özetlemek gerekirse sokağa falan çıkmayalım da sosyal medyadan elestirelim hem böylece ayranimiz da dökülmez etkileşimimiz de azalmaz.

tembel eylem.

örnek: paylaşımları rekor kıran ümit özdağ içeri atıldığında onu desteklemeye çok az insanın gelmesi ve tüm tepkilerin sosyal medyada kalması.
devamını gör...
sosyal medyaya her girdiğimde aynı sahneyle karşılaşıyorum. insanlar bir konuda ne kadar duyarlı olduklarını göstermek için paylaşımlar yapıyor, hashtag’ler kullanıyor, profillerine renkli çerçeveler ekliyor. o anlık bir duyarlılık patlaması yaşıyorlar, birkaç saniyelik bir eylemle büyük bir değişime katkıda bulunduklarını düşünüyorlar. ama sonra? sonra hayatlarına aynen devam ediyorlar. slacktivizm tam olarak bu: eylemsiz bir aktivizm, vicdan rahatlatmaya yönelik bir gösteri.

bir meseleye gerçekten inanıyorsan, onu sadece dijital dünyada konuşarak geçiştirmezsin. eğer bir toplumsal adaletsizlikten şikâyet ediyorsan, sadece bir tweet atmak yerine o konuda çalışan bir sivil toplum kuruluşuna bağış yaparsın, bir etkinliğe katılırsın ya da doğrudan bir değişim yaratacak adımlar atarsın. ama çoğu kişi için mesele bu kadar derin değil. onlar için sosyal medya aktivizmi, zahmetsizce bir konuya destek vermenin en pratik yolu. bir gönderiyi paylaşarak veya bir çevrim içi dilekçeye imza atarak üzerlerine düşeni yaptıklarını sanıyorlar. peki ya sonra? paylaşım yapılmış, hashtag kullanılmış, konu hakkında birkaç kelime edilmiş… görev tamamlandı. vicdanlar rahat, hayat devam ediyor.

bu tür yüzeysel destek biçimleri insanlara sahte bir tatmin sağlıyor. "ben üzerime düşeni yaptım" hissi, onları gerçek aktivizmden uzaklaştırıyor. sokaklara çıkmaya, zaman ayırmaya, maddi destek sağlamaya ya da gerçekten bir şeyleri değiştirecek çaba göstermeye gerek duymuyorlar. çünkü sosyal medyada birkaç saniyelik bir eylemle kendilerini zaten bir aktivist gibi hissedebiliyorlar. oysa ki tarih boyunca gerçek değişimler, yalnızca farkındalık yaratmakla değil, somut eylemlerle gerçekleşti.

tabii ki sosyal medyanın bir gücü var, bunu inkâr edemem. bazen bir kampanya büyük kitlelere ulaşabilir, bazen bir paylaşım milyonlarca insanın dikkatini çekebilir. ancak buradaki temel sorun şu: paylaşımların ötesine geçmeyen, eyleme dönüşmeyen farkındalık hiçbir şey değiştirmez. insanların dijital dünyada gösterdiği destek, gerçek dünyada bir hareket başlatmadıkça, sonuç sadece geçici bir ilgi ve ardından gelen unutulmuşluk oluyor.

eğer bir konuda gerçekten değişim yaratmak istiyorsak, ilk adım farkındalık yaratmak olabilir ama asıl mesele orada durmamak. bir davayı desteklemek için gerçekten ne yapabileceğimizi sorgulamalıyız. bir bağış yapabilir miyim? gönüllü olabilir miyim? konuyla ilgili daha fazla bilgi edinip çevremdekileri bilinçlendirebilir miyim? yoksa sadece klavyenin başına geçip birkaç saniyelik bir gösteriyle mi yetineceğim? işte asıl soru bu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim