#ödüllü filmler
türkçe adı: dövüş kulübü
chuck palahniuk'un yazdığı aynı adlı kitaptan 1999 yılında uyarlanmış david fincher filmidir. tekdüze bir yaşamın içine sıkışmış anlatıcı kronik uykusuzluk sorununu çözmek için doktorunun da tavsiyesi üzerine kanserli hastaların terapi grubuna katılır. bu sırada hayatı aynı terapi grubunda tanıştığı marla ve bir yolculuk sırasında "rastladığı" tyler durden ile tamamen değişir. burada; ilk kuralı hakkında konuşulmaması gerektiği olan kulüp nedir ve nelere yol açacaktır? yapım çok sayıda ödül almasa da günümüzün en önemli kült filmlerinden biri olarak adlandırılmaktadır.
chuck palahniuk'un yazdığı aynı adlı kitaptan 1999 yılında uyarlanmış david fincher filmidir. tekdüze bir yaşamın içine sıkışmış anlatıcı kronik uykusuzluk sorununu çözmek için doktorunun da tavsiyesi üzerine kanserli hastaların terapi grubuna katılır. bu sırada hayatı aynı terapi grubunda tanıştığı marla ve bir yolculuk sırasında "rastladığı" tyler durden ile tamamen değişir. burada; ilk kuralı hakkında konuşulmaması gerektiği olan kulüp nedir ve nelere yol açacaktır? yapım çok sayıda ödül almasa da günümüzün en önemli kült filmlerinden biri olarak adlandırılmaktadır.
yönetmen:
david fincher
oyuncular:
edward norton
brad pitt
helena bonham carter
meat loaf
jared leto
david fincher
oyuncular:
edward norton
brad pitt
helena bonham carter
meat loaf
jared leto
*empire ödülleri (2000) - en iyi britanyalı aktris [ helena bonham carter]
*jüpiter ödülleri (2000) - en iyi enternasyonal aktör [edward norton]
*sinema yazarları derneği (siyad) ödülleri (2000) - en iyi yabancı film
*online film & televizyon birliği (2000) - en iyi film montajı [james haygood]
*online film eleştirmenleri birliği ödülleri (2001) - en iyi dvd
film toplam 12 ödüle sahiptir.
*jüpiter ödülleri (2000) - en iyi enternasyonal aktör [edward norton]
*sinema yazarları derneği (siyad) ödülleri (2000) - en iyi yabancı film
*online film & televizyon birliği (2000) - en iyi film montajı [james haygood]
*online film eleştirmenleri birliği ödülleri (2001) - en iyi dvd
film toplam 12 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "yine ne yaptın cansu" tarafından 16.11.2020 14:47 tarihinde açılmıştır.
1.
sevdiğim, beğendiğim filmlerden biridir. yazarı kapitalist zombinin tekidir,
bu filmi beğenmiş insanlara neden bu kadar yükleniyor anlamıyorum. sevdik işte yahu, sevdik!
edit: filmi yerine kitabı konuşulsa, böyle şeyler yaşanmayacak aslında.
bu filmi beğenmiş insanlara neden bu kadar yükleniyor anlamıyorum. sevdik işte yahu, sevdik!
edit: filmi yerine kitabı konuşulsa, böyle şeyler yaşanmayacak aslında.
devamını gör...
2.
platon'un mağara alegorisini iyi işlemiş 99 yapımı film. brad'ciğim görsel şölen yaratmaktadır. beklenmedik sonları sevenlere tavsiyemdir.
edit: bu tanım daha sonrasında ayrıntılı yazılmak üzere tekrardan editlenecektir. esen kalın.
edit: bu tanım daha sonrasında ayrıntılı yazılmak üzere tekrardan editlenecektir. esen kalın.
devamını gör...
3.
pixies - where is my mind şarkısıyla özdeşleşmiş muhteşem bir yapıt. chuck palahniuk’un yazdığı dövüş kulübü kitabının adıyla birlikte direkt sinemaya uyarlanmış hali. kitapta okuduğum ve filmde izlediğim her şey kitabın ne dediyse onun yansıması niteliğinde. kitaptan uyarlanmış filmlerde anafikir kitap olsa da senaryoda kitaptan uzaklaşmış hissiyatını vermedi. başrollerinde brad pitt ve edward norton’un farkını konuşturduğu harika bir yapım.
devamını gör...
4.
3 gün önce yıllar sonra tekrar seyrettiğim film. güçlü bir şekilde anlatmak istediğini anlatıyor. red pill theory savunucularının sık sık bu filme referans verdiğini görüyorum. galiba benim en sevdiğim tarafıysa oyunculukları.
devamını gör...
5.
--- spoiler ---
--- spoiler ---
--- spoiler ---
--- spoiler ---
modern toplumun ironisini eleştiren birçok film gibi dövüş kulübü filmi de yaşam tarzlarımızı sorgularken, bunu bilinçaltı, ilkel benlik, üst benlik, saldırganlık ve cinsellik gibi temeller üzerine dayandırılmıştır. film, günümüz toplumunun dayatmalarının bir insanı bu şekilde cendereye alıp buhrana sürükleyebileceğini ya da belki her bireyin, dayatılan ve beyinleri uyuşturup robotlaştıran modern toplum düzenine karşı bir başkaldırıya girişmesi gerektiğini ustaca işlemiştir. modern dünya düzeni ve yaşam tarzlarını psikolojik ve toplumsal açıdan irdeleyen çok güzel bir örnek olması itibarıyla dövüş kulübü’nün, sinema dünyasında ayrı bir yeri vardır.
dövüş kulübü filminin psikolojik çözümlenmesi
---jack'ın biinçaltı---
film, ne olduğunu sonradan kavrayacağımız bir jenerikle başlar. kamera anlatıcının beyninin kıvrımları arasında geriye doğru hareket etmektedir. böyle bir başlangıç, algılarımızı belirleyenin beynimizdeki kimyasal salınımlar ve elektrik sinyalleri olduğunu anlatır. bu görüntülerin sonunda ulaşılan sahnede, jack’in ağzında bir silah sokulmuş olduğu görülür. binlerce kere büyütülmüş görüntülerden oluşan hücreler ve dokular arasındaki iç yolculuk, jack’in bilinçaltının karmaşıklığını andırır, yönetmenin çıkış noktası adeta jack’in bilinçaltıdır.
jack’ın kafasında oluşturduğu ikinci kişilik tyler, onun iradesi dışında devreye girmektedir ve jack, tyler olarak yaptığı şeyleri hatırlamamaktadır. yani bilinçaltının yarattığı tyler, jack’ın bilincini tamamen ele geçirmekte asıl kişilik jack kendine geldiğinde tyler ile ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır. jack, kendisini yapamadıklarının işkencesinden, zayıf karakterinin çektiği ezilmişlik tarzı kötü duygulardan korunmak için daha güçlü ve kendinden emin olan tyler kişiliğine bürünür. aslında hayatının kontrolünün kendi elinde olmadığını fark etmiş, kontrolü kendi başına ele alamayacak kadar zayıf hissettiği için ise tyler karakterinin arkasına saklanmıştır. araba ile gittikleri sahnede tyler kişiliği ile iç çatışma yaşar. tyleronu bu kadar kontrolcü olma noktasında eleştirmekte ve bırak her şey akışında gitsin, demektedir.
dövüş kulübü, bilinci uyuşturulmuş ve uygar olarak tasvir edildiği halde yanlışlıklarla dolu bir toplum içinde uyumlu yaşanmaya zorlanmış insanların bilincini uyandırma amacıyla doğmuştur. bilinçaltının köleleştirici dürtüleriyle başa çıkmak, bilinci uyuşukluktan kurtarıp kontrolü ele almak düşüncesi tyler’ın kullandığı “insanları uyandırmak” ifadesinde kendini gösterir.
---25. kare---
filmde kitle iletişim araçlarıyla bilinçaltına sızılan yöntemlerle ilgili göndermeler de vardır. gözün, görülen her tür kareyi anlık bile olsa kaydederek bilinçaltına göndermesi gerçeği, reklamcılar tarafından sıkça kullanılır. tyler'ın, aile filmlerine 25. karelerde cinsel özneler eklenmesi ve bitiş sahnesindeki erkeklik organı görüntüsü, izleyicinin bilinçaltına sızma görevi gören ajanlar gibidir. burada yönetmen, tyler figürünün bizlerin bilinçaltına doğru işlenmesinde önemli bir görev görür.
---id, ego, süper ego---
jack’in, hayatı boyunca ailesinin baskılarına, toplum kurallarına, kayıtsız şartsız uymak zorunda olduğu anlaşılmaktadır. bu yüzden id kaynaklı dürtülerinin ego bölümüne geçmesine bile izin vermemiştir. arzularını hiçbir şekilde tatmin etmemiş, ya da arzularını bile çevresi belirlemiştir. onun, kendisine sürekli hegemonya hissettirmesi yüzünden patronuna karşı oluşan kini baskıladığı savunma dürtüleri, patronun fotokopi makinesinde yakaladığı “dövüş kulübü” kuralları yüzünden üstüne geldiği an üst benliğini de aşarak saldırgan bir savunma tavrına dönüşür.
---cinsellik---
jack’in hoşlandığı ve ilgisini çektiği halde karşı cinsle ilişkiye geçmekte çekingen, kendini ortaya koyamayıp aşağılanmaktan korkan bir hali olduğu görülür. sosyal hayat kurma, cinselliği yaşama gibi gereksinimlerini karşılayamamaktadır. terapi gruplarında dikkatini çeken marla’yla birlikte olmak ister, ancak pısırık jack kimliğinden sıyrılıp ona sokulamaz. bu gelişmenin de etkisiyle jack'in bilinçaltı, pasif kişiliğinin karşıtı, güçlü, marla’ya istediği gibi davranabilen tyler durden'i yaratmıştır. filmin en başında anlatıcı rolünü de üstlenen jack’in `“bütün bunların marla adında bir kızla ilişkisi vardı”demesi, filmi başından sonuna cinsellik ve aldırganlık ikilemine bağlayan bir ipucudur. tyler aracılığıyla marla’ya kavuşan jack,` buluştukları her gecenin sonunda tekrar kendi kimliğine bürünür ve onun tyler’la olduğunu hayal ederek marla’ya anlam veremediği, çoğu zaman hakaret içeren sözler sarf eder.
“senin burda ne işin var? sen her önüne gelenle birlikte mi olursun? şu haline bir bak, nasıl göründüğünden haberin yok mu senin?”
marla ise bu söylenenlere anlam veremez, onun oyun oynadığını bile düşünür.
“dinle öyle çatlaksın ki, ben senin yanında hiç kalırım!”
filmin kurgusu şöyle bir düşünüldüğünde mesajların, freud’un bilinçaltına hükmeden iki temel haz, “cinsellik” ve “saldırganlık” üzerine dayandırıldığı olduğu görülecektir. çünkü jack’ın sorunları vardır, ikinci kişilik olarak geliştirdiği tyler’ı marla’yla tanıştıktan sonra yaratmıştır. marla’ya duyduğu arzu ona, hayranlık duyulacak, başarılı tyler kişiliğini yarattırır; çünkü kendi can sıkıcı, beceriksiz, işe yaramaz, en önemlisi de sosyal ve iş hayatında iktidar yoksunu kişiliği bastırılmıştır.
---semboller---
1. sabun
sabun, filmde sıradan bir nesne olmaktan öte filmin başrol oyuncusu gibidir. sabunun filmde oynadı rolün, uygarlık için oynadığı rolden türediği ileri sürülebilir. film, sabunun uygarlıkların kurulmasındaki tarihi önemine bir yenisini daha eklemek niyetindedir. uygarlığın kuruluşunda önemli bir yere sahip olan sabun, şimdi de uygarlıkların çöküşü yolunda üzerine düşen görevi üstlenecektir.
tyler durden’ın bir liposuction kliniğinin tıbbi atıkları arasından ülkenin ‘zengin şişkolarının’ emdirmek için para verdikleri yağlarını çalmaları ile başlayan sahne tyler'ın faydalı bilgiler verdiği şu sözlerle devam etmektedir.
“ eski insanlar giysilerin nehrin bir noktasında daha temiz yıkandığını keşfettiler. çünkü o noktanın yukarısındaki tepede insan kurban edilmişti. bedenler yakılmış ve su küllere karışarak kül suyunu yaratmış. bedenlerin erimiş yağlarıyla karışınca bu madde sabun olup nehre dökülüyordu.”
tyler durden, sabununun insanlık tarihi açısından önemini çift katmanlı bir anlam üzerine kurmuştur. bunlardan ilki ‘temizlenmek çabası' ikincisi ise, önceki ile aynı ‘kurban etme’ hakkındadır.
jack ve tyler’ın uçakta, ilk kez karşılaştıkları sahnede, jack, tyler'a "ne iş yapıyorsun" şeklinde bir soru yöneltir. bu soruya verilen cevap ‘sabun, medeniyetin mihenk taşı.’ şeklinde olur. ilk düzeyden bakıldığında oldukça açık bir biçimde tyler’ın sabun yapıp satmak sureti ile geçimini sağladığını anlatmaktadır. fakat bu cevap gizli veya açık ikinci bir anlam da barındırmaktadır. tyler insanı sindiren, disipline eden, pasifleştiren uygarlığın yıkımı için, insana yaşam alanı bırakmadığını düşündüğü modern hayatın mahvı için sabun yapmaktadır. bu yolla, yani uygarlığın yıkımı ile insana yeniden yaşanabilir gerçek bir hayat olanağı yaratılacağını öne sürer.
2. uzay maymunları
insanların tüketim toplumunda modernlik ne kadar da övülse, deney maymunundan ve kurulmuş kölelerden öteye geçemediğini sembolize eder, zira ‘uzay’ modern ve teknolojik gelişmişliğin simgesidir.
3. gökdelenler
gökdelenlerin para ve iktidarı temsil ettiği düşünüldüğünde, gökdelenlerin yıkılış sahnesi, iktidar hırsının boş oluşunu kanıtlamak isteyen bir gösterge gibidir.
4.prezervatif
marla’nın prezervatifi tarif ederken onu tek kullanımlık kristal bir ayakkabıya benzetmesi, hem harika bir icat olduğunu vurgular hem de aşkı ve bağlılığı yok eden, tek gecelik ilişkileri eleştiren bir ironi yaratır. prezervatif, tek gece birlikte olunan bir “yabancı” eşi sembolize eder.
---düşler---
jack, uykusuzluğun neden olduğu uyuşmuş beyniyle için de onu sarmalayan gerçeklikte bir problem vardır. ofisteki bir fotokopi makinesinin başında iken her şeyin ‘bir kopyanın kopyasının kopyası gibi’ göründüğünü söyler ve simülasyon dünyasında gerçekliğinden emin olabileceğimiz tek şey gerçek deneyimin fiziksel acı olduğunu dile getirir.
kaynak
kaynak
devamını gör...
6.
bir çok ülkede farklı dizilere, filmlere ve sohbetlere konu olmuş, özellikle diyaloglarıyla zihin açan, hayatın anlamını sorgulatan efsane bir kitap ve david fincher elleriyle göklere çıkan filmdir.
avrupa yakası dizisinde çok iyi bir parodisi yapılmıştır şurdan bakabilirsiniz sayın kafalar.
avrupa yakası dizisinde çok iyi bir parodisi yapılmıştır şurdan bakabilirsiniz sayın kafalar.
devamını gör...
7.
filminin kitabından iyi olduğu nadir filmlerden. kurgu ve tema çok iyiydi. sonra çıkan birçok eser bu eserin yaptığını yapmaya çalışmış değerlerinin yitirilmesine sebep olmuştur.
devamını gör...
8.
akıllarda where is my mind ile özdeşleşmiş, bir dönem marla ablamızın içişi yüzünden bizleri sigara sevk eden şaheser. (bkz: sen tyler durden'ı nasıl tanımazsın hadsiz) (bkz: dede bak fight clup'tan birine bahsedersen senin kafanı)
devamını gör...
9.
manyak bir film. belki isminden dolayı tereddütle yaklaşanlar olmuştur, hatta çoktur. kaslı adamlar toplaşıp biribirlerini pataklıyorlar heralde, izlenmez demiştim ama kesinlikle öyle değil. hâlâ izlemeyen varsa hemen izleyin.
devamını gör...
10.
sinema tarihinin en abartılan filmidir. akila azra kohenin fi kitabında can manay için kapitalizm eleştiriyor, aşmış abi adam diyen insanlarla bu filme tapan insanlar farkında olmasalar da aynı vasatlığa hayrandır.
ayrıca filmde hile vardır. filmde brad pitt abimizin aslında edward norton olduğunu gizleyebilmek için diyaloglarda hile yapılıyor. örneğin bar çıkışı ilk kez kavga ettiklerinde onları izleyen iki adam şunlar napıyor diyor. halbuki brad pitt edward norton un zihnindeyse orada şunlar denemez çünkü dışarıdan bakan adam tek bir kişi görür. neyse özetle vasat bir filmdir haliyle hayranı boldur.
ayrıca filmde hile vardır. filmde brad pitt abimizin aslında edward norton olduğunu gizleyebilmek için diyaloglarda hile yapılıyor. örneğin bar çıkışı ilk kez kavga ettiklerinde onları izleyen iki adam şunlar napıyor diyor. halbuki brad pitt edward norton un zihnindeyse orada şunlar denemez çünkü dışarıdan bakan adam tek bir kişi görür. neyse özetle vasat bir filmdir haliyle hayranı boldur.
devamını gör...
11.
vasat film olduğunu düşünenlere saygım var ama hayranı bol işte bu yüzden vasat bir filmdir demek biraz fazla iddialı olmuyor mu? filmde hile vardır demek de ne demek? kurgusal olan her şeyde yanılsama yok mudur? realist baktığımızda kesin ip vardır mizahına dönüşür her şey. tüm sinema sektörünü çöpe atalım o zaman kurgudur diye. hatta tiyatroyu, hatta kitapları ve hatta edebiyatı...
devamını gör...
12.
vasat film diyen insana saygım yok. 1996'da kitabı çıkmış, 1999'da filmi çekilmiş. üzerinden 22 yıl geçmiş. zamanın en iyi filmlerindendir. olay kapitalizm kadar bir sosyal eleştiri de içerir.
ha filmde eksikler var. örneğin uçak sahnesinde oksijen kafa yapar diyor. oksijen yapmaz, karbondioksit yapar. hatta adı karbondioksit narkozu. evet brad pitt ile edward norton'ın sahnesinde de açık var fakat bunlar üzerinden bir filime vasat denemez. abartılmış denebilir ki o da bence yanlıştır.
ha filmde eksikler var. örneğin uçak sahnesinde oksijen kafa yapar diyor. oksijen yapmaz, karbondioksit yapar. hatta adı karbondioksit narkozu. evet brad pitt ile edward norton'ın sahnesinde de açık var fakat bunlar üzerinden bir filime vasat denemez. abartılmış denebilir ki o da bence yanlıştır.
devamını gör...
13.
en sevdiğim 10 film listesine giren filmdir. film konusunda aşırı seçiciyim. günlerce araştırır yorumları okur fragmanı izlerim. ve sonrasına izlerim. sizi temin ederim filmi gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz. *
devamını gör...
14.
yönetmenliğini , david fincher'in yaptığı 1999 yapımı film. oyuncuları ise brad pitt, edward norton, helena bonham carter.
bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasın lütfen .
film amerika'da çokça bulunan terapi gruplarının eleştirisini jack ve tylar üzerinden yapmaktadır. bu arada kapitalizm eleştirisini de çat çat yapmaktan da geri kalmaz.
jack temiz titiz, düzenli, eşyaları kendisi için önemli, toplumsal normlardan şaşmayan bir heriftir. burada jack düzenli terapi gruplarının temsilidir. aynı zamanda kapitalist düzenin temsilidir.
tylar, jackın olmadığı; dolayısı ile düzenli terapi gruplarının olmadığı her şeydir. o ''dövüş kulübü'' terapi grubudur. düzenin ise eleştirisidir.
filmin başlama noktası, jackin uykusuzluğundan bahsetmesidir. jack'ın 6 aydır acı çektiği uykusuzluğunu doktoruna danışıyor. doktoru onu küçümsüyor ve testis kanseri hastalarına git de gör acı neymiş diye başından savıyor.
o da terapi gruplarına gidiyor. üstelikte bir sene boyunca, ve nihayetinde tyların kurduğu döğüş kulübüne de katılıyor. ve bu katıldığı terapi grupları uykusuzluğuna çözüm oluyor efem .
bir terapi grubunda meme kanseri olan bir kadının, ''sonunun geldiğini'' ''ölmekten korkmadığını'' söylemesi, peşine de ''ölmeden önce son defa sevişmek istiyorum'' demesi ve çevredekilerin bu olayı tuhaf karşıladığını görmemiz ile aslında düzenli terapi gruplarında seks ve saldırganlığın bir tabu olduğunu anlıyoruz. zaten kadın susturuluyor. ölümden acıdan bahsetmek normal, ancak seksten bahsetmek yasak.
döğüş kılübünde tabu yoktur. saldırganlık ve seks olmazsa olmazdır. zaten tylar ve marla'nın sabaha kadar sevişmesi buna itirazdır. çünkü sevişmek doğaldır.
filmde tyların yaptığı bir konuşmada güçlü ve zeki erkeklerin kapitalizmin pençeleri altında ezildiğini; ömürlerinin benzin pompalayarak, garsonluk yaparak, nefret edilen işlerde çalışarak erkek olmaya çalışmanınzor olduğu söyleniyor. . bu anlamda erkekliği kaybetme korkusu da işlenmiş filmde . kapitalizm erkekleri hadım ediyor. bir zamanların erkek vücut güzeli bob gibi... kapitalizm size ''güzel'' görünmenizi söyler. bunun için ihtiyaçlarınız olmayan doping ilaçları alırsınız. ama ilaç yan etki gösterir memeleriniz çıkar ve testisiniz alınır.
yani bu film o kadar güzel ki; her bir anından bir film çıkar. anlatmakla bitmez.
filmin sonunda jack'te ki bozukluk nasıl tyları yaratıyorsa, yani tylar jackin alternatifi ise; düzen de düzensizliğin alternatifi haline geliyor. kapitalizm'in alternatifi olan kaos projesini yaratıyor. ama proje, ortada kapitalizm var olduğu için var. kapitalizmin alternatifinin kaos projesi olduğunu tokat gibi suratımıza yiyoruz.
süprüz sonlarıyla beni benden alan, yazanın, yönetenin, oynayanın eline yüreğine sağlık diyeceğimiz harika bir filmdir. izlemeyeni olduğunu sanmıyorum ama izlemeyen varsa hemen izlesin.
fight club soundtrack çalışmasını da şuraya bırakalım.
bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasın lütfen .
film amerika'da çokça bulunan terapi gruplarının eleştirisini jack ve tylar üzerinden yapmaktadır. bu arada kapitalizm eleştirisini de çat çat yapmaktan da geri kalmaz.
jack temiz titiz, düzenli, eşyaları kendisi için önemli, toplumsal normlardan şaşmayan bir heriftir. burada jack düzenli terapi gruplarının temsilidir. aynı zamanda kapitalist düzenin temsilidir.
tylar, jackın olmadığı; dolayısı ile düzenli terapi gruplarının olmadığı her şeydir. o ''dövüş kulübü'' terapi grubudur. düzenin ise eleştirisidir.
filmin başlama noktası, jackin uykusuzluğundan bahsetmesidir. jack'ın 6 aydır acı çektiği uykusuzluğunu doktoruna danışıyor. doktoru onu küçümsüyor ve testis kanseri hastalarına git de gör acı neymiş diye başından savıyor.
o da terapi gruplarına gidiyor. üstelikte bir sene boyunca, ve nihayetinde tyların kurduğu döğüş kulübüne de katılıyor. ve bu katıldığı terapi grupları uykusuzluğuna çözüm oluyor efem .
bir terapi grubunda meme kanseri olan bir kadının, ''sonunun geldiğini'' ''ölmekten korkmadığını'' söylemesi, peşine de ''ölmeden önce son defa sevişmek istiyorum'' demesi ve çevredekilerin bu olayı tuhaf karşıladığını görmemiz ile aslında düzenli terapi gruplarında seks ve saldırganlığın bir tabu olduğunu anlıyoruz. zaten kadın susturuluyor. ölümden acıdan bahsetmek normal, ancak seksten bahsetmek yasak.
döğüş kılübünde tabu yoktur. saldırganlık ve seks olmazsa olmazdır. zaten tylar ve marla'nın sabaha kadar sevişmesi buna itirazdır. çünkü sevişmek doğaldır.
filmde tyların yaptığı bir konuşmada güçlü ve zeki erkeklerin kapitalizmin pençeleri altında ezildiğini; ömürlerinin benzin pompalayarak, garsonluk yaparak, nefret edilen işlerde çalışarak erkek olmaya çalışmanınzor olduğu söyleniyor. . bu anlamda erkekliği kaybetme korkusu da işlenmiş filmde . kapitalizm erkekleri hadım ediyor. bir zamanların erkek vücut güzeli bob gibi... kapitalizm size ''güzel'' görünmenizi söyler. bunun için ihtiyaçlarınız olmayan doping ilaçları alırsınız. ama ilaç yan etki gösterir memeleriniz çıkar ve testisiniz alınır.
yani bu film o kadar güzel ki; her bir anından bir film çıkar. anlatmakla bitmez.
filmin sonunda jack'te ki bozukluk nasıl tyları yaratıyorsa, yani tylar jackin alternatifi ise; düzen de düzensizliğin alternatifi haline geliyor. kapitalizm'in alternatifi olan kaos projesini yaratıyor. ama proje, ortada kapitalizm var olduğu için var. kapitalizmin alternatifinin kaos projesi olduğunu tokat gibi suratımıza yiyoruz.
süprüz sonlarıyla beni benden alan, yazanın, yönetenin, oynayanın eline yüreğine sağlık diyeceğimiz harika bir filmdir. izlemeyeni olduğunu sanmıyorum ama izlemeyen varsa hemen izlesin.
fight club soundtrack çalışmasını da şuraya bırakalım.
devamını gör...
15.
hayatı sorgulamama neden olan başyapıt.
başrollerinde helena bonham carter, brad pitt, edward norton gibi ustalar barındırır. her zaman favori filmlerim arasında olacaktır.
beklenmedik bir sona sahiptir.
kitlesel bir delirmeyi anlatır.
başrollerinde helena bonham carter, brad pitt, edward norton gibi ustalar barındırır. her zaman favori filmlerim arasında olacaktır.
beklenmedik bir sona sahiptir.
kitlesel bir delirmeyi anlatır.
devamını gör...
16.
bence herkesin izlediği filmdir. muhakkak birine "bir film önersene yaa" dediğinde sana "fight club izle kanka baya iyi" diye karşılık vermiştir.
neyse neydi "you do not talk about fight club"
neyse neydi "you do not talk about fight club"
devamını gör...
17.
beyaz/mavi yakanın gazını alan film.
filmi izleyip ''oh yeah man istifa edicem moruk nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoz'' deriz. film bitince gazimiz gecer rutine devam ederiz.
filmi izleyip ''oh yeah man istifa edicem moruk nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoz'' deriz. film bitince gazimiz gecer rutine devam ederiz.
devamını gör...
18.
flmi kitabından daha iyi olan nadir eserlerdendir. severiz, sevdiririz. aşırı alkollü bir gece sonrası cima eylemeyi düşünen erkek bireye "fayt kılap yapak mı" diye sorarak afallık geçirtmek en sevdiğimiz şeylerdendir.
devamını gör...
19.
1999 yapımı dönemin müthiş filmlerinden. ki 99 yılı sinema tarihinin en verimli yılıdır ( en azından benim için ). yönetmen david fincher.
edward norton anlatır. ben defalarca izlerim. ızlemek yetmedi gidip okudum kitabını. o da yetmedi kitabı orijinal dilinden de okudum.
herşey suretin suretinin sureti..
edward norton anlatır. ben defalarca izlerim. ızlemek yetmedi gidip okudum kitabını. o da yetmedi kitabı orijinal dilinden de okudum.
herşey suretin suretinin sureti..
devamını gör...
20.
çoktan kült olmuş filmdir. palahnuik'in ülkemizde meşhur olmasına katkı sağlamıştır. ünlü yönetmen david fincher'in imzasını taşır. brad pitt ve edward norton'un başrollerini üstlendiği film 1999 yılını sinema için muhteşem yapan filmlerden biridir.
devamını gör...