.
dizideki bu kadınların bir araya geldiğinde sadece sex ve erkekleri konuşmasıyla ilgili gördüğüm eleştirileri çok yersiz buluyorum. çünkü dizinin zaten bize sunmak istediği tam da budur. isminden ve daha ilk bölümde bir dergide "sex and the city" adlı köşesinde ilişkilerle ilgili yazı yazan, bu yazılarda hem kendi hayatından hem kendi arkadaşlarının tecrübelerinden bolca yararlanan carrie karakteriyle tanıştığımızda bize vaat edilenin aslında bu olduğunu anlıyoruz. bu bir medikal dizi açıp çok fazla hastane sahnesi var diye eleştirmeye benziyor. dizide verilmek istenen mesaj 4 yakın kadın arkadaş bir araya geldiğinde neredeyse sadece erkekleri konuşur değildir. maksat ikili ilişkilerin doğasını daha yakından gözlemlemek. bu sırada hem belli başlı kadın ve erkek tiplemelerini hem de bunların birbirleriyle olan kombinasyonlarını izlemek diyebiliriz. ki birbirinden farklı karakterlerdeki 4 kadınımız ve diziye giren çok sayıda değişik tiplemelerdeki erkek karakterler ile bize ilişkiler hakkında çok zengin bir kaynak sunuyor.
birbirinden farklı karakterlerde olan bu çok yakın 4 arkadaşın ortak özelliği kendi ayakları üzerinde duran, iş hayatlarında oldukça başarılı olan ama konu ilişkilere gelince sürekli çuvallayan kadınlar olması. yukarıda @nevada diziyi özetlemek için abartı kelimesini kullanmış. kendisine katılıyorum. ilişkiler, sex kadar dizideki başrollerimiz de birbirinden uç ve abartıdır. samantha tek eşlilik ve tek gecelik ilişkiler ile bir uç, charlotte dünyadaki tek amacı evlenip çoluk çocuğa karışmak olması ile öbür uç. samantha karakterini sevsem de charlotte karakteri bazen o kadar zorlama ve abartı yazılmış ki onun bazı hareketlerini izlerken yer yer sinirlendim. buna rağmen dizideki en sevmediğim karakter kesinlikle carrie. açık ara farkla dizideki hem en toksik karakter, hem en kötü arkadaş. inanılmaz bencil, çok fazla şımarık, sürekli kendi hayatı kendi anlattıkları konuşulsun dinlensin istiyor. arkadaşlarının dertlerine o kadar ilgi göstermemesine rağmen kendisi en ufak probleminde ilgi odağı olmak istiyor. kendisi arkadaşlarını istediği gibi yargılayabiliyor ama arkadaşları onu eleştirmeye gelince aynı rahat tavrı göremiyoruz. buna rağmen ne hikmetse hepsinin de en yakın arkadaşı carrie. ilişkilerdeki mıymıylığı, şımarıklığı, ne istediğini bilmezliği, sinirlendiğindeki yıkıcılığı, istediği olmadığında içinden çıkan çirkefliği olsun herkese toksik biri. hele aidan'a yaptığı karaktersizlik... aidan dizideki en sevdiğim erkek karakterlerden biriydi ama carrie özellikle de o yaptıklarından sonra yanına yakışmıyordu. mr big'in ne istediğini asla bilmeyen ama hepsi benim olsun, ben istediğimde bana gelsin, her şeyi yaşayalım ama işler ciddiye binince ortadan toz olayımcı tipik tavrından ötürü kendisini çok sevmesem de carrie gibi bir karaktere de yine en uygun kişi oydu. tencere kapak. miranda* ve samantha'yı ise seviyorum. ikisi de diğer iki karaktere göre hem var olmak için bir erkeğe ihtiyaç duymayan daha güçlü karakterler hem de daha destekleyici, daha iyi arkadaşlar. carrie karakterini her ne kadar sevmesem de kendisinin bir manken gibi sahneye çıktığı bölüm en sevdiğim bölümler arasında. aralarındaki iletişimi, ne olursa olsun bozulmayan birbirlerine olan sıkı bağlarını, yaşadıkları komik tecrübelerini birbirleriyle açık yüreklilikle paylaşmalarını çok seviyorum. çokça tatlı bir dizi.
