1.
sezen aksu’nun, 12 eylül olaylarından sonra haksız yere ipe götürülen erdal eren için yazdığı şarkıdır.
devamını gör...
2.
ağıttır, erdal'a yakılan.
devamını gör...
3.
13 aralık 1980'de* daha 17 yaşındayken yaşı büyütülerek ankara ulucanlar ceza evinde asılarak idam edilen erdal eren'in anısına yazılmış bir şarkıdır. aysel gürel ve sezen aksu tarafından yazılmış, onno tunç tarafından bestelenmiştir.
şarkının hikayesi:
12 eylül 1980 darbesinin ardından 50 kişi idam edildi. idam edilenlerden biri de henüz 17 yaşında olan erdal eren’di.
orta doğu teknik üniversitesi öğrencisi sinan suner, 30 ocak 1980 tarihinde milliyetçi hareket parti'li bakan cengiz gökçek'in koruması süleyman ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.
ilişkili haberler
rakamlarla 12 eylül darbesi
rakamlarla 12 eylül darbesi
12 eylül sürgünleri: 101'ler
12 eylül sürgünleri: 101'ler
ankara yapı meslek lisesi öğrencisi erdal eren, suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 şubat 1980 günü düzenlenen gösteride çıkan çatışmadan sonra gözaltına alınan 24 kişinin arasındaydı.
eren, çıkan çatışmada er zekeriya önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. gözaltına alınmasından kısa bir süre sonra 19 mart 1980 günü hakkında idam kararı verildi.
13 aralık 1980’de ulucanlar cezaevi’nde idam edildiğinde henüz 17 yaşındaydı...
18 yaşından küçük olduğu araştırılmadı
eren'in avukatlarından ismail sami çakmak, geçen sene cumhuriyet gazetesi'ne verdiği röportajda idam kararıyla ilgili olarak şunları söyledi: "yargıtay üçüncü dairesi, kararı son derece yasal ve hukuka uygun gerekçelerle bozdu. bunlar otopsinin usul ve yasaya aykırı yapıldığı, ölenin vücudundan çıkan kurşunun erdal’ın tabancasından çıkıp çıkmadığının açıklığa kavuşturulmadığı, olay yerinde keşif yapılmadığı, tanıkların dinlenilmediği erdal’ın 18'inden küçük olup olmadığının araştırılmadığı, takdir hakkının kötüye kullanıldığı gibi gerekçelerdi. gerçek de buydu. ama başsavcılık hemen harekete geçti, bozma kararına itiraz etti. dosya gitti geldi, sonunda askeri yargıtay daireler kurulu idam kararını onayladı."
bir fotoğraftan 12 eylül şarkısı
eren’i idamından on altı saat önce ziyaret eden gazeteci savaş ay, eren'in son fotoğraflarını çekti. ve o fotoğraflar bir sezen aksu şarkısına, 'son bakış'a ilham oldu.
savaş ay, 'son bakış'ın hikayesini şöyle anlatıyor:
"erdal eren'i son anlarında çektiğim o fotoğrafları, milyonlarca kişi gibi sezen aksu da görmüş ve çok etkilenmiş. anlatırken, "öylesine masum, öylesine ölümden uzak, öylesine genç ki... hikayesini de okudum. ama beni esas vuran o 'son bakış' fotoğrafıydı savaş.
'ağıt gibi'
aysel gürel'e gösterdim o fotoğrafı. birlikte bir şeyler yazdık. onno'ya verdik besteledi (tunç). şarkıdan çok ağıta benzedi. yürekten kopup gelen, saf, duru, sahici..." dedi. ve işte o ağıtın sözleri.
"bir an duruşu gibi
ömrün gidişi gibi
veda ederken
aşk ateşi gibi söner iç çekişler
amman amman yandım aman
acı yüzler"
'o ağıt' daha sonra bir sezen aksu şarkısı 'son bakış' olarak karşımıza çıktı.
son bakış
bir söz bitişi gibi son buldu sevişler
bir yaz güneşi gibi eritir hep bu terkedişler
bir an duruşu gibi ömrün gidişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler
aman aman yandım aman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
aman aman acı yüzler
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
aman aman…
erdal eren'in son mektubu:
sevgili annem, babam ve kardeşlerim;
sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var.
ancak olanak yok. düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. böyle düşünmem, böyle davranmam,halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.
cezaevinde yapılan (neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. o kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. işte bu durumda ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi içten bile değildir. ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım yada meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. bütün bu yapılanlar,başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur.
mesele benim açımdan kısaca böyle. ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum.
anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.
sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.
hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim.
devrimci selamlar
oğlunuz erdal
kaynak: www.ntv.com.tr/turkiye/son-...
şarkının hikayesi:
12 eylül 1980 darbesinin ardından 50 kişi idam edildi. idam edilenlerden biri de henüz 17 yaşında olan erdal eren’di.
orta doğu teknik üniversitesi öğrencisi sinan suner, 30 ocak 1980 tarihinde milliyetçi hareket parti'li bakan cengiz gökçek'in koruması süleyman ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.
ilişkili haberler
rakamlarla 12 eylül darbesi
rakamlarla 12 eylül darbesi
12 eylül sürgünleri: 101'ler
12 eylül sürgünleri: 101'ler
ankara yapı meslek lisesi öğrencisi erdal eren, suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 şubat 1980 günü düzenlenen gösteride çıkan çatışmadan sonra gözaltına alınan 24 kişinin arasındaydı.
eren, çıkan çatışmada er zekeriya önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. gözaltına alınmasından kısa bir süre sonra 19 mart 1980 günü hakkında idam kararı verildi.
