eski tanımlara oy gelmesi
oylayan ve oylanan yazarlar için de faydalı bir hareket. sözlüğün arşivini arayıp tarayıp önümüze getiriyor.
devamını gör...
lakap alabilmek için madalyalık tanım yazma işine girmek
devamını gör...
babası tarafından zincirlenen 6 yaşındaki çocuğun ölmesi
eğitimsiz insanların kısırlaştırılması gerektiği savımı doğrulayan bir olaydır.
devamını gör...
temel karamollaoğlu’ndan sedat peker’e açık mektup
buradantemel karamollaoğlu’ndan
sedat peker’e manifesto gibi açık mektup..
sayın sedat peker,
son bir ayda sosyal medyada yayınladığınız beş videoyu milyonlarca kişi gibi ben de izledim.
size yapılan türlü suçlamalar ve bunlara karşı sizin yapmış olduğunuz sarsıcı savunmalar üzerinde duracak değilim. bunu şu anda yapan onlarca gazeteci, televizyon yorumcusu bulunmaktadır.
sayın sedat peker,
bir türküde ya da bir şarkıda belirli aralıklardan sonra tekrarlanan bölüme “nakarat” denilir.
sizin beş videoda yapmış olduğunuz konuşmaların tümünde de şu ‘nakarat’ yer almaktadır:
biz bu vatanın fedaileriyiz!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz!
biz bu vatanın delileriyiz!
işte, bu mektubumda sizin bu nakarat bölümünüzü irdeleyeceğim.
sayın sedat peker,
son 35 yılda, özelleştirme adı altında, vatanın varlıkları, yani türk milletinin birikimleri ve zenginlikleri yabancı-yerli şirket ve kişilere satıldı.
vatanın yer altı ve yer üstü madenleri yağmalanırken siz kimlere fedailik yapıyordunuz?
vatanın fabrikaları ve işletmeleri yabancı ve yerli kişilere, peşkeş çekilirken siz kimlere karşı serdengeçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
bodrum’da yalıkavak yat limanı’na mehmet ağar’ın “çökmüş” olduğunu iddia ederek uzun uzun hesap soruyorsunuz. peki, vatanın tüm limanlarına yabancılar “çökerken” görünür bir delilik yaptınız mı, yani vatanı delicesine sevdiğinizi dosta da düşmana da gösterdiniz mi?
sayın sedat peker,
vatanın tarım toprakları yabancıların eline geçerken siz kimlerin fedailiğini yapıyordunuz?
türk çiftçisinin yerli tohum kullanması yasaklandığında, başta siyonist israil devleti olmak üzere yabancı ülkelerden ithal edilen, dna’sı değiştirilmiş kısır tohumlar türk çiftçisine dayatıldığında kimlerin adına serden geçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
türk bankaları birer birer yabancıların eline geçerken, vatanın delileri olarak ortaya çıktığınızı gören oldu mu?
sayın sedat peker,
türkiye cumhuriyeti devleti’nin malı, yani türk halkının varlıkları konya şeker fabrikasına, amasya şeker fabrikasına, kütahya şeker fabrikasına ve adapazarı şeker fabrikasına, sizin deyiminizle, çöktüler!
neden o zaman, “biz bu vatanın fedaileriyiz” deyip ortaya çıkmadınız?
2003 yılında, türk halkının malı olan dev kuruluş petkim’e çöktüler!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz diyerek ayağa fırlamanız gerekmez miydi?
haziran 2003’de, türkiye’de en çok ciro yapan, en çok para kazanan ve devlete en çok vergi veren, her yıl türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde birinci sırayı alan, 4 bin işçinin çalıştığı, türk halkının malı, dev kuruluş tüpraş’a çöktüler!
biz bu vatanın delileriyiz, vatanımızı deliler gibi severiz, varlıklarımızı kimseye kaptırmayız deyip neden ortaya çıkmadınız?
sayın sedat peker,
şubat 2019’da, yani bundan iki yıl önce, “vatanı satanlar” adlı kitabım yayımlandı.
bu kitabımın kapağında 76, içinde ise yaklaşık 300 vatan satıcısının adı bulunmaktadır.
toplam sayıları yaklaşık 400’ü bulan bu kişiler sıradan kişiler değildir! bu kişiler cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, başbakan yardımcılığı ve bakanlık yapmış kişilerdir.
devletimizin en üst yönetiminde bulunmuş bu kişilerin birer vatan satıcısı olduğunu doğruluğu tartışmasız belgelerle ortaya koydum.
sizin saygıda kusur etmediğiniz devlet bahçeli, kitabımdaki kişilerden biridir!
sizin ağır biçimde suçladığınız mehmet ağar, berat albayrak ve süleyman soylu, kitabımda adları geçen vatan satıcılarıdır!
sayın sedat peker,
kitabımda adları vatan satıcıları olarak geçen dört eski bakan yargıya koştular: namık kemal zeybek, abdüllatif şener, sadettin tantan ve rıfat serdaroğlu.
bu dört eski bakan yargıdan şunları talep ettiler: kitabın baskısı hemen durdurulsun, ülke genelinde kitaplar toplatılsın ve kitabın yazarı hapse atılsın!
sonuç ne oldu biliyor musunuz? yargı tüm iddia ve talepleri reddetti.
ancak bu kişiler bağlantılarını kullanarak kitabımın dağıtımını ve satışını engellemeye çalıştılar, bu çabaları sürmektedir…
sayın sedat peker,
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’a “recep abi” demektesiniz.
kişiler arasındaki dostluklara elbette karışma hakkım yok.
ancak size, “recep abiniz” hakkında biraz bilgi sunmak isterim.
vatanı satanlar kitabımda kendisine 25 sayfa ayırdım, sattığı vatan varlıklarının listesi o denli uzun yer aldı!
şimdi size sormam gerekiyor: vatanın varlıklarını satan “recep abinizin” karşısına dikilebilir misiniz, ‘ben bu vatanın fedaisiyim’ deyip ondan hesap sorabilir misiniz?
çok önemli bir konu daha var:
dünyadaki en büyük, en zengin bor madenleri türkiye’dedir. başta amerika olmak üzere çok sayıda ülkenin gözleri bor madenlerimizdedir.
bakın ne oldu: bor madenleri, türkiye varlık fonu’na devredildi. fonun başında da recep tayyip erdoğan var! sizin dilinizle söyleyeyim: bor madenlerimize “tayyip abiniz” çöktü! istediği zaman, istediği kişilere, istediği fiyata satabilir!
bu çok önemli konuyu da “vatanı satanlar” kitabımda, ayrı bir bölümde, belgeleriyle okurlara sundum.
bu konuda size sorum şu olsun: “tayyip abiniz” bu vatanın, bu milletin varlığı olan bor madenlerini yabancılara satmaya kalkışırsa, bir vatan fedaisi olarak, bir vatan serdengeçtisi olarak, bir vatan delisi olarak, karşısına dikilebilecek misiniz?
sayın sedat peker,
kişinin aynası, yaptığı işlerdir, söylemleri değil!
söylemleriyle tozu dumana katan, vatanseverliği, milliyetçiliği kimseye bırakmayan bir kişiye hemen inanıp kanar mıyız, yoksa dönüp somut olarak ne yaptığına, ortaya ne tür yapıtlar bıraktığına mı bakarız?
işte, ben öyle yapıyorum.
söylemlerinizdeki nakaratı ele alıyor ve vatanımız satılırken neden ‘vatanın fedailiğini’ yapmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıklarına yerli ve yabancılar ‘çökerken’ niçin ‘vatanın serdengeçtisi’ olduğunu göstermediğinizi soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıkları birer birer yerli ve yabancı sömürgecilerin eline geçerken neden ‘vatanın delisi’ olduğunuzu haykırmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
sayın sedat peker,
siz, konuşmalarınızda şu iki kavrama, haklı olarak, çok önem veriyorsunuz: dürüst olmak ve namuslu olmak. size suç atanlara, tüm karşıtlarınıza “dürüst olun!”, “namuslu olun!” diye parmak sallıyorsunuz.
şimdi ben de size, ama parmağımı sallamadan uygarca sesleniyorum:
dürüst olun, namuslu olun!
siz bugüne kadar ne bir vatan fedaisi, ne bir vatan serdengeçtisi ne de bu vatanın delisiydiniz!
siz, adlarını kitabımda verdiğim bazı vatan satıcılarına, türlü biçimlerde uşaklık yapmış bir kişisiniz!
henüz 50 yaşındasınız, yani gençsiniz.
eğer bundan sonra dürüst ve namuslu davranırsanız gerçek bir vatansever olamaz mısınız?
ben, kişilerin geleceği hakkında her zaman olumlu düşünmeyi yeğlerim…
sedat peker’e manifesto gibi açık mektup..
sayın sedat peker,
son bir ayda sosyal medyada yayınladığınız beş videoyu milyonlarca kişi gibi ben de izledim.
size yapılan türlü suçlamalar ve bunlara karşı sizin yapmış olduğunuz sarsıcı savunmalar üzerinde duracak değilim. bunu şu anda yapan onlarca gazeteci, televizyon yorumcusu bulunmaktadır.
sayın sedat peker,
bir türküde ya da bir şarkıda belirli aralıklardan sonra tekrarlanan bölüme “nakarat” denilir.
sizin beş videoda yapmış olduğunuz konuşmaların tümünde de şu ‘nakarat’ yer almaktadır:
biz bu vatanın fedaileriyiz!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz!
biz bu vatanın delileriyiz!
işte, bu mektubumda sizin bu nakarat bölümünüzü irdeleyeceğim.
sayın sedat peker,
son 35 yılda, özelleştirme adı altında, vatanın varlıkları, yani türk milletinin birikimleri ve zenginlikleri yabancı-yerli şirket ve kişilere satıldı.
vatanın yer altı ve yer üstü madenleri yağmalanırken siz kimlere fedailik yapıyordunuz?
vatanın fabrikaları ve işletmeleri yabancı ve yerli kişilere, peşkeş çekilirken siz kimlere karşı serdengeçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
bodrum’da yalıkavak yat limanı’na mehmet ağar’ın “çökmüş” olduğunu iddia ederek uzun uzun hesap soruyorsunuz. peki, vatanın tüm limanlarına yabancılar “çökerken” görünür bir delilik yaptınız mı, yani vatanı delicesine sevdiğinizi dosta da düşmana da gösterdiniz mi?
sayın sedat peker,
vatanın tarım toprakları yabancıların eline geçerken siz kimlerin fedailiğini yapıyordunuz?
türk çiftçisinin yerli tohum kullanması yasaklandığında, başta siyonist israil devleti olmak üzere yabancı ülkelerden ithal edilen, dna’sı değiştirilmiş kısır tohumlar türk çiftçisine dayatıldığında kimlerin adına serden geçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
türk bankaları birer birer yabancıların eline geçerken, vatanın delileri olarak ortaya çıktığınızı gören oldu mu?
sayın sedat peker,
türkiye cumhuriyeti devleti’nin malı, yani türk halkının varlıkları konya şeker fabrikasına, amasya şeker fabrikasına, kütahya şeker fabrikasına ve adapazarı şeker fabrikasına, sizin deyiminizle, çöktüler!
neden o zaman, “biz bu vatanın fedaileriyiz” deyip ortaya çıkmadınız?
2003 yılında, türk halkının malı olan dev kuruluş petkim’e çöktüler!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz diyerek ayağa fırlamanız gerekmez miydi?
haziran 2003’de, türkiye’de en çok ciro yapan, en çok para kazanan ve devlete en çok vergi veren, her yıl türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde birinci sırayı alan, 4 bin işçinin çalıştığı, türk halkının malı, dev kuruluş tüpraş’a çöktüler!
biz bu vatanın delileriyiz, vatanımızı deliler gibi severiz, varlıklarımızı kimseye kaptırmayız deyip neden ortaya çıkmadınız?
sayın sedat peker,
şubat 2019’da, yani bundan iki yıl önce, “vatanı satanlar” adlı kitabım yayımlandı.
bu kitabımın kapağında 76, içinde ise yaklaşık 300 vatan satıcısının adı bulunmaktadır.
toplam sayıları yaklaşık 400’ü bulan bu kişiler sıradan kişiler değildir! bu kişiler cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, başbakan yardımcılığı ve bakanlık yapmış kişilerdir.
devletimizin en üst yönetiminde bulunmuş bu kişilerin birer vatan satıcısı olduğunu doğruluğu tartışmasız belgelerle ortaya koydum.
sizin saygıda kusur etmediğiniz devlet bahçeli, kitabımdaki kişilerden biridir!
sizin ağır biçimde suçladığınız mehmet ağar, berat albayrak ve süleyman soylu, kitabımda adları geçen vatan satıcılarıdır!
sayın sedat peker,
kitabımda adları vatan satıcıları olarak geçen dört eski bakan yargıya koştular: namık kemal zeybek, abdüllatif şener, sadettin tantan ve rıfat serdaroğlu.
bu dört eski bakan yargıdan şunları talep ettiler: kitabın baskısı hemen durdurulsun, ülke genelinde kitaplar toplatılsın ve kitabın yazarı hapse atılsın!
sonuç ne oldu biliyor musunuz? yargı tüm iddia ve talepleri reddetti.
ancak bu kişiler bağlantılarını kullanarak kitabımın dağıtımını ve satışını engellemeye çalıştılar, bu çabaları sürmektedir…
sayın sedat peker,
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’a “recep abi” demektesiniz.
kişiler arasındaki dostluklara elbette karışma hakkım yok.
ancak size, “recep abiniz” hakkında biraz bilgi sunmak isterim.
vatanı satanlar kitabımda kendisine 25 sayfa ayırdım, sattığı vatan varlıklarının listesi o denli uzun yer aldı!
şimdi size sormam gerekiyor: vatanın varlıklarını satan “recep abinizin” karşısına dikilebilir misiniz, ‘ben bu vatanın fedaisiyim’ deyip ondan hesap sorabilir misiniz?
çok önemli bir konu daha var:
dünyadaki en büyük, en zengin bor madenleri türkiye’dedir. başta amerika olmak üzere çok sayıda ülkenin gözleri bor madenlerimizdedir.
bakın ne oldu: bor madenleri, türkiye varlık fonu’na devredildi. fonun başında da recep tayyip erdoğan var! sizin dilinizle söyleyeyim: bor madenlerimize “tayyip abiniz” çöktü! istediği zaman, istediği kişilere, istediği fiyata satabilir!
bu çok önemli konuyu da “vatanı satanlar” kitabımda, ayrı bir bölümde, belgeleriyle okurlara sundum.
bu konuda size sorum şu olsun: “tayyip abiniz” bu vatanın, bu milletin varlığı olan bor madenlerini yabancılara satmaya kalkışırsa, bir vatan fedaisi olarak, bir vatan serdengeçtisi olarak, bir vatan delisi olarak, karşısına dikilebilecek misiniz?
sayın sedat peker,
kişinin aynası, yaptığı işlerdir, söylemleri değil!
söylemleriyle tozu dumana katan, vatanseverliği, milliyetçiliği kimseye bırakmayan bir kişiye hemen inanıp kanar mıyız, yoksa dönüp somut olarak ne yaptığına, ortaya ne tür yapıtlar bıraktığına mı bakarız?
işte, ben öyle yapıyorum.
söylemlerinizdeki nakaratı ele alıyor ve vatanımız satılırken neden ‘vatanın fedailiğini’ yapmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıklarına yerli ve yabancılar ‘çökerken’ niçin ‘vatanın serdengeçtisi’ olduğunu göstermediğinizi soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıkları birer birer yerli ve yabancı sömürgecilerin eline geçerken neden ‘vatanın delisi’ olduğunuzu haykırmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
sayın sedat peker,
siz, konuşmalarınızda şu iki kavrama, haklı olarak, çok önem veriyorsunuz: dürüst olmak ve namuslu olmak. size suç atanlara, tüm karşıtlarınıza “dürüst olun!”, “namuslu olun!” diye parmak sallıyorsunuz.
şimdi ben de size, ama parmağımı sallamadan uygarca sesleniyorum:
dürüst olun, namuslu olun!
siz bugüne kadar ne bir vatan fedaisi, ne bir vatan serdengeçtisi ne de bu vatanın delisiydiniz!
siz, adlarını kitabımda verdiğim bazı vatan satıcılarına, türlü biçimlerde uşaklık yapmış bir kişisiniz!
henüz 50 yaşındasınız, yani gençsiniz.
eğer bundan sonra dürüst ve namuslu davranırsanız gerçek bir vatansever olamaz mısınız?
ben, kişilerin geleceği hakkında her zaman olumlu düşünmeyi yeğlerim…
devamını gör...
ağlayacak kimsesi olmayan insan
bir insan.
başlık beni niye bu kadar sarstı ki şimdi?
ben oldum olası yalnız ağlarım. özellikle yalnız kalınca ağlarım. biriktirir biriktirir yalnızken ağlarım. birisinin yanında -en yakınlar dahil- ağlamamak için kırk takla atarım.
ve şimdi başlıkla fark ettim ki ağlamak için birisine ihtiyaç duyuyormuş insanlar.
benim ki mazoşistlik gibi hissettim. kendimi yıpratmak, acımı kendimle yaşamak, kendime duvar örmemi sağlıyormuş gibi hissettim.
mesela bugün kötü bir gün geçirdim. bitişi nirvana. şu an içime akıtıyorum göz yaşlarımı. odama gidip yatağa yatmayı bekliyorum ağlamak için.
yoruyorum sanırım kendimi böyle.
başlık beni niye bu kadar sarstı ki şimdi?
ben oldum olası yalnız ağlarım. özellikle yalnız kalınca ağlarım. biriktirir biriktirir yalnızken ağlarım. birisinin yanında -en yakınlar dahil- ağlamamak için kırk takla atarım.
ve şimdi başlıkla fark ettim ki ağlamak için birisine ihtiyaç duyuyormuş insanlar.
benim ki mazoşistlik gibi hissettim. kendimi yıpratmak, acımı kendimle yaşamak, kendime duvar örmemi sağlıyormuş gibi hissettim.
mesela bugün kötü bir gün geçirdim. bitişi nirvana. şu an içime akıtıyorum göz yaşlarımı. odama gidip yatağa yatmayı bekliyorum ağlamak için.
yoruyorum sanırım kendimi böyle.
devamını gör...
online ödev yapmak
times new roman 12 punto 1,5 satır aralığı... diyeceklerim bu kadar.
devamını gör...
ülker’in defne isimli çikolata yollaması
ne saçma sapan bir başlık açma şekli bu ya. mod arkadaşlar uygun bir şekilde düzeltirler.
sosyal medyada gündem olan şu olayı hatırlarsınız.

ülker bunun üzerine güzel bir iş yaparak aileye defne yazılı çikolata göndermiş. ömür boyu güzel bir hatıra olacak.

çok tatlı bir hareket.
not: kaostan bıktık biraz tebessüm haydi.
sosyal medyada gündem olan şu olayı hatırlarsınız.

ülker bunun üzerine güzel bir iş yaparak aileye defne yazılı çikolata göndermiş. ömür boyu güzel bir hatıra olacak.

çok tatlı bir hareket.
not: kaostan bıktık biraz tebessüm haydi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
bahçende ki çiçek gibiyim,
yağmur yağmaz, rüzgar esmez.
günden güne solacağım,
gözlerinde yanacağım.
siyahlar
söz ve müziği bana ait olan bir şarkının sözleridir aynı zamanda.
yağmur yağmaz, rüzgar esmez.
günden güne solacağım,
gözlerinde yanacağım.
siyahlar
söz ve müziği bana ait olan bir şarkının sözleridir aynı zamanda.
devamını gör...
dört kapı
barış manço'nun 1985 yılında çıkardığı 24 ayar albümünde yer alan, her satırı ayrı anlamlı şarkısıdır.
#750087 tanımında deliderviş'in üzerine söz söylenmeyecek şekilde geniş biçimde açıkladığı, hacı bektaş-ı veli’nin dört kapı kırk makam öğretisinden esinlenerek yazılmış sözleri barındırır.
barış abi'nin hemen her şarkısında olduğu gibi anlam içinde anlamlar çıkartılacak sözlerde;
hz. idris peygamber'den bahseder ki, mesleği terzilik olarak bilinen idris peygamber döneminde ilk defa dokuma kumaş işlenmeye başlanmış*, insanoğlu hayvan derileri giysilerden yavaş yavaş kurtulmaya başlamıştır. kalem kullanan ilk insanın da hz. idris peygamber olduğuna inanılır.
