1.
tepenin gözleri, wes craven’in 1977’de yazıp yönettiği aynı adlı korku filminin 2006 yılında alexandre aja tarafından yapılan yeniden çevrimidir. film, özellikle vahşi sahneleri, gerilim dolu atmosferi ve sürükleyici hikayesiyle dikkat çeker. korku sinemasında bir alt tür olan "vahşi doğada hayatta kalma" temasını işleyen yapım, izleyiciyi baştan sona diken üstünde tutar.
hikaye, carter ailesinin amerika'nın batısındaki çorak bir çölde yaptıkları bir yolculuk sırasında başlar. emekli bir polis memuru olan bob carter, eşi ethel, kızları lynn ve brenda, oğulları bobby ve lynn’in eşi doug ile yeni doğan bebekleriyle birlikte kaliforniya’ya doğru yol almaktadır. her şey sıradan bir aile gezisi gibi görünürken, benzin istasyonundaki gizemli bir adamın yönlendirmesiyle ıssız bir kestirme yola sapmaları her şeyin başlangıcı olur. kestirme yolun gerçekten kısa mı yoksa doğrudan cehenneme mi açıldığı, pek geçmeden ortaya çıkacaktır.
araçları bir çukurdan dolayı hasar alınca mahsur kalan aile, başlarına geleceklerden habersiz geceyi çölde geçirmeye karar verir. ancak bu çöl, 1950’lerde yapılan nükleer denemeler sonucunda mutasyona uğramış bir grup insanın yaşam alanıdır. normalde kamp yaparken en büyük dert, sinek ısırıkları ve soğuk olmalıdır ama bu filmde işler biraz daha kanlıdır.
mutantlar, carter ailesini fark eder ve gece ilerledikçe saldırıya geçerler. ilk kurban, bob olur; onu kaçırıp diri diri yakarak korkunç bir mesaj verirler. aile, bir yandan travmayı atlatmaya çalışırken diğer yandan daha büyük bir tehditle karşı karşıya olduklarını anlar. mutantlar yalnızca öldürmekle yetinmez, aynı zamanda avlarını işkence etmeyi de sever. özellikle bebeklerini kaçırmaları, doug’ı tam anlamıyla bir intikam makinesine dönüştürür. önceden sıradan bir beyaz yakalı olan doug, sevdiklerini kurtarmak için adeta bir avcıya dönüşür ve mutantlara karşı kanlı bir savaş başlatır.
film boyunca şiddet dozu giderek artarken, hayatta kalma içgüdüsünün insana neler yaptırabileceğini de gözler önüne serer. mutantların korkutucu tasarımı, grotesk görünümleri ve ürkütücü davranışları, filmin gerilim seviyesini yükseltir. aynı zamanda hikaye, sadece vahşet dolu bir slasher olmaktan öte, insanın hayatta kalmak için ne kadar ileri gidebileceğini de sorgulatır. en büyük korkularımızın içimizde saklı olduğunu hatırlatırken, “iyi insanlar kötüleşmek zorunda kalınca, geriye kim iyi kalır?” sorusunu da akıllara getirir.
film, karanlık atmosferi, rahatsız edici sahneleri ve sürükleyici kurgusuyla korku sineması severler için unutulmaz bir deneyim sunar. ayrıca, wes craven’in orijinal filmine sadık kalmakla birlikte, modern korku sinemasının dinamiklerini de başarıyla kullanır. eğer huzurlu bir kamp tatili yapmayı planlıyorsanız, bu filmi izledikten sonra ikinci kez düşünmeniz gerekebilir.
devamını gör...
2.
izledikten sonra epeyce yalnız başına tuvalete gidemediğim korku filmi. evlerden ırak film serisi.
devamını gör...
3.
izledigim donemde henuz 11-12 yaslarindaydim ve hayatima nasil bir faydasi oldugunu anlamadigim birisiyleydik. psikolojiyi sarsan cinsten.
devamını gör...