the breakfast club

1985 yapımı gençlik/drama filmi. birbirinden tamamen farklı kişilikler olan 5 öğrenci ceza olarak cumartesi okula gelir ve olaylar gelişir. kült denebilecek bir filmdir. yazan ve yöneten john hughes'tir.

belli bir zamanı olan filmlerden. demek istediğim filmin konusu sebebiyle filmi izlemiş 30 yaşındaki birisi ile 20 yaşındaki birisinin alacağı zevkin aynı olmayacağı. bu yüzden çok geç olmadan izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

canım film. stand by me ve bu film gerçekten mutlu olduğum zamanları hatırlatır bana. çok uzay seviyesinde olmasından değil de belli bir dönemi çocuk ya da ergen olarak yaşamış birileri için, çok şey ifade eden filmlerdir ikisi de. konudan, yönetmenden, sanattan falan bağımsız olarak, bazı filmler onları izlediğimiz zamanları hatırlattığından sevilir ya bu da o filmlerden.

aslında klişelerle dolu bir film ama sanırım bu klişelerin kaynak noktası kendisi olduğundan bu bakımdan eleştirmek doğru değil. bender ve claire karakterleri biraz rahatsız edici gelmiştir sanırım herkese. aynı zamanda hikayede plot hole olduğunu düşünüyorum, bender karakteri baştan beri böyle rezil köpek bir karakter gibi davranırken herkes ondan nefret ediyordu ama bir kapı kapattı ve tamam i guess we are cool oldu hepsi. yani filmin hem çok güzel hem çok ucuz yanları var ama eğer ikiye bölersek second half gerçekten çok daha başarılı. izlenir.

bir john hughes filmidir.

filmin senaryosunu da yönetmen john hughes yazmıştır. filmin başrollerinde emilio estevez, judd nelson, molly ringwald, ally sheedy, paul gleason, anthony michael hall ve john kapelos oynamıştır.

1985 yılında çekilen bu filmde cezalı beş öğrencinin hikayesi anlatılır. birbirinden çok farklı karakterde olan ve çok farklı sosyal çevrelerden gelen bu beş öğrenci cumartesi gününü bir öğretmen gözetiminde okul kütüphanesinde geçirmek zorunda kalırlar. ve doğal olarak birbirleri ile pek iyi geçinemezler, dahası birbirlerine karşı sahip oldukları önyargılar aradaki buzların çözülmesine engel olmak bir yana uçurumu daha da derinleştirir.

ancak bugün hakkında bir tanım yazdığım ve 96. akademi ödüllerinde en iyi film dahil beş dalda aday olan the holdovers filminde olduğun gibi bu beş benzemez çocuk geçen zaman içinde birbirlerini tanımaya ve anlamaya başlar.

mesleğini seven ama milli eğitim müfredatından nefret eden bir öğretmen olarak okuttuğum yabancı dil sınıflarında sene başında çocuklara izlemeleri için verdiğim film listesinde yer alır bu film. birbirini anlamak içim mesai harcayan insanlar mutlaka ortak noktalar bulur.