yönetmen koltuğunda robert siodmak'ın oturduğu, 1946 yapımlı kara/gerilim filmidir. film, ethel lina white'ın some must watch adlı romanından uyarlanmıştır. konu, 20. yüzyılda, engelli kadınları öldüren bir seri katilin ortaya çıkmasıyla başlar. dilsiz bir genç kadın ise seri katili terörize eder ve olay akışı gelişir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 15.01.2022 06:30 tarihinde açılmıştır.
1.
az önce izlediğim müthiş bir film, sıcağı sıcağına buraya bu filmi biraz anlatmak, spoiler vermeden eleştirmek için geldim.
robert siodmak isimli yönetmen abimizin yönettiği bu 1946 yapım film beni ciddi anlamda sarsan filmlerden birisi olmayı başardı, peki nasıl oldu bu? gelin sizlere anlatayım.
öncelikle 1946 olması bir yana dursun, kendisinden bir yıl önce vizyona giren hitchcock'ın o büyük klasiği spellbound ile belki de yarışabilecek tek film bu. kamera açıları, geçişler, o tuhaf sahneler sürrealist bir ressamın elinden çıkmış kadar çarpıcı, hatta çarpıcı olduğu kadar şaşırtıcı da, o zaman diliminde bu nasıl bir yaratıcılık diye iç geçirdim resmen!
filmi konusuna geçelim, yıl 1906, ingiltere'nin ufak bir kasabasındayız. bu kasabada bi cani var, bu cani, kasabadaki engelli olan kadınları öldüren bir katil... fırtınalı bir gecede, katilin odağında dilsiz bir hasta bakıcı ablamız var; helen.
helen o fırtınalı geceden sağ çıkacak mı? yoksa katil kendini ele verecek mi?
bu güzel filmin insana "katil kim acaba?!" diye sordurması bir yana dursun, tek bir evde geçmesi de filmi çekici kalan diğer bir unsur.
bu filmin yukarıda övdüğüm kısımları kadar ne yazık ki göze çok fazla* batan kısımları da mevcut, sahi nedir onlar? ilk kısım filmin kısa olması, 1 saat 23 dakikalık bi süre kısa değil ama ciddi anlamda filme yetmemiş, en son kısımlar o kadar oldu bitti olmuş ve bazı karakterler o kadar havada kalmış ki bir andan itibaren "e ama yani..." dedirtiyor insana ve "acaba aceleye gelen bir film mi oldu?" diye sorular sorduruyor.
yönetmenin aynı sene yayınlanan 3 filmi var, büyük ihtimalle diğerlerinin o sene vizyona yetişmesi adına bu filmin ikinci yarısını biraz aceleye getirmiş gibi.
7,3/10 verdiğim bir film oldu, zamanınıza değer.
robert siodmak isimli yönetmen abimizin yönettiği bu 1946 yapım film beni ciddi anlamda sarsan filmlerden birisi olmayı başardı, peki nasıl oldu bu? gelin sizlere anlatayım.
öncelikle 1946 olması bir yana dursun, kendisinden bir yıl önce vizyona giren hitchcock'ın o büyük klasiği spellbound ile belki de yarışabilecek tek film bu. kamera açıları, geçişler, o tuhaf sahneler sürrealist bir ressamın elinden çıkmış kadar çarpıcı, hatta çarpıcı olduğu kadar şaşırtıcı da, o zaman diliminde bu nasıl bir yaratıcılık diye iç geçirdim resmen!
filmi konusuna geçelim, yıl 1906, ingiltere'nin ufak bir kasabasındayız. bu kasabada bi cani var, bu cani, kasabadaki engelli olan kadınları öldüren bir katil... fırtınalı bir gecede, katilin odağında dilsiz bir hasta bakıcı ablamız var; helen.
helen o fırtınalı geceden sağ çıkacak mı? yoksa katil kendini ele verecek mi?
bu güzel filmin insana "katil kim acaba?!" diye sordurması bir yana dursun, tek bir evde geçmesi de filmi çekici kalan diğer bir unsur.
bu filmin yukarıda övdüğüm kısımları kadar ne yazık ki göze çok fazla* batan kısımları da mevcut, sahi nedir onlar? ilk kısım filmin kısa olması, 1 saat 23 dakikalık bi süre kısa değil ama ciddi anlamda filme yetmemiş, en son kısımlar o kadar oldu bitti olmuş ve bazı karakterler o kadar havada kalmış ki bir andan itibaren "e ama yani..." dedirtiyor insana ve "acaba aceleye gelen bir film mi oldu?" diye sorular sorduruyor.
yönetmenin aynı sene yayınlanan 3 filmi var, büyük ihtimalle diğerlerinin o sene vizyona yetişmesi adına bu filmin ikinci yarısını biraz aceleye getirmiş gibi.
7,3/10 verdiğim bir film oldu, zamanınıza değer.
devamını gör...