giri-ft yazar profili

giri-ft kapak fotoğrafı
giri-ft profil fotoğrafı
rozet
karma: 7277 tanım: 413 başlık: 90 takipçi: 23
hey there i am using whatsapp

son tanımları


büyücünün ilk kuralı

doğruluk kılıcı serisinin ilk kitabı.
türkçe baskısı iki kitaba bölünmüş halde. güncel fiyatlar düşünülürse çok para bence. asıl aksiyon ikincide başlıyor ve ilk kitap çok boş geçiyor.

daha fazla detay için (bkz: wizard's first rule).
devamını gör...

wizard's first rule

terry goodkind abimizin hanımcılık, sadizm, mazoşizm, sado-mazoşist seks, pedofili ve aklınıza gelmeyecek egzantrik başka birçok fantazisinin sürüsüne bereket olduğu, koca bir büyülü dünyanın ilk kitabıdır.

evren ve kitabı tanıtmadan önce birkaç temel uyarı yapayım. başlarda çok rahatsız etmese de serinin ilerleyen kitaplarında alttan üstten ideoloji bombardımanına maruz kalacaksınız. adına objektivizm denilen bir garabetin peygamberi sanıyor kendisini ve seri içi tutarlılığı pek de umursamıyor. çok detayına girmesem de yaptığım ufak kurcalamalar sonucu özetle: donald trump adlı, sarı bibi namlı, deli abimiz bu ideolojinin ete, kemiğe bürünmüş hali gibi. arka planda ve olayların gelişiminde temel alınan fikir bu. sosyalist falansanız kriz geçirebilirsiniz, baştan uyarmak istedim. tüm bu psikopatlığa karşın alışılmışın dışında olduğunu da söyleyebilirim. ilaveten, esas karakterlerimizin düşmanları istisnasız "deccal" gibidir ve karakter gelişiminden ziyade yazarımızın ideoloji penceresinden bakılarak anlatıldığı için her şey siyah-beyaz anlatılır. esas oğlanımızın düşmanlarına empati gösteremezsiniz, çünkü: düşmanlar sapkınlığı enlerinde yaşadığı için pek de çekici gelmez gözünüze. ha bir de, ekserisi erkek olan bu düşmaan karakterlerin tamamı kadınları salak olarak görür ve kadınlar üzerinde sapkın her türlü fantaziyi uygulamakta beis görmezler. seri geneli için bu kadarı yeterli olur şimdilik.

gelelim büyücünün ilk kuralına... türkçe çevirisi 2 ayrı kitap halinde yayınlanmış halde, bu nedenle: başlığı orijinal adıyla açmayı tercih ettim. halihazırda okuma niyetiniz varsa tercih yaparken bunu da göz önünde bulundurabilirsiniz.

bir büyücünün ilk kuralı:"insanlar aptaldır."
açıklaması da şöyle:



people are stupid; given proper motivation, almost anyone will believe almost anything. because people are stupid, they will believe a lie because they want to believe it's true, or because they're afraid it might be true. peoples' heads are full of knowledge, facts and beliefs, and most of it is false, yet they think it all true. people are stupid; they can only rarely tell the difference between a lie and the truth, and yet they are confident they can, and so are all the easier to fool.
-wizard's first rule



