sözlük yazarlarının ilginç rüyaları

rüyamda hocamı öldürmüştüm. suç ve ceza okuduğum zamanlardı fazla etkisinde kalmıştım sanırım. çok gerçekçiydi ve uyandığımda kendimi katil gibi hissediyordum.

etrafımda sürekli böcek varmış gibi hissediyorum. geceleri uyanıp bakıyorum sağıma soluma sonra yorganın içine komple girip kapatıyorum her tarafımı.
allahım travmaya bak ya nereden zortladığı belli olmuyor.
rüyalarımda gücümü kaybettiğimi gördüm en son. yavaş yavaş taşları yitirdim 2-3 gün sonra son taş gidince anladım ki tamamen insanım. şaka! artık güçlü bir empati yeteneğim yok. insanlar yanıma yaklaşınca neler konuşacaklarını önceden kestiremiyorum. nasıl bir insan oldukları hakkında fikir edinemiyorum.
artık rüyalarım bile yersiz saçma sapan anlamsızlaştı kısacası. spiritüellik artık sadece okuduğum ve izlediğim şeye dönüştü. ben de kayboldu.

kraliçe elizabeth bana kafam kadar bir tektaş yüzük vermişti. gel twilight soluma otur diyordu. beni de yanında götürecekse demek ki tavlamaya çalışıyordu muhtemelen. olsun ben yine de hediyesini geri çevirmedim, taktım yüzüğü parmağıma oturdum yanına. oğluşu charles düşünsün.

demin gördüm iki saat uyumuşum. bir kız var seni seviyorum falan diyor. sürekli bize geliyor gezmek tozmak falan. ama ben de şaşkınım ama hoşuma da gidiyor. ben birgün mahallede bir balkonda dururken bir bakiyorum bu kız ve yanında bir erkek bir kız daha yürüyorlar.
öbür kız buna diyor tamam böyle devam et aşık numarasına.
bizim kız da tamam diyor. saf diyor inandı aşık olduğuma her şeyini alacağım diyor . erkekte çabuk ol ama bir an önce işi bağla diyor .

neyse ben eve koşarken diyorum bu benim neyi mi alacak alla neden ben falan. evde görüyorum bunu ama o an bir şey de diyemedim . korkudan mı kalp kırıklığından mı şüpheden mi soyleyememekten mi uyandım. kendimi çok kötü hissettim uyanınca bu nedir ya.

kapısı sonuna kadar açık bir eve uçarak penceresinden giriyordum ama çıkmak istediğimde kapı kapalıydı. içeriye açılması gereken kapıyı dışarıya iterek açmaya çalışıyordum. açılmayınca da oturup ağlamıştım.

gece gördüm. ünlü biriyle falcı, büyücü gibi bir şeye gitmişiz ve hayatımız değişecek mi diye sormuşuz. falcı, ünlü olan insana diyor ki “senin hayatın aynı devam edecek”, bana da “senin hayatın aynı devam edecek unless” diyor ve uyanıyorum. benim falıma bakılırken acayip kötü hissettim kendimi...

rüyayı baştan sona ingilizce mi gördüm hatırlamıyorum, sadece unless kısmını hatırlıyorum. tam hayatımı değiştirecek şeyi öğrenirken uyanmak kötü oldu,

bu saatlerde kafayı vurup tekrardan uyumak istemeyin arkadaşlar az önce gördüğüm rüyanın anlamsızlığına fokus yapıyoruz şimdi.
toplantı yapılan bir yerdeyim. içerde baya insan var ama. karşımızda kürsüde duran kadın bir şeyler anlatıyor ama kimse dinlemiyor mübarek. neyse konuşma bitiyor ve herkes dağılıyor. oturduğum yerden kalkıyorum yerde bir cüzdan görüp cüzdana bakıyorum. içini karıştırdığımda bir kimlik buluyorum. cüzdan sahibinin soyadına kadar hatırlıyorum bu arada işin ürkütücü kısmı burada başlıyor.
etrafıma bakınıp yazık ulan fazla uzaklamamışdır umarım diye düşünürken gidip oradan birine gösteriyorum bu şahsı tanıyor musun cüzdanını düşürmüş diye.
o sırada geliyor elimde cüzdanı görüp benim o düşürdüğümü yeni fark ettim diyor. uzatıyorum cüzdanı. baya bir duraksayıp yüzüme baktıktan sonra ismim can acaba daha önce konuşmuşluğumuz var mı diyor. yok sanmıyorum dedikten yanılıyorsun dedi.
çok irrite edici kahverengi gözleri vardı.
uyandığımda bu ne lan dedim ama her zaman yaptığım gibi rüya kaydımı oluşturmaya üşenmedim. puahah.
evet bakalım can soyadınla bir araştırmanı yapalım sen var mısın? garip oldu böyle deyince ama hadi gerçekte böyle biri varsa ulan?
şu an biraz tırstım.

size edecek iki çift lafım var.