13 aralık 1980’de ulucanlar cezaevi’nde idam edildiğinde henüz 17 yaşındaydı...
18 yaşından küçük olduğu araştırılmadı
eren'in avukatlarından ismail sami çakmak, geçen sene cumhuriyet gazetesi'ne verdiği röportajda idam kararıyla ilgili olarak şunları söyledi: "yargıtay üçüncü dairesi, kararı son derece yasal ve hukuka uygun gerekçelerle bozdu. bunlar otopsinin usul ve yasaya aykırı yapıldığı, ölenin vücudundan çıkan kurşunun erdal’ın tabancasından çıkıp çıkmadığının açıklığa kavuşturulmadığı, olay yerinde keşif yapılmadığı, tanıkların dinlenilmediği erdal’ın 18'inden küçük olup olmadığının araştırılmadığı, takdir hakkının kötüye kullanıldığı gibi gerekçelerdi. gerçek de buydu. ama başsavcılık hemen harekete geçti, bozma kararına itiraz etti. dosya gitti geldi, sonunda askeri yargıtay daireler kurulu idam kararını onayladı."
bir fotoğraftan 12 eylül şarkısı
eren’i idamından on altı saat önce ziyaret eden gazeteci savaş ay, eren'in son fotoğraflarını çekti. ve o fotoğraflar bir sezen aksu şarkısına, 'son bakış'a ilham oldu.
savaş ay, 'son bakış'ın hikayesini şöyle anlatıyor:
"erdal eren'i son anlarında çektiğim o fotoğrafları, milyonlarca kişi gibi sezen aksu da görmüş ve çok etkilenmiş. anlatırken, "öylesine masum, öylesine ölümden uzak, öylesine genç ki... hikayesini de okudum. ama beni esas vuran o 'son bakış' fotoğrafıydı savaş.
'ağıt gibi'
aysel gürel'e gösterdim o fotoğrafı. birlikte bir şeyler yazdık. onno'ya verdik besteledi (tunç). şarkıdan çok ağıta benzedi. yürekten kopup gelen, saf, duru, sahici..." dedi. ve işte o ağıtın sözleri.
"bir an duruşu gibi
ömrün gidişi gibi
veda ederken
aşk ateşi gibi söner iç çekişler
amman amman yandım aman
acı yüzler"
'o ağıt' daha sonra bir sezen aksu şarkısı 'son bakış' olarak karşımıza çıktı.
son bakış
bir söz bitişi gibi son buldu sevişler
bir yaz güneşi gibi eritir hep bu terkedişler
bir an duruşu gibi ömrün gidişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler
aman aman yandım aman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
aman aman acı yüzler
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
aman aman…
erdal eren'in son mektubu:
sevgili annem, babam ve kardeşlerim;
sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var.
ancak olanak yok. düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. böyle düşünmem, böyle davranmam,halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.
cezaevinde yapılan (neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. o kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. işte bu durumda ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi içten bile değildir. ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım yada meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. bütün bu yapılanlar,başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur.
mesele benim açımdan kısaca böyle. ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum.
anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.
sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.
hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim.
devrimci selamlar
oğlunuz erdal
kaynak: www.ntv.com.tr/turkiye/son-...
devamını gör...
4.
mukemmel bir sarki/agittir.
devamını gör...
5.
son bakıştaki o gözler
kaldı aklımızda
o'nun son bakışı aklında kalmayan, hatırladıkça yüreği sızlamayan da sevdim demesin.
devamını gör...
6.
aman aman acı yüzler
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı
aklımızda
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı
aklımızda
devamını gör...
7.
sezen aksu şarkısı olup 1989 yılında yayınlanan sezen aksu söylüyor albümünde yer alır.
erdal eren anısına yazıldığı söylenmektedir.
sözleri
bir söz bitişi gibi
son buldu sevişler
bir yaz güneşi gibi eritir hep
bu terkedilişler
bir yaz güneşi gibi eritir hep
bu terkedilişler
bir an duruşu gibi
ömrün gidişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi
söner iç çekişler
veda ederken aşk ateşi gibi
söner iç çekişler
aman aman, yandım amman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler
kaldı aklımızda
erdal eren anısına yazıldığı söylenmektedir.
sözleri
bir söz bitişi gibi
son buldu sevişler
bir yaz güneşi gibi eritir hep
bu terkedilişler
bir yaz güneşi gibi eritir hep
bu terkedilişler
bir an duruşu gibi
ömrün gidişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi
söner iç çekişler
veda ederken aşk ateşi gibi
söner iç çekişler
aman aman, yandım amman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler
kaldı aklımızda
devamını gör...
8.
hiçbir zaman o bakışın son bakış olacağını bilemeyeceğiz ta ki kaybedene kadar. işte bunun yüküyle yaşamak ağır ve acı verici. dilerim hiçbir sevdiğinizi dargın bir son bakış sonrası kaybetmezsiniz.
devamını gör...
9.
sezen aksu şarkısı olup 1989 yılında yayınlanan sezen aksu söylüyor albümünde yer alır.
erdal eren anısına yazıldığı rivayet edilir.
"bir an duruşu gibi
ömrün gidişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi
söner iç çekişler
veda ederken aşk ateşi gibi
söner iç çekişler
aman aman, yandım amman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler
kaldı aklımızda..."
erdal eren anısına yazıldığı rivayet edilir.
"bir an duruşu gibi
ömrün gidişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi
söner iç çekişler
veda ederken aşk ateşi gibi
söner iç çekişler
aman aman, yandım amman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler
kaldı aklımızda..."
devamını gör...