bu ülke psikolojimi bozacak artık.
adamın yaşadığı travmayı düşünmeden edemiyorum. hadi tüm aileyi dolandırdın diyelim, adamdan ne istiyorsun da bir ormana götürüp önce kıyafetini çıkarıp foto çekiyorsun sonra şantaj yapıp tecavüz ediyorsun ki? dolandırmanın bile bir üslubu varmış onu gördüm.

psikoloji-sosyoloji-hukuk, bu üç alan birlikte çalışmadığı sürece daha neler göreceğiz kim bilir...
devamını gör...

nitel araştırma tekniklerinden biri.

geçmişi normal ve somut bir biçimde ortaya koyma amacı vardır. veri kaynakları, kişi ve tarihi eserlerdir. burada veri toplama uzun ve titiz bir çalışmayı gerektirir.

iki çeşit geçerliliği bulunur:
- dışsal geçerlilik; verilerin orjinal olup olmaması.
- içsel geçerlilik; söylemlerin gerçek olup olmaması.
devamını gör...

tasarruf amaçlı imiş. ulan yapa yapa 81 tane tabeladan mı tasarruf yapacağız. bir kova boyayla 81 tabelayı boyarsınız. valla vatandaşı olmasan eğlenceli ülke.
devamını gör...

tişörtlerimi benden başka herkes giyiyor. bu üstümdeki kimin?
devamını gör...

(bkz: ölmedim ama hafif sürünüyorum)

kendisine buradan saygılar efem.
devamını gör...

-ablam, napıyorsun? ahanda b*ku yedim susmaz şimdi.
devamını gör...

süslüman diyorlar bu tarz için.
devamını gör...

kafa sözlük'e özgü bir ilaç, bir şifa, bir derman adeta.

evet evet! işbu satırların kendisine ithafen yazıldığı bu harikulade yazar; her türlü derde, tasaya, sıkıntıya, rahatsızlığa, hastalığa, ölüm haricinde hemen her şeye (inanabiliyor musunuz? her şeye!) iyi gelebilmektedir. üstelik herhangi bir yan etki göstermeden. bir mucize bu, tıbbın geldiği son nokta!

mesela ben. bu aralar herhangi bir şeye pek vakit ayıramıyorum. "sıkılıyorum sabri, bunalıyorum." pek de mutlu değilim ve bocalıyorum. eh, ölmedim ama hafif sürünüyorum. ne dedim ben?!

işte tam bu anda aklıma düşüyor. "ölmedim ama hafif sürünüyorum..." hemen profilinde hızlıca gezip bir doz alıyorum. bir yandan bilgiler şelale oluyor, bir yandan komiklikler şakalar gırla gidiyor. bir nikotin bağımlısının sigarasından çektiği ilk fırt gibi, bir ferahlık geliyor. vücudum serotoninle dolup taşıyor. bir bilgelik, bir mutluluk, bir huzur hissediyorum. böyle bir şey olabilir mi ya?

cümlelerimi de sözlükçe yoksunluk sendromu çekmeyelim diye hep yazmasını umarak ve kendisine mutlu ve huzurlu yarınlar dileyerek bitiriyorum.

bayilerinizden ısrarla isteyiniz!*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

2021 kainat güzellik yarışması (miss universe) için geri sayım başladı. merakla beklenen miss universe, 13 aralık pazartesi günü israil'de düzenlenecek.
armullah nerelerdesin, bu zor iş bana kaldı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
arnavutluk: ına dajci
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
türkiye: cemrenaz turhan
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
arjantin: julieta garcia
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
avustralya: daria varlamova
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bahamalar: chantel o'brian
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
belçika: kedist deltour
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bolivya: nahemi uequin antelo
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
brezilya: teresa santos
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bulgaristan: elena danova
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kamboçya: marady ngin
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kanada: tamara jemuovic
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
şili: antonia figueroa
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kolombiya: valeria ayos
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hırvatistan: ora ıvanišević
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
çek cumhuriyeti: karolina kokesova
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
danimarka: sara langtved
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ekvator: susy sacoto mendoza
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
finlandiya: essi unkuri
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fransa: clémence botino
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
almanya: eloisa jo-hannah seifer
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
gana: silvia naa morkor commodore
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
büyük britanya: emma collingridge
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yunanistan: sofia arapogianni
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
macaristan: jázmin viktória elizabeth
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
irlanda: katharine walker
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
italya: caterina di fuccia
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kazakistan: aziza tokashova
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
güney kore: jisu kim
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
meksika: debora hallal
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
norveç: nora emilie nakken
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
paraguay: nadia ferreira
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
portekiz: oricia dominguez dos santos
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
romanya: olimpia elena carmina cotfas
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
rusya: ralina arabova
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
güney afrika: lalela mswane
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ispanya: sarah loinaz
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ukrayna: hanna neplyakh
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
abd: elle smith
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
venezuela: luiseth materán
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
vietnam: kim duyen
buradan
devamını gör...