öncelikle rüyamda sözlükte takıldığımı gördüğüm için utanç duyduğumu belirtmek isterim. gerçi bir keresinde rüyamda uyuduğumu da görmüştüm. hiçbir şey bundan daha beter olamaz. artık yaşantım ne denli bir sönüklük evresindeyse sağ olsun bilinçaltım bunu da yaptı. sözlüğü rüyamda görecek kadar burada zaman da geçirmiyorum lakin bilinçaltı bu, nereden ne göstereceği belli olmuyor.

rüyamda sözlüğe uzun bir entry girmişim ve bir süre sonra fark ediyorum ki önüne gelen başlığıma gelip yazım yanlışlarımı belirtiyor. neredeyse doğru yazdığım kelime yok. ilkokul çocuğu bile daha doğru düzgün yazar yani o derece.

nihayetinde gelen vuruyor giden vuruyor. benimle açıkça alay ediliyor. (bene alay ediyolarr) gerçekte pek de tesir etmeyecek olan bu durum rüyamda sanki yüz kızartıcı suç işlemişim gibi beni geriyor da geriyor. ey tanrım sustur artık onları diyorum fakat ne fayda? asla vazgeçmiyorsunuz. açıkçası bu konuda hepinizi kınadığımı da buradan belirtmek isterim. zira başlığa gelip gelip yeni bir yazım yanlışımı belirtmeye olan isteğiniz takdire şayandı. "bak bak şunu da şöyle yazmış ahaha" gibi cümleleriniz sonsuza dek sürecek gibiydi. ne bu istek ne bu heves? kusuru örtmede gece gibi ol demişler be hey gafiller.

lan bu da uzunca bir entry oldu. yoksa rüyam haberci rüya mıydı? kendini gerçekleştiren bir kehanete mi dönüşecek? neyse pek bir yazım yanlışım yok gibi görünüyor hayırlısı.

geçen gün rüyamda evime biri giriyordu camdan, hatta direkt odama. ben de "sen ne yapıyorsun anasını .." diyip yumruk atarak uyandım. sürekli şiddet içerikli rüyalar görüyorum neden acaba.

öncelikle bunu yazdığım için pişman olacağımı hissediyorum ve sonrasın da (bkz: alice harikalar diyarında)
o alice ile internetten tanışmışız ve buluşmak için beni diyarda buluşmaya çağırıyor. yalnız diyara giden yol bir portaldan geçiyor ve portalda bir elbise dolabının içinde.
dolabı açıyorum fakat portalın önünde portalı koruyan afroditi bile kıskandıracak, iki tane, taş gibi vucudu olan roma sutunları gibi bacaklara sahip iki tane vampir hatun var.
- bizi öpmeden buradan geçemezsin diyorlar, ama öperken de seni ısırırız diye uyarıyorlar.
ben bunları hem öper hemde ısırılmadan nasıl geçerim diye düşünürken gözüm yayla çiçeği gibi güzel olan göğüslerine takılıyor.
hamlemi göğüslerine yapıyor ve ellerimle mıncıklamaya başlıyorum.tabi bunu beklemedikleri için şaşırıyorlar ve ben de bu fırsatı kullanarak aralarından geçerek kendimi portala atıyorum.
fakat portaldan geçtikten sonra kollarım da bir ağrı başlıyor. ben koşuyorum parmaklarım morarıyor, ben koşuyorum bileklerim kuruyor çürüyor.
yolun sonunda mantarın altında oturan tırtıla rastlıyorum.
-senin yerin mantarın üzeri değilmiydi aşağıda napıyorsun diyorum, oda
-kertenkelemiyim lan ben diyor, gölgeye kaçtık serinleyelim diye cahil pihc diye atar yapıyor.
-beni alice çağırdı ama şöyle böyle oldu diye kollarımı gösteriyorum.
sırıtarak nargilesinden bir duman çekip kollarıma üflüyor ve kollarım düzeliyor.
kollarım düzelince tırtılın nargilesini kapıp kaçmaya başlıyorum ama sonra ne oluyor bilmiyorum uyanıyorum.

kubbe altında toplanmış, genişçe çember olup yan yana oturan ahalinin ortasında bir tiyatro sahnesi ve sahnede tiyatral kostümlerle rol veren oyuncular.

yanımda oturan ellili yaşlarında bir abiye, neler oluyor? diye soruyorum, film çekiliyor diyor. ortada ne bir kamera ne de kamera arkası var.

