troll'lükte kalite ve vizyon olması gerekliliği

biz üç soysuz trollüz zengo, cengo ve ben dingo. en sevdiğimiz ezikler kültür mantarı olan tipler. işte şu sefilin adı sebastian keman dersleri alıp fransızca öğrenmeye çalışan maymunun teki. onunla eğlenmek bizi kesmesede antrenman niyetine uğraşıyoruz. zengo sebastianın suratına osuracak, cengo kemanı kıçına sürecek, bende kemanın üzerine fransızca nonoş yazacaktım. böylece sebastianın ergenlik travmasının altına imzamızı atmış olacaktık.

ben-şuna bakın sebastian bugün kurstan erken gelmiş.

cengo- hey sebastian, benim için bir şeyler çalsana keman dinlemeyi çok severim.


sebastian- aaııı malesef kemanımın akordu yok, başka bir zaman çalarım.

zengo- kemanı çıkart sebastian ben akord ederim senin için.

s- eve gitmem lazım ama çok yorgunum.

yerimden kalkıp sebastianın karşısına dikildim kaşlarımı çatıp sorgulamaya başladım bunu yapmak çok eğlenceli.

ben- sen bizden tiksiniyor musun sebastian, bizi vakit ayırmaya değmeyen serseriler olarak mı görüyorsun yoksa?

s- hayır, hayır öyle demek istemedim...

ben- ne demek istedin peki? ha? çıkart şu kemanıda zengo senin için akord etsin.

kemanı çıkartmazsa zorla alacağımızı biliyordu. çantasından kemanı çıkarıp zengo'ya verdi. zengo hayatında ilk defa keman görüyormuş gibi inceledi, koca parmaklarıyla tellere vurmaya başladı, akord kulaklarını sıkmaya başladı, öyle sıktı ki tellerden biri koptu sonunda. sebastianın kalbi sıkışıyor gözleri doluyordu. olan biten karşısında sesini çıkaramıyordu. kimse bize bulaşmak istemez elbette.

zengo- bu dandik kemanı nerden aldın sebastian beş para etmez bu. sana bir iyilik yapıp yeni bir tane alıp hediye ederim bu bende kalsın.

s- hayır ben tamir ederim sorun değil.

cengo- adam sana yenisini alıp vereceğini söyledi neden ona saygısızlık ediyorsun sebastian o dandik şeyi bana ver zengo.

s- gerçekten buna gerek yok bu öğrenci işi bir keman beni idare ediyor. yenisini almak için zahmet etmeyin.

ben- biz seninle aynı mahalledeniz sebastian aramızdan bir sanatçı çıkması bizim için bir gurur kaynağı olacaktır. arkadaşların olarak sana daha iyisini alırız.

s- lütfen gerek yok kemanı geri alabilir miyim eve geç kaldım.

cengo kahkaha attı ve pantolonunu indirip kemanı kıçına sürttü ve osurdu.

cengo- ahahhha hala kemanı geri almak istiyor musun sebastian.

s- bunu neden yaptın ki seni aşşağılık domuz.

zengo öfkelenip elindeki bira şişesini yere çaldı.

ben- hey hey sakin olun. sebastian komşularına böyle mi davranıyorsun, alt tarafı dandik bir keman, bunun için en yakın dostuma hakaret etmen hiç hoş değil doğrusu. kemanı bana ver cengo onu budala sahibine geri verelim.

kemanı alıp üzerine fransızca nonoş yazıp sebastiana uzattım. elleriyle tutmadı kemanın kılıfıyla tuttu kemanı üzerine yazdığım şeye baktı. ne yazdığımı sordu.

ben- fransızca bildiğini sanıyordum sebastian. dedim herkesin keyfi yerine gelmişti sebastian dişlerini sıkmış öylece durup içinden bize küfürler ediyordu. zengo sebastianın önüne tükürdü, cengo omuzuyla vurup geçti bende gözlerinin içine bakıp sırıttım sonra gidip bulaşacak yeni birilerini aramaya başladık.

(bkz: durumumuz yoktu okuyamadım) ama başlık çok doğru nasıl troll olunur görmek isteyen ekşide keçiboynuzumu yedim bekliyorum'a baksın,herifin çoğu yazısını okurken zevk alıp yarılıyorum.

bu bile ucundan, biraz, birazcık, minnacık trollü içeriyor.
mesela benim hiç ama hiç işim olmaz.

delinin biri kuyuya bir taş atmış derler ya , işte delilerin taşları seçerken nitelikli olmasının önemini anlatan bir cümle.

katildigim gorus.

bence gelmis gecmis olarak interaktif sozlukler tarihinde hic basarili 1 troll olmamistir.

troll her seyi o kadar ince isler ki, kimse anlamaz troll oldugunu.

rasim ozam kütahyalı kalitesiz ve vizyonsuz bir adem. ancak türk tvlerinin en bütük trollerinden. kalitesizlik ve vizyonsuzlukla da trollük yapılır. önemli olan zeka ve humordur kanımca.

trollün amacı sizi mutlu etmek ya da eğlendirmek değildir,

vizyonu da kalitesi de trollüğüne dairse , vizyon ve kalite kavramlarını da kaybetmeyelim bari..
adı üstünde trollük işte. neden sevimlileştirilmeye çalışılıyor. eskilerden soytarılık kavramı var zaten. soytarılığı bir kariyer, marifet yetenekmiş gibi görmek ve göstermekten, özendirmekten vaz mı geçilse artık.. (ki memlekette, yeterince 'mayışlı' saray soytarısı da var zaten.)