ikinci dünya savaşı
atatürk kendisine adolf hitler tarafından gönderilen propoganda filmini bereberindekilerle izledikten sonra kendisine filmi nasıl bulduğunu soran kişilere şöyle cevap vermiştir.
“efendim, bu adam, filmde gördüğünüz gibi rol icabı bir hamle ile işe başladı. bugün almanya’nın bütün askerî gücü onun elinde. yarın harbe girişecektir. o ve onun mukallidi mussolini harbe hazırlıkla meşguller. evet, yakın bir gelecekte harbe dalacaklardır.”
“dalacaklardır, çünkü asker değillerdir, harp ne demek bilmezler. harp bir felakettir ve hele bu iki müttefik için mutlaka ölümdür. talih almanya’ya öyle bir toprak vermiştir ki, o, daima iki ateş arasında kalmaya mahkûmdur.”
“körü körüne hesapsız, kitapsız bir nefis itimadı, tamamen otomatik bir ordu sistemi, ilk hamlede korkunç bir kuvvet tesiri yapacak, fakat bir kere bir tarafı sakatlandı mı, tarumar olacak, o çalışkan millet yere serilecektir. ortada ne hitler, ne teşkilatı kalacaktır. mussolini’den hiç bahse hacet yoktur, o, efendisinin ortadan kalktığı gün yok olacaktır. ”
prof. ali canip yöntem’in yeni türk edebiyatı üzerine makaleleri, ss. 816 – 817.
“efendim, bu adam, filmde gördüğünüz gibi rol icabı bir hamle ile işe başladı. bugün almanya’nın bütün askerî gücü onun elinde. yarın harbe girişecektir. o ve onun mukallidi mussolini harbe hazırlıkla meşguller. evet, yakın bir gelecekte harbe dalacaklardır.”
“dalacaklardır, çünkü asker değillerdir, harp ne demek bilmezler. harp bir felakettir ve hele bu iki müttefik için mutlaka ölümdür. talih almanya’ya öyle bir toprak vermiştir ki, o, daima iki ateş arasında kalmaya mahkûmdur.”
“körü körüne hesapsız, kitapsız bir nefis itimadı, tamamen otomatik bir ordu sistemi, ilk hamlede korkunç bir kuvvet tesiri yapacak, fakat bir kere bir tarafı sakatlandı mı, tarumar olacak, o çalışkan millet yere serilecektir. ortada ne hitler, ne teşkilatı kalacaktır. mussolini’den hiç bahse hacet yoktur, o, efendisinin ortadan kalktığı gün yok olacaktır. ”
prof. ali canip yöntem’in yeni türk edebiyatı üzerine makaleleri, ss. 816 – 817.
devamını gör...
malnutrisyon
kısaca "kötü beslenme" denilebilir. obezite kadar yetersiz ve dengesiz beslenmek de sağlığı tehdit eder. (bkz: kuwashiorkor)(bkz: marasmus) afrikalı çocuklardaki şişmiş karınların sebebi de budur.
devamını gör...
koordinat sistemi
dünya üzerindeki bir noktanın yerini belirlemeyi sağlayan, paralel ve meridyenlerden oluşan değerlerdir.
devamını gör...
adam olacak çocuk (program)
barış manço'nun 80 ve 90'lı yıllarda yaptığı 7'den 77'ye adlı programında çocuklara ayırdığı bölüm.
mine abla'nın piyanosu eşliğinde, konuk çocuklar sırayla sahneye alınır, kendisiyle çocuğun konuşkanlığı ölçüsünde sohbet edilir, diğer çocukların kendisine puan vermesi ile çocuk alkışlarla yerine alınırdı.
eğlenceli olması bir yana, çocuklara güzel alışkanlıklar kazandırmak için barış manço'nun verdiği ufak tefek öğütler sayesinde aynı zamanda faydalı bir programdı çocuklar için.
mine abla'nın piyanosu eşliğinde, konuk çocuklar sırayla sahneye alınır, kendisiyle çocuğun konuşkanlığı ölçüsünde sohbet edilir, diğer çocukların kendisine puan vermesi ile çocuk alkışlarla yerine alınırdı.
eğlenceli olması bir yana, çocuklara güzel alışkanlıklar kazandırmak için barış manço'nun verdiği ufak tefek öğütler sayesinde aynı zamanda faydalı bir programdı çocuklar için.
devamını gör...
her şeye ve herkese rağmen yalnız hissetmek
bana göre hayat koşullarında olan rahatlığa ve bolluğa bağlı gelişmiş bir durum. ben 2000 doğumluyum hiç bahsedilen o sıcak mahalleleri sıcak akraba ilişkilerini yaşamadım. gelişen dünyanın yarattığı yalnızlığın içerisine doğdum. o yüzden bu denilen his bende doğuştan var. sanki bu dünyaya uzay boşluğundaymış gibi hava da tek başımıza bir yere ait olamadan dokunamadan yaşamak için gönderilmişiz gibi bir his. bir umut belki böyle hissedenler bir araya gelip kendi mutlu anlarını bulurlar.
devamını gör...
meja (yazar)
sözlükte şu ana kadar, hakkında nickaltı yazarken en fazla zorlandığım memeli insan. (memeyi koyduk yine oraya. yakıştı gerçi.) entel demeye gönlüm el vermiyor. sısıısıs
tüm erkek klişelerine tepki olarak doğmuş. korkutuyor beni bazen yazdıklarıyla.
farklı hanımları keşfedip asılma ve yeşilay kolu olarak, sıkıcı olarak anılan kafa sözlükteki ilk günlerimde, uzun uzun yazdığı entryleriyle fiziğe düşkünlüğü sebebi ile "sevgilimden ayrıldım çok yalnızım blog kızı" sanmıştım onu. her 10 kızdan 4'ü gibi. itiraf edeyim bari.
sonradan "hımm bu bir şeyler diyor" deyip daha dikkatli okumaya başlıyorsunuz. az çok analiz yeteneği varsa, derin bir anlam görüyorsunuz bu hanımda. "merhaba hanım, sizde derin bir anlam var diyorsunuz", "hadi lennn oradan" diyor. o ara radyoda paralelde.
çünkü derin anlam falan yok. sabah rafadan yumruta yiyip diş fırçaladıktan sonra kahvaltıya devam eden gri çoraplı bir fırlama çünkü. belirsiz grili cisim. tüm renkleri toplamış ve kısa zaman dilimlerinde hepsine bürünebilecek kıvraklıktaki arsız bukalemun.
bir anlamıolduğu belliydi. dikkatli gözlerden kaçmadı. çektiği hikayede paralel olduğunu tahmin ettiğim tırt endişelerim olduğu için, onu 'kurtarayım' dedim. onu kurtarırsam, vicdanen daha rahat uyurum, daha önce, daha önceki acı çekenlere yaptığım tüm boktan işlerden arınırım dedim. egoizmimi konuşturdum yine. o benim vicdan azaplarımı temizleme süpürgem olacaktı. onun bundan haberi yoktu. onu çok mutlu edip gidecektim. "bak işte artık daha mutlusun hadi çüüz" diyecektim.
o da olmadı. vazgeçtim bu sabah tost yerken. (yağmur vardı gibi sabah. -yağmur yoktu vurgu olsun diye salladım aslında. çok az çiseledi mi sanki? neyse lan.)
labirent gibi birleştirmemizi buyurdu hanfendi acılarını. yazdıklarından. daha açık oldu. hemen anladım ruh halini. açılmak ertesi gün pişman eder. sanki ona karşı olumlu bir kaç söz söyleme baskısını oluşturur. aa aynı ben dedim. ben bunu yapamayacak kadar yorgunum da dedim. bu keşifler yerine meme ucu birleştirmeyi yeğlerim her zaman. dar bir zaman dilimi haricinde herhangi bir stabil konuya dahi 3 günden fazla dayanamıyorum. o kurtarıcı ben olamam dedim. 10 saniye sonra olurum dedim. kafada dönen fazlasıyla gereksiz yığın var. kimsenin kederinden van gogh resmi çıkaramam ben. renkli renkli ıyyy. defolsun bunlar. defol pis washall. gıcık. fizik daha iyi. gülücük fiziği ve kanunu.
defolmuyor hiç. öyle bir yerden karşısına çıkıyor ki insanın, "son noktada mı acaba" sorusu ve şüphesi ile başbaşa bırakıyor kişiyi.
son nokta genelde, -boşluk hissi- tanımına uydurduğum bir faz. mar adentro izlerken havada uçan piçin yaptığı gibi, her boka üstten bakılan ve "anlamsızmış lan karınca gibi görünen şu mavilik" denilen an boşluk hissidir. sıvı ve katı ve gaz ve kulak memesi kıvamı arası ütopik bir yer. solcu işi. entelce.
