yazar: afşar timuçin
yayım yılı: 1968
yazarın tahir ile zühre hikayesini yeniden yorumladığı, halk masalları motifleri yerine modern dünya gerekleriyle güncellediği ve gerçekçi hale getirdiği kitabıdır.
yayım yılı: 1968
yazarın tahir ile zühre hikayesini yeniden yorumladığı, halk masalları motifleri yerine modern dünya gerekleriyle güncellediği ve gerçekçi hale getirdiği kitabıdır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "calakalem" tarafından 03.11.2022 11:19 tarihinde açılmıştır.
1.
afşar timuçin'in kaleminden, habora kitabevi yayınları tarafından 1968'de ilk basımı yapılmış kitaptır.
afşar timuçin, felsefe ve edebiyat alanında önemli çalışmalara imza atmış, şairliği de ayrı bir kıymet taşıyan yazarlardan biri.
bu çalışmasında geleneksel formdaki bir anadolu masalını, destan formunda yeniden yorumlamakla ilgili maksadını da kitabın giriş bölümünde açıklıyor.
halk masallarının geleneksel anlatımlarında çok fazla gereksiz detaylar bulunur. anlatıcıların kendi yorum ve üslup farklılıkları, masalları o denli etkilemiştir ki aynı masal, birbirine yakın iki yerleşkede bile çok farklılıklar gösterebilir. anlatıcı eksenli yorum farkları, masalın esas ögelerini gölgeleyebileyecek noktalara kadar gidebiliyor.
afşar timuçin de bu çalışmasını, kendi ifadesiyle dünyada olup biten işlerin, göklerden gelen buyruklarla değil de dünyanın sınırları, olmuşlukları ya da olmamışlıkları içerisinde olup biten durumlar olarak göstermek amacına dayandırıyor ve ekliyor:
"iyilik de kötülük de insandan gelince, iyimserlik hakkımız oluyor bizim."
yani insanın; kendisi, çevresi, içinde bulunduğu olay ve durumların şeklini, sebep ve sonuçları değiştirebileceği irade gücünden kaynaklanan bir iyimserlik afşar timuçin'in iyimserliği.
bu durumda ortaya çıkan, tahir ile zühre'nin kavuşmaması için önlerine her türlü engeli koyan insanlarla ortaya çıkan makus bir kader ya da "kadercilik" değil, tahir ile zühre'nin hiçbir koşula ya da kadere teslim olmayan dirençlerindeki iyimserliği görmek gerekiyor. çalışma da bu şekilde insani gayretleri merkezine alan bir türde olunca destan formuna dönüşüyor.
bu kitapla, konu da bildiğimiz bir kavuşamayan aşıklar klişesinden çıkıp yaşamın her alanına uyarlayabileceğiniz ilham verici bir insani çaba ve azim hikayesi ne dönüşüyor. kitaptan bir kesitle selam edelim.
ikisi de gizlemiş sevgisini
yasak bir sevgiyi büyütmemek için
çöle susan sular gibi susmuşlar
kurutabilmek için bütün denizlerini
yalnızlığa gömülüp beklemişler
yüce dağın tepesinde kimsesiz bir göl gibi
ama gözlerinde esen rüzgarlar
bir ülkeden bir ülkeye selam götürür gibi
anlatırmış birinden birine ki
bir su deniz olmak istedi miydi
karşısında duranı boğar geçer.
afşar timuçin, felsefe ve edebiyat alanında önemli çalışmalara imza atmış, şairliği de ayrı bir kıymet taşıyan yazarlardan biri.
bu çalışmasında geleneksel formdaki bir anadolu masalını, destan formunda yeniden yorumlamakla ilgili maksadını da kitabın giriş bölümünde açıklıyor.
halk masallarının geleneksel anlatımlarında çok fazla gereksiz detaylar bulunur. anlatıcıların kendi yorum ve üslup farklılıkları, masalları o denli etkilemiştir ki aynı masal, birbirine yakın iki yerleşkede bile çok farklılıklar gösterebilir. anlatıcı eksenli yorum farkları, masalın esas ögelerini gölgeleyebileyecek noktalara kadar gidebiliyor.
afşar timuçin de bu çalışmasını, kendi ifadesiyle dünyada olup biten işlerin, göklerden gelen buyruklarla değil de dünyanın sınırları, olmuşlukları ya da olmamışlıkları içerisinde olup biten durumlar olarak göstermek amacına dayandırıyor ve ekliyor:
"iyilik de kötülük de insandan gelince, iyimserlik hakkımız oluyor bizim."
yani insanın; kendisi, çevresi, içinde bulunduğu olay ve durumların şeklini, sebep ve sonuçları değiştirebileceği irade gücünden kaynaklanan bir iyimserlik afşar timuçin'in iyimserliği.
bu durumda ortaya çıkan, tahir ile zühre'nin kavuşmaması için önlerine her türlü engeli koyan insanlarla ortaya çıkan makus bir kader ya da "kadercilik" değil, tahir ile zühre'nin hiçbir koşula ya da kadere teslim olmayan dirençlerindeki iyimserliği görmek gerekiyor. çalışma da bu şekilde insani gayretleri merkezine alan bir türde olunca destan formuna dönüşüyor.
bu kitapla, konu da bildiğimiz bir kavuşamayan aşıklar klişesinden çıkıp yaşamın her alanına uyarlayabileceğiniz ilham verici bir insani çaba ve azim hikayesi ne dönüşüyor. kitaptan bir kesitle selam edelim.
ikisi de gizlemiş sevgisini
yasak bir sevgiyi büyütmemek için
çöle susan sular gibi susmuşlar
kurutabilmek için bütün denizlerini
yalnızlığa gömülüp beklemişler
yüce dağın tepesinde kimsesiz bir göl gibi
ama gözlerinde esen rüzgarlar
bir ülkeden bir ülkeye selam götürür gibi
anlatırmış birinden birine ki
bir su deniz olmak istedi miydi
karşısında duranı boğar geçer.
devamını gör...