bak çocuğum; din ve ahlâk, birbirinden bağımsız iki değer yargısıdır. değer yargıları, insanların her dönem değişebilen fikir ve eylemleri gibi olsa da her ahlâklıyı inançlı, her inançsız olanı da ahlâksız olarak ayırma. senin inandığın değer yargılarına saygı gösterene pekala sen de saygı göstereceksin. fakat senin inandığın değer yargılarına saldırana sen saldırmayacaksın. iyi birisi olmak burada devreye giriyor işte. eğer ahlaklı olunacaksa da iyi ahlaklı, inançlı olunacaksa da iyi inançlı bir insan olmak zorundasın.

bugün televizyonda ya da sosyal mecralarda gördüğün, sürekli birbirine sallayan insanların elle tutulacak, rasyonalize edilecek bir yanları yok bunu bilmeni isterim. senin değer yargılarına sallayıp sıra kendi değer yargısına gelince ''ya sen benim inancıma/değer yargıma niye karışıyorsun?'' diye ahkâm kesen insandan bir hayır gelmez evlat.
düşüncelerinin kararlı kabullenişinden ve keskin reddedişinden kork. iki iyisinin ortasında kalınca taraf olmaktansa aklına sığın.
devamını gör...

girer girmez herkese gönderilen otomatik bir mesaj olduğunu düşünmüştüm ilk başta. hatta bu yüzden cevap vermedim, özür dilerim.... böyle minnoş modları kırmak olmaz, buradan hoş buldum diyeyim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
küçükken de karizma idim. şu anki halim ise daha ileriki bir sürpriz olacak kısmetse...*
devamını gör...

muhabbeti saran, bilgili ve eğlenceli kişi. bir zamanlar twitch'te yayın yapıyordu. bir süredir ise hiç twitch yayını açmadı kendisi. sanırım ilgisi youtube'a doğru teveccüh etmiş artık. olsun ya, bir kere kadıköy insanıdır kendisi, adam gibi adamdır. youtuber veya streamer olsun farketmez. yine de severek izliyoruz kendisini.
devamını gör...

(korku ve titreme) soren kierkegaard'ın en ünlü eseridir. kierkegaard estetik, etik ve iman kavramlarını ishak ve ibrahim'in hikayesi üzerinden yorumlar. ibrahim oğlunu kurban ederken absurdün inayetine ve oğlunun bir şekilde ölmeyeceğine inanır. bu imanın gücüdür. etikle çeliştiği ve imanın özünde paradoksal bir yapısı olduğu bu şekilde ifade edilir. dinsel öğeler, dini yerler ve mitler insanlarda ürpermeye ve titremeye sebep olur. bunun esas nedeninin kutsala duyulan korku olduğu ileri sürülür. kierkegaard için tanrıya inanmak basit bir karar değildir hatta karanlığa adım atmayı gerektirir ve inanca dayanarak karar almak ne yapmamız gerektiğini söyleyen geleneksel etiğe ters düşebilir. bunu sıçrayış olarak nitelendirir. imandaki paradoksu bu şekilde açıklar. öyle bir paradoks ki cinayeti tanrıyı memnun eden kutsal bir eyleme dönüştürüyor yine aynı paradoks hiç bir düşüncenin kavrayamayacağı şekilde ibrahime oğlunu geri veriyor ve imanın başladığı yerde düşünme biter diyor kierkegaard. bu şekilde toplumsal görevlerin bazen en yüksek değerde olmadığını ifade ediyor ( bir babanın oğlunu koruması), tanrıya iman etmesi bazen bütün görevlerin üstüne çıkar ve insan etiği artık anlamını kaybeder. kierkegaard'ın üç aşamalı varoluş anlayışını ( etik, estetik, dinsel varoluş) adım adım takip edebileceğimiz okuması keyifli felsefe metni.

- ishakı boğazından yakalayıp yere fırlattı ve ona şöyle dedi: " aptal çocuk, senin baban ben miyim sanıyorsun? ben bir putperestim. bu tanrının emri mi sanıyorsun? hayır , bu benim arzum." ishak titreyip dehşet içinde yalvardı. : " ey yüce rabbim, bana merhamet et. ibrahim'in rabbi, bana merhamet et. eğer yeryüzünde bir babam yoksa sen benim babam ol!" ve ibrahim kendine fısıltıyla şöyle söyledi: " ey yüce rabbim, sana şükürler olsun. sana olan imanını yitireceğine benim bir canavar olduğuma inansın, böylesi onun için daha hayırlı." sy 21

- ama herkes kendi yolunca ve sevdiğinin büyüklüğünce büyüktü. çünkü kendini seven, kendisi kadar büyüktü ve diğerlerini seven, herkesten büyüktü. hepsi anımsanacaktı; ama herkes bekleyişi kadar büyüktü. biri olabilecek olanı beklediği için, diğeri ebedi olanı beklediği için büyüktü; oysa imkansızı bekleyen herkesten büyüktü. hepsi anımsanacaktı; ama hepsi mücadele ettiği şeyin büyüklüğü kadar büyüktü. sy 26

- bir insan bu vaizin ortaya koyduğu çelişkiyi nasıl açıklar? bu çelişkinin kökeni, ibrahim'ın yaptığı her şeyi şanlı kılan bir " büyük adam" olma icazetinin bulunması ve aynı şeyi bir başka yaptığında bunun günah, iğrenç bir günah sayılması mıdır? bu durumda ben böylesine pervasız bir övgüye katılmaz istemezdim. eğer iman kişinin oğlunu katletmesini mübarek kılmıyorsa, bırakın aynı mahkumiyet kararı, herkese olduğu gibi, ibrahim'e de çıkarılsın. eğer kişinin, bir düşünceyi başından sonuna dek taşıyacak ve ibrahim'in bir katil olduğunu söyleyecek cesareti yoksa, hak edilmiş övgüler üzerinde zaman yitireceğine bu cesareti bir an evvel kazanması daha yeğdir. ibrahim'in yaptığının ahlaki ifadesi şudur: o ishak'ı katledecekti. dini ifadesi ise şudur: o ishak'ı kurban edecekti. sy 41

- ibrahim hiçir durumda trajik bir kahraman değildir, bambaşka biridir, ya bir katildir ya bir mümin. sy 77

- imandaki paradoks budur, birey, evrenselden yücedir; birey (şimdilerde pek seyrek duyulan dogmatik bir ayrımı anımsayacak olursak) evrenselle ilişkisini mutlak olanla ilişkisine göre belirler, mutlakla ilişkisini evrenselle ilişkisine göre değil. paradoks, tanrıya karşı mutlak görev vardır diyerek de ifade edilebilir; çünkü bu görev ilişkisinde kişi birey olarak mutlakla mutlak ilişkidedir. böylece, bu ilişkide, tanrıyı sevmenin bir görev olduğu söylendiğinde, daha önce söylenenlerden farklı bir şey söylenmiş olur; çünkü bu görev mutlak ise, etik olan, bir görelilik konumuna indirgenmiş demektir. böyle olması etik olanın ortadan kaldırılmasını gerektirmez gerçi; fakat tamamen farklı bir ifade, paradoksal bir ifade kazanır - öyle ki örneğin, tanrı sevgisi iman erinin komşu sevgisine, etik açıdan görevinin gerektirdiği ifadeye zıt bir ifade vermesine sebep olabilir. sy 94

- sessizliği, hiçbir şekilde ishak'ı kurtarmak niyeti taşımıyordu, ve onun, ishak'ı kendi adına ve tanrı uğruna kurban etme görevi, estetiğe bir saldırıdır; çünkü estetik gayet iyi anlamıştır ki kendimi kurban edebilirim ama kendi uğruma başkasını kurban edemem. estetik kahraman sessizdir. oysa etik onu mahkum eder, çünkü estetik kahraman, kazara oluşan tikelliği nedeniyle sessizdir. sessiz kalmasını karara bağlayan şey, onun insanı önsezisidir. bu etiğin bağışlayacağı bir şey değildir, bu türden insanı seziler birer yanılsamadır sadece; etik sonsuz bir hamle gerektirir, açığa vurma gerektirir. o halde estetik kahraman konuşabilir, fakat konuşmaz. sy 148

- her şeyi söyleyebilir ama bir şeyi söyleyemez, yani başka birinin anlayabileceği şekilde söyleyemez, demek ki ibrahim konuşmamaktadır. konuşmadaki ferahlık, konuşmanın beni evrenselin diline çevirmesidir. ibrahim ishak'ı nasıl sevdiğini, bir dilin sahip olduğu en güzel ifadelerle anlatabilir. ama yüreğindeki sözler bunlar değil, onu kurban edeceğinin - çünkü bu bir sınamadır- derin düşüncesidir. bunun bir sınama olduğunu hiç kimse anlayamaz, bu yüzden ishak'ı kurban etme eylemini herkes sadece yanlış anlayabilir. sy 149
devamını gör...

kedinin, ev arkadaşını felç olacak seviyeye gelene kadar tüm akışlarını durdurma aktivitesi.

fazla romantizme gerek yok. tam olarak budur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
üç taneler anlatabiliyor muyum üç taneler?
dönüşümlü olarak nefesimi kesiyorlar.
elime koluma inme indiriyorlar.
ama seviyorum yahu böceklerim benim onlar.
devamını gör...

bugün saat 20:45'ten sonra herhangi bir anda başlayabilecek olan ve onur haftası kapsamında lgbt+ yazarlarımıza kapılarımızın sonuna kadar açık olduğu radyo yayını.
mesajla iletişime geçip, yayına katılarak derdinizi, yaşadığınız zorlukları ve ne istiyorsanız anlatabilir, farkındalık oluşturabilirsiniz. istediğiniz tüm bilgiler de (nick dahil) gizli kalabilir.
devamını gör...

kıskanmak. kendisi yapamayınca başkasına çamur atmak. dikkat çekmek için başarılı insanları eleştirmek. loser olmanın acısını bu şekilde çıkarmaya çalışmak.
devamını gör...

zor olmasa gerek.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

korkarak kendimizi ifade edemez olduk.kişi'nin özgüveni'nin kırılmasına iç dünyasıyla çatışma yaşamasına sebep olur ki bu en tehlikesi.önemli olan benim kendimi anlamam kendi akıl terazimden doğru olanı geçirmem beni anca bu tatmin eder diğerleri varsın yanlış anlasın ki ben anlatmak için elimden geleni yapmışsam o anlamamışsa o da onun çabasızlığıdır.seni anlamak istemeyen zaten başta yanlış anlamaya müsait'dir.doğru olan içtenliğimi bir başkasına kendimi ifade ederken kaybetmememdir.
devamını gör...

korelilerdir. kore alfabesinde r harfi yokmuş.
devamını gör...

kendileri ile başbaşa kalamayan insanlardır okumayanlar ve farkında değillerdir ruhlarında ki hoyratlığın, sadece kitaplar ruhunu kibarlaştırır insanların.

tecrübe etmediğiniz birşeyin eksikliğini hissetmezsiniz, hiç düşündünüz mü?
bu kadar insan neden kitapları diğer bir çok şeyden daha çok seviyor ve önemsiyor, kitap okumak bir insanın kendine yapacağı en büyük yatırımdır.

benim etrafımda da çok var, hatta övünerek hayatımda hiç kitap okumadım eksikliğini de hissetmiyorum yada vaktim yok diyen bir sürü insan.

kitap sadece biseyler öğrenmek için okunmaz bu insanlara bakınca onu görebiliyorum. bazen bu insanlardan kaçmak için bile kitapların dünyasına kendini bırakır insanlar.

okumayan arkadaşlar bir çok şeyi bilebilirsiniz izleyerek yada dinleyerek de öğrenilebilir.
nerde ne şekilde ne kadar kalabaliklar da yaşarsanız yaşayın ve etrafınizda aileniz, arkadaşlarınız, dostlarınız ne kadar çok olursa olsun, her insan aslında yalnızdır. sadece ruhu özgür insanlar kitap okurlar. çünkü öyle bir dertleri vardır. digerleri farkında olmasalar da bir yerlere,birilerine hep bağımlıdır.

bu insanlar dışardan bakınca özgür, bağımsız çok biliyor gibi gibi görünüyor olabilirler ama biraz vakit geçirince anlarsınız öyle olmadıklarını.kitap okuyan insanlar mütevazı olurlar kaç yaşında olurlar ise olsunlar hiç birşeyi çok bilmezler.

hayat motto'ları sürekli yeni bişey merak etmek ve onunla ilgili bir kitap okumaktır.
devamını gör...

ingiliz yazar katharine burdekin'in 1937 yılında yazmış olduğu anti-faşist distopya. yazarın eseri yazdığı tarih büyük bir önem teşkil ediyor çünkü kitabın konusu; hitler'in nazi faşizmini tüm dünyaya yaymış olduğu alternatif bir tarihte geçiyor. kadınların gördüğü ikinci sınıf muamele, toplumların inançları ve kültürlerinin yıkılıp yeniden inşaa edilmesi gibi detaylar önem arz etse bile, beni asıl sarsan şey tarihi kazananların yazdığı gerçeği ile yeniden yüzleşmek oldu. burdekin, faşizm'in beslendiği zaman ne denli büyük ve korkunç bir canavara dönüştüğünü oldukça iyi aktarmış. dilimize swastika geceleri olarak çevrilmiştir , burdekin kendi ismini kullanmadığı için kitabı murray constantine ismi ile bulma şansınız daha yüksek.mehtap gün ayral çevirisi okunabilir düzeyde diyebilirim.

--- alıntı ---

“they wanted to forget that there ever had been, in europe, any other civilization at all. there was so much beauty they had not made, so many books they had not written, so many records of wars in which they had not fought, and so many ideas of human behavior which were anathema to them.”

--- alıntı ---
devamını gör...

hiç anlaşılmayacağını düşündüğün durum için harika bir çözüm.
devamını gör...

daha sözlük açılalı ay bile olmamışken ortaya çıkmış sorundur. bu arkadaşlar genelde nick altında ortaya çıkıp kankalarına yıkama yağlama görevi üstlenirler. anonim mekânda, hayatında göremeyeceğin insana yalakalık yapmak nedir? bi insan nasıl bu kadar ezik ve vasıfsız olur anlamıyorum.
devamını gör...

ayak bilekleri lastikli eşofman pantolon hepsi, bebek zıbını giymiş gibi görünüyorsunuz, aynı şekilde kısa paça pantolon, ve saat alyans dışında, her türlü takı, hele altın zincir, kolye ucunda bişeyler, koca koca manalı taşlı yüzükler filan, aman allahım, küpelere hiç girmiyorum, bir erkek ne için küpe takar? bilezik takar? ne için takıyor olabilir? güzel görünmek içinmi, nedir?

evet bildiğimiz erkek ve kulağında küpe, kolunda bilezik, ben bunları birlikte düşünemiyorum, çünkü süslenmek feminen birşeydir, kadın dişilik iç güdüsüyle takı takar, süslenir, peki ya erkek?
devamını gör...

hayatımın her döneminde çok zayıf bir insan oldum. kilom hep insanların gözüne battı ve sürekli eleştirildim. son dönemde zorla ve kullandığım bir ilacın yan etkisiyle 2 3 kilo alabildim.

birkaç gün önce yolda yürüken uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla karşılaştım ve bana: 'kilo mu aldın sen, bak ne güzel olmuş normal insana benzemişsin' dedi.

normal insana benzemekten kastını mantığım hakaret olarak kabul etse de nezaketen iltifat olarak kabul etmek zorunda kaldım.
devamını gör...

yunus emre tarafından rehberi şeytan olan insan olarak nitelendirilmiş olan alçak insanlardır.

din ile neredeyse alakaları olmaz ama çok güzel nutuk atarlar.
devamını gör...

bu ülkede yeteri kadar değeri bilinmeyen,muazzam bir devlet adamı aynı zamanda muazzam bir lider olmasına rağmen bu ülkenin soysuzlarının,yolsuzlarının eleştirmeye daha doğrusu hakaret etmeye doyamadığı mükkemmel insan. ışıklar içinde uyu gazi paşam.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim