şiddet eğiliminin artma nedeni

hemen her gün birileri sosyal medyadan sesini duyurmaya çalışıyor. insan diyemediğim iki ayaklı yaratıkların işkencelerine maruz kalanlar seslerini sosyal medya aracılığıyla duyurmaya çalışıyor. ülkede adalet sistemi sorgulanmalı. bu yaratıklar neden bu kadar rahat hareket edebiliyor. nasıl bir ruh haline sahipler.

şiddet eğiliminin neden arttığını merak eden başlıktır. soru işaretinden anladım.
şiddet eğilimi şiddetten artıyor. insanlar olaylar karşısında tepki vermeyi bilmiyorlar bildikleri tek yol var şiddet.
şöyle açıklamaya çalışayım. elemanın biri sizin yüzünüze gelip senin anneni seveyim diye küfür ederse ne yaparsınız?
ben yumruk atarım. öyle öğrendim çünkü bana bunu öğrettiler. filmlerde kitaplarda şiirlerde televizyonda şiddeti dayattılar insanlara.
küçük bir çocuk şiddetle dolu bir evde büyüyor. (fiziksel olmasına gerek yok) sonra ne oluyor şiddete eğilimli bir insan oluyor.
bu ülkede ne bakıyorsun kavgasının sebebi insanların tepki verememesidir.
ne bakıyorsun? bu kadar basit bir sorudan nasıl kavga çıkar yahu çıkıyor işte çünkü vereceğimiz cevap şiddet başka şey öğrenmedik.

insanın sağlıklı aidiyetler kurabilecek şekilde yetiştirilmemesidir. hak ve sorumluluklar yönünden adil bir aidiyet duygusu geliştirmeyen kişi, türdaşının aleyhine hakimiyet alanı oluşturmaya yönelir. kimi zaman bu hakimiyet talebini hastalıklı bir takım aidiyet sanrılarıyla haklı bile bulabilir: falan sülaleden, cinsiyetten, dinden olmak gibi. hatta kimi zaman şunların mağdur ettiği bunlardan olmak gibi bir hastalıklı aidiyetle kişi şiddete tereddütsüz yönelebilir.

bu mikro aidiyetlerin hiçbiri, tek başına hastalıklı olmamakla birlikte kişinin tek kimliği haline geldiğinde marazîdir. bir toplumda insan hakları evrensel bildirgesine uygun değerler üreten ve mümkün olduğunca çok kişiyi kapsayan kimlikler ne kadar yerleşirse şiddet eğilimi o denli azalır. dikkat edersen o beyanname: birinin senin sadece türdaşın olmasını esas almaktadır. özetle diğer mikro aidiyetlerinin hiçbiri insan olmanın sorumluluk ve haklarının önüne geçemez demektedir. şu kadar ki bir devlet olsan bile muhatabının insan olması nedeniyle şöyle şöyle sorumlulukların var demektedir.

muhatabının da mikro aidiyetleri mühim değildir, insanlığın üzerinde anlaştığı o evrensel değerlere göre. işte mikro aidiyetlere bu uzlaşının değerleri eğitim yoluyla yerleştirilmediği zaman o aidiyetler anca şiddet üretir. çünkü kişi her seferinde kendi aidiyetine bir düşman bulur zihninde. bugün falanca cinsiyetten olanlar; yarın filanca ekonomik sınıftan olanlar...

başlıca ve en temel sebebi eğitimsizliktir. üniversite bitirmek, eğitim almak demek değildir. bunu son yıllarda çok daha net bir şekilde fark ettik. bir başka nedeni ise; sosyoekonomik sıkıntılar, dengesiz aile ortamı, toplum baskısıdır..

şiddetin ortaya çıkmasının biyolojik kökleri var. freud insanın cinsellik ve saldırganlık dürtüsü ile doğduğunu ama bunu toplumsallaşma sürecinde kontrol altına almayı öğrendiğini söyler mealen.

bazı insanlar ya doğuştan ya da sonradan travma sonrası sosyopat olurlar. yani acı çeken birinin yüz ifadesini okuyamazlar. onlara anlam ifade etmez.

bazısı okuduğu ifadeden zevk alır çünkü üstün hisseder. kendini aşağı görenin bunu dengelemek için üstün hissetmeye ihtiyacı vardır. bütün kabadayı ya da zorbalar aslında eziktir.

eğer insanlara çocukken duygularını tanımayı anlamayı ve onlarla uzlaşmayı öğretemezsek geleceğin sosyopatlarını ortaya çıkarmış oluruz.

(bkz: neden öğretmen olmak istiyorum)

her şeyin başında aile içi sistem daha çok etki ediyor. bir çocuk düşünelim. ebeveynlerinden ne görüyorsa onu yapıyor. kendini öyle yetiştiriyor. bi genç düşünelim. ergen bir genç. ergen bir genç her zaman şiddete meyillidir. bunun bir sürü çünküsü var... diyeceğim o ki akıl sağlıklı düşünemediği zamanlarda ve buna aile yapısı eklenince işte o zaman küçük bi rocy balboa yetiştirmiş olur... iyi günlerde kullanın .d