1.
zaman çarkı evreninde, yaptıkları kahramanlıklar sonucu çarka bağlanmış, desenin ihtiyaçları doğrultusunda farklı ad ve hayatlarla tekrar tekrar doğmaya yazgılı kahramanları çağırmaya yarayan büyülü nesne.
üzerinde eski dilde, "tia mi aven moridin isainde vadin." yani " mezar çağrıma engel değildir " yazmaktadır.
boru, bir kez üflendiğinde üfleyen kişiye bağlanır yani borazancı dışındaki herkes için sıradan bi borudan farksızdır.
kökenleri tam olarak bilinmemekle birlikte efsaneler çağı'nda yapıldığı düşünülmektedir.
çalan kişiye hizmet edecekleri söylenmiş olsa da, her zaman ışık saflarında savaşırlar.
boru kahramanlarının gelişi. ( spoiler içerir)
dalgalanan sisin içinde, sanki bir dağ yamacından inermiş gibi, atlara binmiş şekiller iniyordu. başta yoğun sis başka bir şey görmelerine izin vermedi, ama şekiller ağır ağır yaklaştılar ve nefesini tutma sırası rand'a geldi. onları tanıyordu. hepsi zırh giymemiş erkeklerle kadınlar. giysileriyle silahları her çağdan gelse de hepsini tanıyordu.
rogosh kartalgözlü, ak saçlı ve gözleri isminin hafif bir çıtlatmadan ibaret olduğunu düşündürecek kadar keskin gözlü, babacan bir adam. gaidal cain, iki kılıcının kabzası omuzlarının gerisinde görünen, yağız bir adam. parıldayan gümüş yayı ve gümüş oklarla dolu sadağıyla altın saçlı birgitte. diğerleri. yüzlerini tanıyor, adlarını biliyordu. ama yüzlerden her birine bakınca aklına yüz ad geliyordu, bazıları o kadar farklıydı ki, ad olduklarını bilmesine rağmen ona ad gibi gelmiyorlardı. mikel yerine michael, paedrig yerine patrick, otarin yerine oscar.
önlerinde at süren adamı da tanıyordu. uzun boylu, kanca burunluydu, kara, çökük gözleri vardı, büyük kılıcı adalet yanı başındaydı. arthur şahinkanadı.
..." hepiniz ?.. hepiniz bu kadar mısınız ? rand sayılarının yüzden biraz fazla olduğunu gördü ve her nasılsa öyle olacağını bildiğini fark etti...
" bir adamı boru'ya bağlamak için cesaretten fazlası gerekir." arthur şahinkanadı'nın sesi tok ve yüksekti, emir vermeye alışık bir adamın sesi.
" ya da bir kadını." dedi birgitte sertçe.
" ya da bir kadını." diye kabul etti şahinkanadı.
" az sayıda kişi çark'a bağlanıp çağların deseni'nde çark'ın iradesince tekrar tekrar dokunur. tene büründüğün zamanı hatırlayabilseydin, sen de ona anlatabilirdin, lews therin. ..
... " istilacılar, kendilerine seanchan diyen, savaşta zincirle bağlanmış aes sedailer kullanan insanlar geldiler. tekrar denize doğru sürülmeleri gerekiyor. ve ve de bir kız var. egwene alvere. beyaz kule'den bir çömez. seanchanlar onu esir tutuyor. onu serbest bırakmama yardım etmeniz gerek."
arthur şahinkanadı'nın arkasındaki ufak ordudan birilerinin kıkırdadığını ve birgitte'in yay kirişini deneyerek güldüğünü görünce şaşırdı. " her zaman başına iş açan kadınları seçersin, lews therin." sesinde eski arkadaşlar arasındaki şakalaşma gibi, sevecen bir tavır vardı.
..." acele etmeniz gerek, fazla zamanımız yok."
" zaman mı ?" dedi birgitte gülümseyerek. " bütün zaman bizim." gaidal cain dizginleri bıraktı ve atını dizleriyle idare ederek iki eline birer kılıç aldı. kahramanlardan oluşan küçük grubun her yanında kılıçlar kınlarından çekiliyor, yaylar omuzlardan indiriliyor, mızraklar ve baltalar elde tartılıyordu.
adalet, arthur şahinkanadı'nın eldivenli elinde ayna gibi parlıyordu. " sayısını bilmediğim kadar çok defa senin yanında, pek çok kez de karşında savaştım lews therin. çark desen'e hizmet etmemiz için bizi kendi amaçlarımıza değil, çark'ın amacına göre dokur. sen kendini tanımasan da ben seni tanıyorum. hep birlikte bu istilacıları senin için buradan süreceğiz." savaş atı hopladı ve kaşlarını çatarak etrafına baktı. " burada yanlış olan bir şey var. bir şey beni tutuyor." birden keskin gözlerini rand'a çevirdi. " sen buradasın sancak yanında mı ?" ..
"evet."...
" desen kendi kendisini yular gibi boyunlarımıza doluyor." dedi arthur şahinkanadı. " sen buradasın. sancak burada. bu anın dokuması belirlendi. boru'ya geldik, ama sancağı izlemek zorundayız. ve de ejderi."
- büyük av
üzerinde eski dilde, "tia mi aven moridin isainde vadin." yani " mezar çağrıma engel değildir " yazmaktadır.
boru, bir kez üflendiğinde üfleyen kişiye bağlanır yani borazancı dışındaki herkes için sıradan bi borudan farksızdır.
kökenleri tam olarak bilinmemekle birlikte efsaneler çağı'nda yapıldığı düşünülmektedir.
çalan kişiye hizmet edecekleri söylenmiş olsa da, her zaman ışık saflarında savaşırlar.
boru kahramanlarının gelişi. ( spoiler içerir)
dalgalanan sisin içinde, sanki bir dağ yamacından inermiş gibi, atlara binmiş şekiller iniyordu. başta yoğun sis başka bir şey görmelerine izin vermedi, ama şekiller ağır ağır yaklaştılar ve nefesini tutma sırası rand'a geldi. onları tanıyordu. hepsi zırh giymemiş erkeklerle kadınlar. giysileriyle silahları her çağdan gelse de hepsini tanıyordu.
rogosh kartalgözlü, ak saçlı ve gözleri isminin hafif bir çıtlatmadan ibaret olduğunu düşündürecek kadar keskin gözlü, babacan bir adam. gaidal cain, iki kılıcının kabzası omuzlarının gerisinde görünen, yağız bir adam. parıldayan gümüş yayı ve gümüş oklarla dolu sadağıyla altın saçlı birgitte. diğerleri. yüzlerini tanıyor, adlarını biliyordu. ama yüzlerden her birine bakınca aklına yüz ad geliyordu, bazıları o kadar farklıydı ki, ad olduklarını bilmesine rağmen ona ad gibi gelmiyorlardı. mikel yerine michael, paedrig yerine patrick, otarin yerine oscar.
önlerinde at süren adamı da tanıyordu. uzun boylu, kanca burunluydu, kara, çökük gözleri vardı, büyük kılıcı adalet yanı başındaydı. arthur şahinkanadı.
..." hepiniz ?.. hepiniz bu kadar mısınız ? rand sayılarının yüzden biraz fazla olduğunu gördü ve her nasılsa öyle olacağını bildiğini fark etti...
" bir adamı boru'ya bağlamak için cesaretten fazlası gerekir." arthur şahinkanadı'nın sesi tok ve yüksekti, emir vermeye alışık bir adamın sesi.
" ya da bir kadını." dedi birgitte sertçe.
" ya da bir kadını." diye kabul etti şahinkanadı.
" az sayıda kişi çark'a bağlanıp çağların deseni'nde çark'ın iradesince tekrar tekrar dokunur. tene büründüğün zamanı hatırlayabilseydin, sen de ona anlatabilirdin, lews therin. ..
... " istilacılar, kendilerine seanchan diyen, savaşta zincirle bağlanmış aes sedailer kullanan insanlar geldiler. tekrar denize doğru sürülmeleri gerekiyor. ve ve de bir kız var. egwene alvere. beyaz kule'den bir çömez. seanchanlar onu esir tutuyor. onu serbest bırakmama yardım etmeniz gerek."
arthur şahinkanadı'nın arkasındaki ufak ordudan birilerinin kıkırdadığını ve birgitte'in yay kirişini deneyerek güldüğünü görünce şaşırdı. " her zaman başına iş açan kadınları seçersin, lews therin." sesinde eski arkadaşlar arasındaki şakalaşma gibi, sevecen bir tavır vardı.
..." acele etmeniz gerek, fazla zamanımız yok."
" zaman mı ?" dedi birgitte gülümseyerek. " bütün zaman bizim." gaidal cain dizginleri bıraktı ve atını dizleriyle idare ederek iki eline birer kılıç aldı. kahramanlardan oluşan küçük grubun her yanında kılıçlar kınlarından çekiliyor, yaylar omuzlardan indiriliyor, mızraklar ve baltalar elde tartılıyordu.
adalet, arthur şahinkanadı'nın eldivenli elinde ayna gibi parlıyordu. " sayısını bilmediğim kadar çok defa senin yanında, pek çok kez de karşında savaştım lews therin. çark desen'e hizmet etmemiz için bizi kendi amaçlarımıza değil, çark'ın amacına göre dokur. sen kendini tanımasan da ben seni tanıyorum. hep birlikte bu istilacıları senin için buradan süreceğiz." savaş atı hopladı ve kaşlarını çatarak etrafına baktı. " burada yanlış olan bir şey var. bir şey beni tutuyor." birden keskin gözlerini rand'a çevirdi. " sen buradasın sancak yanında mı ?" ..
"evet."...
" desen kendi kendisini yular gibi boyunlarımıza doluyor." dedi arthur şahinkanadı. " sen buradasın. sancak burada. bu anın dokuması belirlendi. boru'ya geldik, ama sancağı izlemek zorundayız. ve de ejderi."
- büyük av
devamını gör...