1.
ülkemizde de aşk hipotezi adlı kitabıyla tanınan ali hazelwood'un the steminist novellas serisinin ilk kitabı. ben michael k yaşamı ve yaşadığı dönem'den sonra biraz hormonlarımı coştursun diye, daha çok da kısa diye okudum kitabı. bu arada türkçeye de henüz çevrilmemiş galiba.
bundan sonrası inanılmaz spoiler içeriyor, komple spoiler buralar.
yani tabii ki inanılmaz saçma başlıyor kitap. esas kız (mara)'a doktora danışmanı ev bırakmış ve ölmüş. ama meğerse kadın evin tamamına değil yarısına sahipmiş. öteki yarısı da yeğenininmiş. işte bu vesileyle kızımız mara da "aa hazır bana ev kaldı, zaten çok da bi' param yok, gidip tanımadığım etmediğim herifle yaşayayım, tasarruf da etmiş olurum" diyerek gidip liam'ın evine ev arkadaşı olarak yerleşiyor. oğlanın tabi çok yakışıklı ve çok zengin olması şaşırtıcı olmayacaktır. kimseleri beğenmeyen, bırakınız sevgili yapmayı senelerdir deyte bile çıkmayan, seçici kız mara'nın seçtiği meğer siyah saçlar ve kaslı vücutmuş. adam kapıyı açar açmaz dibi düşüyor. bacım bi' bekle bari adını söyleseydi de sesini duysaydın. neyse ne ya. adam da buna işte para teklif ediyor diyor ki evin kalan yarısını sat bana, sen yoluna ben yoluma. kızım ne güzel işte satsana adama aile mirası evini, paran da olur gider başka ev bulursun mis gibi yaşarsın ama yooo, efendim ev çok samimiymiş, çok sıcakmış, doktora danışmanının hatırasıymış gibi bahanelerle yerleşiyor eve.
adam da (onun adı da liam) bunu evden kaçırmak için yok kombinin ayarını düşürmedir, enginarlarını çöpe atmadır, kahve kremasını saklamadır, işte gecenin ikisinde son ses müzik açmadır, bu gibi çeşitli saçma sapan şeyler yapıyor. ondan sonra da iki yabancı olarak bir uzlaşma noktası belirleyip aynı evde yaşamaya başlıyorlar.
tabi işte bu esnada yanlışlıkla birbirini cıbıldak görmeler, küçük kıskançlıklar, ara sıra birlikte yemek yiyip dandik reality showlar izlemeler hasıl oluyor. bi akşam da elektrik mi kesilmiş, ısıtıcı mı bozulmuş bi şey olmuş, kız tir tir titriyor böyle battaniyelerin içinde. oğlan da diyor ki yazık üşümesin. yahu üşümesin diye gider bi sıcak su torbası hazırlar ayağının altına koyarsın, getirir üstüne bir iki battaniye daha örtersin, hadi bilemedin yanına otur sarıl. kızı alıp kucağına oturtarak ısıtma yolunu seçiyor. kucaka ısınmaca. ama tabi arkadaşlar, yersen.
ya neyse en sonunda işte kız bi' başka iş bulup maaşı artınca diyor ki "başta konuştuğumuz gibi ben taşınayım artık" ama taşınası yok. oğlan da diyor ki "e taşın bari öyle mutlu olacaksan" ama onun da kızın taşınmasını istediği yok. tabi kimse de demiyor insan gibi hislerimi açayım diye.
bir gün oğlan eve girerken kızın arkadaşlarıyla olan telefon konuşmasını yanlış anlıyor ve "aaa mara benle seks yapmak istiyormuş" diyerek gidip kızı kıstırıyor. mara kızımız dünden razı zaten. bunlar çeşitli pozisyonlarda birkaç kez boşalıyor önce, biz de tam olarak 10 sayfa kim kimi nasıl yalamış, nası öpmüş, nası parmaklamış onları okuyoruz, ondan sonra işte konuşuluyor hisler.
böyle, mutlu sonla bitiyor kitabımız. yani coşmadı hormonlarım. kafam dağıldı, aa bi kitap okumuş oldum diye bi avazda bitirdim, o iyi oldu.
bundan sonrası inanılmaz spoiler içeriyor, komple spoiler buralar.
yani tabii ki inanılmaz saçma başlıyor kitap. esas kız (mara)'a doktora danışmanı ev bırakmış ve ölmüş. ama meğerse kadın evin tamamına değil yarısına sahipmiş. öteki yarısı da yeğenininmiş. işte bu vesileyle kızımız mara da "aa hazır bana ev kaldı, zaten çok da bi' param yok, gidip tanımadığım etmediğim herifle yaşayayım, tasarruf da etmiş olurum" diyerek gidip liam'ın evine ev arkadaşı olarak yerleşiyor. oğlanın tabi çok yakışıklı ve çok zengin olması şaşırtıcı olmayacaktır. kimseleri beğenmeyen, bırakınız sevgili yapmayı senelerdir deyte bile çıkmayan, seçici kız mara'nın seçtiği meğer siyah saçlar ve kaslı vücutmuş. adam kapıyı açar açmaz dibi düşüyor. bacım bi' bekle bari adını söyleseydi de sesini duysaydın. neyse ne ya. adam da buna işte para teklif ediyor diyor ki evin kalan yarısını sat bana, sen yoluna ben yoluma. kızım ne güzel işte satsana adama aile mirası evini, paran da olur gider başka ev bulursun mis gibi yaşarsın ama yooo, efendim ev çok samimiymiş, çok sıcakmış, doktora danışmanının hatırasıymış gibi bahanelerle yerleşiyor eve.
adam da (onun adı da liam) bunu evden kaçırmak için yok kombinin ayarını düşürmedir, enginarlarını çöpe atmadır, kahve kremasını saklamadır, işte gecenin ikisinde son ses müzik açmadır, bu gibi çeşitli saçma sapan şeyler yapıyor. ondan sonra da iki yabancı olarak bir uzlaşma noktası belirleyip aynı evde yaşamaya başlıyorlar.
tabi işte bu esnada yanlışlıkla birbirini cıbıldak görmeler, küçük kıskançlıklar, ara sıra birlikte yemek yiyip dandik reality showlar izlemeler hasıl oluyor. bi akşam da elektrik mi kesilmiş, ısıtıcı mı bozulmuş bi şey olmuş, kız tir tir titriyor böyle battaniyelerin içinde. oğlan da diyor ki yazık üşümesin. yahu üşümesin diye gider bi sıcak su torbası hazırlar ayağının altına koyarsın, getirir üstüne bir iki battaniye daha örtersin, hadi bilemedin yanına otur sarıl. kızı alıp kucağına oturtarak ısıtma yolunu seçiyor. kucaka ısınmaca. ama tabi arkadaşlar, yersen.
ya neyse en sonunda işte kız bi' başka iş bulup maaşı artınca diyor ki "başta konuştuğumuz gibi ben taşınayım artık" ama taşınası yok. oğlan da diyor ki "e taşın bari öyle mutlu olacaksan" ama onun da kızın taşınmasını istediği yok. tabi kimse de demiyor insan gibi hislerimi açayım diye.
bir gün oğlan eve girerken kızın arkadaşlarıyla olan telefon konuşmasını yanlış anlıyor ve "aaa mara benle seks yapmak istiyormuş" diyerek gidip kızı kıstırıyor. mara kızımız dünden razı zaten. bunlar çeşitli pozisyonlarda birkaç kez boşalıyor önce, biz de tam olarak 10 sayfa kim kimi nasıl yalamış, nası öpmüş, nası parmaklamış onları okuyoruz, ondan sonra işte konuşuluyor hisler.
böyle, mutlu sonla bitiyor kitabımız. yani coşmadı hormonlarım. kafam dağıldı, aa bi kitap okumuş oldum diye bi avazda bitirdim, o iyi oldu.
devamını gör...