maaşım
devamını gör...

pazartesi sendromu sosyetinin işidir.
alın teriyle çalışan adamın besmelesidir.
(bkz: cahit zarifoğlu).
devamını gör...

ne umduk ne bulduk *

beraber yürüdük biz bu yollarda diyerek herkese kuruculuk unvani verilmesi güzel fikir.

veyahut bugün sizin gününüz çocuklar gibi şen olun da denmek isteyip, bu sözlük sizin eserinizdir diyerekte verilmiş olabilir bu unvan.
güzel mi ?
güzel.

koltuğuma dokunma, hele mahlas rengime hiç dokunma! al şu kuruculuk unvanını git ötede şiirini söyle, gösterini yap, kermesten otlan sonra zaten yağmur yağar evlere dağılırız .

güne özel rozet de olsaydı tadından da yenmezdi be çocuklars.
devamını gör...

kanımca, sevmeyi bilmediği için değil, gerçekten sevmediği ve kendi rahatını düşünen bencilin teki olduğu için kaybetmek istemeyen insandır.

sonuçta sevince kaybetmekten korkar insan. kaybetmeyi istememek, sevmediğini gösterir, sevmeyi bilmediğini değil.

yolu açık olsundur. allah çarşısına pazar versindir. güle güle gitsindir.
devamını gör...

an itibariyle sözlükte var olan bildirim.

artik takipçi listesinde, kim takip etmiş diye 1 saat bakınmak zorunda kalmayacağız. çünkü artık tek tıkla mümkün.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ağrıdağı efsanesi bir aşk efsanesidir. ama sıradan bir aşk efsanesi değil. başlarken bir at meselesiyle başlar. at ahmet'in evinin önüne gelir. dağın yaşlısı sofi ile ahmet atı üç kere uzağa bırakırlar ama at her seferinde ahmet'in kapısına gelir. artık at ona hak yadigarıdır ve sahibi isteyecek olsa bile kellesini verir ama atı geri veremez. verirse kimse onun yüzüne bakmaz ve ağrı dağı'nın laneti onların üzerine çöker. dağın öfkesi onları boğar. durum böyleyken at bir paşanın çıkar ve başlar bir çekişme. paşa'nın kızı gülbahar ve ahmet tüm bu kargaşanın içinde büyük bir aşka tutulurlar. bu imkansız aşkın ünü ülke sınırlarının bile dışına taşar. her yerden insanlar akın ederek gelirler. peki ne mi olur? ah ahmet. boyun posun devrilsin. sonu içinizi dağlayacak bir efsane. böyle bir efsaneyi de bu kadar güzel ancak yaşar kemal gibi bir efsane yazabilirdi zaten. karakterlerin psikolojileri ancak bu kadar güzel okuyucuya yansıtılabilirdi.


kitapta karşılıksız seven bir erkek, bu erkeğin masum aşkı, sevdiği kadın için sevdiğinin sevdiğine kavuşmasına bile yardım etmesi çok dokunaklıydı. böyle seven erkekler sadece kitaplar da mı var be. ah yürek dağladın koca yiğit.

peki diğer yandan bir erkek çeşidine daha göz atalım. sevdiği kadın onun canını kurtarmak için canını bile feda etmeye hazırken onun yüreğinde hâlâ kuşkuların zehirli sarmaşıklarının kök salması. allahtan daha belanı mı arıyorsun be adam. püü senin kalıbına.





ulan ahmet. canın çıksın e mi. böyle aşk mı olur ahmet. gülbahar'ı gerçek seven memoydu. sen onu hiç hak etmedin. senin hak ettiğin ölümünün sevdiğinin ellerinden olmasıydı. yazık değil miydi o kıza yaptığın hakaretler imalar. o sana koşulsuz kendini teslim etmişken, senin aşkından aklını kaybedecek kadar seni severken senin ona olan güvensizliğin. ah memo, yiğit memo. efsane sensin memo.



şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. karanlığa ışığa, her şeye, her şeye akıl erdirecekler, tek insanoğluna güçleri yetmeyecek. onun sırrına ulaşamayacaklar.

syf. 13.


evet belki bir gün gelecek insan bu dünyadan silinip gidecek ve ne biz ne de bizden sonra bizi keşfedecek o canlılar insanoğlunun sırrını asla çözemeyecekler.
devamını gör...

nerden duyup da istediğimi bilmesem de gerçekten ilgimi çeken ve hayatımın bi döneminde -mümkünse asıl istediğim üniversiteden mezun olduktan sonra ikinci bölümüm olarak- okumak istediğim bölüm.
devamını gör...

uçuran uçurana hey maşallah! herkes uçuyor, uçuruyor, uçuruluyor! arttırıyorum arttırıyorum, tc kimlik numarasının son hanesi tek olanlar uçurulsun kampanyası! efenim tc vatandaşı olmayanlar mı? onlar hepten uçurulsun zaten alüminyum! uçururken mehter çalmayı unutmuyoruz!
devamını gör...

bir kısır döngüdür aslında. bu döngü ebeveynden başlar. babam hep kardeşim küçükken "o şuan kamera gibi, ne görse onu yapacak kendinize çekidüzen verin." derdi. pek haklıymış. bunu çocukken bazı insanların kötü doğduğunu, saf kötü olduğunu düşünerek atlattım. çocuklar çok acımasızdı. ilk travmalarımızı akranlarımızdan aldık. meğerse ebeveynden alıyormuşuz. çocuk aileden ne alırsa o imiş. istisnai kalıtsal ruhsal bozukluklar haricinde çocukların bir kamera olduğunu düşünmekteyim bende.

biz küçükken babam bize vurmayı, sövmeyi, heleki dalga geçmeyi, zorbalık etmeyi katiyen aşılamadı. tek bildiğimiz hak savunmaktı. bu yeri gelince sözlü yanıt vermek yeri gelince de fiziksel savunmaydı. canım yandıkça değşştim. canım ayndıkça küfretmeyi, vurmayı öğrendim. ve hatta bende dalga geçtim bir zaman sonra bana hayatı zindan edenlerle.

ben çocuğumu ne kadar naif yetiştirirsem yetiştireyim çevrenin onu zorla değiştireceğini kendimden tecrübe ettim. dünya çapında bir sorundur çocuk acımasızlığı çünkü çevreni bir yere kadar kontrol edebiliyorsun. senin pamuklara sardığın bebeğini kırıp üzüyorlar.
devamını gör...

isviçreli ekstrem metal grubudur. 1984 yılında kurulmuştur ve bir süre sonra da grup dağılmıştır. ardından 2001 yılında tekrar kurulmuş ve ekstrem metalin öncülerinden olmuşlardır. karışık bir geçmişi var grubun lakin tüm zamanların en iyi 50 metal grubu arasındadır, yerini korur. bir zamanlar ekstrem metali yapan gruplar oldukça azdı, bu grup ekstrem metali yaydıktan sonra kendilerinden etkilenip ekstrem metal yapmaya başlayan bile oldu. ilham kaynakları adeta, bu yüzden bile kendilerine her daim saygı duyarım.

fena mı fena, coşkulu mu coşkulu albümleri var amcalarımızın, onlardan bir kısmını şuraya koyayım; morbid tales, to mega therion, cold lake, prototype, namesis of power, tragic serenades, parched with thirst am ı and dying, are you morbid ve son olarak ınnocence and wrath… buraya albümleri koyuyorum ki dinlemek isteyen google amcadan aratsın, güzel olduğunu iddia ettiğim albümleri dinleme şansı bulsunlar.

grubumuzun esin kaynakları son derece ilginç. misal judas priest, black sabbath, venom, cristian death gibi gruplardan kendilerine güzel bir tarz yaratmışlar. tarzları ekstrem ama bazı albümlerinde thrash metal, glam metal ve doom metal tadı var, yani bunlar da biraz ortaya karışık çalışmışlar. grubun emekçisi bana göre martin eric ain amcamdır. vokal de emek vermiş gruba ama bu gitarist kadar değil. şarkı sözü de yazmış bir dönem hatta bazı şarkılar hep bunun elinden geçmiştir.

sevgiler saygılar olsun…
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim