üretmek yerine tüketmek

insanoğlunun tüketim çılgınlığını gözle görülür şekilde artması adına yazmak istiyorum. ihtiyacımız olmayan eşyalara sırf başkalarında var diye, daha popüler gözükmek amaçlı alınması anlamsız gelmektedir. alırken düşünülen şeyler gerçekten ihtiyaç meselesi değil, o eşyayı aldığı zaman kendini daha değerli hissedeceği ve o özendiği ya da gördüğü kişi gibi bir kimliğe bürüneceğini sanmasıdır. alınan yapay mutluluğun önüne geçip insanın kendini başka şekilde tatmin etmesi gerektiğini düşünmekteyim.

üretmek her zaman sancılıdır. sporda bile kas üretemeyenler için ortaya yeni bilgiler koymak oldukça zorlayıcı olsa gerek.
çünkü bilim her zaman yorucudur. kendisinden önceki her şeyi bilmenizi ister. oysa bizim hızlı bilim insanı olacak genç dimağlar bu konuda toydur.

"gereksiz ihtiyaçlardan koca bir dağ yarattık. bir şeyler satın alıyoruz sonra çöpe atıyoruz. bir şeyler satın aldığımda veya aldığımızda ödemeyi parayla yapmıyoruz. ödemeyi yaşamımızdan, para kazanmak için harcadığımız zamanla yapıyoruz. aradaki fark ise şu : hayatı satın alamazsınız. hayat geçip gider... özgürlüğünüzü kaybetmek korkunç bir şeydir."

josé mujica

üretmediğimiz için de yakın zamanda, tüketmek için birbirimizi kemireceğimizi ve başka ülkelere ağzımızı açmış bekleyeceğimizi gösteren durum.

çağımızın vebası.

''tükettiğini üretmeyen insan, insan değil parazittir.''

türkiye'nin tam olarak yaptığıdır. üretmek isteyen sırt çevirilirse olacağı budur.

her şeyi üretemeyeceğin gibi her tükettiğin şeyi de bizzat kendin üretemezsin. önemli olan bu gerçeğin farkında olup ayağını yorganına göre uzatmak. doktorunuz ölçülü tüketimi tavsiye ediyor. hadi yine iyisiniz. ben öyle üretim de üretim diye kafa ütüleyenlere hiç benzemem. ürettiğin kadar tüket der geçerim. siyasilerin de olayı budur aslında, halka "biz bu kadar üretiyoruz, ona göre de tüketmeliyiz" deyip kabul ettirmeye çalışır. türkiye'de işler böyle değildir. zira ayrışmış bir toplum olduğumuz için her siyasi kutup temsilcileri öteki kutuplardan insanların oylarını almak adına memleketini peşkeş çeker. şimdi başımızda bulunanlar ise bunu çok fazla abarttılar. sebebi ise belli, uçlarda gezen siyasi kutupların tabanları az olduğu için iktidar olmak istiyorlarsa halka çokça imtiyaz geçmeleri gerekliliğidir.

daha kolaydır. üretmek zor iş bir de karşılığını alamadan üretmiş olmak daha da kötü.

"üremek yerine tüketmek" anladım. utandım kendimden çok ayıp aaa. athenacağım görmesin dediğim yorumuma sahip başlık.

üretmeden tüketebileceğimiz bi dünya için uğraşıyoruz zaten. bi nevi modern thelos bu. üretim olmadan tüketim aslında bi cennet kurgusudur. modern thelos, yeryüzü cennetidir. yine dücane gibi konuştum anasını satim ya.

“yeni bir kart verdi bugün bankam
puanlarım artık en büyük kankam
olmasa da cebimde beş kuruş para
cebimdeki telefon on numara”
“ bana pastamı verin, ekmeğe gerek yok. ben tüketmeden var olamam.”

- manga.

mesele tüketmekte değil tüketememek ve üretmemekte. asıl mühim olan bilinçli hareket edebilmek yani ekonomim kötüleşiyor diye fazlası zarar gibi programlar değil.

hazırcılık diye tanımlanabilecek, aç gözlü (doyumsuz) toplumların belleklerini değiştirmeden asla kurtulamayacakları bir düşünce ve yaşayış biçimidir. her şeyin mübadele aracı olan para ile olabileceğini sanan bu tip toplumlarda vizyon olmadığı için bir gün paranın satın alacağı hiç bir şey kalmayacağını düşünemezler. yok olmaya mahkum toplumlardır.

(bkz: bilin bakalım kim)

bugün ülkemizin geldiği noktanın özetidir.

ihracat yerine ithalat.

araplar ve türklerin en iyi olduğu konu.

türkiye'nin en iyi olduğu konu.

ürettiğinden fazla tüketmek hazırdan yemek olduğu için eninde sonunda bitmek zorundadır. borç ile belirli bir noktaya kadar idare edilebilir.
çok fazla üretmek ise makro ölçekte dünyamıza büyük zararlar vermektedir.

üretimin önü açıksa söyleyin misal veriyorum, demirden tahtadan araba mı yapmamız bekleniyor, ne üreteceğiz mesela? arta kalan parçadan elektronik alet falan mı yapalım, uzaktan büyük projeler üretelim de firmalara mı çaldıralım haklarımızı, bireysel üretim diye bir vızıltıdan bahsetmeyin, anca el işi falan yapar satarız o kadar.