zarar gördüğünün ya da verdiğinin bilincinde olup sevgi denilen şeyin kişileri ayıramayışıdır bazı zamanlar. her zaman sevgi olmaz hatta bazen kocaman nefretler, vedayı engeller. kişiler birbirinden gerçekten nefret etse dahi bazen ayrilamaz, bitiremez. yaşananlar, alışkanlık, saman alevi gibi başlangıçlar, çevreye inat gülücükler ve nicesi kişiyi uğurlamamıza engeldir. önemli olan bunun bilincinde olmaktır. bilincinde olup günden güne sona hazırlanmak, kendimize iyilik olacaktır. dileğim sebepler ve sonuçlar dahilinde veda edememek yerine vedayı aklımızdan geçirtmeyecek kişilerle bir ömür yaşanmasıdır...
devamını gör...

domuzların müslüman olmadığı konusunda hem fikiriz galiba.
devamını gör...

bir futbolcunun golünü attıktan sonra ofsayt nedeniyle golün iptal edilmesine benzer bir durumdur. kısa süreli sevinç yaşatır. sanırım yazar okuduğu bir tanımı beğendi ve artıladı veya favoriledi, sayfadan pat diye geri gittiğinde verilen artılar yok oluyor, denedim, gördüm. "bir oyu ikiniz verdiyseniz benim oyum nereye gitti" gibi sorgulayıp bakakalıyorsunuz sonrasında...
devamını gör...

tanım: küçük çocukların dillerinin dönmemesi ve bazı harfleri farklı söyleyerek oluşturdukları yeni kelimeler. sadece telaffuz hatası değil hatırlayamadığı kavramlara yaptığı benzetmelerle oluşturulmuş taklit sesler ve yeni kelimeler de dahildir.

çu(su)
mimini(teyze)
haga(hala)
vafa(zürafa)
ayı mama(petito çikolata)
devamını gör...

çocukların ne suçu var e sütü bozuk it oğlu it... istersen kan davalın olsun, çocuklardan uzak durun arkadaş, şoven köpekler, soyunuz kurusun inşallah. daha geçenlerde bir bankta oturmuş dinlenirken yanıma 7-8 yaşlarında suriyeli bir çocuk oturdu. yüzüme bakıp durdu, gülümsedim, o da gülümsedi, birşey sormak istediğini belirtti, tabi sor dedim. "abi, siz bizi sevmiyorsunuz değil mi?" diye sordu bana. nutkum tutuldu, halbuki ben park, bisiklet ya da en azından bir çikolata alır mısın sorusunu beklerken, sizin gibi şoven bok parçaları yüzünden küçücük bir çocuktan bu soruyu duydum... olur mu canım yavrum, çocuklardan kim nefret edebilir ki dedim... insan değilsiniz insan....
devamını gör...

sanırsınız toplumun yaşamı pir-ü pak. her gün ''hani marjinal bizdik ulen'' tarzı haberler okuyup/izliyor ve gündelik yaşamımızda dönen dolapları gözlemliyoruz. dibe batmış bir toplumun sanatçısı, sporcusu, politikacısı ıvırı zıvırı o toplumun sadece aynasıdır. toplumun temeli toptan butlan olmuş ünlüsü mü muteber olacak?
devamını gör...

nasıl açılmamış dediğim başlık ? çok kaliteli çizimleri olan biri böyle bir sözlükte hiç mi takipçisi yok ?

1996 yılında mimar sinan üniversitesi güzel sanatlar fakültesi grafik bölümü'nden mezun oldu kendisi. ilk karikatürleri çarşaf ve horoz gibi dergilerde yayınlandı. pişmiş kelle, avni ve dıgıl dergilerinde çizdiği karikatürler ve yeşilçam sinemasıyla dalga geçen duka film öyküleriyle beğeni topladı. l-manyak dergisinde çizmeye başlayıp lombak dergisinde devam ettiği kunteper canavarı ile popüler oldu. lombak, penguen ve kemik gibi dergilerde çizdiği üzeyir ve macerayı seven adam tipleri de sevildi. kendisi gibi karikatürist olan kardeşi bülent üstün'ün 2006'da çıkarttığı fermuar dergisi'nde çizdi. halen uykusuz dergisinde çalışmalarını sürdürmektedir.

kendisinin sıkı takipçisiyimdir çizimlerini küçüklüğümden beri beğenirim onun yüzünden çizgilerim değişti hep kara kalem çalışan ben onun sayesinde animasyona merak saldım bir daha da kare kalemin yüzüne bakmadım(: kunteper ve macerayı seven adam favorilerimdi
şehinşah'ın kunteper adlı şarkısını çıkarması üzerine tekrardan çizimlerine başladı kunteper'in.

zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın zın.
devamını gör...

vurulmuşum...
dağların kuytuluk bir boğazında,
vakitlerden bir sabah namazında,
yatarım; kanlı, upuzun.

vurulmuşum;
düşüm gecelerden kara.
bir hayra yoranım çıkmaz,
canım alırlar ecelsiz,
sığdıramam kitaplara.

kirvem, hallarımı aynı böyle yaz;
rivayet sanılır belki.
gül memeler değil,
domdom kurşunu paramparça ağzımdaki.
devamını gör...

masayı toplamakla uğraşıp ha bire ders çalışma programı hazırlamak.
devamını gör...

iddianın kaynağı (bkz: ihd) olunca altında bir ali cengiz oyunu arayın. genelde bulursunuz.

bu cinayetleri işleyen kişinin yakalanmadan önce de başka bir yerde iddaa bayisi sahibini ve karısını da bıçakladığı, ondan sonra yakalandığı bilgisi mevcut. onlar da mı suriyeliymiş, yoksa adamın düpedüz şahsında bir kötülük olmasın?

bu beyefendilerin türk kızlarına tacizde bulunan, aynı kızları asansörde tecavüz etmeye çalışan, sağda solda bıçak çekip mafyacılık oynayan, darp, soygun, kapkaç gibi suçlarla kaç türk'ün canını yakan geçici sığınma statüsündeki bu misafirlerimize karşı insan hakları basın açıklaması yaptığını ben hatırlayamadım. yoksa gözlerinde türk insan değil midir?

ölen suriyelilerin ailelerine baş sağlığı dilerim. insanın düşmanı olsa, yakarak öldürürken vicdanı sızlar. bu insanlık değil.
devamını gör...

terketmedi sevdan beni,
aç kaldım, susuz kaldım,
hayın, karanlıktı gece,
can garip, can suskun,
can paramparça…
ve ellerim, kelepçede,
tütünsüz uykusuz kaldım,
terketmedi sevdan beni…
devamını gör...

sana yüzme bilmeyen kuşlarımı
ellerinden yeryüzüne düşmekten
yorgun düştüğüm düşlerimi
sensiz hiçbir şeye yaramayan
gülüşlerimi bırakıyorum.
sana belki uğrarsın diye
açılmış bir gönül kafesi,
bir yangının külünü
yeniden yakacak hevesi,
başka birine 'sensiz yaşamam' demek
için benden aldığın nefesi bırakıyorum.
sana affetmekten asla
vazgeçemediğim suçlarımı,
seninle buluşmak için
gidemediğim beşiktaş maçlarını
ve intiharımın ipuçlarını bırakıyorum.
ben sana ezberlediğim şiirin
ardından kalan son iki cümle,
sana istikbalim kadar uykusuz
karanlık ve biçare bir gece,
isminden bile güzel
gözlerine kurduğum iki hece,
yakışıklı prensin seni öpmesine
kıyamadığım 6 cüce bırakıyorum.
ben sana düşen her yaprağa sela okuyan
aşkların ve şarkıların sözlerini,
belki ağlayasın gelirse diye
hülya avşar'ın mavi gözlerini,
ben sana baharı bekleyen
kumruların güzlerini bırakıyorum..
yani ben sana her şeyimi bırakıyorum..*
devamını gör...

annemdir kendisi.. alkolik ve şiddet uygulayan bir kocadan 50 sene önce boşanmış anneannem.. o zamanlar 9 yaşında olan annem o kadar etkilenmiş ki zona olmuş, tüm vücudunu sarmış.. anneannem nişanlıyken dedemin nasıl biri olduğunu çözmüş aslında, babasına nişanı atacağını söylemiş ama babası "bir it bir deriyi nasılsa sürükler" demiş ama sürükleyememiş maalesef.. evlilik, insanları değiştiren mucizevi bir ilaç değildir..
devamını gör...

gece gece aklıma gelen reklam. ama başarılı bir reklam diyebiliriz. hiç değilse akılda kalıcı.
devamını gör...

yastığa kafamı koyduğum anda uyuyabiliyorum. oturduğum yerde gözüm açık uyuyabiliyorum, otobüs metrobüs gibi toplu taşıma araçlarında ayaktayken de düşmeden uyuyabiliyorum. düşününce süper güçten çok hastalık gibi geldi, pandemi bitince bir doktora görünsem iyi olur..
devamını gör...

beni gözünüzde canlandırmanıza gerek yok arkadaşlar ben sizin yerinize yaparım;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


beni geçtiysek

black rose immortal
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

rahatsız
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

lucifer
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hristiyanismail
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yoldaş & iko
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yarasa seneca
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


larktwain_123
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


aklıma gelenler şimdilik bunlar dahası gelirse eklerim.
devamını gör...

hayatınıza girene kadar eksikliğini fark etmediğiniz, girdikten sonra da asla onsuz olmayı düşünemediğiniz uygulama.
devamını gör...

zarif yazar. sanki bir kuşun kanatları gibi gökyüzünde süzülüyor yazıları. içinden cıvıl cıvıl kuş sesleri...
devamını gör...

bir yolun varsa gidilecek sona bırakma.
bir sözün varsa dilden yüreğe hiç susma.
görmen gerekiyorsa birini git yanına.
okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini.
hayat çok zalim.
an gelir,
elini, gözünü,
yolunu,
yüreğini alır senden.
o zaman istesen de;
dokunamaz,
göremez,
gidemez,
söyleyemez olursun.
devamını gör...


atatürk, 23 nisan 1924'te '23 nisan' gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. bu tarihten 5 yıl sonra 23 nisan 1929’da atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir ve 23 nisan ilk defa 1929 yılında çocuk bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır. 1979'da, yine ilk olarak altı ülkenin katılmasıyla uluslararası boyuta taşıdığımız bu millî bayramımıza, ortalama olarak her yıl kırkın üzerinde ülkeden gelen ve türk çocuklarının misafiri olan yabancı ülke çocukları da katılmaktadır. dünya’da çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke türkiye’dir.


kaynak
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim