kanımca oyunculuk performanslarının tavan yaptığı bir filmdir. evet konu çok güzel, konunun işlenişi olabildiğince akıcı ama filmi tepe noktaya taşıyan şey; ustaların o muazzam oyunculuk performansı. robert de niro'yu pek çok filmde izledim lakin bu filmde bana verdiği hissiyat çok başka. adam girdiği her rolün hakkını veriyor falan, tamam bu klişelere alıştık ama buradaki oyunculuğu başka bir boyut. canlandırdığı karakter özelinde bakarsanız mimikleri kullanış tarzı, şaşkınlıkları, sinir krizleri ve karaktere dair tüm iniş çıkışları kusursuz bir şekilde ortaya koyuyor. tabi millet alışmış robert abinin yardırdığı filmlere bu yüzden de buradaki oyunculuğunu pek beğenmiyorlar. kiminle konuşsanız bir burun bükme hali mevcut. yahu arkadaş adam zaten yapılması gereken ne varsa yapmış. size tüm hissi veriyor. kaldı ki, işin odak noktası sayer karakterini canlandıran robin williams. o performansın yanında bu adamın oyunu gölgede kalmıyorsa, filmin akıcılığına ayak uydurup, bazı sahnelerde sizin kalbinize mıh gibi çakan o mimikleriyle hissi veriyorsa, daha neyin tatavasını yapıyorsunuz anlamıyorum cidden. *

kaldı ki, rahmetli robin abimiz içinde aynı teraneler döndürülüyor bu gömücü tayfa tarafından. ustaların oynadıkları karakterlerin özelliklerini hiç gözetmeden oyunculuk analizi yapılmaya kalkılıyor. ve daha da komiği başka karakterlerdeki başarılı oyunlarıyla kıyas yapmaya falan kalkıp, baltayı taşa vuruyorlar. hepiniz uyuyorsunuz ama bu adamlar uyanık arkadaş. filmi kaç kere izlemişimdir. hani şu oyunculuk bazında yapılan eleştirilere dair bende bir şeyler yakalayayım diye resmen kılı kırk yarmışımdır ama sonuç her seferinde, ''hadi oradan!'' şeklinde olmuştur. bu karakterleri zaten başka türlü oynayamazsınız. oynarsanız o gerçekçi algıyı yaratamazsınız. elbette bunlar benim düşüncelerim. lakin nasıl bir aksiyon beklendiğini bu dünyadan göçüp gideceğiz halen anlayamadım. şu filmdeki oyunculuklara saygı duymayı bilmiyorsanız, oturun recep ivedik izleyin ve alkışlayın demek geliyor vallahi içimden. neyse içimizi dökmüş olduk bu vesile ile.*

güzel filmdir. bu filmi ve oyunculukları gömenlere kulak vermeyin derim. panny marshall abi sana da helal olsun! mümkün mertebe ustaların tam gaz gitmesine izin vermişsin. saygılar abicim.
devamını gör...

distopik bir kurgudur damızlık kızın öyküsü. ama hamurunda ortadoğu’dan izler olan kimseler bilir o kitapta yazanların bir yerlerde gerçek olduğunu. kadının din adı altında baskılanıp kontrol altında tutulmasının ne demek olduğunu, savaşla gözleri korkutulan insanların bastırılmasının ne demek olduğunu, “kadını yüceltiyoruz” diyip yerin dibine sokmanın ne demek olduğunu, yaşam hakkının kadın ve muhalifsen sana doğuştan verilmiş bir hak değil de itaat edenlerce sana bahşedilmiş bir şey olduğunun ne demek olduğunu bilir.
distopya diye değil acı gerçek diye okudum bu kitabı. hele serinin ikinci kitabı ahitler’i elime alınca kabusum yüzüme vurdu, uykularım kaçtı.
damızlık kızın öyküsü ve ahitler’i üstüne bir de persepolis’i okumalı bu ülkedeki herkes.
kadının aşağılandığı bir toplum çökmekten başka çıkar yol bulamaz. kadınların yandığı ateş bugün sizi ısıtsa yarın alevlerine teslim olmak zorunda kalırsınız.
devamını gör...

boş yapıyorlar. millet aç amk. bunlar hala insanların giyimine, yemesine, içmesine takmış. takılın biraz daha , nasılsa dönmemek üzere gitmeniz yakındır.
devamını gör...

kitapları ödünç vermekten çekinmeme neden olan genelde de ödünç vermemele sonuçlanan cümlelerdir. arada açıp o bölümleri okumak bayağı iyi hissettirir.
devamını gör...

pop müziğin zirvede olduğu aydınlık dönemden daha güzel olan dönemdir.
sebepsiz yere dert mi olurmuş. dertliyken arabesk müzik sebebin olurmuş.
devamını gör...

doğum gününü siz değerli insanlarla paylaşmak neden kötü ola ki ?
bugünde bana ait güzel bir anı var demek istiyordur sonuçta.
bir beklenti için değil de mutluluğunu paylaşıyordur.
paylaşınca güzel olan değil mıydı mutluluk ?
devamını gör...

sahiplerini gerçekte büyük bir kedi olarak görmeleri/sanmaları ve diğer kedilere nispet yapmaları.

(bkz: bilimin yalancısıyım)
devamını gör...

adete uymaktır.
benim başım kel midir.
bu gün start aldım.
buyrun hem anın fotoğrafı, hem de kar fotoğrafı.
kar, soğuğu sevmeyen için sadece fotoğraflarda güzel, for me.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hayır sen dobra değil, dangalaksın denilecek insan türüdür. dedim de.
pişman değilim.
devamını gör...

bir melih görgün şarkısıdır. bağımlılık yapar ve ciğer falan bırakmaz.
devamını gör...

afyonlu katolik gay taşfırın ekmek ustaları olma ihtimalleri yüksektir. birbirlerine fırıncı küreği ile şakalar yapıp, un çuvallarının arasında koşuşturmaları olasıdır.
devamını gör...

"doğuştan gelen bir kusurumuz var; hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz. bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer görünecektir. çünkü her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız. işte bu yüzden bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür."

arthur schopenhauer
devamını gör...

plot-twist film izlemeyen kesim tarafından "başyapıt" olarak tanımlanır. filmi 10.dakikasında çözmüştüm. yönetmen her şeyi açık açık gösteriyor zaten.

--! spoiler !--

bruce wills ölüymüş! filmin ilk sahnesinde bruce wills'in vurulması ve film boyunca bruce wills'in çocuk dışında hiç kimseyle ikili diyaloğa girememesi filmin sonunu direkt olarak gösteriyor zaten. adam sevgilisiyle konuşmaya gidiyor ama sevgilisi bunu hiç görmüyor. suratına bile bakmıyor.

--! spoiler !--
devamını gör...

ben giderim adım kalır, dostlar beni hatırlasın.

âşık veysel
devamını gör...

"ya hep ya hiç" durumudur benim için.

yani eğer bir insan çocuk sahibi olmayı düşünüyorsa geri kalan hayatını, motivasyonunu o çocuğa adaması gerektiğinin bilincine varmalıdır.

"çocuğumuz var diye kendimize zaman ayırmayacak mıyız?" diye düşünenler olabilir. maalesef ayırmayacaksınız. daha doğrusu ayırdığınız zamanlarda bile -sorumluluklarınızın bilincindeyseniz- çocuktan bağımsız kararlar alınamayacağını düşünüyorum.

çok düşünülmeli ve sağlıklı bir karar verilmeli. belki her şeyden önce kendinizi düşünüp, kişiliğinizi ve hayata dair beklentilerinizi tartmanız gerekir.
devamını gör...

ne zaman gece tıklasam aynı manzarayı sunan liste.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

insan mutlu oluyor tabii ki ama bazı yazarlarımız bu durumu çok yanlış anlamış diye düşünüyorum.
insanlar sizin tanımlarınızı beğendiğinde, koşa koşa nickaltına:
"tanımlarımı seri beğenen yazar." yazınca o yazara jest yapmış olmuyorsunuz.
başkasının nickaltında bile ego mastürbasyonu yapılmaz ki.
çok görüyorum ve bence rahatsız edici bir durum.
devamını gör...

makale okumuştur dergi okumuştur gazete okumuştur ama bir şey kesin okumuştur diye düşündüğüm insandır. okumadan geçen bir ömür boşa geçmiş bir ömürdür.
devamını gör...

fakat bir tabutun üzerinde duran çiçeklerin ne anlamı olabilir? stefan zweig -bilinmeyen bir kadının mektubu
devamını gör...

lanet olsun dediğim, hiç almadığım bildirim.* *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim