1.
1989 yılında çekilmiş bir film. nükleer bir denizaltıyı bulmak için okyanusun derinliklerine bir su altı kurtarma ekibi gönderilir. ilk başta her şey iyidir hoştur ama daha sonra anlarlar ki yalnız değillerdir. dünya dışı varlıklar da onlarla beraberlerdir.
bilgisayar efektlerinin 80'li yıllardaki yeni yeni gelişimi içerisinde, morpher tekniğinin adam akıllı kullanıldığı ilk filmlerdendir.
lakin bu tekniğin kullanılma amacı ve şekli james cameron'ın her filminde olduğu üzere bulunan yeni bir tekniği geliştirmek amaçlı değil, hali hazırda bulunmuş olanın en iyisini, en pahalısını yapma suretiyle kaymağını en çok yeme yolundadır.
bu yolda da the abyss james cameron 10 filminin 10 unda olduğu üzere sinemayı bir ticari rant olarak ele alıp "nasılsa yatırılandan fazlasını kazanacağım" tavrı içinde parayı bastırarak, en çok insan neyi izler, en rahat neyi yer diyerek yaptığı filmlerden biridir. çok gerekli midir? değildir.
filmin oyuncuları: ed harris mary elizabeth mastrantonio michael biehn leo burmester todd graff
ödül: en iyi görsel efekt oscarı
maliyeti: $41 milyon hasılat: $121 milyon
aynı zamanda bir netflix komedi dizisinin de adıdır.
bilgisayar efektlerinin 80'li yıllardaki yeni yeni gelişimi içerisinde, morpher tekniğinin adam akıllı kullanıldığı ilk filmlerdendir.
lakin bu tekniğin kullanılma amacı ve şekli james cameron'ın her filminde olduğu üzere bulunan yeni bir tekniği geliştirmek amaçlı değil, hali hazırda bulunmuş olanın en iyisini, en pahalısını yapma suretiyle kaymağını en çok yeme yolundadır.
bu yolda da the abyss james cameron 10 filminin 10 unda olduğu üzere sinemayı bir ticari rant olarak ele alıp "nasılsa yatırılandan fazlasını kazanacağım" tavrı içinde parayı bastırarak, en çok insan neyi izler, en rahat neyi yer diyerek yaptığı filmlerden biridir. çok gerekli midir? değildir.
filmin oyuncuları: ed harris mary elizabeth mastrantonio michael biehn leo burmester todd graff
ödül: en iyi görsel efekt oscarı
maliyeti: $41 milyon hasılat: $121 milyon
aynı zamanda bir netflix komedi dizisinin de adıdır.
devamını gör...
2.
yönetmen koltuğunda james cameron'ın oturduğu, oyuncu kadrosunda ed harris, mary elizabeth mastrantonio gibi yıldızlar bulunan, gerek ekşi, gerek beyazperde'de inanılmaz övüldüğünü görünce "bunu nasıl daha önce izlememişim ya..." diyerek koşup izlediğim ve inanılmaz pişmanlık duyduğum, sadece görüntüsü güzel olan bok gibi bir film. evet, bok. bu kadar açık ve net olacağım.
bu filmin konusu inanılmaz güzel bir konu. ama böyle güzel bir konuyu ancak bu kadar kötü bir senaryo ile hiç edebilirlermiş diye düşünüyorum... filmimiz soğuk savaş döneminde bir nükleer denizaltı içerisinde başlıyor, bu denizaltı etrafında olması gerekenden çok daha hızlı bir aktivite keşfediyor, bunun sovyetler'e ait bir şey olduğunu düşünseler de bu kadar hızlı bir şeyin insan yapımı olamayacağını düşünüyorlar ve o sırada denizaltı kaza yaparak okyanus tabanına oturuyor.
amerikan ordusu bu nükleer denizaltının içerisinde yaşayan var mı, yok mu, bu batırıldı mı yoksa kaza mı tarzında bir araştırma için bir sondaj gemisiyle iletişime geçiyor ve sondaj gemisi çalışanlarının yanına deniz kuvvetlerinden üstün eğitimli askerlerini gönderiyor.
filmde dünya dışı yaşam konusu işleniyor, başlarda bir gizem var evet, okyanusun tabanında hızla hareket eden şeyin ne olduğunu merak ediyoruz ama filmin daha yarısını bulmadan dünya dışı yaşam insanlarla iletişime komik?! bir biçimde geçiyor, ekipten kimse korkmuyor, şaşırmıyor, bunun hakkında konuşmaya bile tenezzül etmiyor. zaten dünya dışı yaşam dediği rezalet ötesi bir şey! filmin konusu dünya dışı yaşamdan bir anda sondaj çalışanları ile amerikan askerleri arasındaki mücadeleye evriliyor... dönemine göre bile fazla olan klişeler çıkıyor ortaya, oyunculuklar zaten ed harris dışında re-zalet ötesi. filmin sesleri desen o kadar kötü ki, birkaç soundtrack dışında keşke hiç sesi olmasaymış diye iç geçirdim...
filmin güzel olan tek şeyi harika görüntüsü, o kadar. 8.5 alması da komik geldi bana, bu filme 5 bile vermem ben.
james cameron, seni gördüğüm yerde döveceğim oğlum. 2 saat 20 dakikamı geri ver! geri ver!
bu filmin konusu inanılmaz güzel bir konu. ama böyle güzel bir konuyu ancak bu kadar kötü bir senaryo ile hiç edebilirlermiş diye düşünüyorum... filmimiz soğuk savaş döneminde bir nükleer denizaltı içerisinde başlıyor, bu denizaltı etrafında olması gerekenden çok daha hızlı bir aktivite keşfediyor, bunun sovyetler'e ait bir şey olduğunu düşünseler de bu kadar hızlı bir şeyin insan yapımı olamayacağını düşünüyorlar ve o sırada denizaltı kaza yaparak okyanus tabanına oturuyor.
amerikan ordusu bu nükleer denizaltının içerisinde yaşayan var mı, yok mu, bu batırıldı mı yoksa kaza mı tarzında bir araştırma için bir sondaj gemisiyle iletişime geçiyor ve sondaj gemisi çalışanlarının yanına deniz kuvvetlerinden üstün eğitimli askerlerini gönderiyor.
filmde dünya dışı yaşam konusu işleniyor, başlarda bir gizem var evet, okyanusun tabanında hızla hareket eden şeyin ne olduğunu merak ediyoruz ama filmin daha yarısını bulmadan dünya dışı yaşam insanlarla iletişime komik?! bir biçimde geçiyor, ekipten kimse korkmuyor, şaşırmıyor, bunun hakkında konuşmaya bile tenezzül etmiyor. zaten dünya dışı yaşam dediği rezalet ötesi bir şey! filmin konusu dünya dışı yaşamdan bir anda sondaj çalışanları ile amerikan askerleri arasındaki mücadeleye evriliyor... dönemine göre bile fazla olan klişeler çıkıyor ortaya, oyunculuklar zaten ed harris dışında re-zalet ötesi. filmin sesleri desen o kadar kötü ki, birkaç soundtrack dışında keşke hiç sesi olmasaymış diye iç geçirdim...
filmin güzel olan tek şeyi harika görüntüsü, o kadar. 8.5 alması da komik geldi bana, bu filme 5 bile vermem ben.
james cameron, seni gördüğüm yerde döveceğim oğlum. 2 saat 20 dakikamı geri ver! geri ver!
devamını gör...