richard cypher adlı esas oğlanımız batı diya isminde, büyüden soyutlanmış bir bölgede orman rehberliği yaparak toz pembe bir hayat sürmektedir. babasının vahşice (bağırsakları deşilerek) gizemli bir biçimde öldürülmesinin ardından olayı çözmek için kendisini kırsala vurur. cinayet mahallinde bulduğu bir sarmaşık parçasını cinayetle ilişkilendirir ve aynı sarmaşığı kırsal gezilerinde bir ağaca dolanmış halde rastlar. sinirle sarmaşığı çeker, kopartmaya çalışır fakat sarmaşık tarafından sokulur. evet, yanlış duymadınız sokulur. dikeni çıkarmaya çalışsa da başarılı olamaz ve sonra tekrar denemek üzere yola koyulur. derken orman içinde, farklı aurası olan bir kadın görür. kadının arkasında, çok da yakın olmasa da 4 de adam vardır ve kadını takip etmektedir. akıl yürütür. "şimdi" der, "bunlar oyun oynuyorsa ve ben gidip takip edildiğini söylersem rezil olurum". sonrasında tabi ki bunun saçmalık olduğunu anlar ve gerçekten takip edildiğine kanaat getirerek yardım etmek için kadına doğru koşmaya başlar. yanına vardığında kadınla bir süre bakışırlar; kadının duruşunda, bakışında bir otorite havası vardır. durumu anlatır, haberi alan kadının yüzü kireç gibi olur ve takip edenlerin kötü adamlar olduğunu deklare eder. birlikte gizlllllli bir orman patikasından kaçarlar ancak yolun sonunda 4 adam tarafından sarılarak tuzağa düşerler. richard birini iterek uçuruma yuvarlar, kadın da büyülü gücünü kullanır o esnada. gücün ne olduğunu türkçe kitapların 2. kısmına kadar açıklamaz yazar ancak kadının tarafındaki adamlardan biri, diğeri tarafından öldürülür ve richard'ın tarafında kalan son adamın üzerine atlayarak beraber uçuruma düşerler. adının kahlan olduğunu öğrendiğimiz hanımefendiye, "dost olalım "der sevecen richard kardeşimiz. bu dostluk işi öyle kalmayacak tabi ki ve alttan alttan kahlan'a yürümeye başlar serüven içerisinde. işin ilginç tarafı da, richard ne zaman kahlan'a dokunsa kadın şaşırır. kitap böyle başlar.

kitabın akıcılığı pek iyi değil. yazarın bu evrende geçen tüm kitaplarını okuma işsizliğine sahip bir kişilik olduğum için bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. cennet mahallesi'ndeki sultan ve ferhat gibiler. tam kavuşacaklarken pat! yeni sorun. alışıyorsun bir noktada ve pek şaşırtıcı olmuyor.

burada "merhametle öldürme" konusu işleniyor örneğin. hiiç istemiyor iyi kalpli kahramanımız halbüsümki amaaa işte... flash tv'deki kader mahkumu amcamız gibi. hani şu karılarını kıtır kıtır kesip buna "kader olarak" diyen var ya, işte o. kendisini peygamber sanıyor demiştim, alaya alınacak bir bakış açısı değil aslında. bazı terör devletleri küçük çocukları bile öldürüyor ve bahane olarak "ileride terörist olacak" veya "zaten açlıktan öleceklerdi" diyorlar hani. bunun fantastik dünyada geçen hali işte. buram buram ideoloji pompalıyor ve bunu da kötü yapıyor.

makyavelizm üzerine aforizmaların kasıldığı başka bir bölümde, devrik ve canlı bir ağaç sembolizmi bağlamında iyilik/kötülük tartışılıyor. bu güzel işlenirse okuru kendisine çeker, hayran bırakır ama fazlasıyla vasat ele alınmış. karakterler ikna olmak için çok çaba harcıyor. bekliyor ki sen de aynı fikirde ol ama yok yani. kötü karakterler desen kilometrelerce uzaaktan "selaaam! ben şerefsiz, pislik, adi biriyim. haberin olsun", diye bağırıyor resmen.

türk dizisi tadında ama netflix çekmiş gibi vahşet ve seks dolu kitap arıyorsanız başlayın. bana soracak olursanız okumaya değer daha güzel kitap ve seriler var piyasada.
devamını gör...

filmlerde yılanların ilginç kullanılması

hangi filmdi hatırlamıyorum, bir karakterin ağzını açıp içeri yılan salıyorlardı. işkence şeysi bu elbet ama en fantezik olanı tabi ki güneygiller'den çirkin yılmaz'a ait. eleman nasıl bir sapıksa vajinaya sokmayı akıl etmiş.
devamını gör...

yılmaz güney

kariyer planlamasını deccal ve şeytan arasında bir yerlere konumlandırmış; katil, terörist, keko, korkak, mafya yalakası, güç tutkunu, fantezik bir insanımsı.

bunun müritleri kırk yıllık sofiye taş çıkartır seviyede takılıyor. erdal kömürcü bile melek kalıyor bu herifin yanında ama yazılanlara bakarsan melllekmiş kendisi. kahkaha attım.
millet fazla fazla yazmış yediği haltları zaten, ben de eksikleri kapatayım. bu hayata gelmiş frankenstein, "kentliler gavattır" fikrini barzolara aşılamış şahıstır. vajinaya yılan sokmalı "fantezik" filmi ne edelim? bu tip sanatçı oluyorsa "açın kızlar arayı, saluyom kobrayı" sözlerinin yazarı şarkıcımız sanat güneşi sayılmalı. herifte mecaz bilgisi yok. mecaz bilmeyen sanatçı mı olur bremin? şarkıcımız en azından ima etmiş, yılmaz eyleme geçmiş.
koğuş arkadaşları aç aç otururken dışarıda kebap gömen devrimci değil mi bu lo? adam decalle kapışır vukuata sahip ama müritleri umarsızca palavra sıkmaya devam ediyor.
buna kral diyen arkadaşlar cüneyt arkın'a tanrı diye tapsa az gelir. gerçi cüneyt abi zamanında bu dengesizi madara etti diye sevmezler kendisini muhtemelen fakat olsun. kendisiyle ilgili tek şeref kırıntısı, başlığında cüneyt arkın'ın adının geçmesi.

konsepte aykırı olmasa aklımda çok hoş ve uyumlu tamlamalar vardı da işte... şartlara ayak uyduracağız. şükür sebebimsiniz baylar. derdim az değil de sizi görünce kendi durumumu yeğliyorum.
devamını gör...

sokak köpekleri sorunu

bunun ciddi bir sorun olduğunu görmemek için kör olmak gerek diyeceğim fakat ben de büyük oranda kör sayılırım. aslına bakarsanız yaşlılar ve çocuklardan sonra benim gibi olanlar için teşkil ettiği sorun çok aleni. gel gelelim benim adıma konuşup beni vicdansız ilan edenler de varmış. hayat biraz ironik sanırım. vicdansız olayım hadi, ben takılmam böyle şeylere zaten de konuya nazilerin dahil olması sıkıcı gelmeye başladı. yırtık dondan fırlayan şey gibi her konuyla nazi bağlantısı kurulduğunu görüyorum. nazi iktidarı olmasa pek çok konuda fikir belirtemeyeceklerini fark ettim bazı insanların. fikirleri duygu sömürüsüyle meşru kılmaya çalışmak bana adil gelmiyor. istesem burada duyarın kralını da kasarım ancak duygusallıktan çok mantıksal davranmanın gerekliliğine inanıyorum.

sokak köpeklerinin itlafını savunan bir vicdansız olarak bir senaryo kurgulamak istiyorum. küfür edersiniz sonrasında eğer isterseniz. gerçekten benim gibilerin yaşadığını ve bu sorunun ciddiyetini anlamak isteyenler varsa kolaylıkla deneyebilirler. sokak köpeklerinin yoğun olduğu ve insanlara saldırdığı bir yerde mümkünse gözlerinizi bağlayın da geçin yanlarından. o havlama sesi yaklaştıkça "bir şey olmaz yeaaa" diyebilecek insan azdır. şahsen nahoş bir tecrübem oldu. kamyon altında kalabilirdim ama şansa yaşıyoruz oğlum zaten biz. bu ülkede yaşamak sıradan insan için bile kolay değilken bizim için bir lütuf gerçekten. birileri öyle istiyor, öyle mutlu oluyor diye sokak saldırgan köpek kaynasın. ben kendimi düşünmüyorum zaten, ekstrem çok şey geldi başıma ve biraz da zorunluluktan acı eşiğim de yüksektir. neyse işte, dediğim nahoş tecrübeyi yaşadığımda birkaç kokona teyze kıkırdayarak " kaçma bir şey olmaz hihi" demişlerdi mesela. o zamanlar nazaran daha az kötü bir sağlık durumuna sahip olduğumdan bisiklet kullanabiliyordum. bu olay da bisiklet üzerinde spor yapmaya çalışırken başıma geldi. açıklamaya gerek var mı bilmiyorum ama çevrede insanın çok az olduğu bir yer ve zamanda yapıyordum bunu ki herhangi bir sakatlık çıkmasın. kimseye zararım olmadı ama bu olaydan sonra bir daha da denemedim.

şimdi saldırgan köpeklerin milleti parçalamasını mazur görenlerin bir çoğu, ben kendilerine yanlışlıkla çarpacak olsam ya bağırır ya küfür ederler. genelde açıklama yapmaya fırsat kalmaz tecrübeyle sabit bu. konunun ülke genelinde tartışıldığı bir dönem vardı hatırlarsınız. o dönem youtube'da tamamen kör bir kızın yaşadığı olayı yazdığı yoruma denk geldim. kız canını zor kurtarmış ve bağır çağır yardım istemiş ki hemen de gelmemiş yardım. dillere pelesenk bir laf var ya "travma" diyor millet, heh işte o bağlamda hislerini düşünsün biraz vicdansız ilan edenler. şaşırtıcı olmayan bir sonuç gördüm o kızın yorumunda, baazıı hayvan sevdalısı kişiler kızı zorbalamış da zorbalamış. korkacak bir şey yoklar, falanlar, filanlar... böyle tavsiyeler vermeden önce önerdiğim şekilde bir deneyin lütfen, denemesi bedava ve bol adrenalinli.

sonuç olarak ne demek istiyorum? vicdansız ilan edilmek umrum değil, insanlar fayda/zarar gözeterek değil artık dümdüz ve koskocaman bir sorun haline geldiği için itlaf istiyor. şöyle olsa, böyle olsaları bana söylemeyin rica ediyorum. mama lobisi, belediyeler iktidar ve muhalefeti nerede bulacağınızı biliyorsunuz.
cesaret gösterisi veya artistlik de değil son diyeceklerim, ölüme karşı da kayıtsızım. aradığım bir şey değil, tahammül ediyorum ama durum kaynaklı çok risk var. neyse işte gençler mevzu kendim değilim yani. ha ama benim gibileri seven yakınları var. anne, baba, kardeş, sevgili, vs. bir tip kendisini iyi hissedecek diye ben ölebilirim. duyara gerek yok, aşikar olan şu ki çoğu kişinin umru da olmaz. olmasına da gerek yok bana kalırsa. maksat empati ya hani o yüzden diyorum. sen iplemeyebilirsin de, senin köpekle kurduğun bağ kadar benimle bağ kurmuş insanlar var. onların üzülecek olması insanı düşündürüyor, bir de ekstra sakatlık durumunda fazladan yük olma düşüncesi.

yaşayın dostum toz pembe dünyanızda da ben ve benim gibileri malzeme yapma küstahlığında bulunmayın yeterli. sıra bana gelecek olursa da merak ediyorum gerçekten çokça bahsedilen ülke nazileri neredeymiş? tatlı kellemi kopartmaya gelirlerse tanışmak isterim kendileriyle, çünkü: nazi söyleminden geçilmiyor ortalık ama 3-5 ergenden fazlasına denk gelmedim ben. tanış oluruz, kaynaşırız kendileriyle.

t: bazılarınca yumuşatılmaya çalışılan sorun.
devamını gör...

sahtekar bir milletin milliyetçiliğini yapmak

bu bakış açısını her türlü şeye uygulamak mümkün. başlık sahibi islamcı sanıyorum. islam dünyasının ahvale bakarsak dinden çıkmak da gerek bu mantık esasına göre. bizi de boşver hadi yahu, bu mantığı işletirsek benim kulp takamayacağım hiçbir şey yok. hukuk, ekonomi, din, ideoloji, toplum, birey, vs. basitçe düşününce iddianın çok zorlama olduğu, duygusal tirat atarak milliyetçiliği dışkılamaktan başka maksadı olmadığını anlamak zor değil.
aslında mesele milliyetçilik de değil, türk milliyetçiliği. biz hariç herkes ahlak ve erdem abidesi sanırsın dünyada. bu çeşit çocuksu kurnazlıkların alıcısı var mı bilmiyorum ama öyle veya böyle doğru olduğunu düşünen varsa benimle iletişime geçsin. doğru kabul ettiği tüm fikirlerine kulp takmaya hazırım. çokça örnek de bulurum. bilmediğim bir konu olursa da bir gün araştırma yeterli olacaktır gerekli örnekleri toplamam için. olay bu şekil.

inanın ben de isterim gönül rahatlığıyla saçmalamak ama lanet olsun ki gerçekçi bir tarafım var. mevzuyu da romantize etmiyorum ha, salt gereklilik ve mecburiyet. gerekçelerimi başka bir başlıkta, denk gelirse, uzun uzun yazar ve açıklarım. bu başlık ciddiye alınacak bir başlık değil çünkü. herkes örtülü veya açık başka milletlerin milliyetçiliğini yapabilir ama türk milliyetçiliğine cık cık yapıyoruz öyle mi? çok tatlısınız kardeşim de burası anaokulu değil ve bu saçmalığı ciddiye alan da pek yok.
maskeli beşler ırak'ta bir sahne var. duvarın üzerindeyken atıp tutan şafak sezer'in karakter, aşağı düşünce kardeşlik türküleri söylüyordu. iş bu noktaya tekrar dönecek ben eminim de o gün gülümsemeyi veya anlayış göstermeyi düşünmüyorum. şahsen diyorum bunu tabi. tehdit olarak algılayan çıkarsa sözlerimi de kesinlikle değiller. sadece tahammül ve kredi kalmadı bende. çoğu kişide de öyle hakeza.

t: ağlayarak yol yapma çabası, duygu sömürüsü.
devamını gör...

davutoğlu ahmet hoca

gözlüklü şirin'i adam etme çabasıdır amma iş eninde sonunda altın semere gelip dayanıyor.

buna yakıştırılmaya çalışılan çok sıfat oldu zamanında da herif nasıl bir cinsse hiçbiri üzerine oturmadı. sempatik desen değil, karizmatik desen değil, susmayı da kendisi isteniyor. netice: çevresinde birkaç aklı evvel başbakanım diye geziyor işte.

"türkiye'nin en yeni şehri nevşehir" esprisi yapmış bir şahıs kendisi. ingilizce mizah paylaşımları başlığımızda bu muazzam şaka yer alıyor mu bilmem ama durum böyleyken böyle. eşofmanlı şevket hoca tadında bir şeyler olabilir ama bak, ülkeyle alakalı fikir yürütmesin kafi. ne kadar saçma soru, o kadar iyi...
devamını gör...

radyo yayını açsaydınız başlığınız ve konularınız ne olurdu sorusu

adı: çark dönerken
konu: 15 kitap zaman çarkı serisi maratonu.
(bkz: zaman çarkı serisi)
devamını gör...

eti negro'nun isminin eti nero olarak değişmesi

hz şaban adında püskevit arası lokumlu ürün çıkartıp tutarlı olmalılar. herkesçe bilinen bir gerçektir ki: roma'nın yakılışında hz şaban, anası ve imparator neron işbirliği yapmıştır.

global abuk hassasiyetlere karşı bu kadar duyarlılarsa ha babam sınıfı'na da duyarlı olsunlar.
eti severim de şu antin kuntin işleri bırakın be hacı. bura amerika değil.
devamını gör...

ekrem imamoğlu türkiye'yi yine ingilizlere şikayet etti

erdoğan da trump'la kanka. çok da şey etmemek gerekir.
biri gözlüklü, diğeri değil. ufak farklara takılmamak lazım.
devamını gör...

josef stalin

hitler ile ittifak kurmuş, öküz ôlüp de ortaklık bozulunca diğerine cani demişler, buna da kahraman.

hakkında çok entry girilmiş o yüzden yazılanları tekrar etmek istemiyorum. dikkatimi şey çekti ama bir arkadaş, hitler gaz odalarını yaptı o nedenle stalin ile bir tutmak doğru değil demiş. gülümsetti bu beni. doğal kitle imha aracı maksadıyla kullanıma hazır sibirya varken ekstra çabaya niye girsin adamlar? sibirya'ya sürgün demek idam fermanıyla eş anlamlı zira biliyorsunuzdur. eksi bilmem kaç derece soğukta*hava almaya* çıkartılan adamlara sorulsa ne derlerdi acaba merak ediyorum. polonyalılar'a, hitler kötü ama stalin iyi denilse ya da...
sahi hitler'i durdurdu tamam da sam amca'dan gelen ikmali ne edeceğiz? kapitalist postallıyla savaşa giden yoldaşların ironisi mi?
benim için farkları yok. savaşı kazansa naziler de kahraman olurdu, ki soğuk savaş sırasında baya iş gördüler de zaten.
devamını gör...

microsoft copilot

ilk deneyimimi yaşadığım yapay zeka.

uzun süreden sonra antika laptopu kullanmaya karar verince denk geldim buna. hazır var, niye denemiyorum dedim ve eyleme geçtim. diğer yapay zekalarla kıyas yapabilecek bilgim yok, bu nedenle yorumlarım fazlasıyla subjektif olacak.

resim konusundan bahsedeyim. profil fotoğrafımı bu kereta yaptı. onun dışında birkaç fotoğrafla daha denedim. 0'dan resim tasarlama konusunda pek yorum yapamam, ancak insan fotoğrafları konusunda pek başarılı değil. onun dışında fena pohpohluyor. profil resmimi tasarlarken basit cümleler kullanarak isteğimi yazdım. yazdıklarıma abartılı anlamlar yükleyerek geri dönüş yaptı. kendimi bilmesem ressam olduğumu falan sanabilirdim. bu durumun gelecekte sorun çıkartacağını düşünüyorum. copilot özelinde değil ama şayet diğerleri de böyleyse meyli olanların narsist kişiliğini coşturma potansiyeli var. bazen de istediğimi yapamayacağını söyledi, ardından farklı kelimelerle aynı şeyi isteyince de yaptı.

genel olarak tarayıcıda arama yapmak yerine bunu kullanmaya başladım. daha işlevsel olduğunu söyleyebilirim.
kitap soruyorum bol bol. beğendiğim kitapları yazarak tavsiye istiyorum kendisinden. sonuçlar pek stabil değil. örneğin: okuduğum bir kitabı listeye aldığında, "şunun yerine başka öneride bulun ve listeyi yenile" dediğimde kitaplar değişiyor. arada adını verdiğim kitabı listeye alıyor. geliştirilmeye devam etmesi lazım sanırım. verdiği tavsiyeler güzeldi, beğendim. tarayıcı üzerinden arattığımda adını duymadığım ama copilot sayesinde a öğrendiğim kitaplara başladım. gayet memnunum.
(bkz: kadim kanunlar)

çok heveslendiğim ama olmayan bir diğer mevzuysa kitap çevirisi. ingilizce bir kitaptan 2 sayfayı çevirmesi için kendisine attım. "canımın içi, şunları bir çeviriver sana zahmet. ne diyor anlamıyorum, ingiliççe çünkü." dediğimde; "iyisin, hoşsun ama bu, şu yazarın kitabı sanırım. biliyorsun telif diye bir şey var." dedi ve yemedi. denemem hüsranla sonuçlandı velhasıl.
devamını gör...

pusat business pro mini bluetooth klavye

kullanışlı ancak bazı sıkıntıları olan klavye.

sözlük formatı sardıktan sonra daha hızlı ve kolay yazabilmek için aldım bunu. ebatları normal klavyelerden daha küçük, sağ taraftaki numaralar kısmı yok. 3 adet ışıklandırma moduna sahip, karanlıkta kullanmak için faydalı bir özellik. tuşların hissi bence çok hoş. laptop klavyesine göre daha yumuşak bir hissiyatı var ama takır takır ses de çıkarmıyor.
bunun yanında beni çileden çıkartan sıkıntıları da var. bazen tuşlar fena takılıyor. garantiye yolladım, para almadılar, ne yaptılar bilmiyorum da hallettik dediler yolladılar geri. beş kuruş para vermedim ama sorun da çözülmedi. bazen tuş takılıyor, bazen bir kelime kendiliğinden siliniyor. ben çok takılmasam da tasarımsal bir kusuru var. bir tarafı daha yüksek, dolayısıyla: düz zeminde kullanırken yukarı aşağı hareket ediyor. bu sorunlar belki bluetooth ile alakalıdır, teknik bilgim pek yok. internetten araştırınca kimi çok beğenmiş, kimi de benim gibi sorunlar yaşamış. telefon ve laptopta deneme fırsatım oldu şu ana kadar. tüm lusurlarına rağmen hoş bir cihaz. tam şarja 9 saatte ulaşıyor ama günlerce kullanıyorsunuz.
içinden bir adet kablo çıkıyor. kutusu falan baya güzeldi, taşırken işe yarıyor. başlarda parmak hafızası yüzünden tasarımıa alışmam zaman aldı ancak alışması uzun sürmedi.

ekleme: yazmayı unutmuşum. 2 adet cihaza bağlayıp kullanabiliyorsunuz. fn+q veya w tuşuna basarak cihazlar arası kolay geçiş sağlıyor. cihaza bağlamak için de fn ile beraber q veya w tuşuna 10 saniye basılı tutmanız yeterli. kullanılmadığı zaman otomatik tasarruf moduna geçiyor bir de.
devamını gör...

brave browser

güvenlik ve gizlilik amacıyla indireli uzun zaman olan ve çok memnun olduğum tarayıcı.

