giri-ft yazar profili

giri-ft kapak fotoğrafı
giri-ft profil fotoğrafı
rozet
karma: 5493 tanım: 342 başlık: 64 takipçi: 21

son tanımları


daily islamist

sosyal medya platformlarında "ümmetçi" bakış açısıyla habercilik yapan sayfa, hesap, kanal.

twitter kullandığım kısa süreçte denk gelmiştim bu arkadaşlara. hususi olarak da "sığınmacı" temalı olaylardan sonraki komik haberleri ilgimi çekmişti. suriyeli arap ırkçısı bilmem ne gurubu türkleri tehtit mi etti? hop! bir anda suriyeli mazlum çocuk haberlerini, videolarını dolaşıma sokuyorlardı. yaklaşık bir hafta önce telegram kanallarının olduğunu keşfettim. yorum kısımları islamcılık fraksiyonlarını anlamak için sağlan numune içeriyor. irancılar ile selefiler, selefiler ile akp'liler... hangi konuya, kim, nasıl yorum yapıyor bakmaya değer.

porno izlemeli bir habere denk geldim bugün. elemanın biri yurtta porno izleyip internette paylaşmış sanırım. bu konu üzerine ilk yorum, "hepsinin sebebi kemalist eğitim sistemi". başka bir yorum, "vıdeoyu anasıyla babası çeksin, onu izlesin". değişik bir ortam kısacası. gözlem yapmak için ideal. yeniden refah partililer çok tutulmuyor gibi gözlemlediğim kadarıyla.
devamını gör...

havai fişek

belediyelerin israf için dur, durak bilmeden başvurduğu zımbırtı.

ne işe yarıyor, neyinden keyif alıyor millet, inanın anlamıyorum. şunlara verilen paralar gerçekten milli servet... dişe dokunur bir şey yapmadan, emek harcamadan; gümbürtülü, ışıklı kutlamaların olmazsa olmazı bunlar. en gürültülü kutlama, en muhteşemi düşüncesi sebep oluyor buna sanırım. gerçek manada faydası ise sıfır.

eski zaman insanları için farklı bir şey olabilir. sihir gibi de geliyordur onlara belki ama sen kıç cebinde dünyayla iletişim kurabilen cihaz taşınan bir çağda yaşıyorsun kardeşim. keyif alan vardır belki, renkler ve zevkler diyelim de sıkıntı çıkmasın.
devamını gör...

konum atmak

ev konumu atılıyorsa dikkat edilmesi gereken teknolojik kolaylık.

şayet birilerine evinizin konumunu atacaksanız, bina girişinin bulunduğu sokağa bakan bir odadan atılması elzemdir. aksi durumlarda insancıklar ters istikamette dolaşıp durabilir. ha birde çeşitleri var bunun. ben yandex haritaların, google'a nazaran daha başarılı olduğunu düşünüyorum. google emmi bazen dolaştırıp duruyor aynı noktada.
devamını gör...

fantastik edebiyatta gollum etkisi

fantastik edebiyat alanındaki gollum karakterinin etkisi üzerine mülahazaları içeren başlık.

dünya çapında fantastik edebiyatın gelişmesinde başat rol oynamış j.r.r. tolkien tarafından tasarlanıp kurgulanmış bu karakterin, kendisinden sonra yazılmış ve biz fantastik edebiyat sevdalılarının okumaktan keyif aldığı benzer karakterlerin yazılmasındaki etkisine değinmek istiyorum. biliçli veya bilinçsiz olsun, bu etkiyi gözlemlemek mümkün. bu ilhamı iki kurgusal evren ve iki ayrı karakter üzerinden ele alacağım. yer yer spoiler içerecektir, dolayısıyla: zaman çarkı ve doğruluk kılıcı serilerini halihazırda okuyan veya okuma niyetinde olanların dikkatine sunulur.

karşılaştırmadan evvel gollum ve tolkien evrenindeki etkisi üzerine birkaç kelam etmek istiyorum. farklı bir bakış açısı sunabileceğimi umuyorum. spoilerli kısma adım atıyoruz.


.


yüzüklerin efendisi kitaplarında gollum'un öngörülemez, süpriz etkiye sahip bir karakter olduğunu düşünüyorum. gandalf'ın tahmin edilemez ölümü ve bu olayı takiben izleyecekleri yol hakkında kararsız kalan yüzük kardeşliği üyelerinin yol ayrımına gelmesiyle önemi ortaya çıkıyor. sauron tarafından işkence edildikten ve yüzüğün isildur'un felaketi olmasından sonraki sürecin öğrenilmesinin ardından kasıtlı olarak serbest bırakılmıştı. sauron'un amacı: gollum'un yüzüğe karşı düşkünlüğünü kullanarak kendisini tek yüzüğe ulaştırmasıydı; gollum ise: "kıymetlisinin", sauron'un eline geçmesini istemiyordu. işte süpriz etki bu bağlamda ortaya çıkıyor. kardeşliğin dağılmasına müteakip yola beraber devam eden sam ve frodo, kıyamet çatlaklarına ulaşmak için yola koyulsalar da güvenli bir biçimde nasıl ulaşacaklarını bilmemekteydi. işte bu noktada, içinde geçmiş hobbit yaşantısının özlemini çeken gollum devreye giriyor. başta zoraki olsa da, frodo'nun yumuşak davranışları, içindeki smeagol'un güçlenmesine ve gollum'a baskın çıkmasına neden olmuştur. süreç , bir noktaya kadar elbette, smeagol'um sadakatle rehberlik vazifesini üstlenmesiyle iilerleyebilmişti. olayların en kritik anındaysa yüzüğe karşı saplantısı, yüzüğün yok edilmesini sağlamıştır.

üzerine eğilmek istediğim nokta yukarıdaki kısım olsa da, bu karakter yüzüğün asıl kimliğinin açığa çıkarılmasında da faydalı oluyor malumunuz. gollum'un hayat hikayesi ve sauron tarafından yakalanması, gandalf tarafından öğrenilince ve bilbo'nun hikayesiyle kıyaslanınca içine şüphe düşmüştü. kuşkularının ve sezgilerinin peşinden giden gandalf, araştırmaları sonucu yüzüğün sıradan bir nesne olllmadığını anlamıştı. sonuç olarak: hikayenin başlangıç ve sonu için kritik öneme sahipti. "nasıl?" diyecek olursanız şöyle açıklayabilirim. bir hobbit olan smeagol, onlarca yıl boyunca yüzük taşıyıcısı olma niteliği ve diğer ırklara nazaran daha dirençli olduklarını kanıtlaması açısından önemlidir. bu bilgi, yüzüğü kimin yok etmesi gerektiği sorusuna yanıt vermiş oluyor. smeagol'den önce yüzüğü taşıyan kişi bir insandı, isildur, üzerindeki olumsuz etkilerini de biliyoruz. smeagol yüzüğü başka bir hobbit'e kaptırmış ve talih bu ya, bu hobbit de orta dünya'ya sauron'u durdurmak için gönderilen maialar'dan birinin arkadaşı. elde edilen tüm tecrübeler son yüzük taşıyıcısının bir hobbit olması gerektiğini göstermiyor mu sizce de? buna bir de vefakar ve cefakar sam'i ekleyin... akıllarda soru işareti bırakmadan olması gerekenin olduğuna tam manasıyla ikna ediyor bizi yazar kısaca. ilaveten senaryo farklı şekilde ilerleseydi belki de olduğu kadar uyumlu ve gerçekçi olmayacaktı. hepsi varsayım tabi ki.

kitaplardaki ana kötümüz sauron'un bile pek bulaşmak istemediği shelob'u dahi yüzüğü ele geçirme planlarına dahil edebildiğini de düşünürsek, gollum'un olayların şekillenmesindeki kritik etkisi de gözden kaçmaz. işin burası zaman çarkı'nda işimize yarayacak. neyse efendim. gollum'un öngörülemez etkisinin en gerekli anlarda imdada nasıl yetiştiğini ve önemini açıklayabildiğimi ümit ediyorum.

diğer fantastik evrenlerdeki esinlenmelerine geçelim artık.

doğruluk kılıcı - samuel:
seriye adını da vermiş olan kılıç ile ilişkili bu karakterimiz de. gollum kadar olmasa da, kılıç ve kılıcı taşıyan doğruluk izcisini her gördüğünde "o benim. onu bana ver." diyerek kılıca hamle yapan bir tip bu arkadaş. kılıcın büyüsü dolayısıyla da fizyolojik açıdan insandan ziyade farklı bir yaratık görünümüne sahip. uzun kollar, sarı gözler, vs... dediğim gibi, gollum'un yüzük aşkı kadar saplantılı bir kılıcın peşinden gitme durumu söz konusu olmasa da, gördüğü her nesneyi sahiplenme gibi bir talebi var. örnekleyeyim. "samuel. aç mısın? ekmek ister misin? o benim. onu bana ver!"; "samuel. üşüdüysen pelerini kullanabilirsin. o benim. onu bana ver." gibi. çift kişilikli olmasa da kendi kendine mızır mızır konuşma gibi bir huyu da var.

bir diğer benzerlik ise saplantılı oldukları nesneleri elde etme şekilleri. nasıl ki smeagol, yüzüğü kuzeni deagol'u öldürerek elde ettiyse; normal şartlarda bir büyücünün görevlendirmesi ile elde edilen doğruluk kılıcını da samuel, eski izciyi öldürerek elde ediyor. temelde cinayet vasıtasıyla el değiştiren büyülü nesne teması benzerliği var. ilgili büyülü nesneleri kötü amaçlar için kullanma hususunda da aynılıklar söz konusu. nasıl ki smeagol, yüzüğü diğer hobbitlerin sırlarını sinsi sinsi dinlemek ve eşyalarını çalmak için kullandıysa; samuel de kılıcı kendisine ait olmayan nesneleri almak veya zorbalık etmek için kullanıyor. ama tabi hikaye genelindeki yeri gollum kadar kritik ve belirleyici değil. kayda değer söylenebilecek tek unsuru, gerçek izciye kılıcın büyüsünün potansiyel olumsuz etkilerini göstermesi.


zaman çarkı - padan fain:
karanlık varlığın müridi bir çerçi olan fain efendi, gollum'dan esinlenilmiş olsa da antagonist karaktere alternatif bir kötücüllük sağlamasıyla biraz farklılaşıyor. onun dışında elde edilmek istenen şeyin peşine "av köpeği"olarak takılma hususu burada da aynı. gollum'dan farklı tarafı, başlarda antagonistin müridi olan fain, bu amaçları yerine getirme bilinç ve hedefiyle hareket ediyor; gollum'da ise durum tam tersi, o her zaman kendi hesabına çalışıyordu fakat dolaylı olarak yararlanılıyordu. gollum bir nesneye saplantılı olmasına karşın, fain esas kahramanımız dahil toplamda 3 kişiyi takip ediyor. dediğim gibi, av köpeği vazifesi görüyor esasında.

saplantı ve takip konusundaysa fain birkaç tık daha önde. efendisinin istediği kişileri bulmak için büyü yardımıyla zihni dönüştürülmüş ve sezgileri güçlendirilmiş. sürecin pek de hoşuna gitmediğini öğreniyoruz kitaptan. bu nedenle peşinde olduğu kişileri ölüme kadar takip etmekle yükümlü ve yorgunluktan bayılmadığı sürece de bu mecburi takibi sürdürüyor. hizmet ettiği güç ve alternatif, farklı bir kötücüllüğün zihnini ele geçirmeye çalıştığı ancak yenişemedikleri bir olay sonrasında kendi çıkarına hizmet eder hale gelecek kendisi. kendi deyimiyle: insandan daha öte bir şey haline gelen fain, basit bir karanlık dostu olmaktan kurtulsa da, kendisini av köpeğine çevirenlerden ve buna neden olanlardan, kısacası tüm dünyadan hesap sormak için kendi planları uyarınca hareket edecektir. bu vaziyet de aynı gollum'da da olduğu gibi, aynı zihinde çoklu kişiliklerin varlığına sebep olur ama kendi kendine konuşmaktan ziyade insanlarla iletişimlerinde rastlarız bu duruma. basit bir çerçi gibi ve kendi memleketinin aksanıyla konuşurken bir anda; konuşması daha heybetli hale gelir, görkemli ve o zamana ait olmayan bir aksanla konuşmaya başlar, seçtiği sözcükler farklılaşır...

shelob ve gollum ilişkisinde olduğu gibi; burada da fain, machin shin arasındaki ilişki benzerdir. "kara rüzgar" adıyla da geçen bu varlık: ne olduğu net biçimde bilinmemekle birlikte, geçen diyaloglardan anlaşılldığı kadarıyla kimsenin kontrolünde değildir ve kimsenin istediğini yapmaz. fain bunu başarıyor ama... kahramanlarımızı geciktirmek için yol kapılarının girişinde bekliyor. shelob ile gollum ilişkisinden farkıysa: shelob, gollumu yemeye değer görmez fakat machin shin, fain'in içindeki kötülüğe saygı duyar ve isteğini 'hürmetle' yerine getirir. bu durum tabi ki kahramanlarımızın farklı bir yol izlemesine yol açar ve bu da aslında olayların lehlerine sonuçlanabileceği tek yoldur. böyle bir etkisi vardır işte fain'in de eserde. kader anında, kişisel hareket ettiiğini düşünse de olayların kahramanlarımız lehine gelişmesi için süpriz unsur görevi görür.


daha çok şey de yazılabilir ama varmak istediğim noktaya ulaştığımı, anlatmak istediğimi ifade ettiğimi düşünüyorum. ezcümle, büyüksün tolkien üstat...

ayrıca machin shin'in bulunduğu "yol kapılar" hakkında bilgi edinmek için (bkz: zaman çarkı evreninde sihirli seyahat yöntemleri).
devamını gör...

incel terörizmi

pusi budalası ergen tiplemelerin, embesillikte sınır tanımayarak giriştikleri şiddet eylemlerinin bir örneği.

bunu hayat felsefesi edinmiş, dünyada dert namına bir şey yokmuş gibi bir de üzerine bunun için insan öldürebilecek kafaya sahip bu dingil sürüsü farklı cins bir insan zararlısı. vajina görse secde edecek duruma gelmiş, aklını, fikrini östrojene sarmış bu müptezeller, abartısız diyorum, bir kadın bacaklarını açsa da secde edin dese edecek halde bu dümbelekler. daha böylesine şahit olmadık da günün birinde deneyen çıkar bunu da.

avukatın açıklaması da ayrı dangalaklık. lan hırbo, böyle bir tenekeyle savaşçı sözcüğünü aynı cümlede kullanmak hiç mi zoruna gitmedi? diye sormak isterdim kendisini. neresi savaşçı bu delik görse tapacak, hallenecek elemanın?

konsept küfürsüz. benden bu kadarı çıkıyor ancak... devamını şey ediversin birileri.
devamını gör...

orkun ôzeller'den kurucu önder sözlerine suç duyurusu

hürmetli büyüğümüz emekli albay orkun özeller'in, sözde milliyetçi hareket eden partinin genel başkanı devlet bahçeli'nin terör başına ithafen kullandığı "kurucu önder" sözlerine karşı suç duyurusunda bulunması olayı.

ne demiş haşmetli albayımız?


sayın devlet bahçeli’nin başlattığı süreç için demokratik bir türkiyeyi işaret etmesi nedeniyle ben de demokratik hakkımı kullandım ve söylediği sözlerden dolayı devlet bahçeli hakkında suç duyurusunda bulundum. adil türk yargısının vereceği karara saygı duymamız gerekiyor.


gerekçe olarak da şu sözleri döşemiş.


imralı heyeti gibi pensilvanya heyeti de mi kuracaksınız?

diğer örgütleri de teröre başvurma konusunda teşvik ettiğinizi görmüyor musunuz?


cesur vatan evlatları hala var çok şükür ki.


kaynak:
buradan
devamını gör...

kemalist köpekler hesap verecek

hükümet aparatı bu andaval sürüsünün embesil davranışları yüzünden inançlı/inançsız dümeninin tekrar gün yüzüne çıktığı muhabbet.

leman dergisinin ne derecede atatürkçü (!) olduğu üzerine bilgi vermiş millet, bu sebeple tekrar değinmenin anlamı yok da ilgi çekici nokta şu; hdp/dem'e yakın görüşte olduğu anlaşılan bir derginin (ki akp ile ortaklar falan ya şu an hani) akp'nin tam da ihtiyacı olan ve başarısızlık üzerine başarısızlık yaşadığı bir dönemde tam da ihtiyacının olduğu bir söylemin tesadüf (!) eseri birden gündem olması beni düşündürüyor da sanırım zokayı yutmaya dünden razı olanlar var.

şu tarz olaylarla alakalı yorum yaparken sürekli ıskalayıp yorumu adamların istediği çerçevede yapmayı nasıl başarıyorsunuz, bilmiyorum ama taktire şayan gerçekten... istanbul'daki hükümet protestolarında saldırdıkları gençler ateizm derneği üyesi miydi, yoksa aşikar bir yanlışa karşı çıkan ve bu ortak amaç için omuz omuza duran gençler miydi? yorumu okuyana bırakacağım fakat anlaması çok da zor olmasa gerek diye düşünüyorum. hükümetin işine yaradığı için kullanışlı gündem malzemesi bu tenekeler, fazlası değiller.

yazdıklarımdan ne anlatmak istediğim apaçık olsa da, ben yine de ilave edeyim ki mevzu olması gereken düzleme otursun. sevgi pıtırcığı dinin farklı bir mensubu olarak şahsım dahil, hükümet karşıtı herkes için tehtit olan bu güruha karşı olan sadece inançsızlar değil arkadaşlar. şeyh said güzellemesi yapan ve federe bir islam devleti kurmak isteyen bu şebelek sürüsüyle benim ortak noktam yok da, bölücülük konusunda dem ile ortak çok noktaları var. ne kadar pıtırcık bir insanım bilemiyorum da mevzuyu biraz kurcalayınca aslı anlaşılıyor. benimki sadece bir fikir tabi. kim hangi yoruma inanmak istiyorsa, o yoruma inanabilir. pıtırcıklığım zeval görmez umarım...
devamını gör...

kılıçdaroğlu dönüyor

godfather film serisinin yeni filmi olmaya aday, adayının, adayı olan film adı galiba, sanırsam, belkim.

"dedenin dönüşü" olarak revize edilebilir isim. hikayesi ise şöyledir muhtemelen:
koltuğu elinden alınan püro dede, tüm zorluklara ve tepkilere karşın koltuğunu geri almak için elinden gelen çabayı gösterir. entrika, aşk (koltuk aşkı) ve savaş temalarının işlendiği bu film, izleyicilerden tam not aldı. film sonunda koltukla cima eyleyip aşkın ve tutkunun saf yansıması sinematografi açısından bir ilki gerçekleştirdi. "dedem 69 yapacak" söyleminin, bu film için bir pr çalışması olduğu ortaya çıktı.

ahah ulan allah cezanızı vermesin. bu başlık aklımı, başımdan aldı yemin ederim. verin bu senaryoyu coppola'ya çeksin.
devamını gör...

gollum

j.r.r. tolkien tarafından oluşturulmuş, efsane kurgusal karakter.

yüzüklerin efendisi ve hobbit kitaplarında yer alan çift kişilikli karakterimiz, uzun yıllar süren "tek yüzüğe" sahiplik etmesine binaen yüzüğe karşı olağanüstü bir düşkünlük geliştirmiştir. bu sahiplik durumu sebebiyle olağanın dışında uzun bir ömür sürmüş, yıllar ve yaşlılık ise bedeninin grotesk bir görünüm almasına neden olmuştur. geçmiş hayatına olan özlemi, yüzüğe duyduğu saplantılı düşkünlük arasında yaşadığı gel-gitlerle hikayede kilit rol oynamıştır. zaman zaman güldürmüş, zaman zaman hüzünlendirmiştir. gerçek bir hayatın yaşanmışlığı ince ince işlenmiş, ardıl yazar ve eserlere de ilham kaynağı olmuştur. "kıymetlimiss" ve frodo için kullandığı "cici bey" gibi ikonik lafları vardır.

gollum'dan esinlenilmiş pek çok kurgusal karakter bulunmaktadır. bazı örnekler için:
(bkz: doğruluk kılıcı)(bkz: samuel)
(bkz: zaman çarkı)(bkz: padan fain)
devamını gör...

cem uzan

özal ailesiyle ilişkileri dolayısıyla parasına para katmış, siyasete atılması erdoğan talihsizliğiyle çakıştığı için başarısız olnuş, bir garip kişilik.

babala tvmevzular açık mikrofon programını izlemek bile tek başına kendisi hakkında fikir edinmek için yeterli olacaktır. hakkındaki iddialara, ilgili dönemde kendisinin sahibi olduğu star gazetesi'ni kaynak göstererek işin içinden sıyrılmaya çalışan tam bir şark kurnazıdır kendisi. yöneltilen mantıklı soruların sahiplerini "birilerinin adamı olmakla" suçlayarak bir taraftan sorulardan kaçmaya, diğer taraftan da soru sahibi üzerinde psikolojik baskı kurmaya çalıştığı görülecektir.

ahmet özal ile birlikte türkiye'nin ilk özel televizyonunu kurma şansına (!) sahip olduğu da söylenebilir. ayrıca sahip olduğu kral tv ile türk toplum yapısının, amerikan popüler kültür etkisine girmesine ve toplumun dejenerasyonuna da katkıları ziyadesiyle fazladır.

erdoğan'ın akp'sinin siyaset hayatına vurucu girişi ile çakışmasa, türk siyasetine kendi rezil katkısını yapıyor olurdu şu anda muhtemelen. karakter olarak yabancılık çekeceği bir alan olmazdı siyaset.
devamını gör...

28 haziran 2025 kılıçdaroğlu'nun açıklaması

türk milletinin selameti ve kendine gelmesi için açık açık yaşanan rezalet örneği.

ben ne akp/mhp, ne de kılıçdaroğlu'nun bu davranışlarının kötü olduğunu düşünmüyorum. sağcısı/solcusu, iktidar partilisi/ muhalefet partilisi, allahsızı/dindarı... şu canım vatana hizmet etmek için siyaset yapan tek insan olmadığını yüzümüze yüzümüze vurdular. kötü mü oldu? gayet de iyi oldu. her şeye sus, aman bak onlar ses etmiyor, biz de susalım tavırları bizi bugünlere getirdi. taraflar birbirini düşman belledi ama taraf odukları insanlar da bu toprakların onurunu, şerefini, haysiyetini, kısacası anasını belledi. birbirinizden başka kimseniz olmadığını anlamak için daha ne yaşayabilirsiniz, bilemiyorum.

deprem zamanı vatandaşlar birbirine kol, kanat gerdi. şehitlerin siyasi tarafı yoktu, hepimizin içi cız etti. bu haysiyeti çarpık müsvetteler ise, her felakette kendi çıkarını düşünüp insanların acısını kendi hırslarına malzeme ettiler. hepsinin ortak söylemi "kürt sorunu/mağduriyeti". hepsinin ortak derdi, vatan nereye giderse gitsin ama koltuk elden gitmesin kavgası. millet ne kaybederse kaybetsin biz oy kazanalım kafası.

akıllar başlara gelir diye ümit ediyorum. ses çıkarmalı, tepki koymalıyız. şu musibetler bu denli açıkça ortaya çıkmasa hala bahanelere sığınıp aynı teraneyi döndürecekti bazıları. ha! hala dedemciler, reisçiler yok mu? var tabi ki ama samimi olanların kafasında bazı noktalar aydınlanmaya başladı gibi.
devamını gör...

bursa'daki kazık döner fiyatları

parasıyla dahi düzgün döner yiyecek yer kalmadı, diyerek katıldığım başlıktır.

ortaokul yıllarımda (2011/13 arası falan), okulda harcamadığım 2 tl'lik harçlığımla gider evimizin yakınındaki dönerci ilhan abi'den döner alırdım. atom döner (sandviç ekmeğinde) 1 tl, dürüm 1,5 tl idi. gayyet de lezzetliydi. ekmekleri aldığı yer iflas edince başka yerde çalışmaya gitti kendisi sonra bursa döner vardı falan. güzeldi dönerler, fiyatlar uygundu. sonra bu suriyeliler geldi. darmstad caddesini işgal ettiler resmen. dönerci dükkanları yavaş yavaş kapadılar. cadde bunlara kaldı. hepsi azar azar oldu da şimdi arkadaşın dediği gibi, olan da dandik dönerini zırvalık derecesinde pahalıya satıyor. çok yazık oldu çok. düzgün fiyata satacak adamlar da iş yapamıyorlar.

teşekkürler reis. artık türk döneri bile yiyemiyoruz, burnumuza değişik suriyeli döneri kokusu geliyor kendi vatanımızda.
devamını gör...

27 haziran 2025 pkk saldırısı

onlar sadece eşitlik istiyor, özgürlük istiyorcu sanal peşmergelerin göz/tüne sokulması gereken adi olay.

milyon kere de fırsat verilse, milyar kere aynı adiliği yapacaklar baylar/bayanlar. geçen seferden akıllanmayan iyi niyetli, salaklık derecesinde saf insanlarımıza gösterin şu haberleri. amaç: kellenizi almak. bu kadar basit oğlum bu durum. ya biz onları, ya onlar bizi öldürecek aksi söz konusu değil. bu olaylar 100 sene önce anadolu'da, 50 sene önce kıbrıs'ta yaşandı. daha evvelinde veya sonrasında da onlarca kez yaşandı. çiçekli, böcekli dünyalarınızın perdesini azıcık sıyırın da şu pisliklerin ikiyüzlü tavırlarını görün.

çoluğu, çpcuğu olan birkaç kez fazla düşünsün, hanımefendiler de hakeza. barışına tükürdüklerim, şehirlerde zaten taciz, tecavüzlerde bulunuyor. bir de devlet eliyle daha da meşrulaştırılırlarsa ne ederler bir düşünün. bu barzoların okula giderken çocuğunuzu öldürdüğünü düşünün. gece veya akşam bakkala bile gitseniz size salça olduklarını, sarkıntılık ettiklerini düşünün. yapıyorlar ve fazlasını da yapacaklar. erkekleri öldürecekler, belki işkence ederek öldürecekler ama kadınların namusunu da kirletecek bu it sürüsü. kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz, demeyin. oluyor ve böyle giderse tekrar olacak. kurtuluş savaşı yıllarında tecavüz edildikten sonra ağzına el bombası sokulup öldürülen kadınlar var. yaşandı bunlar. bunların ölmesi lazım aksi herhangi bir durum veya merhamet söz konusu bile olmamalı. barış dedikleri bu, ateşkes dedikleri bu... istediklerini alırlarsa ne olur bir düşünün.
devamını gör...

öz eleştiri

gerçekleştirilebilmesi için kişinin sağlam bir iradeye ve özgüvene sahip olması gerektiğini düşündüğüm, hayatın belirli dönemlerinde ve zihnin gelişimiyle orantılı olarak da belirli periyotlarla gerçekleştirilmesi zaruri olan eylem.

insan hatasız bir varlık değil ve bu nedenle dönem dönem doğrularını, yanlışlarından ayırmak için söz konusu iç muhasebeyi yapması gerekiyor. farklı gerekçeleri vardır insanların mutlaka ancak en önemli engelin cesaret eksikliği olduğunu sanıyorum. neden? çünkü: hata tespit edildiği taktirde aşikar olan sonuca uygun adımlar atmak, değişmek, dönüşmek gerekecek. kişinin o güne kadar inşa ettiği düzenini altüst edecek çıktıları kabullenerek harekete geçmesi görünürde kolay olsa da sosyal çevre, alaya alınma gibi faktörler insanları geri çekiyor. kısa vadede varolan konforu koruyor gibi görünse de, uzun vadede zararı olacağı muhakkaktır. ayrıca insanın bu yolla hatalarını fark etmesi zihinsel ve bilişsel gelişimi işaret eder zannımca. yanlış yaptığınızı hiç düşünmüyor veya farkına varmıyorsanız olduğunuz yerde sayıyorsunuz demektir.
devamını gör...

keşke katılsaydım denilen savaş

savaş mevzusunun farazi eğlence malzemesi olamayacak kadar kanlı, acılı, dehşet verici bir olay olduğunu düşünerek katılamayacağım varsayımsal başlık.

romantik bir bakış açısında olmadığımı, savaşın bir gerçek ve zaman zaman da gereklilik ve mecburiyet olduğunu bilerek yazıyorum. paralel bir ütopik dünyada yaşamadığımız düşünülürse geçmişin, şimdinin ve geleceğin gerçeği savaş dediğimiz mevhum. her şeyin ötesinde de birilerinin dinmeyen kinlerinin odak noktası bir millet olduğumuz da düşünülürse barış çağrısı boş cümlelerden, hayal dünyasından fazla anlam ifade etmiyor bizim için. kahramanlık, vatanseverlik için bir savaşta olmak istiyorsak da bugün de aslında benzer şartlarla karşı karşıyayız. tarihte yaşanmış ve bitmiş ve muhttemelen de kazanılan savaşları tercih ediyor insanlar ancak o anı yaşayan insanlar için belirsiz olan savaş sonucunu göz önünde bulundurursak pek de matah değildir sanıyorum. ezici bir savaşa dahi katılsanız, geçmişe gitme şansı olsa, yine de hoş olmayan bir biçimde ölmeniz mümkün çünkü, kazanan tarafta da olsanız mutlaka kayıp verirsiniz ve gerçek hayattaki savaşlarda çok basit sebeplerden ve yaralardan dolayı bile ölebilirsiniz. sadece kazanılan bir savaş, kaybedilen bir savaştan daha az acıdır o kadar.
dolayısıyla savaş: arzu edilen, talep edilen bir şey olmanın dışında karşı karşşşşşşıya kalınan ve mecburiyet olduğu taktirde girişilmesi gereken bir eylemdir. teknolojinin yaygınlaşmasıyla da hoş olmayan ve acı verici sonlarla karşılaşmak da çok olağan. rusya-ukrayna savaşı videoları var. bakınca bana hiç cazip gelmiyor. yenme garantisi yok, mağliubyetin acısı ise daha da kötüdür. dedim ya arzu etmiyorum ama bizim için de kaçınılmaz bir tarafı var. ortasını bulmak gerekiyor. heveslisi olmamak ancak gerektiği zaman da gözü kırpmamak gerekiyor. gerçeği bil, ona göre hareket et, aksi taktirde karşına çıktığında muhtemelen dona kalırsın ve ölürsün. o anı yaşamadan kimse nasıl davranacağını bilemez.
devamını gör...

türkiye'deki ahlaki çöküşün nedenleri

iletişim çağı ve teknolojik araçların yaygınlaşması ve türk halkının adaptasyon sorunları.

klasikleşmiş yaşlı amca/teyze yorumlarının klişelerine değinmeyeceğim, merak etmeyin. farklı bir yol izleyerek, farklı bir bakış açısı sunmak niyetim. bakalım konuyu bağlayabilecek miyim. hadi bismillah.

malumunuz, biz bu tarz gelişmelerle dünyanın gelişmiş ülkelerine nazaran rötarlı şekilde erişim sağlayabiliyoruz. 5 yıl, 10 yıl neyse artık ve bu farkın refah seviyesiyle de dolaylı bir ilişkisi var. yeni teknolojiler, ürünü alabilecek ekonomik seviyesi daha iyi ülkelerde daha kolay pazar imkanı bulduğu için buralarda gelişiyor. bu erken erişim mevzusu da teknoloji temelli sosyal alanlarda bu ülkelerin vatandaşlarının internet kültürünü şekillendirmesinde de önceliğe sahip olmasınada etkili oluyor. belirli bir sürecin sonunda, kademeli olarak bulunduğu noktaya gelmiş, farklı bir tarihi arka plana sahip, dolayısıyla da farklı etkenlerin tesiriyle şekillenmiş insanlarla bir anda karşılaşıyorsun. bu insanların tehtit, güvenlik algıları, ekonomik beklentileri gibi zibilyon konuda farklı kulvarlarda olmana rağmen bir anda bu insanlarla kıyaslıyorsun kendini. şartlar farklı, imkanlar farklı ama eh, okuduğunu anlama konusunda bile sorun yaşayan bu ülke insanları işte bu kaosun tam ortasına dalıyor.

yazacaklarım üst entrylerde belirtilen gerekçelerle de doğrudan ilişkili ancak dedim ya, biraz farklı bakmak istiyorum. şimdi efendim, kadın-erkek ilişkileri ve evlilik üzerindeki sakıncalı etkileri kendimce yazayım ve örnekleyeyim. kent-kırsal yaşam konusu dahi ülkede tam anlamıyla oturmamışken bir anda internet diye bir şey geliyor ve dünyayla ilişki kuruyor, birçok içeriğe de erişim sağlıyorsun. bir bakıyorsun ki buralarda aklına gelmeyecek alanlarda dahi porno içeriği var. kadınlar afet, bakımlı, işi o olduğu için güzel rol de yapıyor eh, dönüp kendi eşine, sevgilisine bakıyor arkadaş aynısı değil. videolardaki kadınlar sadece sevişiyor ama abimiz kendi eşinin yaptığı onlarca işi görmezden gelerek bu videolara özeniyor. ya cinsel hayat porno bağımlılığı nedeniyle zamanla azalır, biter, ya da farklı bir partner arayışına girilir ki bunun için de ihtiyaç duyulan mecralara erişin çok kolay. ne olur? aldatma, şiddetli geçimsizlik, tatmin olamama, beklentinin karşılanmaması, huzursuzluk ve daha fazlası... böylece aile yapısının ve bağlarının nasıl zarar göreceğini tahmin edebilirsiniz . erkek bireyimiz belki bu arayış sürecinde dolandırılır, kadın psikolojik olarak yetersiz hisseder veya yıpranır, bu sorunlu ortamda çocukların nasıl farklı çeşitlerde negatif etkileneceğini de siz düşünün. örneği erkekler üzerinden verdim ancak son yıllarda kadınlar da farksız olmaya başladı bu konuda. porno konusu olmasa bile instagram'daki seçeneklerin çokluğu kaç ilişkiyi bitirmiş, kaç aldatılma vakasına neden olmuştur, siz aklınıza gelen örnekler üzerinden düşünün. detay detay yazacak olsam yazı makale uzunluğunda olur. bu nedenle verdiğim doneler üzerinden olasılıkları çeşitlendirebilirsiniz. "bu benim aklıma pek yatmadı, ille de örnek isterim." diyen olursa da kadın programlarına ufak bir göz atması yeterli olur diye düşünüyorum. her iki cinsiyet için de çeşitli ve tonlarca örnek mevcut.

üst paragraftaki konunun bir alt başlığı da ekonomik sorunlarla da bağlantılı olan "sanal fahişelik" mevzusu. bunu yumuşatmak için kullanılan "seks işçiliği", tatlılaştırmak ve matah bir şey havası yaratmak için kullanılan "cam girl" gibi ifadeleri kullanmayacağım. türk genç kızlarının/kadınlarının bu rezalete teşvik edilmesine karşıyım sonuna kadar. ne dedik abi? bakıyorsun, ne hayatlar var internette, lüks araçlar, pahalı eğlenceler, lüks tatiller vs. sanal imkanlar artmış, her fiziksel özelliğin binlerce alıcısı var, yani müşteri sorunu da yok. fiziksel temasa da gerek yok; fotoğraf, video çekiyorsun, para kazanıyorsun. bu işi yapanlar da farklı sosyal içerik mecralarında bunu normalleştirmek ve sosyal kabulü sağlayarak durumu meşru zemine çekmek için ballandıra ballandıra anlatıyor. ne oluyor? başta fotoğraf, sonrasında bu da normalleşiyor ve bazı özel müşteriler daha büyük paralar karşılığı sevişme teklifinde bulunuyor. bir defalık, deniyor belki ama olası tekliflerin sınırı yok. en uç örnekler için erlik'in, "dubai'de b*k var" videosunu izlemenizi tavsiye ederim. ahlak konusu bir tarafa, işin sonunda kendinize olan saygınızı kaybedecek noktaya gelirsiniz. bu durum da sadece kadınlara mal edilemez, artık tersi de çok yaygın ve normalleşti. bu konunun erkek tarafı muhtemelen fazla önemsenmiyor. bazı erkek arkadaşlar durumu "seks fırsatı" olarak görebilir; bazı kadınlar da "zaten akılları, fikirleri sekste. bunun nasıl kötü bir tarafı olabilir canım?" diyebilir. alt paragrafa geçelim ve porno konusuyla ortak bazı olumsuz taraflarını irdeleyelim.

konuyu erkekler üzerinden ele alayım ki: duygusallıkları daha yoğun olan kadınlar üzerindeki fazladan yıkıcı etkisini ve muhtemel psikolojik çöküşleri siz tamin edebilin. öncelikle, bu "sanal fahişelik" bir zevk veya tatmin aracı değil kişi için, tam aksine: her şeyiyle kanlı, canlı olan bir insanın kendisini ticari ürün haline getirmesi, yani bu bir iş aslında. bu da demek oluyor ki karşınıza istediğiniz tarzdan ziyade, istemediğiniz insanlar da bolca çıkacaktır ve siz de hizmet edeceksiniz. kocasını aldatan kadınlar çıkacak karşınıza belki, sizi dumura uğratacak isteklerde bulunacaklar veya yakıştıramadığınız insanların süpriz istekleri sizi şok edecek. bunların arasında özel görüşme talep ederek şiddet uygulamanızı ve bundan haz aldığını söyleyenler de olacak. bunları kafamdan uydurmuyorum sevgili arkadaşlar. video ve yazılı birçok içerikte bu tarz örnekleri anlatan jigololar var. merak eden veya inanmayan varsa araştırabilir. başka bir açıdan da özgüveninizin zedeleneceği hususu var. nasıl? süper kaslı bir vücuda sahip olabilirsin kardeşim ama dedik ya binbir çeşit insan var. sesini beğenmez, bir uzvunu beğenmez, hiç olmadı giyim tarzını veya saç stilini beğenmez. bir olur, iki olur sonrsaında bir bakarsın takmaya başlamışsın. enn olmadı kardeşim yukarıda dedik ya çeşit çeşit insanı var. insanlara olan güvenini kaybedersin. psikolojik ve fiziksel sağlık konularındaki muhtemel olumsuz etkileri de size bırakayım. işler bununla da bitmiyor elbette. işin giyim/kuşam, çeşitli aksesuarlar, sürekli yeni şeyler yapma gerekliliği gibi tonlarca da gider kalemi var. her şey bir tarafa "eş değiştirme", "grup seks", "cuckold" gibi rezaletler de revaçta. abicim düşünün rica ediyorum, çocuklu bir çifte gidiyorsunuz ve çocukları gördükten, belki de oynadıktan sonra annesiyle/babasıyla veya her ikisiyle de içeri gidip işi pişiriyorsunuz. o çocuklara verilen psikolojik zararı geçtim, kendiniz bu yükle bir ömür yaşamak zorunda kalırsınız. o an değil belki ama sonrasında kafaya denk eder. bu konunun porno izlemeyle ilişkisini de yanlış olmasın "porno tuzağı" adlı bir kitapta okumanız mümkün. kitabın yazarı amerikalı terapist bir karı-koca ve inanılmaz şeyler anlatıyorlar. porno sektörü ve görünmeyen yüzü için de seksi kızlar aranıyor belgeselini önerebilirim. bunlar bir de sektörde bir şirketle ortak iş yapanlar, bireysel girişimciller (!( ne durumda olur varın siz düşünün.

konuya "sanal bahis/kumar" konusuyla da devam edecektim fakat telefon kasıyor ve metni düzenlemekten, kontrol etmekten sıkıldım açıkcası. bu konuları tefekkür etmeyi de okuyan çıkarsa ona bırakayım. başta dedim ya, bazı gelişmiş ülkelerde daha erken başlıyor bu mevzular, örnek de çok ama ders veya önlem alan yok. insan kendisine saygısını kaybederse de ahlak üzerine pek kafa yormaz o saatten sonra. borçlar da sizi yapmayacağınız işler yaptırır. sebepleri farklı olabilir ama bir noktada aynı kapıya çıkma ihtimali yüksektir. özentilik ve taklitçilik de cabası. neyse, benden bu kadar.
devamını gör...

hecin

tek hörgüçlü bir deve cinsinin adı.

ayrıca: islam öncesi arap toplumunda cariyeden doğan ve babaları tarafından özgürlükleri verilen kişilere de bu ad veriliyormuş. statüleriyse mevalilerle aynı gibi. köle değiller ama kabilenin asli unsuru olanlarla da denk değiller. ikisinin arasında bir yerdeler. diyet bedelleri de hür bir kabile mensubunun yarısı kadar.
devamını gör...

velaü'l hilf

islam öncesi arap toplumunun kabile anlayışı ve sosyal yapının bir parçası olan, farklı gereklilik ve faydalar gözetilerek uygulanan "yardımlaşma"maksatlı kurulan hükmi bir hısımlık bağı anlaşmasıdır.

coğrafyanın zorlu yaşam koşullarını, hayatta kalabilmek için insanların bir topluluğun parçası olma gereksinimleri, güvenlik gibi ihtiyaçlar düşünülürse bu sözleşmenin sosyal arka planı az çok tahmin edilebilir. bu anlaşma usulü: farklı arap kabileleri, şahısları arasında kurulabildiği gibi, mevali/gayrı arap unsurları da kapsıyordu. bir kişinin mensup olduğu kabile üyelerinin hoşnutsuzluğunu kazanması, kurallara aykırı davranması, suç işlemesi gibi gerekçeler kişilerin sığınacak farklı bir kabile arayışına girmelerine neden olabiliyordu. kabileler arası kan davaları ve dolayısıyla müttefiklik gereksinimlerini karşılamak için de bu yola başvuruluyordu.

yukarıdaki gibi gereklilik ve ihtiyaç durumlarının yanı sıra, fayda ve kazanç sağlamak için de bu yol tercih ediliyordu. peki nasıl? örneğin: mekke'de ticaret yapabilmek için mevaliden tacirlerle kurulan bu bağ ticareti canlandırıyor, geliştiriyor ve karşılıklı yarar sağlıyordu. başka bir örnek ise: kabileler arası kurulan bu bağa dayanarak kendi hakimiyet alanı dışında da toprak mülkiyetine sahip olma, satın alma mümkün olabiliyordu. kureyş kabilesi ve sakif kabilesi arasındaki hilf dolayısıyla kureyşliler taif'te mülk edinme hakkına sahip olmuşlardı. bu hısımlık esnasında evlilikler de gerçekleşebiliyor ve bağlar sıkılaşabiliyordu. kabileler arası hilfler panayırların düzenlenmesine ve ticaretin gelişmesine de katkı sağlıyordu. şair, hatip, savaşçı, tacir gibi farklı zümrelerden ve farklı yeteneklere sahip kişiler de hilf yapma isteğinde bulunabiliyordu. bu tarz insanlarla yapılan hilflerin kişi ve kabilesine kazandıracağı avantajlar ve kabileler arası çekişmelere de neden olabileceği de kolaylıkla görülebilir.

karşılıklı yardımlaşmaya ek olarak: hilf yapan taraflar birbirlerini mirasçı da olabiliyorlardı. sözlü beyan yeterli oluyordu. bunun dışında hilf yapılan kişinin öldürülmesi veya birini öldürmesi durumunda da anlaşmaya riayet edilerek sorumluluk üstlenilmesi de gerekiyordu. kişinin öldürülmesi durumunda diyet hakkı talep edilip alınabildiği gibi tersi de mümkündü, ancak kabileye kan bağıyla bağlı olunmadığı için diyet, kan bağının gerektirdiğinin yarısı kadar (5 deve) oluyor veya birrrini öldürmüşse hilf ile bağlandığı kabileden birinin öldürülmesi karşı tarafca talep edilemiyordu. sık rastlanmasa da da evlat edinme gibi olaylar da yaşanabiliyordu.

islam sonrasında bu anlayış yerini "müminlerin kardeşliği" anlayışına bırakmış ve geçerliliğini yitirmiştir. yeni hilflerin kurulması yasaklansa da, eskileri devam etmiştir. şahsi olarak burada bir toplumun gelenekleri köklü olarak değişir ve yeni bir kimlik oturtulmaya çalışılırken izlenmesi gereken tavır ve yumuşak tutumun nasıl olması gerektiğine örnek teşkil ettiğini düşünüyorum. ayrıca değişimin bir günde olmadığını, değişse de geçmişten izler tadını örnekleme açısından hoş bir emsal.

kaynak:
adnan demircan, arap - mevali ilişkisi islam tarihinin ilk döneminde, s. 18-22.
devamını gör...

ebna

yemen bölgesinde, sasani etkisinin görüldüğğğğğü kısa süre zarfında fars kökenli asker, bürokrat, vb. ile yerel arap kadınlarının evliliği sonucu ortaya çıkmış melez halk.

hristiyan habeşliler'in, yerel araplar üzerindeki baskıyı arttırması ve zulmetmesi üzerine sasaniler'den yardım istenmiştir. bu talep üzerine bölgeye gönderilen sasani ordusu, habeşliler'i mağlup ederek bölgenin kontrolünü ele geçirmişlerdir. bu safhada yerel halkla kaynaşan farslar, zamanla araplaşarak da bu toplumu meydana getirmiştir. yemen'deki arap hemdan kabilesi'yle de hükmi hısımlık anlamına gelen anlaşma velası/velaü'l hilf bağlamında da yakın ilişkilerde bulunmuşlardır.
(bkz: vela)

kaynak:
tdv islam ansiklopedisi
adnan demircan, arap - mevali ilişkisi islam tarihinin ilk döneminde, s. 18
devamını gör...

velaü'l karabe

arap kabile sistemi içerisinde kan bağını ifade eden, akrabalık/hısımlık çeşididir.

bu bağ aynı zamanda, kabile unsurları içerisinde en tepede olanları da kapsar. köleler en alt sınıfta yer alırken mevaliler orta kısmı teşkil eder. kan bağıyla birbirine bağlı olan bu insanlar ise, kabilenin en tepesinde yer alır ve kabilenin ana unsurudurlar.

ayrıca (bkz: vela)
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim