sosyal sınır ihlali

sınırlarını iyi bilen insanlar için gerginlik verici bir durum.

bir yere yemek yemeye gidiyoruz öğlenleri. birkaç kez aradım da paket servis için. bugün benden izin almadan whatsapptan yazmaya başladı. menüleri vs atıyor.
ama ben istemedim ki. isteyince talep edince yap da sormadan etmeden neden numaramı kaydedip ordan yazıyorsun.
ben mi çok gerginim yoksa gerçekten sınır ihlali mi bilmiyorum.

herkesin kendine her şeyi söyleme ve yargılama ve akıl verme özgürlüğü var sanması.

bunun en can sıkıcısı sosyal hayatta ve ilişkilerde fiziksel sınır ihlalidir. mesela yeni tanıştığınız birinin kolunuza dokunması, otobüste tanımadığınız insanlarla dip dibe gitmeniz. neden o kadar yakınında o kişiler? bazen insan kendini bir daire içine almak istiyor ya da bir balonun içinde yürümek. çarpmadan, dokunmadan.. biz ülkece bu konuda zayıfız daha sosyal kısmına geçemiyorum bile. bence tanımadığın insanlarla temas sıfır olmalı. kimse kimseye değmesin.. nefret ediyorum bu durumdan..

hadsizliktir, hudutsuzluktur, saygısızlıktır ve türkiye'de maalesef hem fiziksel olarak hem de sözel olarak çok yaygındır. o yüzden herkes yaptığı için normal görünebilir, ama değil. tıpkı akp'lilerin çoğunluk olmalarının haklı oldukları anlamına gelmediği gibi.

insanlar çoğu zaman bu yaptıkları hadsizliklerin yanlış olduğunu ya düşünmezler yada farkına bile varmazlar. başkalarının işlerine burunlarını sokmak yada atm'de sıra beklerken elinde sigarayla insanın dibine sokulmak onlara doğal gelir. dönüp sigaradan rahatsızlığını belirtsen ayrı, biraz aralı durmasını istesen ayrı problem çıkar. öyle de mağara adamları yada cazgırlarla yaşıyoruz işte. (burada biraz iyimser bir örnek verdim. zira sıra bekleme alışkanlığının olmaması da ayrı bir sorun. bu ülkede herkesin işi acil, herkesin işi diğerlerinden daha önemli.)

eminim bu durumdan rahatsız olanlar bir çırpıda kendi başlarından geçen bir sürü örnek verebilir. özellikle insanlarla iletişime girmenin yorduğu kişiler için türkiye'de yaşamak ayrıca bir cehennem. devletin yolsuz ve narsist siyasetçiler tarafından yönetilmesi de toplumun medeniyetsizliğini artırıyor. kurtarılmış bölge diyebileceğimiz şehirlerimiz yada semtlerimiz bile rant varsa dağ ayıları ve mafyalar tarafından işgal edilip mahvedilebiliyor. haliyle insana kendi halinde yaşayabileceği bir ortam bırakmıyorlar. gece kulübüne yada konsere gidip kalabalıktan şikayet edecek kadar mantıksız değilim, hayatın normal akışı içinde yaşanan hadsizliklerden bahsediyorum.

ben bunun çözümünün bu tür kişilere tolerans gösterilmemesi olduğunu düşünüyorum. (bkz: hoşgörü paradoksu)nu buraya uyarlarsam, "eğer hadsizlere haddini bildirmezsek, haddini bilenleri yok ederler."

sosyal sınır algısı herkeste çok başka olunca ihlal niyeti taşımayan hareketler de ihlale yol açabiliyor. veya diğer açıdan bakarsak sosyal sınırı ihlal etmeyeyim diye geri durduğumuz şeyler kendini beğenmişlik, soğukluk gibi gibi gibi algılanabiliyor. keşke dışarıdan görülse çizilen sınırlar. böylece hem ihlal cezası verirdik hem de yerimizi bilirdik.

amcalarda ve teyzelerde çok yaygındır. teyzeler "aman ne olacak yani", amcalar "noolcak yeenim" der. onlar istedikleri her şeye müdahele edebilir. istedikleri her şekilde davranabilirler. çünkü, dünya üzerinde sizden daha fazla süre yaşamış olmaları, onlara her türlü özgürlüğü getiriyor. bildiğiniz gibi, bu yazılı olmayan bir kural.

bunların yetiştirdiği çocuklara ve torunlara da biz maruz kalıyoruz. z kuşağı hepsinin içinden geçecek ama rahat olabilirsiniz. sosyal sınır olayı y kuşağıyla dillendirilmeye başladı. bizi uzaylı gibi görüyorlardı. bizden aldıkları bayrağı z kuşağı daha öteye taşıyacak.

peşin not: içlerinde mal olanlar elbette var. ben makul olanlardan bahsediyorum. içinde mal olmayan kuşak varmış gibi birbirimizi kandırmayalım.