sinir bozucu reklamlar

aslında hepsi ama bu sıralar en sinir bozucuları saçma sapan, yersiz yersiz çıkan hint reklamları.

biri aniden bıdibıdibıdi bir şeyler anlatmaya, dans etmeye başlıyor. bitmeyen bir coşku asla bitmiyor bu reklamlar. özellikle de en savunmasız anımda, duşta yakalanıyorum bunlara.

televizyonda normalden fazla artık taciz durumuna gelen reklamlar. bir kere ard arda 8 kere trendyol reklamı saydım belki daha fazla..

börek değiil, bülent böreeek.

bu reklam sinirlerimi o kadar bozuyor ki, kafamdan atamıyorum jingle’ı bir türlü. reklamcılığın gözü kör olsun.

şöyle desem... mafya city, download for free

kitleyi reklama, dolayısıyla ürün ve hizmet hakkında bilgiye maruz bırakmayı şiar edinmiş reklam dünyasının o kadar da hoş kokmayan çiçekleri. genellikle böyle nitelendirilen reklamlar ya çok sık karşımıza çıkar ya da itici bulduğumuz bir şeyleri vardır.

ancak biz tüketiciyiz ve bu asırda söz konusu olan tüketicinin krallığı. o halde tüketici kralken ve reklamcılar tüketici hakkında cilt cilt bilgi sahibiyken neden bizim hoşumuza giden reklamlar yerine sinirimizi bozan reklamlar karşımıza çıkıyor?

çünkü bazı reklamlar bizim onları keyifli bulmamız veya ilgilenmemiz için değildir. tam olarak maruz kalmamız içindir. ne hissedildiğinin önemi yok. önemli olan bilgiyi aktarmak ve tüketicinin zihninde yer edinmek. ürün/hizmet enformasyonu. bu zaman zaman dijital bir kaba kuvvete dönüşse de bu şekilde işliyor ve öyle ya da böyle meyvelerini veriyor.

izlerken sinirlerimiz de bozulsa reklamın bitmesini ya da reklamı geç opsiyonunu dört gözle de beklesek bahsi geçen ürün ve hizmetleri tercihimizde bu "sinir bozucu" reklamlar zannettiğimizden çok daha etkili.