tibetli keşişlerin meditasyon yapıyorum ayağına sürekli etrafı gözetlediği gerçeği
başlık "mebus paltosu" tarafından 08.03.2021 23:40 tarihinde açılmıştır.
1.
evet var böyle bir gerçek. bir tek ben fark etmiş olamam.
yaklaşık dört senedir nepal'de yaşıyorum arkadaşlar bilen bilir. burada o kadar fazla gezilecek yer var ki, inanın bu tapınakları, dağları tepeleri gezmek için kuşkusuz en az bir dört yıl daha gerekir. sıklıkla burada bulunan bir tapınağa gidip keşişlerden herbal bitki çayları alıyorum hazım sorunum var biraz üzerinize afiyet. yazdıkları reçeteler sindirimimi hızlandırıyor. buranın hemen tepesinde dik bir yamaç ve içlere doğru bir mağara var. içeride de şing-çu isminde kerli ferli, yörenin yakından tanıdığı ihtiyarca bir amca var. gider selam verir, halini hatrını sorarım ama yanıt vermez. hani bak ingiliz kraliyet askerleri var ya kürk şapkalı, görmüşsünüzdür. onlar gibi hareketsiz duruyo "hoo şing-çu amca sana diyom!" diyorum, şimdiye kadar hiçbir cevap alamadım. hep gözleri kapalı ve bağdaş kurar halde oturuyo. içerdeki kuru ekmek ve soğan dolu olan heybesini karıştırıp "bak ben yicem bunları hee haberin olsun" diye yem atıyorum ama yine de konuşmuyo anasını satim. artık en son bıktım. bir keresinde tam arkamı dönüp tapınak yoluna doğru gideceğim beni dikizlerken gördüm bunu "yakalandın dayııı heheh" dedim. şimşek hızıyla kafasını karşıya çevirdi ve gözlerini kapattı bozuntuya vermeden... bizden kaçar mı olm. bu tibetli keşişler erdim ayağına yüksek bir yere çıkıp kim kimle takılıyo, kim kimle dedikodu yapıyo mahalle teyzesi gibi gözetliyo bak ben diyim size... bunlara hiç güvenmicen, sulu dereye götürür susuz getirir.
yaklaşık dört senedir nepal'de yaşıyorum arkadaşlar bilen bilir. burada o kadar fazla gezilecek yer var ki, inanın bu tapınakları, dağları tepeleri gezmek için kuşkusuz en az bir dört yıl daha gerekir. sıklıkla burada bulunan bir tapınağa gidip keşişlerden herbal bitki çayları alıyorum hazım sorunum var biraz üzerinize afiyet. yazdıkları reçeteler sindirimimi hızlandırıyor. buranın hemen tepesinde dik bir yamaç ve içlere doğru bir mağara var. içeride de şing-çu isminde kerli ferli, yörenin yakından tanıdığı ihtiyarca bir amca var. gider selam verir, halini hatrını sorarım ama yanıt vermez. hani bak ingiliz kraliyet askerleri var ya kürk şapkalı, görmüşsünüzdür. onlar gibi hareketsiz duruyo "hoo şing-çu amca sana diyom!" diyorum, şimdiye kadar hiçbir cevap alamadım. hep gözleri kapalı ve bağdaş kurar halde oturuyo. içerdeki kuru ekmek ve soğan dolu olan heybesini karıştırıp "bak ben yicem bunları hee haberin olsun" diye yem atıyorum ama yine de konuşmuyo anasını satim. artık en son bıktım. bir keresinde tam arkamı dönüp tapınak yoluna doğru gideceğim beni dikizlerken gördüm bunu "yakalandın dayııı heheh" dedim. şimşek hızıyla kafasını karşıya çevirdi ve gözlerini kapattı bozuntuya vermeden... bizden kaçar mı olm. bu tibetli keşişler erdim ayağına yüksek bir yere çıkıp kim kimle takılıyo, kim kimle dedikodu yapıyo mahalle teyzesi gibi gözetliyo bak ben diyim size... bunlara hiç güvenmicen, sulu dereye götürür susuz getirir.
devamını gör...
2.
devamını gör...