bir ara sözlükte don reklamı çok konuşuluyordu. neyden bahsediyor millet diye düşünmüştüm uzun süre. normalde uygulamayı kullanmama rağmen entry girerken tarayıcıdan giriyordum. neyse işte reklam engelleme özelliği varmış meğer. ayrıca telefon kapalıyken arka planda youtube'u da çalıştırıyor. hala öyle mi bilmiyorum da baya işe yarıyor. ben tavsiye ederim.
devamını gör...

yandex browser

ingilizce pdf kitap arayışlarım sırasında google'dan daha faydalı olan browser.

google, son zamanlarda yaptığım tüm aramalarda reddit gibi siteleri çıkartıyor karşıma. eskisi kadar iyi değil sanırım. pdf kitap konusunda da sansürcü biraz. mecburen yandex'ten aratıyorum ben de. amaca göre google'dan daha işlevsel.
devamını gör...

cevheri güven

fetocu olduğu aşikar olmasına rağmen hala insanları manipüle edebilen şahıs.

erlik bununla alakalı bir video yapmıştı. iktidarla alakalı ilginç bilgileri var, o yüzden takip ediyorum diyenler varsa bulup izlemelerini tavsiye ederim. komplo teorisi dışkılama konusunda bir marka. alman istihbaratıyla da ilişkili diye biliyorum. böyle bir eşgalin bilgileri nasıl eğip bükebileceğini varın siz düşünün.

gerçi rasim ozan bile takip ediliyor hala şu ülkede, cevheri'nin izlenmesine şaşırmamalıyım sanırım.
devamını gör...

rusçuk

osmanlı ıslahat zamanlarında yeniçerilerin şerrinden kaçan, ıslahat taraftarlarının toplandığı yer.
mehmet berk yaltırık'ta dinledim diye hatırlıyorum. yar bana bir eğlence medet formatında da olabilir. hafıza insanı yanıltabilir, öyle olmuşsa kusuruma bakılmasın.
anneannemin babasının doğum yeridir ayrıca. denilene göre ilginç bir adammış.
devamını gör...

düşünüyorum öyleyse yarın

#3742959

aslına bakarsan dil uzatmaktan ziyade düz aşağıladım.
bu "fantezi* kavramına çizgiyi nerede çekiyorsun sen merak ettim. buna fantezi demek ilginç çünkü.
devamını gör...

dorianinbicagi

#3743014
farklı şeyler göre göre şaşırma eşiğim yükseldi ama bu entry için ne desem bilemiyorum.
eş paylaşma iğrençliğiyle, amiyane tabirle, "birini tavlamayı" aynı görmene mi şaşırayım yoksa birilerinin yaptıklarını yapamayan insanlar yakıştırmasına mı karar veremiyorum. birini tavlamak için kırk takla atana işsiz diyebilirsin, şebek diyebilirsin, dersin oğlu dersin. konuya ve kişinin amacına göre çok şey yakıştırabilirsin. bu durumla gavatlık arasındaysa bırak çizgiyi duvarlar var.

"kendini playboy zannetme" konusu ise ayrı bir muhabbet. arkadaşımız o kadar alfa biri ki, her türlü fanteziye erişimi var, istediği kadar karı/kız kaldırıyor ama işte biz ezikler kıskanıyor kendisini. bu kendinden eminlik insanı komik durumlara düşürür eğer tavsiye kabul edersen böyle saçmalama derim.

eşini, kız arkadaşını evcil hayvanına becerten de var. yazmama gerek yok ama buna da karşıyım mesela. biri çıksa dese, "sen yapamadığın için b.k atıyorsun" şaşırır kalırım. neden? çünkü: bu kadar saçma bir ithamın varolabileceğini insan aklı kabul edemiyor. tecavüze de karşıyım, yapamadığım için mi öyle oluyor?
fırsat mı bulamıyorum da karşıyım? ya koprofili. milletin suratına s..mayı pislik olarak görmek, istemek ama yapamamak mıymış?

insanlar sıklıkla dediklerini kast eder. en azından bu kurala uygun yaparsan yorumlarını komik duruma düşmezsin.
devamını gör...

orta sınıf ahlakı

toplumsal kuralları savunan kişileri: konformist ve statükocu olarak niteleme maksadıyla kullanılan bir kavram.
eş paylaşımına karşı olduğum için itham edildiğim olgu.
sapkınlığı savunma amacıyla payanda vazifesi gören afilli sözcükler bütünü.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim