normal sözlük vs ekşi sözlük
birisi egzoz dumanı, kalabalık şehir hayatı, vıcıklık, ter, stres
diğeri sakin sahil kasabası.
diğeri sakin sahil kasabası.
devamını gör...
sözlüğün en sevilen yazarı
ben küstüm oynamıyorum demeyi çok istediğim başlık. bir tanenizin de aklına şu gardaşınız gelmemiş be puuuu. kimse beni yazmamış beni beni bihterini... hüngürt foşurt ağlamaya gidiyorum.
şaka şaka benim birçok isim var sevdiğim. buraya yazıp rekabet oluşturmak istemedim şimdi. ( kendini önemsemek arşı ala'ya çıktı) genel olarak da sözlükteki herkesi seviyorum. hala denk gelmediğim bissürü yazar var elbet herkese selam eder gözlerinizden öperim efenim.
şaka şaka benim birçok isim var sevdiğim. buraya yazıp rekabet oluşturmak istemedim şimdi. ( kendini önemsemek arşı ala'ya çıktı) genel olarak da sözlükteki herkesi seviyorum. hala denk gelmediğim bissürü yazar var elbet herkese selam eder gözlerinizden öperim efenim.
devamını gör...
aylık puan tablosunda ilk 200'e giremeyen yazar
puan tablosu ne ki dünyayı ben yöneteceğim *

şaka bir yana ben çok yazmayı seviyorum siz de yazdıklarımı seviyorsunuz. beni seveni ben de seviyorum böyle bir döngü işte. bütün büyüyü bozdum iyi mi! bu arada evet kafa sözlük ekibine de katılmak istiyorum o ayrı. yetkililere bin beş yüzüncü defa çığırıyorum.
uyarı: hürrem sultan fotoğrafını koydum ama ben erkeğim arkadaşlar. inanmıyorsunuz ama evet öyleyim.

şaka bir yana ben çok yazmayı seviyorum siz de yazdıklarımı seviyorsunuz. beni seveni ben de seviyorum böyle bir döngü işte. bütün büyüyü bozdum iyi mi! bu arada evet kafa sözlük ekibine de katılmak istiyorum o ayrı. yetkililere bin beş yüzüncü defa çığırıyorum.
uyarı: hürrem sultan fotoğrafını koydum ama ben erkeğim arkadaşlar. inanmıyorsunuz ama evet öyleyim.
devamını gör...
geceye az bilinen bir şarkı bırak
az mı bilinmektedir, çok mu bilinmektedir, bu konuda emin olamadım. yine de paylaşmış olayım.
altmışa yeten yılkımın
alası nerede kongurey
altı koşumlu ulusumun
ağılı nerede kongurey
yetmişe yeten yılkımın
yelesi nerede, kongurey
yedi devletli ulusumun
yeri nerede kongurey?
seksene yeten yılkımın
sekizi nerede kongurey?
sekiz devletli ulusumun
bilgeleri nerede kongurey?
doksana yeten yılkımın
dokuzu nerede kongurey?
dokuz sancaklı ulusumun
tozu nerede, kongurey, kongurey...
ekleme: ötüken dağının eteklerinde varolan ancak zamanla kaybolan koŋgurej şehrine ve geçmişine ağıttır.
altmışa yeten yılkımın
alası nerede kongurey
altı koşumlu ulusumun
ağılı nerede kongurey
yetmişe yeten yılkımın
yelesi nerede, kongurey
yedi devletli ulusumun
yeri nerede kongurey?
seksene yeten yılkımın
sekizi nerede kongurey?
sekiz devletli ulusumun
bilgeleri nerede kongurey?
doksana yeten yılkımın
dokuzu nerede kongurey?
dokuz sancaklı ulusumun
tozu nerede, kongurey, kongurey...
ekleme: ötüken dağının eteklerinde varolan ancak zamanla kaybolan koŋgurej şehrine ve geçmişine ağıttır.
devamını gör...
pame radyo yayını
yeniden açılışı muhteşem olan sözlük radyosunda pazar akşamı pame zamanı!
radyomuz geri geldi, ne çok mutlu etti dinleyenlerini...
bu hafta ne için mutluluk duyuyorsak onu kutluyoruz karşı kıyının hayli hareketli ezgileriyle. radyomuzun dönüşünü, baharın yaza evrilişini, halen alabildiğimiz derin nefesleri, bitirebildiğimiz ya da bitiremediğimiz işleri, sevdiklerimizden aldığımız iyi haberleri, keyfini çıkarabildiğimiz kısa anları, duyabildiğimiz ezgileri kutluyoruz! hem de tüm olumsuzluklara, kısıtlamalara, bahanelere rağmen!...
kıpır kıpır şarkılarla keyfinizi arttırmak için yayındayız, sizi de bekliyoruz!*
pame, saat 22:30'da sözlük radyosunda!
radyomuz geri geldi, ne çok mutlu etti dinleyenlerini...
bu hafta ne için mutluluk duyuyorsak onu kutluyoruz karşı kıyının hayli hareketli ezgileriyle. radyomuzun dönüşünü, baharın yaza evrilişini, halen alabildiğimiz derin nefesleri, bitirebildiğimiz ya da bitiremediğimiz işleri, sevdiklerimizden aldığımız iyi haberleri, keyfini çıkarabildiğimiz kısa anları, duyabildiğimiz ezgileri kutluyoruz! hem de tüm olumsuzluklara, kısıtlamalara, bahanelere rağmen!...
kıpır kıpır şarkılarla keyfinizi arttırmak için yayındayız, sizi de bekliyoruz!*
pame, saat 22:30'da sözlük radyosunda!
devamını gör...
aşk için ölmeli aşk o zaman aşk
diline takıldığında kolay kurtulamadığın şarkı nakaratı
devamını gör...
the arrow of gold
modernizm'in önemli temsilcilerinden polon asıllı ingiliz yazar joseph conrad tarafından yazılmış olan roman. xix. yüzyılın ikinci yarısında, fransa'nın en ünlü liman kentlerinden biri olan marsilya'da geçer ana hikaye. la terza guerra carlista döneminde madrid dükü carlo maria di borbone-spagna'yı destekleyen karakter etrafında dönen ana hikaye, olayların da merkezinde olan gizemli ve belirsiz bir anlatıcı tarafından aktarılır. conrad'ın pek çok hikaye, öykü ve romanında -emperyalizm'e eleştiriler sunduğu heart of darkness, pişmanlığın insan üzerine etkisini muhteşem bir betimleme ile aktardığı lord jim, yarı-otobiyografik bir öykü olan ve marlow'un adının ilk kez resmi olarak geçtiği youth ve flora de barral gibi muhteşem bir karaktere sahip olan chance- olan okuyucunun karşısına çıkardığı yinelenen bir karakter olan denizci charles marlow, the arrow of gold'un belirsiz anlatıcısı olmaya çok uygun olsa da -ki düşünce biçimleri çok benzerdir- kesinliği çok belirsiz. bana kalırsa conrad yalnızca eski karakterlerine alışıldık bir bağlılık gösterdiğinden ötürü istemsizce bu belirsiz anlatıcı marlow'un izlerini taşıyordu ama marlow değildi. conrad'ın kendine has karmaşık bir sadeliğin* ürünü olan üslubu, bazen olaydan koparacak kadar abartılı olan betimlemeleri ile -ki bu yine de conrad'a özgü bir güzelliktir- gerçek anlamda okunması gerekenler listesinden başı çeken conrad eserlerinden biri. conrad'ın isimsiz lord için i. arbelaiz kontu tirso de olazábal'dan esinlenildiği de söylenmekte.
"it was a kind of deaf-and-dumb house. the black-and-white hall was empty and everything was perfectly still. blunt himself had no doubt gone away with his mother in the brougham, but as to the others, the dancing girls, therese, or anybody else that its walls may have contained, they might have been all murdering each other in perfect assurance that the house would not betray them by indulging in any unseemly murmurs. i emitted a low whistle which didn’t seem to travel in that peculiar atmosphere more than two feet away from my lips, but all the same rose came tripping down the stairs at once. with just a nod to my whisper: “take a fiacre,” she glided out and i shut the door noiselessly behind her." p.139
"i felt suddenly extremely exhausted, absolutely overcome with fatigue since i had moved; as if to sit on that pompeiian chair had been a task almost beyond human strength, a sort of labour that must end in collapse. i fought against it for a moment and then my resistance gave way. not all at once but as if yielding to an irresistible pressure (for i was not conscious of any irresistible attraction) i found myself with my head resting, with a weight i felt must be crushing, on doña rita’s shoulder which yet did not give way, did not flinch at all. a faint scent of violets filled the tragic emptiness of my head and it seemed impossible to me that i should not cry from sheer weakness. but i remained dry-eyed. i only felt myself slipping lower and lower and i caught her round the waist clinging to her not from any intention but purely by instinct. all that time she hadn’t stirred. there was only the slight movement of her breathing that showed her to be alive; and with closed eyes i imagined her to be lost in thought, removed by an incredible meditation while i clung to her, to an immense distance from the earth. the distance must have been immense because the silence was so perfect, the feeling as if of eternal stillness. i had a distinct impression of being in contact with an infinity that had the slightest possible rise and fall, was pervaded by a warm, delicate scent of violets and through which came a hand from somewhere to rest lightly on my head. presently my ear caught the faint and regular pulsation of her heart, firm and quick, infinitely touching in its persistent mystery, disclosing itself into my very ear—and my felicity became complete. ıt was a dreamlike state combined with a dreamlike sense of insecurity." p.156
"it was a kind of deaf-and-dumb house. the black-and-white hall was empty and everything was perfectly still. blunt himself had no doubt gone away with his mother in the brougham, but as to the others, the dancing girls, therese, or anybody else that its walls may have contained, they might have been all murdering each other in perfect assurance that the house would not betray them by indulging in any unseemly murmurs. i emitted a low whistle which didn’t seem to travel in that peculiar atmosphere more than two feet away from my lips, but all the same rose came tripping down the stairs at once. with just a nod to my whisper: “take a fiacre,” she glided out and i shut the door noiselessly behind her." p.139
"i felt suddenly extremely exhausted, absolutely overcome with fatigue since i had moved; as if to sit on that pompeiian chair had been a task almost beyond human strength, a sort of labour that must end in collapse. i fought against it for a moment and then my resistance gave way. not all at once but as if yielding to an irresistible pressure (for i was not conscious of any irresistible attraction) i found myself with my head resting, with a weight i felt must be crushing, on doña rita’s shoulder which yet did not give way, did not flinch at all. a faint scent of violets filled the tragic emptiness of my head and it seemed impossible to me that i should not cry from sheer weakness. but i remained dry-eyed. i only felt myself slipping lower and lower and i caught her round the waist clinging to her not from any intention but purely by instinct. all that time she hadn’t stirred. there was only the slight movement of her breathing that showed her to be alive; and with closed eyes i imagined her to be lost in thought, removed by an incredible meditation while i clung to her, to an immense distance from the earth. the distance must have been immense because the silence was so perfect, the feeling as if of eternal stillness. i had a distinct impression of being in contact with an infinity that had the slightest possible rise and fall, was pervaded by a warm, delicate scent of violets and through which came a hand from somewhere to rest lightly on my head. presently my ear caught the faint and regular pulsation of her heart, firm and quick, infinitely touching in its persistent mystery, disclosing itself into my very ear—and my felicity became complete. ıt was a dreamlike state combined with a dreamlike sense of insecurity." p.156
devamını gör...
içinde istanbul geçen şarkı
devamını gör...
doğal bağışıklık
bağırsaklarda prebiyotik-probiyotik dengesinin sağlanması, spor/egzersiz yapmak, stres yönetimi ve mutlu olunacak herhangi bir aktivitenin gerçekleştirilmesiyle artan bağışıklık. vücudun en etkili savunma mekanizması.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
beni mutlu eden, umut veren bir şarkıyı hediye etmek istiyorum.
aynı zamanda hemşehrim olan edip akbayram'dan inanın çocuklar şarkısını bir fenerbahçe'li olarak beşiktaşlılara armağan ediyorum. *
aynı zamanda hemşehrim olan edip akbayram'dan inanın çocuklar şarkısını bir fenerbahçe'li olarak beşiktaşlılara armağan ediyorum. *
devamını gör...
hayatında hiç avrupa'ya seyahat etmemiş kültürsüz insan
bakkala zor gidiyoruz bacım ne yuropası ya.
devamını gör...
dindar bir nesil yetişiyor mu sorunsalı
din falan hikaye, ahlaklı bir nesil yetişsin yeterlidir bir toplum için. allah, kitap diyenleri görüyoruz. yeni neslin dinden soğumasının başlıca nedenlerindendir ayrıca bu din sömürücüleri.