kendimi geleceğe yolcu olmuş gibi hissediyorum ve yanımdaki genç adam bana, fizik mi okuyorsunuz? diye soruyor. hayır, edebiyat okuyorum diyorum. ellili yaşlarındaki adamın yanındaki genç adam, edebiyat nedir? diye soruyor. şiir, hikâye, öykü vs diye geveler bulurken kendimi...

bakışlarındaki o x canımı acıtıyor.

yolunda gitmeyen şeyler var diye düşünürken, diğer genç, marmara inşaat sponsorluğunda çekiliyor bu film dedi. ne marmarası ne inşaatı diyorum... var ya hani pvc firması... neyse diyorum içimden ve o arada devam ediyor, sizin numaranızı alayım firmaya vereyim diyor. numaramı veriyorum.

allah'ım aklıma mukayyet ol...

video çekmek için ayağa kalkıyorum. telefonda kamera yok. not bölümüne girip marmara inşaat pvc yazıyorum unutmamak için; not bölümü yazdığım kelimelerle ekranda inşaatlar kurup pvc doğrama pencereler giydiriyor... evet. elimdeki telefon geleceğin telefonu, uygulamalar capcanlı ve sıradışı...

hangi yıldayız diye soruyorum. 925 cevabını alıyorum... 925 ne? milat neyden başlıyor? milat ne, bir olay oldu dünyada, takvim sıfırlandı, yoksa sen hazreti ali'nin doğumunu mu soruyorsun diye cevap veriyor ikinci genç... yönetim ne, devletin yönetimi ne?..

gözlerde çaresiz bir bilinmezlik... ağlıyorum. gazi mustafa kemal atatürk'ün bıraktığı cumhuriyete ne oldu diye ağlıyorum!

uyanıyorum.

arasınlar, ağladığım her şeyi konuşacağım.

anlatsam inception olur.

jimi hendrixe sahnede davul çalıp sıçıp batırıyordum

geçmişte bir gece lucyi gördüm rüyamda. rüya geçmişte kaldığı için lucied rüya oldu. öyle başladı lucid rüya serüvenim. sonra uyandım.

rüyamda boğularak öldüğümu görmüştüm yıllar önce kendi cesedimi tepeden izliyordum. o kadar gerçekti ki yıllar geçti hala unutmadım o rüyayı. gerçekten o şekilde ölürsem öbür dünyada cengiz atay gibi hadi beee derim.

rüyamda kıyameti yaşıyordum. bence tamamen hava durumuyla ilgiliydi ama olsun size de anlatacağım.

her yeri sel basıyordu. vadiler dolup taşıyordu. tepeden olanları izlerken orada yaşayan insanlar için üzülüyordum. ablamla balkondaydık ve su seviyesinin yükselişini izliyorduk.

kendi kendime diyordum ki "bugün cuma değil ve akşam ezanı da okunmadı, neden kıyamet kopuyor?". gün boyu güneş hareket etmedi. akşam da doğduğu yerden battı. yatağıma yatıp ölümü beklerken çok huzurluydum.

anlamına baktığımda hem tüm insanlık için sevindirici şeyler olduğunu gördüm hem de ülke akıbeti için kötü haberler alınacağını gördüm. aklıma seçimler geldi. 1.5 aydan az kalmış. gönül kazanmaktan yana. umarım öyle olur.

bauman ve byung chul han agaları gördüm. realde satranç bilmiyorum ama chul ile satranç oynuyorduk, o esnada bauman kürsüde sosyolojik düşünmek'i yazıyordu, arada bir chul'un kulağına bi şeyler fısıldamaya geliyordu...... detayları deftere yazmıştım şu an uzaktayım kendisinden. kimlere kafayı taksam onları görürüm ruyalarda ronaldinhosundan atatürk'e görmediğim kişi yok.... yazdıklarımı mukayese edince gördüğüm şu ki çoğun otur vaziyette görüyorum bunları, teferruat tipleri ise hareket halinde görürüm. boris rıjiy reel dünyamda pek teferruat bi tip sayılmaz ama iki görüşümde de sürekli hareket halindeydi ilginçtir freud göreve

benim her rüyam ilginçtir. bir keresinde sandra bullock ile insanların içine girip onlara cinnet geçiren bir ruhun peşine düşmüştük. bize köyü gösteren bir keşiş bile vardı. rüyamdan 4 sene sonra bird box filmi çıktı. rüyamda gördüğüm bazı şeyleri biraz daha farklı şekilde gerçekte gördüğüm doğrudur. güzel bir olay

hangi birini anlatayım hepsi efsane.

edit: 2 gün önce rüyamda zombos bir kız ve anası beni korkutmaya çalışıyordu. sonra ben zombos kızı kovalıyordum. (bkz: zombi)

benim dedem rüyasında gerçekleşen şeyleri görürdü. *)