1.
selosa yazarımızın bıraktığı ukkde'ye girilmiştir.
bin dokuzyüz altmışlarda anlatıllan bir fıkraydı...
iki amele akşam yemeğe oturmuşlar.
önlerinde kuru soğan ve ekmek var.
soğanın en tatlı ve güzel kısmı ise cücüğüdür.
bir taraftan yemek yerken ; bir taraftan hayal kuruyorlar.
milli piyangodan para çıkarsa neler yapabiliriz hayalleri...
bu esnada amelenin bir tanesi uyanık davranıp soğanın cücüğünü kapıyor ve ağzına atıyor.
öteki amele soğanın cücüğünü kaptırdığına bozuluyor ve hayallerle ilgili konuşmaya devam ediyor.
''ula hüso. bana piyangodan para çıkınca, bir çuval soğan alacağım ve hep cücüklerini yiyeceğim, kalanını fakirlere vereceğim.'' diyor.
ufkunuz sizi nereye kadar götürüyorsa, oraya kadar gidebilirsiniz. ondan ötesine geçemezsiniz.
bu fıkradakilerde soğan cücüğünden öteye gidemeyeceklerdir.
fakirlik ve zenginlik paraya bağlı olduğunu zannedersiniz.
ben nice maaşlı, sabit gelirli insanlar biliyorum ; dünyaya sahiptiler. çünkü ufukları bütün dünyayı içine alıyordu.
bin dokuzyüz altmışlarda anlatıllan bir fıkraydı...
iki amele akşam yemeğe oturmuşlar.
önlerinde kuru soğan ve ekmek var.
soğanın en tatlı ve güzel kısmı ise cücüğüdür.
bir taraftan yemek yerken ; bir taraftan hayal kuruyorlar.
milli piyangodan para çıkarsa neler yapabiliriz hayalleri...
bu esnada amelenin bir tanesi uyanık davranıp soğanın cücüğünü kapıyor ve ağzına atıyor.
öteki amele soğanın cücüğünü kaptırdığına bozuluyor ve hayallerle ilgili konuşmaya devam ediyor.
''ula hüso. bana piyangodan para çıkınca, bir çuval soğan alacağım ve hep cücüklerini yiyeceğim, kalanını fakirlere vereceğim.'' diyor.
ufkunuz sizi nereye kadar götürüyorsa, oraya kadar gidebilirsiniz. ondan ötesine geçemezsiniz.
bu fıkradakilerde soğan cücüğünden öteye gidemeyeceklerdir.
fakirlik ve zenginlik paraya bağlı olduğunu zannedersiniz.
ben nice maaşlı, sabit gelirli insanlar biliyorum ; dünyaya sahiptiler. çünkü ufukları bütün dünyayı içine alıyordu.
devamını gör...