"yok canım, aslında canı sıkılıyor onun da, başka hiçbir amacı yok" diyorsunuz birden. buyur buradan yak. sadece stres atma doğrultularımız farklı ama onun da "bundan sonrası" için bazı kararları var ve bunlar sabit diyorsunuz. değişmez bu kesin. yapar bu yazar böyle şeyleri. aniden böyle hissettirir. çok seksidir, hiç acımaz. acıtmaz velhasıl,
meja şaşırtır.
meja'yı okumak için en uygun zaman dilimi sızmak üzere olup, "içimi döksem mi" dediğiniz gece 04.30 dilimdir. eskilere mesaj atmayı önleyerek, masal kıvamında uyutuyor hanfendi o ara.
meja belirsizdir. tam olarak tanımlanamayan uçan cisimdir.
meja'yla gün bitimi olur bazen. bazen huysuzlaşırım fazla ciddiye aldığı için. bazen eleştirip içimden paralelde gülümserim, bu kadar bunalttığı için. bazen takdir eder "bebeğim ısıt yatağı geliyorum sabaha" yazayım derim. hepsinden vazgeçer silerim. onu sabaha karşı rahat bırakırım. sessiz kalırım. kalmasam da sorun olmaz derim.
daha hakkında en ufak şey bilmememe rağmen, gece çirkefleşip sabah kusura bakma desem de anlar o beni derim. kaçış noktam oluverir bazen. "sus lan şeytan kafalı" yazıp kaçar, tamam bebeğim sustum der - derim. bu kadar telepati fazla derim.
"bu kadar telepati olunca bir kızla kesin ona açılmam lazım ince ince" derim.
"yok be bu çok hanfendi, uğraşılmaz" derim.
varlığı ile bana sağlayacağı en büyük fayda iyi hissettirmesi derim, aklımın almadığı bazı konularda akıl almak ve 458 dakika discordda konuşmak olur bunun derim. ne de olsa kafası çalışan bir karşı cins derim. canım derim. off derim. oyhş derim. derim de derim.
solcu olsam, sol yanım derdim. sol yanım falan değil. sabah kramp giren bacağım olabilir. çamaşır makinesinde unuttuğum mavi tişörtüm gibi. fazla tanıyorum ben bu yazarı gibi. -derim.
içmek lazım bununla. karşılıklı anlatmak lazım. süper ağlama terapisi olan hanım. ağlamam gerçi, hep yalan dolan bunlar. hadi eve gidelim derim. kızlar bazen sütyen takıyor çünkü nietzche diye konuyu dağıtan entellere dönerim. onu demek istemiyorum bu bağyana nedense. camideki ikizim falan olabilir, ondan. sısıısıs
bilmiyorum, şimdilik iyi böyle. hep iyi o. varlığı şans oldu, tesadüf oldu. rahatlatıyor. acaba şimdi ne hissetti diye düşündüğüm nadir dişilerden.
canımsın. canımsın.
tüm erkek klişelerine tepki olarak doğmuş. korkutuyor beni bazen yazdıklarıyla.
farklı hanımları keşfedip asılma ve yeşilay kolu olarak, sıkıcı olarak anılan kafa sözlükteki ilk günlerimde, uzun uzun yazdığı entryleriyle fiziğe düşkünlüğü sebebi ile "sevgilimden ayrıldım çok yalnızım blog kızı" sanmıştım onu. her 10 kızdan 4'ü gibi. itiraf edeyim bari.
sonradan "hımm bu bir şeyler diyor" deyip daha dikkatli okumaya başlıyorsunuz. az çok analiz yeteneği varsa, derin bir anlam görüyorsunuz bu hanımda. "merhaba hanım, sizde derin bir anlam var diyorsunuz", "hadi lennn oradan" diyor. o ara radyoda paralelde.
çünkü derin anlam falan yok. sabah rafadan yumruta yiyip diş fırçaladıktan sonra kahvaltıya devam eden gri çoraplı bir fırlama çünkü. belirsiz grili cisim. tüm renkleri toplamış ve kısa zaman dilimlerinde hepsine bürünebilecek kıvraklıktaki arsız bukalemun.
bir anlamıolduğu belliydi. dikkatli gözlerden kaçmadı. çektiği hikayede paralel olduğunu tahmin ettiğim tırt endişelerim olduğu için, onu 'kurtarayım' dedim. onu kurtarırsam, vicdanen daha rahat uyurum, daha önce, daha önceki acı çekenlere yaptığım tüm boktan işlerden arınırım dedim. egoizmimi konuşturdum yine. o benim vicdan azaplarımı temizleme süpürgem olacaktı. onun bundan haberi yoktu. onu çok mutlu edip gidecektim. "bak işte artık daha mutlusun hadi çüüz" diyecektim.
o da olmadı. vazgeçtim bu sabah tost yerken. (yağmur vardı gibi sabah. -yağmur yoktu vurgu olsun diye salladım aslında. çok az çiseledi mi sanki? neyse lan.)
labirent gibi birleştirmemizi buyurdu hanfendi acılarını. yazdıklarından. daha açık oldu. hemen anladım ruh halini. açılmak ertesi gün pişman eder. sanki ona karşı olumlu bir kaç söz söyleme baskısını oluşturur. aa aynı ben dedim. ben bunu yapamayacak kadar yorgunum da dedim. bu keşifler yerine meme ucu birleştirmeyi yeğlerim her zaman. dar bir zaman dilimi haricinde herhangi bir stabil konuya dahi 3 günden fazla dayanamıyorum. o kurtarıcı ben olamam dedim. 10 saniye sonra olurum dedim. kafada dönen fazlasıyla gereksiz yığın var. kimsenin kederinden van gogh resmi çıkaramam ben. renkli renkli ıyyy. defolsun bunlar. defol pis washall. gıcık. fizik daha iyi. gülücük fiziği ve kanunu.
defolmuyor hiç. öyle bir yerden karşısına çıkıyor ki insanın, "son noktada mı acaba" sorusu ve şüphesi ile başbaşa bırakıyor kişiyi.
son nokta genelde, -boşluk hissi- tanımına uydurduğum bir faz. mar adentro izlerken havada uçan piçin yaptığı gibi, her boka üstten bakılan ve "anlamsızmış lan karınca gibi görünen şu mavilik" denilen an boşluk hissidir. sıvı ve katı ve gaz ve kulak memesi kıvamı arası ütopik bir yer. solcu işi. entelce.
"yok canım, aslında canı sıkılıyor onun da, başka hiçbir amacı yok" diyorsunuz birden. buyur buradan yak. sadece stres atma doğrultularımız farklı ama onun da "bundan sonrası" için bazı kararları var ve bunlar sabit diyorsunuz. değişmez bu kesin. yapar bu yazar böyle şeyleri. aniden böyle hissettirir. çok seksidir, hiç acımaz. acıtmaz velhasıl,
meja şaşırtır.
meja'yı okumak için en uygun zaman dilimi sızmak üzere olup, "içimi döksem mi" dediğiniz gece 04.30 dilimdir. eskilere mesaj atmayı önleyerek, masal kıvamında uyutuyor hanfendi o ara.
meja belirsizdir. tam olarak tanımlanamayan uçan cisimdir.
meja'yla gün bitimi olur bazen. bazen huysuzlaşırım fazla ciddiye aldığı için. bazen eleştirip içimden paralelde gülümserim, bu kadar bunalttığı için. bazen takdir eder "bebeğim ısıt yatağı geliyorum sabaha" yazayım derim. hepsinden vazgeçer silerim. onu sabaha karşı rahat bırakırım. sessiz kalırım. kalmasam da sorun olmaz derim.
daha hakkında en ufak şey bilmememe rağmen, gece çirkefleşip sabah kusura bakma desem de anlar o beni derim. kaçış noktam oluverir bazen. "sus lan şeytan kafalı" yazıp kaçar, tamam bebeğim sustum der - derim. bu kadar telepati fazla derim.
"bu kadar telepati olunca bir kızla kesin ona açılmam lazım ince ince" derim.
"yok be bu çok hanfendi, uğraşılmaz" derim.
varlığı ile bana sağlayacağı en büyük fayda iyi hissettirmesi derim, aklımın almadığı bazı konularda akıl almak ve 458 dakika discordda konuşmak olur bunun derim. ne de olsa kafası çalışan bir karşı cins derim. canım derim. off derim. oyhş derim. derim de derim.
solcu olsam, sol yanım derdim. sol yanım falan değil. sabah kramp giren bacağım olabilir. çamaşır makinesinde unuttuğum mavi tişörtüm gibi. fazla tanıyorum ben bu yazarı gibi. -derim.
içmek lazım bununla. karşılıklı anlatmak lazım. süper ağlama terapisi olan hanım. ağlamam gerçi, hep yalan dolan bunlar. hadi eve gidelim derim. kızlar bazen sütyen takıyor çünkü nietzche diye konuyu dağıtan entellere dönerim. onu demek istemiyorum bu bağyana nedense. camideki ikizim falan olabilir, ondan. sısıısıs
bilmiyorum, şimdilik iyi böyle. hep iyi o. varlığı şans oldu, tesadüf oldu. rahatlatıyor. acaba şimdi ne hissetti diye düşündüğüm nadir dişilerden.
canımsın. canımsın.
devamını gör...
yeni başlayanlar için iş hayatı
ponçik ponçik takılmayın, 1 sene olmadan da iş yerinden kimseyle kanka olmayın. size verilen değere göre de aksiyon alın alternatif arayın.
devamını gör...
kısa boylu kadınların daha güzel olması
bunu da, ben mi öğreteceğim size sevgili dostlar, çirkin kadın yoktur , avon kullanmayan kadın vardır.
devamını gör...
baklava ile ayran içmek
baklava ile ayran içen kişinin bu ikiliyi ilk kez mevlütte tatmış olasılığı %92 dir.
devamını gör...
scrubs
bir dönemlerin efsane kanallarından cnbc-e’de yayınlanan muhteşem komedi dizisidir. kendine has komedi anlayışını bölüm bölüm izleyicilerine kabul ettirdikten sonra gönüllerdeki tahta inmemek üzere kurulmuştur.

bir hastanede geçen olayları anlatan dizide bazı bölümler kesinlikle kült mertebesine erişmeyi başarmıştır. insanın o bölümleri izledikçe izleyesi gelir. şahsen benim 10 kez izlediğim bazı bölümler mevcuttur.
6. sezon 6. bölüm
dizinin karakterlerinin ilki j.d. salaklıkta sınır tanımayan ama iyi bir doktor olan çok eğlenceli bir karakterdir.

turk en az j.d. kadar salak olan ve en az onun kadar iyi bir doktor olan arkadaşıdır.

ikilinin ilişkisi turk’un eşi hemşire carla espinosa’yı zaman zaman delirtmektedir.
jd and turk meets
dr.cox seri şekilde laf sokabilen, internlerden hiç haz etmeyen, memnuniyetsiz ama çöl eğlenceli bir doktordur. dr. kelso bir ayağı çukurda başhekim, janitor * hastanede herkesten çok söz sahibi olan kişidir. dr.elliot reid ise dizimizin güzel doktorudur.

dizinin açılış şarkısı ise lazlo bane’in söylediği i am no superman’dir ve diziye cuk oturmuştur.
buradan

bir hastanede geçen olayları anlatan dizide bazı bölümler kesinlikle kült mertebesine erişmeyi başarmıştır. insanın o bölümleri izledikçe izleyesi gelir. şahsen benim 10 kez izlediğim bazı bölümler mevcuttur.
6. sezon 6. bölüm
dizinin karakterlerinin ilki j.d. salaklıkta sınır tanımayan ama iyi bir doktor olan çok eğlenceli bir karakterdir.

turk en az j.d. kadar salak olan ve en az onun kadar iyi bir doktor olan arkadaşıdır.

ikilinin ilişkisi turk’un eşi hemşire carla espinosa’yı zaman zaman delirtmektedir.
jd and turk meets
dr.cox seri şekilde laf sokabilen, internlerden hiç haz etmeyen, memnuniyetsiz ama çöl eğlenceli bir doktordur. dr. kelso bir ayağı çukurda başhekim, janitor * hastanede herkesten çok söz sahibi olan kişidir. dr.elliot reid ise dizimizin güzel doktorudur.

dizinin açılış şarkısı ise lazlo bane’in söylediği i am no superman’dir ve diziye cuk oturmuştur.
buradan
devamını gör...
namaz kılan erkek çekiciliği
allah korkusu olan erkek çekicidir. o incitmez , aldatmaz , sever değer verir. sadece namaza bağlamak doğru olmaz.
devamını gör...
etnosentrik bakış açısı
bu ukdeyi doldurmak bana kısmet oldu. etnosentrik bakış açısını en basit haliyle ben-merkezciliktir ya da başka bir deyişle kültürel narsisizm olarak tanımlayabiliriz. bu bakış acısında ki bireyler kendi kültürel yapılarını diğer tüm kültürlerden üstün ve doğru kabul ederek hareket ederler - ki çoğu zaman diğer kültür yapılarını tanımaya dahi gerek görmeden- günümüz dünyasında ise bu bakış açısı başka bir yere evrilerek avrupa merkezciliği yani eurosantrizmi doğurmuştur. avrupa standartlarına uymayan kültürleri aşağı görme kültü böyle böyle dünya toplumlarına işlenmiştir.
ayrıca geçmişten günümüze uzanan oryantalizmin temeli yine bu bakış açılarının bir sonucu olarak var olmuştur.
ayrıca geçmişten günümüze uzanan oryantalizmin temeli yine bu bakış açılarının bir sonucu olarak var olmuştur.
devamını gör...
gavur
gavur aslında farsçadan geçen bir kelime olup ateşe tapan, zerdüşt dinine bağlı olan demektir.
devamını gör...
nezih
temiz, güzel ahlaklı anlamına gelen arapça kökenli kelime.
devamını gör...
trafikte seni durduran hanzolara karşı yapılacaklar
kapıları kilitleyin ve polisi arayın. mümkünse kaçın.
devamını gör...
girilen her tanımın bir oyla başlaması gerekliliği
tekasür diye bir kavramdan bahsetmiş idim. bu başlıkta da bu binaen 0 oylu bir tanım ile 1 oylu tanımın arasındaki algısal fark. ne kadar bir tanımı sevsek bile 0 olan tanim ile 1 olan tanimi oylarken , 1 li tanima rahatca oy verebiliyoruz.peki neden 0 oylu tanima oy vermek zor oluyor? sebebi tekasür.
haliyle her düşünce önemlidir hususuna göz önüne alarak hem de psikolojik altyapısına bakarak her tanımın 1 oylu olması, hem bu tekasür etkisin azaltacak hem de kisa vadede yazarların aktifligini artiracak dusuncesi,hipotezine sahibim.
acaba her tanim 1 oyla başlasa ya da oysuz tanım kalmasa nasil olurdu? bu sözlüğün aktifligini nasil etkilerdi? seklinde düşüncelerim positif yönde. haliyle her tanıma oy vererek tekasür etkisini azaltmaya çalışıyorum.
not:tanımlarda size yöneltilen olumsuz elestirelere verilebilecek en guzel cevap oy ve fav dır. bu, ofkeli insan karşısındaki sükunet duruşunu sembolize eder. yeri gelmişken ilistireyim.
(bkz: oysuz tanım kalmasın kampanyası)
edit: oy(0) fav(0) yerine yazilabilecek oy(1) fav(0)' ın etkisine değindim burda.
edit2: 0 yerine 1 yazılması alışkanlığa dönüşünce geri şoklama yaparak 0 a dönülecek haliyle alışma bozulacak.
haliyle her düşünce önemlidir hususuna göz önüne alarak hem de psikolojik altyapısına bakarak her tanımın 1 oylu olması, hem bu tekasür etkisin azaltacak hem de kisa vadede yazarların aktifligini artiracak dusuncesi,hipotezine sahibim.
acaba her tanim 1 oyla başlasa ya da oysuz tanım kalmasa nasil olurdu? bu sözlüğün aktifligini nasil etkilerdi? seklinde düşüncelerim positif yönde. haliyle her tanıma oy vererek tekasür etkisini azaltmaya çalışıyorum.
not:tanımlarda size yöneltilen olumsuz elestirelere verilebilecek en guzel cevap oy ve fav dır. bu, ofkeli insan karşısındaki sükunet duruşunu sembolize eder. yeri gelmişken ilistireyim.
(bkz: oysuz tanım kalmasın kampanyası)
edit: oy(0) fav(0) yerine yazilabilecek oy(1) fav(0)' ın etkisine değindim burda.
edit2: 0 yerine 1 yazılması alışkanlığa dönüşünce geri şoklama yaparak 0 a dönülecek haliyle alışma bozulacak.
devamını gör...
22 kasım 2021 ayşegül aydın'ın hayatını kaybetmesi
siyasal islam döneminde gerçekleşmiştir. neden siyasal islam döneminde diyorum biliyor musunuz? ne oluyorsa bu dönemde oluyor zaten. saçma sapan stratejiler yapıp ülkeye ne idüğü belirsiz kişileri sokarsan onlar da senin vatandaşına saldırır işte böyle. gerçi o saatte orada ne işi varmış diyen bir zihniyet ülkemizi yönetiyor ve dolayısıyla kadına karşı yapılan şiddet olsun, kadın cinayetleri olsun onları pek enterese etmez.
asıl ben kadın düşmanlarını şu başlıkta görmek istiyorum, neredesiniz lan? bakın tam sizin istediğiniz bir olay gerçekleşmiş. adam önce tecavüz etmeye kalkmış sonra kız buna karşı direnince de taşla başından yaralamış kızı. kız da yattığı hastanede hayatını kaybetmiş. orgazm oluyorsunuz dimi dallamalar? o iğrenç yüzünüzü şu başlıkta görmeyi çok isterdim valla lanet pislikler.
gelelim bu kızın hayatını elinden alan dallamaya, muhtemelen içeride 3-5 sene yatıp çıkacaktır çünkü türkiye’de adalet kadına, garibana, çocuğa işlemez. bilindik şeyler bunlar. bu kızın hayatını nasıl elinden aldıysa şerefsiz otostop çocuğu, umarım onun da hayatını tenha yerde birileri alır. tek temennim şu anda budur. sinirden ne yazacağımı şaşırdım anasını satıyım bokunuzda boğulun ya!
asıl ben kadın düşmanlarını şu başlıkta görmek istiyorum, neredesiniz lan? bakın tam sizin istediğiniz bir olay gerçekleşmiş. adam önce tecavüz etmeye kalkmış sonra kız buna karşı direnince de taşla başından yaralamış kızı. kız da yattığı hastanede hayatını kaybetmiş. orgazm oluyorsunuz dimi dallamalar? o iğrenç yüzünüzü şu başlıkta görmeyi çok isterdim valla lanet pislikler.
gelelim bu kızın hayatını elinden alan dallamaya, muhtemelen içeride 3-5 sene yatıp çıkacaktır çünkü türkiye’de adalet kadına, garibana, çocuğa işlemez. bilindik şeyler bunlar. bu kızın hayatını nasıl elinden aldıysa şerefsiz otostop çocuğu, umarım onun da hayatını tenha yerde birileri alır. tek temennim şu anda budur. sinirden ne yazacağımı şaşırdım anasını satıyım bokunuzda boğulun ya!
devamını gör...
bir gün tek başına
bana göre türk edebiyatının en iyi beş romanından biri olan, muhteşem bir vedat türkali kitabı. siz 750 sayfa olduğuna bakmayın, bir çırpıda biter. finali ile insanın göğsüne yumruk gibi oturur. küçük burjuva eleştirisi, işçi sınıfı mücadelesi, öğrenci olayları, 50'li ve 60'lı yıllar fonunda bir aşk hikayesi. okuyun, okutturun.
devamını gör...
çaylak entrylerini beğenmek
beğenin be sevaptır mesela bunu hadi .
devamını gör...
pandemi sürecinde değişen alışkanlıklar
en ilginç bulduğum, maske takmaya alışmaktır.
bazı uzakdoğu ülkelerinde hava kirliliği sebebiyle gündelik yaşantıda aktif olarak kullanılması bana tuhaf gelirken, şimdi aynı şeyi virüs sebebiyle yaşamak şaşırtıyor.
bazı uzakdoğu ülkelerinde hava kirliliği sebebiyle gündelik yaşantıda aktif olarak kullanılması bana tuhaf gelirken, şimdi aynı şeyi virüs sebebiyle yaşamak şaşırtıyor.
devamını gör...