ütü yapmak vs sözlükte tanım girmek

an itibariyle evde vuku bulan savaş. bu tanım girildiğine göre ütülenmemiş çoraplar çekmeceleri boylar.

ütü yaparken tanım girmeyi bir deneyin isterseniz.

fırsat maliyeti düşünüldüğünde ütü yapmanın ağır basacağı versus.

sözlükte tanım girerken, ütülenmek zorunda olan kıyafetler daha "giyilebilir" hâle gelmez.

oysa ütü yaparken sözlükte, anın fotoğrafı başlığında, "bu saatte ütü yapıyoruz, böyle hayatın..." arabeskine yoldaş aramak gibi opsiyonlarla keyifli zaman geçirilebilir.

hâliyle makul olan, önce ütü yapmaktır.

ütü mobil uygulamamız çok yakında.

geliyor gelmekte olan.
-yoldaş son ütücü-

ikisinin şöyle bir ortak noktası var ki ikisinide uzun uzun yapınca sıkılıyorsun. ütü yapmayı seviyorum ama yaşlıyım belim ağrıyor o yüzden en sağlıklısı tanım girmek.

sözlükteki ütü yapmak başlığına tanım girerek orta yolun bulunacağı versus.

maksat iki tarafında gönlü olsun.

evet sen sayın yazar, seni seviyorum sözlük demesen de olur.

sözlükte kafa ütülemeye ne dersin?

tanım: hanım hanım, nerde kaldı bizim tanım?

hanım: bu fakire buharlı bi ütüyü çok gördün, sonra tanım istersin.




hanım devam ediyor: ayrıca ben bakireyim. iron maiden'ım hatta. bakire olmama rağmen benden çocuk yaptın sen!

en son ne zaman ütü yaptığımı hatırlamıyorum bile. kırışabilen kumaşlardan uzak bir hayatım var.

her türlü ütü yapmak.
sözlük sen kimsin ya?

burada olduğumuza göre tarafımız belli.

çoğunlukla gerçek hayatta kaybettirir.
sözlüğü kapatıp dışarı çıkacağın zaman ütülenmiş gömleğin kalmadığı gerçeğiyle karşılaşırsın. arkadaşın "ne lan o meczup gibi" der, açıklayamazsın. sözlüğü bilmiyordur. "sözlük" desen, "haa ekşi sözlük mü, bakmıyorum pek" der sana. şaşırırsın. sözlük formatından haberdar olmayan insanlar da yaşıyordur hayatta. böyle insanlar da vardır ve senin benim gibilerdir üstelik. halbuki yarım saat önce muhatap olduklarının hepsi birer sözlük canavarıydı. "renkli nick niye iki aylık değil de bir aylık" diye ağlayan bir sanal hayalet ordusundan yolda yürüyen, bira içen, seviştiği kızları anlatan bir adama düşmek bocalatır insanı. nasıl bilmiyordur sözlüğü, gariptir bu, anlaşılmazdır. bu kişinin senden benden daha gerçek dertleri olan, hayatta daha çok kabul gören, daha makbul bir insan oluşunu idrak edemezsin bir türlü.
"bilmiyorsun, anlamıyorsun" diye haykırmak gelir insanın içinden. "entry diye bir şey var ve ben az önce ütü yapmak yerine bundan girdim sözlüğe" demek istersin.
desen ne fayda? "yapmasaydın" der karşındaki. "ne işe yaradı" diye sorar. haklıdır. bir işe yaramamıştır. aldığın belki belki üç beş tane artı oy. gerçek hayattaki karşılığı ne peki bunun? yok. olamaz. gömleğin var ama, jilet gibi gömlek. mmm, sakız gibi. kızlar da sever. öyle artılayıp geçmezler üstelik, arkasından bakakalırlar. yağlı suratlı bir sözlük kızının 1.5 saniyeliğine gülüp artıladığı bir entry girmektense böylesi gerçek övgülere mazhar olmak eminim ki daha iyidir. daha iyi olmasa bile daha gerçek ulan, daha gerçek.

tabii ki de ütü yapmak. kim sözlük derki?*

ikisinin de sonuçları aynı kapıya çıkar. çok sözlük gezdim. işin sonunda dikilen hep yazarlar olmuştur. tıpkı ütü yapanlar gibi.