susamlı şeker. büyükbabam hala senin için aldım kızım deyip alır, tutar her bayramda.
devamını gör...

ingilizce öğrendikten sonra avrupa dillerinin çoğu oldukça çerez hale gelir, bir de ingilizce üstüne italyanca/ispanyolca/fransızca üçlüsünden birini çaksan diğerleri çorap söküğü gibi gelir. en keyiflisi yunanca öğrenmek, bildiğiniz her şeyi unutup giriyorsunuz sonrasında ne kadar önceden bildiklerinize benzer olduğunu görüyorsunuz. bakmayın öyle grameri zordur ama kültür benzerliğinden dolayı türkçede bulunan çoğu ifadeyi diğer avrupa dillerinde bulamazken yunancada bulabilirsiniz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir kpss bilgisi.
devamını gör...

üç kere ise mehmet karahanlı'nın oğlu olmakla sonuçlanabilecek hadise.
devamını gör...

sağlığını korumak isteyen insanların gerçekleştireceği eylemdir. zira ekmek anlık olarak doyurur ama sonrasında tekrar acıktırır ve daha çok yemenize sebep olur.

ben de geçen sene denemiştim bunu yapmayı ve inanın çok rahatladım. ilk hafta oldukça zor geçiyor hatta yumurta, peynir gibi gıdalar ekmeksiz yenmek zorunda olduğu için mide bulandırıcı bile olabiliyor.

sonrasında ise vücut hem rahatlıyor hem de kilo vermeniz kolaylaşıyor.

bu hafta içinde tekrar hayatıma sokacağım bu eylemi.
devamını gör...

-yurt savunmasını sağlamak için.
-yurtiçinde asayişi,dirlik-düzeni sağlamak için.
-adaleti gerçekleştirmek için.
-herkese fırsat eşitliği sağlayacak bir eğitim düzenini gerçekleştirmek için.
-herkese eşit,ulaşılabilir,mümkün olduğunca üst düzeyde bir sağlık hizmeti vermek için.
-yurttaşlarının sosyal güvenliğini sağlamak için.
(!)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

dahil olmadığım insan grubudur. ben akkuyu nükleer santralinden evime şebeke çektim, uranyum etkileşimi ile şarj ediyorum dediğim başlıktır.
devamını gör...

--- alıntı ---

-marullar çoğunlukla iyi yıkanmıyor ve mikroplar yeşilliklerin kat yerlerinde ve köşelerinde saklanıyor. iyi yıkanmış oldukları zaman da çok yumuşamış ve kıvamlarını kaybetmiş oluyorlar.

--- alıntı ---

yıllar yıllar önce bursada bilinen bir dönercide bir hafta çalıştım. oranın emektarı sayılan bir işçi yerleri sildiğimiz paspası önce lavaboya sokup yıkadı. sonra aynı lavaboya doğranmış marulları attı ve yıkadı. başka sözüm yok hakim bey.
devamını gör...

dizilerin filmlerin christmas bölümleri..deliriyorum izlerken..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gideon raff'ın israil yapımı olan hatufim dizisinin amerika versiyonudur. dizi amerikanın dış politikalarını en ince ayrıntılarına kadar anlatır. bir adet cia' e giriş 101 dersi niteliğindedir. her bir karakter özenle seçilmiş ve tam sekiz sezon boyunca akıcı bir şekilde ilermiştir. ırak, afganistan, lübnan, iran üzerinde amerika'nın nasıl politikalar yürüttüğünü gözlemleyebilirsiniz.
ıran'ın türkiye kanalıyla amerikan ambargosunu deldiği yani bizim bildiğimiz halk bankası skandalı ve reza zarrab olayını işlemek istemişlerdi. hatta oyuncu olarak kerem bürsinin oynayacağı kesinleşmişti fakat bizim yüce hükümetimizden böyle bir onay ne yazık ki çıkmadı.
dizi, imdb sayfasında ''bir bipolar hastası olan cia ajanının, yıllarca el-kaide tarafından esir tutulmuş bir amerikan askerinin kurtarılmasını ve cia ajanının bu askerin terör saldırısı yapacağına inanmış olması'' olarak tanımlanıyor. evet dizi bu konu ile başlıyor fakat ilerleyen sezonlar bu konunun ötesindedir. amerikan başkanlık seçimlerinde nasıl entrikalar döndüğünden tutun ortadoğu üzerinde avrupanın tutumu ve amerikan tutumunun farkını çok net ortaya koymaktan çekinmeyen bir yapımdır. almanya'da geçen sezonu bir alman vakfının göçmenlere ve ortadoğu kamplarına yaptığı insani yardımları konu alıyordu. göçmenler demişken almanya'da bir hacker karakteri vardı, o hacker çocuğumuz türktü. bizim rte'nin bahsettiği dış mihraklar çok güzel örneklendirilmişti alman vakfı adı altında.(swh) el kaide ile başlayan dizi işid konusunuda işledi.
benim favori karakterim saul berensondu. bir cia direktörünün yahudi asıllı olmasına rağmen israil politikalarını eleştirmesi son sezona damgasını vurmuştur. son sezonunda ayrıca amerika ve rusya ilişkileri incelenmiş, amerikanın rusyada satın aldığı ajanın hikayesini çok iyi anlatmıştır. yayınlandığı yıllarda toplamda 6 adet emmy ödülü kazanmıştır.
bitişiyle hayatımda büyük bir boşluk oluşturdu. bu dizi bizim kurtlar vadisi gibi 20 yıl önceyi anlatarak başlamadı. bu dizi çekildiği her sezonda bütün dünyayı ilgilendiren gelişmeleri dile getirmekten çekinmedi. bu sebeple dünya çapında en çok izlenen dizi olarak ödüllendirildi. umuyorum ki gideon raff bey yeni çalışmalara soyunmuştur. ayrıca 8 sezonluk tecrübeden sonra dört gözle oyuncuların nasıl yapımlarda yer alacağını bekliyorum.
devamını gör...

bertolt brecht'in svendborger gedichte isimli şiir koleksiyonunda yer alan kısa şiir. orijinal ismi auf der mauer stand mit kreide olan şiirin adı dilimize asım bezirci tarafından birebir çevrilmiştir. bana zaman zaman wolf biermann'ın bir amerikan askeri için kitabe-i seng-i mezar şiirini anımsatır. görünürde birbirinden oldukça farklı duran bu iki kısa şiir aslında aynı düşmanı, savaşın kendisini hedef almıştır. savaş kadar çılgınca ve dehşet dolu bir şeyi, tüm bu şiddetli deliliği yalnızca 7 kelime ile ifade edebilmek ve aynı şekilde okuyana bu şiddeti hissettirebilmek şüphesiz yalnızca brecht'e özgü bir kabiliyetin ürünü olabilirdi.

edit: esasında savaş istiyorlar olarak çevrilmesi gereken kısmın yaygın çevirisi savaş istiyoruz biçiminde yapılsa da bunun çevirmen tarafından özellikle seçilmiş olup olmadığı belirsiz. şiirin vuruculuğunu arttırmak için özel olarak seçildiğini düşünsek bile yine de orijinale sadık kalınmadığından ötürü bu durumu da not düşmek gerekir çünkü ufak bir çeviri hatası veya bilinçli tercih şiirin ana temasını tamamen farklı bir noktaya taşıyor. çeviride korunmayan orijinal versiyon daha pasifist dururken çevirmenin dokunuşu şiire sarkastik bir ifade de katıyor aynı zamanda.


"savaş istiyoruz!"
en önce vuruldu
bunu yazan.


"sie wollen den krieg."
der es geschrieben hat
ist schon gefallen.
devamını gör...

asitli içecekler, aşırı yağlı yiyecekler (bkz: poğaça)(bkz: mıhlama).
devamını gör...

özgüven sahibi olmak değildir itici olan, aşırı büyümüş bir ego, kendini beğenmişlik, ukala ve saygısız tavırlardır. yoksa özgüven faydalıdır, iyidir, severiz.
devamını gör...

bunları söyleyenlerin kurduğu ülkeyi ananıda al git lan burdan diyenler yönetiyor ne yazık ki..
devamını gör...

vatikan'da şeriatçı olmak kadar zordur.

tunceli'de bir alevi köyünde yaşayan 25 yaşında bir genç olarak alevilere yapılan ayrımcılık hepimizi fazlasıyla yıprattı. hemen yanımızdaki sünni köyün yolunu yakın zamanda asfaltladılar. bizim köye ise muhtarı bile çok gördüler.

bu ülkede alevinin başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. sivas'ta yaktılar, maraş'ta katlettiler. cemevlerine hukuki statü tanıyacaklarını söylediler ancak her şey gibi lafta kaldı. yavuz sultan selim'in 40 bin aleviyi katlettiği iddiası da maalesef çokça tartışılmaktadır.

her şeye rağmen bu ülkenin vatandaşıyız. bu ülkeyi, devletimizi, milletimizi severiz. alevi sünni çatışması bu ülkede asla yaşanmayacak durumdur. aleviler olarak 12 imamı, hazreti ali'yi, ehli beyt'i, imam hasan ve hüseyin'i sevmenin suç olmadığını düşünüyoruz. bu ülkede bizden farklı olanlara karşı en ufak önyargımız yok. 3 kız kardeşim var. en küçüğünü sünni , ortancasını vejeteryan , en büyüğünü de azılı bir feministle evlendirdik. bu ülkede farklı olan insanlar da bizim kardeşimizdir. benim de eşim yahudi dinine mensuptur ve bu olayı en ufak dert etmem.
devamını gör...

diyalektik materyalizm, marksizmin felsefesidir diyebiliriz.

materyalizm dediğimiz kavram, marx ve engels'ten önce de vardı. ama onlar, 19. yüzyılın buluşlarının da yardımıyla, bu materyalizmin şeklini değiştirdiler ve "diyalektik" materyalizmi yarattılar.
devamını gör...

hiç, bir sınıfımı kontrol edemediğim için sınıfı terk ettiğimi hatırlamıyorum. insanız bazen öğrencilerimin bazen de benim zor zamanlar geçirdiğimiz oluyor. bazen ben onları üzüyorum, bazen de onlar beni üzüyor ama genel olarak sınıf yönetiminde çok zorlanmıyorum, sene başında belirlediğimiz kurallar silsilesi ile çözüyoruz. bir de birazcık sivri dilli bir öğretmen olduğumdan..................yargımachine'dir kendisi, pek bulaşmayın diye üst sınıfların tembihlerine maruz kaldıklarından biraz da temkinli yaklaşıyorlar bana karşı. ha buradan ben çok sertim mesajı falan vermeye çalışmıyorum hatta aksine bazen daha disiplinli olmalıyım, çok sabırlıyım diye düşündüğüm zamanlar oluyor. anlatmak istediğim genel olarak orta noktadayız. sıkıntı yaşarsak da biraz dolaşıp birbirimize, sonra yine olması gerekene dönüyoruz.

benim asıl anlatmak istediğim ise bunun tam tersini yaşadığım bir andır. sınıftan çıkamadığım, çakılıp kaldığım bir an.
bir gün dersteyiz telefonum çalıyor. sessizde olur dersteyken açmıyorum. tekrar çalıyor. yine açmıyorum. bir mesaj geliyor sonra. ablamdan "doktor dedi ki bu durum ölümcül olabilirmiş, hemen istanbul’a gitmem gerekiyormuş, hatta genetik olduğu için seni de ozi'yi de kontrol ettirmemiz lazımmış."
mesajı okuyorum. sınıfa dönüyorum. bugün burada bırakıyorum gençler, diyorum. şaşırıyorlar ama tabii ki ders bırakılmış coşku ile defterleri toplayıp sohbete başlıyorlar uğultuyla.
bense ne yapacağımı bilemez bir halde oturuyorum sandalyeye. son ders ama yirmi dakika var bitmesine. düşünüyorum. ablam ölebilir. benim ablam ölemez, ölmemeli diyorum. 4 yaşındaki yeğenim aklıma geliyor. ozi'cim annesiz büyüyemez diyorum. ablam ölürse ona ben bakarım ama ben annesinin yerini tutamam ki diyorum. düşündükçe gözümden yaşlar akıyor. kendimi durduramıyorum. sınıftaki uğultu yavaş yavaş azalıyor. çocuklar da şaşkın. benim gözyaşlarım defteri ıslatıyor. ece dayanamıyor geliyor yanıma, sarılıyor. "hocam iyi misiniz? hocam yapabileceğimiz bir şey var mı?" sesleri sarıyor etrafı. birazcık sakinleşmeyi başarıp konuşuyorum sonra ailemden kötü bir haber aldım,merak etmeyin her şey yoluna girecek diyorum. yüreğim parça parçayken ben o çocuklara meram anlatıyorum.
bu yüzdendir ki o kapıyı çarpıp giden öğretmenleri yargılamadan önce onların da insan olduğunu gözardı etmeden yazın lütfen. bazen okurken bu yazılanları canım acıyor, genellemeleri gördükçe utanıyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim