bakış açısı

sözlük anlamı: bir olayda, konuyu, düşünceyi belirli bir noktadan inceleme, olaya belirli bir yönden bakma; görüş açısı, görüş.

örnek
iyimser: bardağın yarısı dolu
kötümser: bardağın yarısı boş
rasyonalist: bardak büyük

keşke aşısı olsa da birkaç doz olsak dediğimdir.

önemlidir. en iyi açıdan bakmak için her zaman objektif olmak gerekir. tabii ki her insan belli konularda ideolojilere, görüşlere sahiptir. ancak insan inandığı görüşleri körü körüne savunmak yerine farklı bakış açılarından bakıp doğruluğunu sorgulamalıdır.

farklı bakış açılarından bakmak için bir filmi iki kez izleyeniniz, bir kitabı iki kez okuyanınız illaki vardır. işte öyle bir şeydir.

olayları tam olarak kavrayabilmek için; titanic iki kez batmalı, romeo iki kez ölmelidir.

seviyeli tartışmanın kaynağıdır. seviyesiz olanların zaten böyle bir şeye ihtiyacı yok, bodoslama bilip bilmeden bir pencereden bakmadan bam bam bam!!

insan gelişim evrelerinden (bkz: jean piaget) somut işlemler dönemi olan 6-12 yaş evresinde sahip olunduğu düşünülen çok değerli bir işlemdir. daha öncesinde var olan benmerkezcilik yerini perspektif (bakış açısı) almaya bırakır. böylece diğerlerinin yerine kendini koyabilme ve onların penceresinden dünyayı görme çabası ile karşılaşmış oluruz. gelişimin mihenk taşlarından biri olduğu yadsınamaz.

kişinin olaylara karşı geliştirdiği tutumu ya da sahip olduğu fikridir.
şu an trendyol indirimlerine karşı oportünist, hayata karşı makinist bakış açısı ile bakmaktayım.
çizer: erdil yaşaroğlu

bir olayı anlamak için her yönü ile ele almanızı sağlayan; bulunulan ortam, yapılan iş, söylenen söz veya davranışa göre kişiden kişiye değişen, göreceli ve bir o kadar da çeşitlilik gösteren bir kavram.
ayrıca, bazı konularda karmaşayı ve kafa karışıklığını ortadan kaldıran bir karar mekanizması.
yani;
"bana göre şöyle" "buradan baktığımda böyle görünüyor" "sen de benim gibi bak" demek değil...

hangi açıdan değil hangi mesafeden baktığın daha önemlidir. işkembeden sallayıp bu da benim bakış açım diyemez kimse. ya da diyor mu (bkz: ülkemizin medyasi)

daima, bir bakış diğerlerinden daha nettir. diğerleri onun alt kümesi gibidir. ya da ben böyle düşünüyorum.

(bkz: görelilik)
bir elmaya baktığınız zaman, sulu sulu, kütür kütür çok lezzetli meyve olarak görebilirsiniz.
ancak elma parazitleri konusunda araştırma yapan bir biyoloğun, elma konusunda sizinkinden farklı düşünmesi, konuşması olasıdır.
kavram olarak elmayı; biri duygusal olarak kavrayacak, diğeri ''us''sal olarak kavrayacaktır.

(bkz: bakı şaçısı)

ne var? ben de bu bakış açısını seviyorum.

her ne kadar ön yargısız yaklaşmaya çalışsam da, zaman zaman başkasınınkinden bakmakta zorlandığım şey

biraz önce bi başlığa yorum yaptım. biride bana mesaj atmış nerden biliyosun başlığı açanın bu cümleyi söylediğini diye. yani ben direk bu başlığı açtıysa o düşünüyor diye düşünmüştüm. bana mesaj atan kemal başka bişey düşünmüş. işte bu bakış açısı farkı.

düşünce sürecinde belirleyici olduğu için çokkk şeydir çokk. hayatı değiştirir, farklı yollara sürükler.

bir olay, bir nesne, bir insan karşısında her birimizin sahip olduğu farklı algılama, tutum, tavır ve görüşlerdir.

aklıma franz kafka'nın şu sözünü getirmiştir;
"bir elmanın birbirinden farklı görünüşleri olabilir: masanın üstündeki elmayı bir an olsun görebilmek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, elmayı alıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü."

mutlu olduğunuz zamanlarda bütün dünyanın çok daha güzel göründüğünü hiç hissettiniz mi? oysa sizin bakış açınız dışında gerçekte hiçbir şey değişmemiştir.
judi james


bir bina düşünün aynı katta üç daire,
birinin görüntüsü bahçeye, birinin yola diğerinin bitişiğindeki apartmana bakar. aynı yerde kök salan insanların bile gördükleri şeyler farklı. ama bu durduğumuz yer ile alakalı. arada komşuya gidip sizin bulunduğunuz yer daha iyimiş dediniz mi? * ne var canım, her gün bahçenin önünden geçmiyor muyuz zaten, ne bu tantana diyen de vardır.

yönümüz, yolumuz kafayı hangi tarafa çeviriyoruz o bile farklı. belki sürekli sağ tarafa bakıyorsun ve sol tarafındaki kişiyi kaçırıyorsun. aman bana ne dedin sanki duyar gibi oldum. ne biliyorsun belki soldaki hayatının aşkı. bir de kafasını çok döndürenler var, bu da herkesi görmebilme aşkı. bu sefer de önünü görmüyorsun, taşa takılıp yere düşüyorsun.*
yüksekten bir yerden kuş bakışı bakabilmeyi en objektif görebilmeyi diliyorum her birimize. *gerçi paylaştığım resimdeki gibi yüksekte olsan dahi marifet şapkanın altındakini de görebilmektedir.

dünyaya kuş bakışı bakmak için kendinizi eğitin, her şeyin ne kadar küçük ve önemsiz olduğunu göreceksiniz.
ernest hemingway

gözlerinizi açık tutun ve bakmaya devam edin.. bu da başka bir bakış açısı..
ve yine mutlu olmayı başarabilmeli...
mutlu olmak nedir hiç girmeyeceğim oralara kayboluruz sonra..

aynalar türlü türlüdür. yüzünü görmek isteyen cama bakar, özünü görmek isteyen cana bakar
mevlana
buraya nasıl geldim sormayın a dostlar..
bir binanın camından cana geldik.
camdan cama, candan cana...

size bir sürü bakış açıları getirdim. seçin seçin beğenin...

sanıyorum insanın egosantrikliğinden ötürü insanlar kendilerini basit değil komplike canlılar olarak görüyorlar ve anladıkları (daha doğrusu anlamlandırabildikleri) dünyayı merkeze koyuyorlar. şimdi burada ne diyor bu çörek dediğinizi duyar gibiyim. demeye çalıştığım dünyadaki bazı frekansları duymuyor, belli ışık türlerini görmüyorüz. gökyüzünde baktığımız yıldızlar eskiyi gösterir ama biz o anmış gibi düşünürüz. herşeyden önce bir renk görürsünüz kırmızı dersiniz. peki o kırmızı mıdır? sizin algıladığınızdır kırmızı olan.

işlemcilerimizin yetebildiği kadar anlıyoruz dünyayı. ve ondan hiçbirimiz aynı seviyede anlamıyoruz. herkesin duyumladığı dünya bambaşka.

ve iş bakış açısı olunca yine düşük işletimli merkezimize sığınmayı yeğliyoruz. öyle ya onun sayesinde düşünüp ediyoruz napıcan. ama kendi işletim sistemimize vay ya insan da ne mükemmel canlı diye fazla güvenip düşünmezsek o zaman diğer bakış açılarını anlayamayız. çünkü dünyayı her kenarı eşit kare sanmış oluruz.

işletim sistemlerimiz her ne kadar sınırlı olsa da ya benim düşündüğüm doğru olmayabilir, belki karşımdaki insanın işletim sistemi algısı dünyası farklıdır diyebiliyoruz. felsefe de bundan var.

dolayısıyla farklı bakış açılarına açık olmak, çok okumak, anlamaya çalışmak çok önemli. hepimiz bambaşka insanlar, bambaşka algıya sahip canlılarız. dünya senin algılayabildiğin kadar. yani nesnel değil öznel.

ama gene vurguladığım senin anladığın dünya sen öyle görüyorsun, algılıyorsun diye öyle olmak zorunda değil. bunu hatırlayabilmek önemli.

bir kişinin savunduğu düşünceye bakma biçimidir.

olayları, insanları, tarihi, duyguları karşılama şeklimiz bizim bakış açımıza göre değişir, ama gerçeği değiştirmez.
o manzara o manzaradır. kapı deliğinden bakmak manzaradan bir şey eksiltmez, sen sadece baktığın kadarını görürsün. bakış açının yettiği kadarını.

hemen hemen her şeydir. mutlu veya mutsuz olmaya karar verdikten sonra kullanılan araç.