#ödüllü filmler
senarist sandalyesi ve yönetmen koltuğunda kurt wimmer bulunan, başkahramanları milla jovovich, cameron bright ve nick chinlund tarafından canlandırılan, eleştirmenleri pek memnun edemediği gibi gişede de yapımcılarını hayal kırıklığına uğratan bu bilim kurgu ve aksiyon filminde 21. yy.ın ileri zamanlarına gideriz ve burada tesiri altına girenleri belli bakımlardan vampirlere benzeten bir tür hastalık hasebiyle genetik olarak modifiye olmuş, böylece gelişmiş hız, akılalmaz dayanıklılık ve alışılmışın dışında keskinlikte zekaya sahip insanlar bir alt kültür oluşturmuşlardır. bu tür insanlar, "normal" ve "sağlıklı" insanlardan ayrılınca, bu "hastalıklı" popülasyonun ortadan kaldırılması amacıyla bir sivil savaş başlar ve bu çatışmanın ortasında ultraviolet denen "hastalıklı" bir kadının 9 yaşındaki bir oğlanı koruma çabalarına tanıklık ederiz. peki bu çocuk, "insan hükümeti" tarafından neden insanlar için büyük bir tehdit olarak görülmektedir de öldürülecekler listesinin en tepesine adını yazdırmıştır?
*kuzey teksas film eleştirmenleri birliği (2006) - en kötü film: ntfca özel ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sevişilinebilizite" tarafından 21.04.2025 18:02 tarihinde açılmıştır.
1.
milla jovovich'in ben yine asıyorum kesiyorum ama bu sefer mor saçlıyım dediği bir distopik cyberpunk rüyası... yok, yok vazgeçtim; rüya değil, daha çok kötü bir lsd travması.

2006'nın bu vampir değiliz ama hemofili hastası mutantız temalı filmi, sin city'nin renk paletini matrix'in aksiyon sahneleriyle evlendirip, ortaya sinema adına yaka silktiren bir düşük bütçeli video klip çıkarmış.
hikaye? yok öyle bir şey. senaryo yazarları; ''gelecek... biri hasta... hükumet kötü... mor efektler... tamam oldu'' diyerek çekip gitmişler. milla'nın canlandırdığı violet, hemofili mutantları koruyan bir süper savaşçı. ama koruma yöntemi, düşmanlarını matrix dublörü stilinde keserken, kendi kıyafetlerinin her sahne değişiminde renk atması.
görsel şov? tam bir after effects tutorial'ını ilk kez izleyen grafiker estetiği. her kare aşırı doymuş renklerle patlıyor, arka planlar green screen'de dans edermiş gibi duruyor. ama en komiği, süper hızlı aksiyon sahnelerinin aslında yavaş çekimde çekilip hızlandırılması. öyle ki, bu kılıç darbesi neden 3 saniye sürdü diye düşünmeden edemiyorsunuz.
aksiyon? violet'in benim kemiklerim yok, o yüzden kapı aralığından sıvışabiliyorum mantığıyla hareket ettiği sahneler var. bir de tabi silahımı katlayıp cebime koyuyorum teknolojisi, ki bu sahne yetti gari dedirten cinsten.
netice itibariyle film bitince bu 88 dakikayı geri istiyorum diyorsunuz. ama bir yandan da acaba tekrar izlesem mi diye düşünüyorsunuz. çünkü bu film, o kadar kötü ki, iyi kategorisine giren nadir eserlerden.
ne diyeyim; bari far gözlüğüyle izleyin.

2006'nın bu vampir değiliz ama hemofili hastası mutantız temalı filmi, sin city'nin renk paletini matrix'in aksiyon sahneleriyle evlendirip, ortaya sinema adına yaka silktiren bir düşük bütçeli video klip çıkarmış.
hikaye? yok öyle bir şey. senaryo yazarları; ''gelecek... biri hasta... hükumet kötü... mor efektler... tamam oldu'' diyerek çekip gitmişler. milla'nın canlandırdığı violet, hemofili mutantları koruyan bir süper savaşçı. ama koruma yöntemi, düşmanlarını matrix dublörü stilinde keserken, kendi kıyafetlerinin her sahne değişiminde renk atması.
görsel şov? tam bir after effects tutorial'ını ilk kez izleyen grafiker estetiği. her kare aşırı doymuş renklerle patlıyor, arka planlar green screen'de dans edermiş gibi duruyor. ama en komiği, süper hızlı aksiyon sahnelerinin aslında yavaş çekimde çekilip hızlandırılması. öyle ki, bu kılıç darbesi neden 3 saniye sürdü diye düşünmeden edemiyorsunuz.
aksiyon? violet'in benim kemiklerim yok, o yüzden kapı aralığından sıvışabiliyorum mantığıyla hareket ettiği sahneler var. bir de tabi silahımı katlayıp cebime koyuyorum teknolojisi, ki bu sahne yetti gari dedirten cinsten.
netice itibariyle film bitince bu 88 dakikayı geri istiyorum diyorsunuz. ama bir yandan da acaba tekrar izlesem mi diye düşünüyorsunuz. çünkü bu film, o kadar kötü ki, iyi kategorisine giren nadir eserlerden.
ne diyeyim; bari far gözlüğüyle izleyin.
devamını gör...
