2002 yapımı, oldukça büyük gişe başarısı yakalayan bu uyarlama senaryoya sahip film adrian lyne imzası taşıyor. oyuncu kadrosunda richard gere, diane lane gibi yıldız isimler bulunan filmde sıradan bir aile yaşantısının sadakatsizlik sonucu nasıl tehlikeli bir yola saptığı anlatılıyor. hiç düşmeyen temposuyla unfaithful, izleyiciye 124 dakika boyunca gerilim dolu bir deneyim yaşatıyor.
yönetmen: adrian lyne
oyuncular:
richard gere
diane lane
olivier martinez
erik per sullivan
myra lucretia taylor
michelle monaghan
oyuncular:
richard gere
diane lane
olivier martinez
erik per sullivan
myra lucretia taylor
michelle monaghan
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ezio" tarafından 16.03.2021 05:34 tarihinde açılmıştır.
1.
bence bu filmde bulunan her karakterin ciddi psikolojik sıkıntıları var. (playboy çocuk hariç) aklı selim olan bir insan karısı tarafından aldatıldığını öğrendiği an boşar.
adamın çok sakinken bir anda delirip adamı öldürmesi tuhaf. kadının utanç ve sürekli pişmanlık yaşayıp adamdan kopamaması tuhaf. çocuğun sürekli yerinde duramaması da çok tuhaf hiperaktivite bozukluğu falan var sanırım. kısacası tuhaf bir film. ders verici bir şey olduğunu düşünmüyorum açıkçası. sonunu hiç hiç sevmedim. sanki senarist her şeyin unutulması gerektiğini ve çiftin cinayete rağmen beraber olmasını isterken diğer taraftan doğru olanın yapılması ve polise gidilmesi gerektiğini söylüyor gibi. anlayacağınız senarist bile kararsız kalmış filmin sonu hakkında.
2 saat süren film beni hiç sıkmadı. ayrıca erotik sahnelerine aşırı uyuz oldum. kadın tam göğüsünü açacak kamera farklı bir açıya geçiyor. eğer bu tarz erotik-gerilim filmi yapacaksanız başrol oyuncularının cüretkar davranması şart. 6/10
adamın çok sakinken bir anda delirip adamı öldürmesi tuhaf. kadının utanç ve sürekli pişmanlık yaşayıp adamdan kopamaması tuhaf. çocuğun sürekli yerinde duramaması da çok tuhaf hiperaktivite bozukluğu falan var sanırım. kısacası tuhaf bir film. ders verici bir şey olduğunu düşünmüyorum açıkçası. sonunu hiç hiç sevmedim. sanki senarist her şeyin unutulması gerektiğini ve çiftin cinayete rağmen beraber olmasını isterken diğer taraftan doğru olanın yapılması ve polise gidilmesi gerektiğini söylüyor gibi. anlayacağınız senarist bile kararsız kalmış filmin sonu hakkında.
2 saat süren film beni hiç sıkmadı. ayrıca erotik sahnelerine aşırı uyuz oldum. kadın tam göğüsünü açacak kamera farklı bir açıya geçiyor. eğer bu tarz erotik-gerilim filmi yapacaksanız başrol oyuncularının cüretkar davranması şart. 6/10
devamını gör...
2.
2002 yapımı bi film, eski bi film... ama eskimemiş.*
böyle bir kitap okumuştum ama bir türlü ismini hatırlamıyorum. sanırım gidip üniversite kütüphane listeme girmem gerekiyor. film tam olarak olmasa da dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak gibi denebilir. aslında denmez de, medeniyetin gözünü seveyim dense yeridir.
çünkü müge anlı'lık olaylar yaşanıyor ve herkes çok sakin, relax karşılıyor.
bi kadın aldatmadan bahsediyor, diğeri olabilitesi yüksek gibi konuşuyor... rahat rahat bunun muhabbetini yapabiliyorlar. tu kaka değil.
kimse aldatılmayı da içselleştirmiyor. bizde olsa vay efendim öyle mi olmuş, böyle mi olmuş. yok sen bana bunu nasıl yaparsın?.. beni şöyle görüyorsun, yok, görmüyorsun. ohoo bir sürü terane...
film, gerilim denmiş ama o gerilim hissini pek de verememiş gibi... daha çok dram. trajedilik bir olgusu da yok ama gerilim değil kesinlikle.
ha eğer polislerin gelişi, siren sesleri, kadının sadakatsizliğini ortaya çıkarabilecek hadiselerin gösterilmesi, gerilim olarak sayılıyorsa tamam, ben pek gerilim nedir anlamıyor olabilirim...
film tam; iki saat, 3 dakika, haydi 3 dakikasını başlangıç ve bitiş trailerlarından çıkardık diyelim, iki saat. buna rağmen sıkmıyor. sakince başlayıp yine aynı sakinlikte bitiyor.
gerçekten bu kadar medeniler mi yaa?* * ben
aldatılsam adamın penisini keserim diyorum, adam medenice... gerçi o da pek medenice işledi cinayeti ama... olsun, demek ki medeniyet anlayışlarımız farklı.
son sahnede bir ayrı fikir yürütmemiz istenmiş sanırım. okuduğum kitapta da böyle bi olay vardı. ah adını hatırlamıyorum...
kırmızı ışıkta beklerken kaçıp gitmek ve izlerini kaybettirme hayalleri kurar ve sonunda adam, ağlayarak kadına sarılır. bu sırada yeşil ışık yanar ve hala sarılırlar. sahne biter. yine ışık sarıya ardından kırmızıya döner ve arka yani arka plan kamera açısının sahneden uzaklaşmasıyla polis merkezinin önünde durduklarını görürüz. ve son. sanırım filmde teslim olup olmamaları, bizim bakış açımıza bağlanmış. bence teslim oldular ama olmamalarını isterdim. filme bu yakışırdı ancak richard gere'ın rolüne yani ed'e değil... sanmıyorum, o yüzden, garanti teslim olmuşlardır...
böyle bir kitap okumuştum ama bir türlü ismini hatırlamıyorum. sanırım gidip üniversite kütüphane listeme girmem gerekiyor. film tam olarak olmasa da dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak gibi denebilir. aslında denmez de, medeniyetin gözünü seveyim dense yeridir.
çünkü müge anlı'lık olaylar yaşanıyor ve herkes çok sakin, relax karşılıyor.
bi kadın aldatmadan bahsediyor, diğeri olabilitesi yüksek gibi konuşuyor... rahat rahat bunun muhabbetini yapabiliyorlar. tu kaka değil.
kimse aldatılmayı da içselleştirmiyor. bizde olsa vay efendim öyle mi olmuş, böyle mi olmuş. yok sen bana bunu nasıl yaparsın?.. beni şöyle görüyorsun, yok, görmüyorsun. ohoo bir sürü terane...
film, gerilim denmiş ama o gerilim hissini pek de verememiş gibi... daha çok dram. trajedilik bir olgusu da yok ama gerilim değil kesinlikle.
ha eğer polislerin gelişi, siren sesleri, kadının sadakatsizliğini ortaya çıkarabilecek hadiselerin gösterilmesi, gerilim olarak sayılıyorsa tamam, ben pek gerilim nedir anlamıyor olabilirim...
film tam; iki saat, 3 dakika, haydi 3 dakikasını başlangıç ve bitiş trailerlarından çıkardık diyelim, iki saat. buna rağmen sıkmıyor. sakince başlayıp yine aynı sakinlikte bitiyor.
gerçekten bu kadar medeniler mi yaa?* * ben
aldatılsam adamın penisini keserim diyorum, adam medenice... gerçi o da pek medenice işledi cinayeti ama... olsun, demek ki medeniyet anlayışlarımız farklı.
son sahnede bir ayrı fikir yürütmemiz istenmiş sanırım. okuduğum kitapta da böyle bi olay vardı. ah adını hatırlamıyorum...
kırmızı ışıkta beklerken kaçıp gitmek ve izlerini kaybettirme hayalleri kurar ve sonunda adam, ağlayarak kadına sarılır. bu sırada yeşil ışık yanar ve hala sarılırlar. sahne biter. yine ışık sarıya ardından kırmızıya döner ve arka yani arka plan kamera açısının sahneden uzaklaşmasıyla polis merkezinin önünde durduklarını görürüz. ve son. sanırım filmde teslim olup olmamaları, bizim bakış açımıza bağlanmış. bence teslim oldular ama olmamalarını isterdim. filme bu yakışırdı ancak richard gere'ın rolüne yani ed'e değil... sanmıyorum, o yüzden, garanti teslim olmuşlardır...
devamını gör...