şarkının diğer bir bölümünde de hz.ali'nin bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum şeklindeki veciz sözüne vurgu yapan dizeler bulunur.
ama asıl ana fikir, er geç terk edilecek dünyada kâmil bir insan olma yolunda dünya hırslarından uzak yaşamanın önemine vurgu yapmaktır.
bu ruh haliye dinlemek isterseniz, barış manço dört kapı .
#750087 tanımında deliderviş'in üzerine söz söylenmeyecek şekilde geniş biçimde açıkladığı, hacı bektaş-ı veli’nin dört kapı kırk makam öğretisinden esinlenerek yazılmış sözleri barındırır.
barış abi'nin hemen her şarkısında olduğu gibi anlam içinde anlamlar çıkartılacak sözlerde;
hz. idris peygamber'den bahseder ki, mesleği terzilik olarak bilinen idris peygamber döneminde ilk defa dokuma kumaş işlenmeye başlanmış*, insanoğlu hayvan derileri giysilerden yavaş yavaş kurtulmaya başlamıştır. kalem kullanan ilk insanın da hz. idris peygamber olduğuna inanılır.
şarkının diğer bir bölümünde de hz.ali'nin bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum şeklindeki veciz sözüne vurgu yapan dizeler bulunur.
ama asıl ana fikir, er geç terk edilecek dünyada kâmil bir insan olma yolunda dünya hırslarından uzak yaşamanın önemine vurgu yapmaktır.
bu ruh haliye dinlemek isterseniz, barış manço dört kapı .
devamını gör...
sevişmek ne renktir sorunsalı
bütün sevişmeleriniz aynı renkse, sıkıcı bir insan olma olasılığınız %89*.
beyazdan siyaha geniş bir skala var. ruh haline, duruma ve ihtiyaca göre renk değişebilir.
beyazdan siyaha geniş bir skala var. ruh haline, duruma ve ihtiyaca göre renk değişebilir.
devamını gör...
insan sarrafı
genelde insanların 50 yaşından sonra bu vasfa erişebildikleri söylenir.
devamını gör...
en iyi türk yazar
hikaye okumayı seven kişiler, edebiyatımıza çağdaş hikayecilik konusunda büyük katkıları olan doğa aşığı sait faik abasıyanık'ı en iyi yazar olarak görebilirler.
nahif bakış açısı ve anlatımıyla toplumsal sorunları dile getirmekten çekinmeyen romantik yazar sabahattin ali için de ''en iyi yazar'' diyecekler vardır.
hababam sınıfı aşıkları, stepne takma adıyla eserlerini yazıya döken sınıf şairi rıfat ılgaz'ı öne sürecektir.
edebiyatımızın çınarları bizler için önemlidir diye düşünenler, ülkemizde nobel edebiyat ödülü’ne ilk aday gösterilen koca çınar yaşar kemal'i bu başlık için örnek gösterecektir. nobel demişken, bu ödülü ilk kazanan yazarımız orhan pamuk'u yazmazsam beni eleştirenler olacaktır.
benim gibi tiyatro oyunu okumayı sevenler bu başlığı gördüklerinde kesinlikle haldun taner ve aziz nesin'i akıllarından geçirecektir. ee oğuzum atayım'dan bahsetmeyecek misin diye soranlar elbet çıkacaktır, hakan günday'ın az kitabındaki derda'nın çok özel bir sevgi beslediği oğuz atay'ı yazmamak haksızlık olacaktır.
oğuz atay nedendir bilinmez, aklıma edebiyatımızın gamlı prensesi tezer özlü'yü getiriyor. bir kitabın tam manasıyla kalbe dokunması çok zordur fakat tezer özlü çok genç yaşta yaşama veda etse de bu zorlu olayı gerçekleştirmeyi başarmıştır.
edebiyatımızın 3 kemal'ini de atlamamak gerek. yaşar kemal'i zaten söylemiştik, sırada orhan kemal ve kemal tahir var.
nazım hikmet ran, attila ilhan, orhan veli kanık gibi şairlerimize hiç gelmeyeyim, yoksa sabaha kadar yazmak durumunda kalırım. hem ne demişler; şiir edebiyat dünyasının hükümdarıdır. gerisi hikaye ve romandır.
halide edib adıvar, ömer seyfettin, reşat nuri güntekin, peyami safa, mehmet akif ersoy, nurullah ataç, yusuf atılgan, adalet ağaoğlu ve buraya yazmadığım daha birçok önemli yazarımız başlık altında isminin bulunmasını hak ediyor. sadece bir kişiyi yazmak, diğer yazarlara haksızlık olur gibi geliyor bana. hepsinin o kadar büyük katkıları var ki edebiyatımıza. istesem de tek isim yazamam ve ''en iyi''sini belirleyemem.
nahif bakış açısı ve anlatımıyla toplumsal sorunları dile getirmekten çekinmeyen romantik yazar sabahattin ali için de ''en iyi yazar'' diyecekler vardır.
hababam sınıfı aşıkları, stepne takma adıyla eserlerini yazıya döken sınıf şairi rıfat ılgaz'ı öne sürecektir.
edebiyatımızın çınarları bizler için önemlidir diye düşünenler, ülkemizde nobel edebiyat ödülü’ne ilk aday gösterilen koca çınar yaşar kemal'i bu başlık için örnek gösterecektir. nobel demişken, bu ödülü ilk kazanan yazarımız orhan pamuk'u yazmazsam beni eleştirenler olacaktır.
benim gibi tiyatro oyunu okumayı sevenler bu başlığı gördüklerinde kesinlikle haldun taner ve aziz nesin'i akıllarından geçirecektir. ee oğuzum atayım'dan bahsetmeyecek misin diye soranlar elbet çıkacaktır, hakan günday'ın az kitabındaki derda'nın çok özel bir sevgi beslediği oğuz atay'ı yazmamak haksızlık olacaktır.
oğuz atay nedendir bilinmez, aklıma edebiyatımızın gamlı prensesi tezer özlü'yü getiriyor. bir kitabın tam manasıyla kalbe dokunması çok zordur fakat tezer özlü çok genç yaşta yaşama veda etse de bu zorlu olayı gerçekleştirmeyi başarmıştır.
edebiyatımızın 3 kemal'ini de atlamamak gerek. yaşar kemal'i zaten söylemiştik, sırada orhan kemal ve kemal tahir var.
nazım hikmet ran, attila ilhan, orhan veli kanık gibi şairlerimize hiç gelmeyeyim, yoksa sabaha kadar yazmak durumunda kalırım. hem ne demişler; şiir edebiyat dünyasının hükümdarıdır. gerisi hikaye ve romandır.
halide edib adıvar, ömer seyfettin, reşat nuri güntekin, peyami safa, mehmet akif ersoy, nurullah ataç, yusuf atılgan, adalet ağaoğlu ve buraya yazmadığım daha birçok önemli yazarımız başlık altında isminin bulunmasını hak ediyor. sadece bir kişiyi yazmak, diğer yazarlara haksızlık olur gibi geliyor bana. hepsinin o kadar büyük katkıları var ki edebiyatımıza. istesem de tek isim yazamam ve ''en iyi''sini belirleyemem.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…
sular sarardı… yüzün perde perde solmakta
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
ahmet haşim
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…
sular sarardı… yüzün perde perde solmakta
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
ahmet haşim
devamını gör...
kadınların kendilerini çok değerli hissetmesi
kendini değerli görmek nasıl kötü bir özellik olabilir anlamadım. kendinizi sevin. tüm homo sapiensler için geçerli bir tavsiyedir.
devamını gör...
yazarların sürekli aldığı sorular
+ çok küçük gösteriyorsun, kaç yaşındasın.
- 23.
+ aa inanmam 17-18 gibisin aynı.
- ....
- 23.
+ aa inanmam 17-18 gibisin aynı.
- ....
devamını gör...
mastürbasyon
kolay ve hızlı yoldan dopamin salgılayıp geçici mutluluk ve tatmin sağlama yöntemi.
devamını gör...
arap geleneklerini din adı altında anadolu'nun cahil halkına empoze etmek
(bkz: siyasal islam)
devamını gör...
rönesans
en önemli sanatçısı leonardo da vinci olan ''yeniden doğuş'' dönemidir.
avrupa'nın bugün bu kadar gelişmesinin de en önemli sebeplerinden biridir ayrıca.
avrupa'nın bugün bu kadar gelişmesinin de en önemli sebeplerinden biridir ayrıca.
devamını gör...