devamını gör...
güne bir söz bırak
kendisine köle olmaktan kurtulan kişi, gerçekten özgürdür.
seneca
seneca
devamını gör...
hayal panosu
ingilizce 'vision board' diye geçiyor. kısaca bize hayallerimizi çağrıştıran görsellerden oluşturduğumuz bir pano.
elde etmek istediğimiz şey her ne ise, bize onu çağrıştıracak fotoğrafları topluyoruz ilk etapta. ben genelde bu adım için pinterest ve we heart it kullanıyorum ve bu inanılmaz keyif verici bir süreç. burada kesinlikle önem vermemiz gereken bir şey var ki o da hayallerimiz konusunda spesifik olmak. eğer araba istiyorsan herhangi güzel bir arabanın fotoğrafı değil de istediğin arabanın modeline ve rengine kadar ayrıntılı bir fotoğraf bulup eklemen çok güzel olacaktır çünkü istediklerimiz konusunda ne kadar spesifik olursak o kadar net bir şekilde karşılık gelir. ya da bu sene seyahat etmek istiyorsan öylesine beğendiğin bir manzarayı koymak yerine gitmek istediğin belirli bir yerin fotoğrafını ekleyebilirsin. diyelim ki yılbaşında new york'ta olmak istiyorum. ( bu arada ben istediğim şeyler için 'istiyorum' ifadesini kullanmaktan hep kaçınırım. 'istiyorum' veya 'gideceğim' gibi gerçekleşmemiş bir ifade kullandığımızda hep istemeye devam edecekmişiz gibi bir enerji verdiğimize inanıyorum. o yüzden hedeflerimi yazdığım defterime mutlaka ama mutlaka 'new york'a gittim' şeklinde yazarım.bir nevi bilinçaltımıza ufak bir numara yapıyoruz gibi düşünebiliriz. hatta bazen bunu ileri taşıyıp 'bu yıl küçüklükten beri hayallerimin şehri olan new york'a gittim ve tahmin ettiğimden çok daha güzeldi.' tarzı şeyler ekliyorum.) daha sonra beğendiğim ve kendimi orada hayal edebileceğim bir new york fotoğrafı buluyorum, hatta bazen o fotoğrafın apaçık bir şekilde neresi olduğunu bilsem bile altına kendim new york yazıyorum ki etkisi daha da artsın. ve bu şekilde panomuzu hayallerimizin fotoğraflarıyla dilediğimiz gibi doldurmaya başlıyoruz. tabii ki nasıl istiyorsak süsleyebilir ve bizi motive eden sözleri de ekleyebiliriz ki ben bolca ekliyorum.
burada başka bir önemli konu ise panoyu hazırlayıp bir köşeye atmamak tabii ki. bunun için bir karton ya da defter yerine mantar ya da telli pano kullanıp duvara asabiliriz. benim hayal panom yatağımdan bakarken bile direkt olarak karşımda görebileceğim bir yerde ve bu sayede hem yatmadan gördüğüm son şey hem de gözümü açtığımda gördüğüm ilk şey hedeflerim oluyor. bu bile motive ediyor bizi zaten. günü amaçsız bir şekilde geçirmemizin hatta amaçsız biri gibi hissetmemizin önünde çok güçlü bir kalkan hayal panosu, çünkü ben hedefleri olan biriyim ve sabah kalktığımda bile ilk düşündüğüm şey onlar olacak. detaylı bir şekilde düşünmeyi de çok seviyorum bu arada, ki böyle de yapmalıyız. o istediğim arabanın kapısını açtığımı, arabayı çalıştırıp onu sürdüğümü, arkadaşlarımı onunla almaya gittiğimi ve daha birçok şeyi o panoyu her gördükçe gözlerimi kapatıp düşünüyorum.
ben bu seneki hayal panomun bir kısmını oluşturdum ve sene sonunda buraya gelip gerçekleşen hayallerimi paylaşmak için tekrar düzenleyeceğim burayı. bu yazı uzun oldu farkındayım ama eğer sonuna kadar okuyup kendi hayallerinin panosunu oluşturacak biri olursa yıl sonunda hayatımızda nelerin değiştiğini konuşmayı o kadar çok isterim ki. konuşmasak bile umarım kendi hayal panosunu yapmak isteyen birileri olur zamanla.
elde etmek istediğimiz şey her ne ise, bize onu çağrıştıracak fotoğrafları topluyoruz ilk etapta. ben genelde bu adım için pinterest ve we heart it kullanıyorum ve bu inanılmaz keyif verici bir süreç. burada kesinlikle önem vermemiz gereken bir şey var ki o da hayallerimiz konusunda spesifik olmak. eğer araba istiyorsan herhangi güzel bir arabanın fotoğrafı değil de istediğin arabanın modeline ve rengine kadar ayrıntılı bir fotoğraf bulup eklemen çok güzel olacaktır çünkü istediklerimiz konusunda ne kadar spesifik olursak o kadar net bir şekilde karşılık gelir. ya da bu sene seyahat etmek istiyorsan öylesine beğendiğin bir manzarayı koymak yerine gitmek istediğin belirli bir yerin fotoğrafını ekleyebilirsin. diyelim ki yılbaşında new york'ta olmak istiyorum. ( bu arada ben istediğim şeyler için 'istiyorum' ifadesini kullanmaktan hep kaçınırım. 'istiyorum' veya 'gideceğim' gibi gerçekleşmemiş bir ifade kullandığımızda hep istemeye devam edecekmişiz gibi bir enerji verdiğimize inanıyorum. o yüzden hedeflerimi yazdığım defterime mutlaka ama mutlaka 'new york'a gittim' şeklinde yazarım.bir nevi bilinçaltımıza ufak bir numara yapıyoruz gibi düşünebiliriz. hatta bazen bunu ileri taşıyıp 'bu yıl küçüklükten beri hayallerimin şehri olan new york'a gittim ve tahmin ettiğimden çok daha güzeldi.' tarzı şeyler ekliyorum.) daha sonra beğendiğim ve kendimi orada hayal edebileceğim bir new york fotoğrafı buluyorum, hatta bazen o fotoğrafın apaçık bir şekilde neresi olduğunu bilsem bile altına kendim new york yazıyorum ki etkisi daha da artsın. ve bu şekilde panomuzu hayallerimizin fotoğraflarıyla dilediğimiz gibi doldurmaya başlıyoruz. tabii ki nasıl istiyorsak süsleyebilir ve bizi motive eden sözleri de ekleyebiliriz ki ben bolca ekliyorum.
burada başka bir önemli konu ise panoyu hazırlayıp bir köşeye atmamak tabii ki. bunun için bir karton ya da defter yerine mantar ya da telli pano kullanıp duvara asabiliriz. benim hayal panom yatağımdan bakarken bile direkt olarak karşımda görebileceğim bir yerde ve bu sayede hem yatmadan gördüğüm son şey hem de gözümü açtığımda gördüğüm ilk şey hedeflerim oluyor. bu bile motive ediyor bizi zaten. günü amaçsız bir şekilde geçirmemizin hatta amaçsız biri gibi hissetmemizin önünde çok güçlü bir kalkan hayal panosu, çünkü ben hedefleri olan biriyim ve sabah kalktığımda bile ilk düşündüğüm şey onlar olacak. detaylı bir şekilde düşünmeyi de çok seviyorum bu arada, ki böyle de yapmalıyız. o istediğim arabanın kapısını açtığımı, arabayı çalıştırıp onu sürdüğümü, arkadaşlarımı onunla almaya gittiğimi ve daha birçok şeyi o panoyu her gördükçe gözlerimi kapatıp düşünüyorum.
ben bu seneki hayal panomun bir kısmını oluşturdum ve sene sonunda buraya gelip gerçekleşen hayallerimi paylaşmak için tekrar düzenleyeceğim burayı. bu yazı uzun oldu farkındayım ama eğer sonuna kadar okuyup kendi hayallerinin panosunu oluşturacak biri olursa yıl sonunda hayatımızda nelerin değiştiğini konuşmayı o kadar çok isterim ki. konuşmasak bile umarım kendi hayal panosunu yapmak isteyen birileri olur zamanla.
devamını gör...
örnek vatandaş (yazar)
yılların tecrübesi, kullandığı cümle tanım ve seviyeli tepkileri, ne kadar kalender olduğu gösteren şahsiyet.
devamını gör...
normal sözlük 2020 istatistikleri
benjamin'in paylaşımını artı oyladım, bunu yapmamdaki sebep , katıldığım yerler olmasıydı. katıldığım nokta, sözlük'ün büyümesi ve internet ortamında altenatif haline gelmesidir.
ancak katılmadığım nokta ise, büyümenin sadece tanım sayısına indirgenmesi, bunun baz alınmasıdır. bana göre önemli olan kontrollü ve kaliteli buyumektir. google verileri, sözlük'ün net ortamında adının duyulması için önemlidir fakat daha önemli olanı, kalitenin artmasidir. unutulmasın, malum sözlük'u bugünlere getiren uzun bir dönem, ciddi bir kalite tutturmasidir, en çok tıklanan yer olması değil. buna evrildiginde, neler olduğunu gördük.
bu açıklamayı, iki nedenle yaptım. bir yazar arkadaşımız, "ekşi sözlük'u geçmemiz için kaç tanım yapmamız gerekiyor" gibi bir soru sormuş ve epeyi de, artı oy almış. böyle bir gayemiz olmamalı, bu anlamda belirli bir tempoyu korumak yeterli diye düşünüyorum. ikincisi de, benjamin'in açıklamasında yer yer "ordularimiz ilk hedefimiz akdeniz" gibi bir ruh hali sezdim*
özetle, büyümeyi sadece tanım sayısı olarak algilarsak, bunun yaratacağı bozulmayı onleyemeyiz. aksi halde, ben de memnunum şu tablodan, o nedenle artiladim zaten.
ancak katılmadığım nokta ise, büyümenin sadece tanım sayısına indirgenmesi, bunun baz alınmasıdır. bana göre önemli olan kontrollü ve kaliteli buyumektir. google verileri, sözlük'ün net ortamında adının duyulması için önemlidir fakat daha önemli olanı, kalitenin artmasidir. unutulmasın, malum sözlük'u bugünlere getiren uzun bir dönem, ciddi bir kalite tutturmasidir, en çok tıklanan yer olması değil. buna evrildiginde, neler olduğunu gördük.
bu açıklamayı, iki nedenle yaptım. bir yazar arkadaşımız, "ekşi sözlük'u geçmemiz için kaç tanım yapmamız gerekiyor" gibi bir soru sormuş ve epeyi de, artı oy almış. böyle bir gayemiz olmamalı, bu anlamda belirli bir tempoyu korumak yeterli diye düşünüyorum. ikincisi de, benjamin'in açıklamasında yer yer "ordularimiz ilk hedefimiz akdeniz" gibi bir ruh hali sezdim*
özetle, büyümeyi sadece tanım sayısı olarak algilarsak, bunun yaratacağı bozulmayı onleyemeyiz. aksi halde, ben de memnunum şu tablodan, o nedenle artiladim zaten.
devamını gör...
hamdım piştim yandım
nefsi arıtmak olgunluğa erişmek anlamındadır.
tasavvuf kelime anlamıyla gönlünü allah'a bağlamak demektir. tasavvuf yolu, bir "çile yolu"dur. kaba demir kızgın ateşe sokulmadan şekillendirilemez. nefsi terbiye etmek için iç hesaplamalardan geçmek gerekir.bu uzun ve yorucu yolculukta yaşarken ruhun yanmasına hazır olmak hem cesaret hem de olgunluk gerektirir.
tasavvuf kelime anlamıyla gönlünü allah'a bağlamak demektir. tasavvuf yolu, bir "çile yolu"dur. kaba demir kızgın ateşe sokulmadan şekillendirilemez. nefsi terbiye etmek için iç hesaplamalardan geçmek gerekir.bu uzun ve yorucu yolculukta yaşarken ruhun yanmasına hazır olmak hem cesaret hem de olgunluk gerektirir.
devamını gör...
sevilen şarkının en vurucu sözleri
"çok mu dertsiz duruyorum uzaktan bakınca,
çok mu kalender sandınız dert anlatmayınca?"
(bkz: candan erçetin) gamsız hayat
çok mu kalender sandınız dert anlatmayınca?"
(bkz: candan erçetin) gamsız hayat
devamını gör...
öğrenci yurdunda kalmanın insana kazandırdıkları
diplomasi, sabır ve tartışma adabı*
devamını gör...
