sürekli kendimize dert edecek bir şeyler bulmamız

nedenini biliyorum. biz bu dünyaya dert çekmeye geldik telkinlerine inandık çünkü. her koşulda ama her koşulda bir dert buluruz biz. sahilde uzanırken de bir akşamüstü uzun uzun yürürken de zihnimizin köşesinde hep bir derdimiz vardır. bak yine dertlendim şimdi.

rahat batıyor.

hepimiz problemlerden kurtulmak isteriz fakat zihin sorunsuz yaşayamaz, çalışma mekanizması itibariyle hep dert edecek birşey bulur o sebeple bunu kırmak na-mümkündür.

yaşadığımız ülke yönetimiyle alakalı durum. modern ülkelerde insanlar kendi kendilerine dert edinmezler. mevcut sorun bir şekilde halledelir.

manyak mısınız?
neden böyle şeyler yapıyorsunuz dedirten soru cümlesi.

varoluşumuzun özüdür. doğaldır. insan hiçbir şeyi dert etmiyorsa kusur var demektir.

bulmamız derken? arıyor muyuz da bulalım. koşa koşa geliyorlar biz aramıyoruz ki. zaten kafadan her güne borçlu uyanıyoruz. valla bir bıraksa sıkıntılar yakamızı yada birileri beceremedikleri şeyleri bıraksa , biz de biliriz keyifin anasını ağlatmayı. öyle birşey yok.

çünkü varlar. aslında biz bulmuyoruz.
var olan dertler, arada kendini unuttursa da bazen zınk diye gelir ve bizi taa yüreğimizden yaralar. ama dert dedim diye hemen depresiflik yaftasını yabıştırmayın. aslında en neşeli gördüğünüz benim gibi insanlar, o neşenin arkasında motor gibi düşünmeye devam eder.
tırtırtırtırtırtır.

'nerde çokluk...' diye başlayan sözüyle konuya nokta atışı yapan atamıza saygıyla başlayıp
bazı şeyler bilinmek/bulunmak ister diyerek listenin en başına 'dert'i yerleştiriyor ve son olarak
bir daha dünyaya gelirsem litfen beni maara devrinde dizayn etsinler. gitçem maaranın en dibine, döncem sırtımı geri kalanlara, zati ne iletişim var ne ilişki, onlar öyle kendi aralarında hebelehöbele şeetsinler, ben maara duvarlarına şekil çiziktirip durcam, belki can sıkıntısından tekerleği bile bulabilirim, bilemedim şuan.
aslolan şu ki yegen, insanın olduğu yerde dert oluyor
çünkü
"yüreklerin kulakları sağır
hava kurşun gibi ağır..."


yine de, devamı önemli:

"bağır
bağır
bağırıyorum
koşun
kurşun eritmeye çağırıyorum"

arz ederim