dizideki bu kadınların bir araya geldiğinde sadece sex ve erkekleri konuşmasıyla ilgili gördüğüm eleştirileri çok yersiz buluyorum. çünkü dizinin zaten bize sunmak istediği tam da budur. isminden ve daha ilk bölümde bir dergide "sex and the city" adlı köşesinde ilişkilerle ilgili yazı yazan, bu yazılarda hem kendi hayatından hem kendi arkadaşlarının tecrübelerinden bolca yararlanan carrie karakteriyle tanıştığımızda bize vaat edilenin aslında bu olduğunu anlıyoruz. bu bir medikal dizi açıp çok fazla hastane sahnesi var diye eleştirmeye benziyor. dizide verilmek istenen mesaj 4 yakın kadın arkadaş bir araya geldiğinde neredeyse sadece erkekleri konuşur değildir. maksat ikili ilişkilerin doğasını daha yakından gözlemlemek. bu sırada hem belli başlı kadın ve erkek tiplemelerini hem de bunların birbirleriyle olan kombinasyonlarını izlemek diyebiliriz. ki birbirinden farklı karakterlerdeki 4 kadınımız ve diziye giren çok sayıda değişik tiplemelerdeki erkek karakterler ile bize ilişkiler hakkında çok zengin bir kaynak sunuyor.
birbirinden farklı karakterlerde olan bu çok yakın 4 arkadaşın ortak özelliği kendi ayakları üzerinde duran, iş hayatlarında oldukça başarılı olan ama konu ilişkilere gelince sürekli çuvallayan kadınlar olması. yukarıda @nevada diziyi özetlemek için abartı kelimesini kullanmış. kendisine katılıyorum. ilişkiler, sex kadar dizideki başrollerimiz de birbirinden uç ve abartıdır. samantha tek eşlilik ve tek gecelik ilişkiler ile bir uç, charlotte dünyadaki tek amacı evlenip çoluk çocuğa karışmak olması ile öbür uç. samantha karakterini sevsem de charlotte karakteri bazen o kadar zorlama ve abartı yazılmış ki onun bazı hareketlerini izlerken yer yer sinirlendim. buna rağmen dizideki en sevmediğim karakter kesinlikle carrie. açık ara farkla dizideki hem en toksik karakter, hem en kötü arkadaş. inanılmaz bencil, çok fazla şımarık, sürekli kendi hayatı kendi anlattıkları konuşulsun dinlensin istiyor. arkadaşlarının dertlerine o kadar ilgi göstermemesine rağmen kendisi en ufak probleminde ilgi odağı olmak istiyor. kendisi arkadaşlarını istediği gibi yargılayabiliyor ama arkadaşları onu eleştirmeye gelince aynı rahat tavrı göremiyoruz. buna rağmen ne hikmetse hepsinin de en yakın arkadaşı carrie. ilişkilerdeki mıymıylığı, şımarıklığı, ne istediğini bilmezliği, sinirlendiğindeki yıkıcılığı, istediği olmadığında içinden çıkan çirkefliği olsun herkese toksik biri. hele aidan'a yaptığı karaktersizlik... aidan dizideki en sevdiğim erkek karakterlerden biriydi ama carrie özellikle de o yaptıklarından sonra yanına yakışmıyordu. mr big'in ne istediğini asla bilmeyen ama hepsi benim olsun, ben istediğimde bana gelsin, her şeyi yaşayalım ama işler ciddiye binince ortadan toz olayımcı tipik tavrından ötürü kendisini çok sevmesem de carrie gibi bir karaktere de yine en uygun kişi oydu. tencere kapak. miranda* ve samantha'yı ise seviyorum. ikisi de diğer iki karaktere göre hem var olmak için bir erkeğe ihtiyaç duymayan daha güçlü karakterler hem de daha destekleyici, daha iyi arkadaşlar. carrie karakterini her ne kadar sevmesem de kendisinin bir manken gibi sahneye çıktığı bölüm en sevdiğim bölümler arasında. aralarındaki iletişimi, ne olursa olsun bozulmayan birbirlerine olan sıkı bağlarını, yaşadıkları komik tecrübelerini birbirleriyle açık yüreklilikle paylaşmalarını çok seviyorum. çokça tatlı bir dizi.
devamını gör...
14.
bir dönem çok övüldüğü için ön yargılı olduğum ama izlerken çok keyif aldığım çıtır dizi.
erkekler beğenmez belki ama kadınlar için neşeli olacağını düşünüyorum.
erkekler beğenmez belki ama kadınlar için neşeli olacağını düşünüyorum.
devamını gör...
15.
friends'i bitirdikten sonra izlemeye başladığım kült dizi. aynı zamanda sağ olsun yakın arkadaşlarım da benimle beraber tekrar izlemeye başladılar. benzediğim film/dizi karakterlerine bir yenisi eklenecek gibi duruyor: sex and the city miranda. diziyi genel olarak sevdim şuanda ikinci sezondayım ve carrie'ye hak vermemek elde değil mr.big gerçekten de inanılmaz biri, ayrıca bir megaloman olduğunu değil de dengeli bir karakter olduğunu ve çoğunlukla açık iletişim kurup boş vaatlerde bulunmadığını düşünüyorum. şimdilik izlenimlerim böyle, bakalım.
devamını gör...
16.
çok keyifli bir seri, dostluk ilişkiler ve daha birçok konuyu komik bir şekilde anlatan sıkmayan bir seri hem bölümleri de çok kısa. carrienin bitmeyen big aşkı ve bencillikleri, charlotteumun evlilik derdi mirandanın soğuk nevaleliği ve samanthanın çılgın ilişkileri. benim fav ikili charlotte ve samantha. dönüp tekrar izlenecek efsane dizilerdendir.
devamını gör...
17.
herkes aman carrie oyle yok samantha boyle diyip duruyor ama arkadas bir allahin kulu da su allahin cezasi charlotte york hakkinda agzini acmiyor
sanki dokunulmazligi var k...nin
her neyse,
dizi mukemmel bence
ozellikle o yillari dusunursek o zamana dek yapilmamis turden bir is
kadinlarin da cinsel hayatinin olmasi, bu denli ozgur yasamasi, kendi ayaklari uzerinde durmasi ve iliskiler.. bunun yaninda kadinlarin kendileri arasindaki rekabeti de goruyoruz bence.
feminist bir dizi mi tartisilir ama eminim kadinlarin ozgurlesmesinde bir yeri vardir
valla kardesim ben bu diziyi kim ne derse desin savunurum yalniz 2021de cektikleri devam dizisi berbat.. zorlama olmus yani olmuyor..
son olarak tekrar charlotte york nefretimi dile getirmek istiyorum..
sevgiler saygilar..
dip not: carrieden nefret eden herkesin icinde bir carrie yatmaktadir.
sanki dokunulmazligi var k...nin
her neyse,
dizi mukemmel bence
ozellikle o yillari dusunursek o zamana dek yapilmamis turden bir is
kadinlarin da cinsel hayatinin olmasi, bu denli ozgur yasamasi, kendi ayaklari uzerinde durmasi ve iliskiler.. bunun yaninda kadinlarin kendileri arasindaki rekabeti de goruyoruz bence.
feminist bir dizi mi tartisilir ama eminim kadinlarin ozgurlesmesinde bir yeri vardir
valla kardesim ben bu diziyi kim ne derse desin savunurum yalniz 2021de cektikleri devam dizisi berbat.. zorlama olmus yani olmuyor..
son olarak tekrar charlotte york nefretimi dile getirmek istiyorum..
sevgiler saygilar..
dip not: carrieden nefret eden herkesin icinde bir carrie yatmaktadir.
devamını gör...
18.
12. bölümünden yazıyorum; 6 sezon boyunca hep bu konular mı, bu mudur olay diye düşünmeye başladım. başta güzel geldi de biraz merakımı kaybettim sanki. nasıl ilişkiler yaşayacaklarını merak etmiyorum mesela. dönemine göre etkileyicidir ama kapılıp gidecek bir doğallığı yok.
devamını gör...
19.
1998-2004 yılların arasında yayınlanmış hbo dizisi. kurusunun basit ve gündelik olması sebebiyle bir çırpıda bitiriliveren dizilerden oldu. hbo dizilerini severim. bunu da sevdim. daha iyisi olabilirdi ancak napalım. çerezlik dizi izlemek isteyenlere önerebilirim. bundan sonrası spoiler içerir.
carrie bradshaw, samantha jones, miranda hobbes ve charlotte york adlı dört arkadaşın başından geçen ilişkileri konu alıyor. bu hanım ablalar otuzlarının ortasına gelmiş sıkı bir dostluk kurmuşlar ancak gündemleri hep sex, erkekler, kadınlar, ilişkiler, ayakkabılar ve kıyafetler üzerine. carrie aşkı arayan; miranda bağlanma korkusu yaşayan; charlotte ise aklını evlilikle, aile olmakla bozmuş biri. bunlara ek olarak güçlü kadın imajında, erkeğin vücut bulmuş hâli olan samantha jones vardır bir de. dizinin en orijinal karakteri samantha'dır. dönemine göre cesur, pervasız bir karakteri oynar. zengin, fakir, genç, yaşlı demeden önüne gelen her adamla birlikte olur. eğlenceli ve komiktir. hayat kitabını yalayıp yutmuştur. yerinde ve komik tespitlerine katılmamak elde değildir. eksiğiyle gediğiyle en sevdiğim karakter oldu kendisi.
otuzlarının ortasında, ne istediğini bilen, kişiliği karakteri oturmuş kadın profilinden uzaktır hepsi de. tek artıları kariyerlerini tamamlamış olmalarıdır. genel kültürleri düşük, benlik sayıları zedelenmiş, sığ düşünceli, sadakatsiz kadınlardır özünde. yeni sevgilisini eski sevgilisiyle aldatan carrie'yi mi desem, sosyal statüden bağımsız her önüne gelen erkeği beceren samantha'yı mı desem, yoksa steve'nin deyimiyle kendine damızlık aygır arayan miranda'yı mı desem bilemedim. boşanma avukatıyla evlenip din değiştiren charlotte'den bahsetmiyorum bile. modern kadının sorununu ele aldığı birkaç nokta olsa da modern kadını daha doğrusu "insanı" bu kadar yüzeysel anlatmasına sinir oldum desem yeridir. modern kadın olmanın yolu modern erkek olmaktan geçmiyor. öncelikle bunu idrak etmeleri gerek. modern kadın olmak, her önüne gelenle günübirlik sex ilişkisi yaşayıp, karmaşık ilişkiler kurmaktan, erkeksi tavırlar takınmaktan geçmez diye düşünüyorum. erkeklerden geri kalmayacağız kafasıyla hareket ederken, erkeklerin kötü bir kopyası olmaktan öteye geçememişdi dizideki karakterler. burada erkeklerden geri kalmamamız gereken noktalar da siyasi, hukuki ve toplumsal boyutlarıyla ele alınması gereken bir hak mücadelesi olması gerek. ancak dizi bunu sadece cinsellik boyutunda ele almıştı. ee adından da anlaşılacağı gibi sex and the city. şehrin neon ışıkları, yüksek topuklar, dertsiz tasasız bir grup kadın arkadaş ve sınırsız sex, sex, sex. çoğu sahnede izlerken midem bulandı. dizide samimi, dürüst, canayakın bulduğum tek karakter steve oldu. en sonunda miranda ile hayalini kurduğu aileye kavuştu.
son olarak samantha'dan özlü bir sözle bitireyim yazımı:
" fuck me badly once, shame on you. fuck me badly twice, shame on me"
carrie bradshaw, samantha jones, miranda hobbes ve charlotte york adlı dört arkadaşın başından geçen ilişkileri konu alıyor. bu hanım ablalar otuzlarının ortasına gelmiş sıkı bir dostluk kurmuşlar ancak gündemleri hep sex, erkekler, kadınlar, ilişkiler, ayakkabılar ve kıyafetler üzerine. carrie aşkı arayan; miranda bağlanma korkusu yaşayan; charlotte ise aklını evlilikle, aile olmakla bozmuş biri. bunlara ek olarak güçlü kadın imajında, erkeğin vücut bulmuş hâli olan samantha jones vardır bir de. dizinin en orijinal karakteri samantha'dır. dönemine göre cesur, pervasız bir karakteri oynar. zengin, fakir, genç, yaşlı demeden önüne gelen her adamla birlikte olur. eğlenceli ve komiktir. hayat kitabını yalayıp yutmuştur. yerinde ve komik tespitlerine katılmamak elde değildir. eksiğiyle gediğiyle en sevdiğim karakter oldu kendisi.
otuzlarının ortasında, ne istediğini bilen, kişiliği karakteri oturmuş kadın profilinden uzaktır hepsi de. tek artıları kariyerlerini tamamlamış olmalarıdır. genel kültürleri düşük, benlik sayıları zedelenmiş, sığ düşünceli, sadakatsiz kadınlardır özünde. yeni sevgilisini eski sevgilisiyle aldatan carrie'yi mi desem, sosyal statüden bağımsız her önüne gelen erkeği beceren samantha'yı mı desem, yoksa steve'nin deyimiyle kendine damızlık aygır arayan miranda'yı mı desem bilemedim. boşanma avukatıyla evlenip din değiştiren charlotte'den bahsetmiyorum bile. modern kadının sorununu ele aldığı birkaç nokta olsa da modern kadını daha doğrusu "insanı" bu kadar yüzeysel anlatmasına sinir oldum desem yeridir. modern kadın olmanın yolu modern erkek olmaktan geçmiyor. öncelikle bunu idrak etmeleri gerek. modern kadın olmak, her önüne gelenle günübirlik sex ilişkisi yaşayıp, karmaşık ilişkiler kurmaktan, erkeksi tavırlar takınmaktan geçmez diye düşünüyorum. erkeklerden geri kalmayacağız kafasıyla hareket ederken, erkeklerin kötü bir kopyası olmaktan öteye geçememişdi dizideki karakterler. burada erkeklerden geri kalmamamız gereken noktalar da siyasi, hukuki ve toplumsal boyutlarıyla ele alınması gereken bir hak mücadelesi olması gerek. ancak dizi bunu sadece cinsellik boyutunda ele almıştı. ee adından da anlaşılacağı gibi sex and the city. şehrin neon ışıkları, yüksek topuklar, dertsiz tasasız bir grup kadın arkadaş ve sınırsız sex, sex, sex. çoğu sahnede izlerken midem bulandı. dizide samimi, dürüst, canayakın bulduğum tek karakter steve oldu. en sonunda miranda ile hayalini kurduğu aileye kavuştu.
son olarak samantha'dan özlü bir sözle bitireyim yazımı:
" fuck me badly once, shame on you. fuck me badly twice, shame on me"
devamını gör...